SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Tek Gariban O muydu?'

A- A+ PAYLAŞ

CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu'nda Sanayi Bakanlığı bütçesi görüşülürken, OSB'lerden Kayısı Birliğe kadar birçok sorunu dile getirdi. Aslanoğlu'nun zaman zaman tepkili bir sesle dile getirdiği iddialarına Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan yanıt verdi.

Tutanaklara göre, komisyondaki konuşmalar şöyle:

"FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar, bakanımızın değerli bürokratları, değerli basın; öncelikle Sayın Bakanım tekrar başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz, o günden beri ilk kez geliyorsunuz, Yüce Allah size başka acı vermesin.
Tabii arkadaşlar, ülkemizin en önemli bakanlıklarından biri, tabii istihdam ve üretim yönünden ülkenin temel sorunu istihdam ve üretim. Bu nedenle, ben, öncelikle bu iki konu üzerinde durup, daha sonra satır başlarıyla birkaç konuya daha değineceğim.

Sayın Bakanım, bu ülkede, yine söylüyorum, üretim ve istihdamdan birinci derecede sorumlu bir bakanlıksınız ama davul sizin elinizde tokmak başkasının elinde. Bu ülkede eğer üretimi ve istihdamı büyüteceksek, geliştireceksek, özellikle altını çiziyorum, ulusal sanayici ve ulusal sanayiyi kalkındıracaksın. Ülkenin değerlerini ön plana çıkaracaksak, ülkenin değerleriyle gayrisafi millî hasılamıza daha çok katkı yapacaksak, benim anlayışım budur, yani dışarıdan gelenle değil, ülkedeki değerlerle gayrisafi millî hasılayı biz yüceltirsek, bu ülkede refahı ve bu ülkede istihdamı o zaman yaratırız. Bu nedenle, özellikle ihracat bacağına da gireceğim ama bu ülkede katma değer yaratan ürünlerle katma değer yaratmadan, sadece trafik memurluğu gibi işte, aşağıda bölgeler vardı o gün de ifade ettim, yani iki tane vida, bunun adı sanayici ve dışarıdan getiriyor iki tane vida… Ha bizim meselemiz bu değil, bizim temel meselemiz iki tane vida değil, bu ülkede üretilen ve bu ülkede yüzde 100 katma değer yaratan ürünlerin ihracıyla bir yere gidebilirsek veya ithal ikamesini yok edebilirsek, o zaman biz bu ülkede ulusal sanayi ve ulusal sanayiciyi kalkındırmış oluruz. Bir kere buraya girdikten sonra bir Teşvik Kanunu’na gireceğim.

Sayın Bakanım, geçen dönemde söyledim, bu ülkede uygulanan Teşvik Kanunu hiçbir yaraya merhem olmamıştır. İlk amacı, iki kez yasa geldi Genel Kurulumuza, sosyal dengeleri sağlamak, kalkınmada az gelişmiş bölgelerimizi kalkındırmak ve bölgesel dengeyi sağlamak amacıyla geldi. Yaklaşık 36 il vardı. Daha sonra 12 il daha girdi biliyorsunuz buraya ama bu, hiçbir işe yaramadı. Yani, kanunun temel geliş amacına yönelik… Yani, baktığınız zaman, kalkınmada öncelikli olarak ilan ettiğimiz gelişmişlik seviyesi en düşük illerimizde hâlâ bir çivi çakılmadı, ben örneklerini verebilirim. Burada ne oldu? Birbirimizi kandırmayalım, bu ülke bizim, bu ülkenin sanayicisi bizim, bu ülkede hiç birbirimizi kandırmayalım.

Ne oldu? Gaziantep’ten Osmaniye’ye gitti, Adana’dan Osmaniye’ye gitti, Gaziantep’ten Adana’ya gitti, işte İstanbul’dan Düzce’ye gitti, yani bir kere baktığınız zaman, bu Teşvik Yasası’ndan faydalanan üç beş il oldu. Ama, esas amacı olan kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde hiçbir amaca gidilmedi ve Denizli’den Uşak’a, yani birkaç gelişmiş vilayetlerimizden diğer teşvik bölgesine giren illere doğru bir kayış oldu. Yani, yasadan beklenen çok büyük istihdamı ve üretimi sağlamadı. Ha, o zaman bu Teşvik Yasası’nın birinci derecede sorumlusu sizsiniz, bu Teşvik Yasası her şeyiyle sizin elinizde olmalıdır ve ülkenin sanayicisini ve ülkede, yine söylüyorum, altını söylüyorum, ülkeye temel katma değer yaratan ürünleri ön plana çıkararak, yani bunu ihracat, dış ticaretle birlikte ele alıp bir bütünsel bir teşvik programı olmadığı sürece bu teşvik, 5084’le biz bir yere gidemeyiz. Bu açıdan bunu bir kez daha burada dile getirmek ve bir kez daha söylemek benim temel görevim.
İkincisi, devlet bir söz verdiyse Sayın Bakan, sözünün eri olmalı. Yani, burada bak Hükûmet demiyorum dikkatinizi çekerim, devletin sözünü veriyorsunuz, yani bu insanlara söz verildi bu teşvik yasasıyla. Ben, enerji bedelini ödeyeceğim diyorsunuz. Sayın Bakan, yedi ay, sekiz ay, dokuz ay enerji bedelini alamayan insanlar var. Yani bu insanlar güvendi, işte her ay 100 bin lira, 200 bin lira enerji bedeli ödeyen insanlar, yani altı, yedi aylık bir gecikmeyle, o da ricam, eğer bir şey ödüyorsak bu insanlara, mahsup edilir bedeli. Yani, eğer bir şey yapıyorsanız zamanında yapın, fiilen yapın. Yani, insanlardan parayı yedi, sekiz ay önce alıyorsunuz, ondan sonra lütfen, o da bin bir güçlükle iade ediyorsunuz.

Devlet söz vermiş bu insanlara, ben size yüzde 50 ucuz enerji kullandıracağım diyorsunuz ama, alıyoruz parayı, TEDAŞ’la Maliye Bakanlığı anlaşır veya TEDAŞ’la bir bakanlık. Teşvik verdiğiniz bir sanayicinin elektrik faturasını götürdüğü zaman yüzde 50’sini alırsınız, yüzde 50’sini de ilgili yere dekont edilir. Yani, bunun anlamı budur ama bir şekilde insanları yoruyoruz, yoruyoruz, yoruyoruz, sözümüzü yerine getirmiyoruz, ondan sonra lütfen insanları yalvarır hale getiriyoruz. Sanayiciye bizim bunu yaşatmamamız lazım, sanayicimiz bu ülkemizin her şeyi. Yani, üreten herkesin ben elini öperim, dürüst, namuslu, bu ülkenin ihtiyacı budur.

Tabii, zamanım çok daralıyor, dikkat ederseniz ben bu konuyu, daha herhalde ülkemiz için, ihracat için yeterince dikkatinize sunduğumu zannediyorum.

Tabii, bir başka olgu, sicil affı Sayın Bakanım. Maalesef, sicil affı yürümüyor. Yani, sicil affı, geçen dönem buradan çıkarılan yasayla, ama, bir türlü Merkez Bankası tarafından… Yani, insanlar hata yapabilir, insanlar dönem dönem krizlerde borcunu ödeyemeyebilir ama bu insanların burasına sürülen bir kara leke ilelebet kalmaması gerekir. Yani, bu konuyu ben bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum. Çok kısa kısa geçiyorum.

Yine, Çek Kanunu’ndan geçen bahsetmiştim. Sayın Bakanım, çok, hele son günlerde o kadar önemli bir aşamaya geldi ki, maalesef bir tarafta namuslu tüccarı korumak görevimiz, bir tarafta ihtiyacın dışında elinden çıkıp değil, artık en kolayı bu, ikincisiyse son günlerde özellikle bankalar –bunun altını çiziyorum- vadesi gelmeyen, diyelim ki size bir kredi verilmiş ama sizin kredinizde bir sürü insanın çeki var, müşteri çekleri verilmiş ama kredi, siz eğer sorunlu bir duruma düşmüşseniz öbür müşterilerin vadesi gelmeyen üç aylık, dört aylık, beş aylık çeklerini takasa sürüyorlar. Bu, insan onuruyla oynamak. Tabii çekte vade olmaz, bizim Türk Ticaret Kanunumuz veya bizim Çek Kanunu… Ama, bir de bir ticari bir şey oluşmuş artık, bir anlayış, ticari bir etik oluşmuş, yani o çekleri o bankaya verdiği zaman o müşteri, ben, senin borcunu bu çek vadeleriyle ödeyeceğim diye bir zımni bir anlaşma var Sayın Bakan. Ama, buna rağmen, örneğin dün ve evvelsi gün yaklaşık 5-6 kişi beni aradı. Yani, çok namuslu insan, borcumu gününde ödeyeceğim diyor, kredi borçlusu değil ama benim çeklerimin arkası yazılırsa, beni namussuz borçlu yapacaksınız diyor. Ben bunu hak ediyor muyum diyor. Yani, bu şekilde hakikaten banka, ben, dün, evvelsi gün Sayın Ekren’e de söyledim, yani doğrudur, Çek Kanunu’nda böyle bir şey yok ama, bir de ticari etik vardır, zımni bir anlaşma vardır. Yani, bunu korumak, kollamak hepimizin… Hele, bir eğer biz güveni ve piyasada böyle bir şeyi sarsarsak, çok büyük sorunlar doğar.

Sayın Bakanım, birazcık da, Halk Bankası ve Halk Bankası KOBİ kredilerinden ve özellikle Halk Bankasının esnaf kefalet kredilerinden bahsetmek istiyorum:

Sayın Bakan, Türkiye’de tabii çok değişik süreçlerde, baktığınız zaman en kredibl, borcunu en zamanında ödeyen kesim varsa, özellikle Halk Bankasının esnaf kefalet kooperatifleriyle verdiği kredilerdir. Burada bu kredinin işleyiş şekli, yani birisi ödemezse müteselsilen hepsinin sorumlu olması belki bu sorumluluğu daha yüksek tutuyor ama burada özellikle bu kredi diliminin genişletilmesi lazım. Yani, esnaf kefalet kooperatifleri kanalıyla verdiğimiz özellikle en sağlıklı kredi en iyi şekilde geri dönen bir kredi, bir kuruşuna halel gelmemiş bir kredidir bugüne kadar. Çünkü, birisi ödemezse o kooperatif bir daha Halk Bankasından bu tür krediyi kooperatif olarak alamıyorlar. Diğer esnaf ödeyemeyen kişiyi gerekirse gidip kendi ödüyor, gerekirse kişinin borcunu üstleniyorlar. Yani ama bu kredilerin miktarı yetersizdir. Biz bunun limitlerini…

Bir de efendim bunların vadeleri… Burada esnafın ihtiyacına göre, örneğin küçük bir makine kredisi, küçük, yani belli, altı ayda ödemeli bir kredi değil de, ama bazı ihtiyaçlar için, küçük makine ihtiyacı falan, belki yirmi dört aylık taksitlerle de böyle bir kredi uygulamasına Halk Bankasının esnaf kefalet kooperatifiyle, yani birazcık vadede ve taksitte daha uzun bir süreç gerekli diyorum.

Şeker fabrikalarını burada görüyorum. Sayın Genel Müdürüm burada. Şimdi size bağlı mı değil mi?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) – Şeker Kurulu var. Fabrikalar bana bağlı değil, Özelleştirmeye bağlı. Kurulu temsilen burada.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Şeker fabrikaları şapkasıyla değil Azmi Bey. O zaman şeker fabrikaları şapkasına girmeyeyim o zaman. Değil mi efendim? Tamam.
Sayın Bakanım, Malatya’da üç tane organize sanayi bölgemiz var. İkinci organize sanayi bölgemizde katkı yaptınız ama henüz daha yeterli değil ve oranın mutlaka 2009 yılında bitirilmesi lazım. Ödenek gerekiyor.

İki, Darende Organize Sanayi Bölgemize temsili bir ödenek koydunuz. Yani bu temsili ödenekle 2008’te hiçbir şey yapılamazdı. Bizim ricamız, o temsili ödenekten çok 2009 yılı içerisinde Darende Organize Sanayi Bölgemizin de belli bir yere gelmesinidir.

Yine Doğanşehir Küçük Sanayi Sitemizde orada temsili bir ödenek var. Çok küçük. 2009 yılında diliyorum ki bu ödenekleri oraların bir yıllık süreçte bitirilmesi konusunda duyarlılığınızı biliyoruz. Ben bu konuda bir kez daha sizlere bunları iletmek istiyorum.

Ben size ve tüm arkadaşlarınıza başarı dileklerimi iletiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Sayın Yemişçi…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım, şeker fabrikalarını görünce heyecanlandım, bir noktayı unuttum: Sanayi Bakanlığı Malatya’da Kayısı Birliğini katletmiştir. Bak bunu söylüyorum. Siyaset uğruna katledilmiştir. Bugün demiyorum ama siyaset bunu yok etti. Çünkü siyaset kullandı ve orada gerçek üretici yerine siyaset adına, arkadaşlarım da konuşacaklar, onlar da söylesinler ama bu dönemde en küçük borçlu birlik olmasına rağmen minicikti, bunu bir şekilde suçlu varsa suçunu görerek, eğer bir yolsuzluk varsa yolsuzluğu yapanı yargılayarak bunu yeniden ihya etmek yerine yok ettiniz, kapattınız. Malatya kayısısının bir birliğe ihtiyacı vardır. Yani en küçük birlik de, yani en küçük borcu olan birlik de, bir Fiskobirlik’e, bir diğer birliklere göre… Bu nedenle Malatya kayısıcısının piyasa oluşturma yönünde…Tabii, atanan kişileri siz atadınız, görev yapan kişileri siz denetlettiniz, sizin raporlarınız vardı, kimseye ceza vermediniz ve bu hâle geldi. Oraya bir birlik borcunuz var, yani tüm üreticilerini kucaklayacak ve piyasayı oluşturacak bir birlik borcunuz var. Burada bir numaralı, bugün için değil, dün de, evvelsi gün de bir numaralı suçlu Bakanlıktır, aynen iddia ediyorum. Bir borcunuzu, Malatya’ya karşı olan bir borcunuzu ödeyin efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) – Sayın Başkan, bu hususta bir ilave yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Yemişçi de konuyla ilgili bir hususta kısa bir ilave yapacak.
Buyurun.

TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) – Sayın Başkanım, Değerli Bakanım, değerli arkadaşlar; Sayın Mevlüt Aslanoğlu vekilim suçlu aradı, kapatan Bakanlık değil, kapatanlardan bir tanesi benim, öyle söyleyeyim de açıklamamın daha önemi gelsin. Çünkü o dönemde bu sizin bahsettiğiniz Kayısı Birlik’in batık durumu önümüze geldi. Ama kimlerin batırdığını burada ben bahsetmeyeceğim. Yalnız bu 5 trilyon o günkü parayla bir kredi istediler. Baktık bu kredi verilecek, kimlere gideceği için, üç beş aileden mal alınmış, aşağı yukarı 800-900 ton civarında, bu borcunu ödeyecek. Ben bu paranın geri gelmeyeceğini ikaz da ettim. Biliyordum ki batık. Neticede…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Tuğrul Bey, siz Fiskobirlik’e bakmadınız mı?

TUĞRUL YEMİŞCİ (Devamla) – Bir saniye, bir saniye, bir bitireyim ben, siz cevap verin yine.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Bir tek o mu kalmıştı?

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, bir dakika müsaade edin, lütfen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Efendim, bizim itirazımız başarılı bir…

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu…

TUĞRUL YEMİŞCİ (Devamla) – Şimdi, bakın, Bakanlığın kapatması yoktur. Ben bir düzeltme yapıyorum Sayın Başkanım. Bakanlıkla ilgisi yoktur. Yeniden Yapılandırma Kurulu ve Hazine kapatmıştır. Kapatma da değil, 6183’e devletin alacaklarının takibi için göndermiştir ve neticede devletin alacağını Maliye Bakanlığı takip etmiştir. Durum bundan ibarettir. Açıkladım, konunun içinde olduğum için saygı duyuyorum arkadaşıma.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Tekrar söz vermiyorum, kusura bakmayın, hayır, hayır…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, suçlama var efendim.

BAŞKAN – Suçlama falan yok, bir açıklama verdi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Beyefendi, tek birlik o mu kaldı kapatılacak? Kapatmak yerine onu ihya edemez miydiniz?

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Biz suçlu aramıyoruz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) – En azından Ofise verilebilirdi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yani Toprak Mahsulleri Ofisinin kontrolüne verilebilirdi. Kayısımızın pazarına sahip çıkacak birlik istiyoruz. Ama siz lütfen İzmir Milletvekili olarak tek bu tarafa gelmeyin, hep o tarafta olun.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen…

TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) – Kayısıyı…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır efendim, bizim kayısımıza dokunmayın, siz daha çok kayısı ihraç ettiniz galiba.

TUĞRUL YEMİŞCİ (İzmir) – Hayır efendim, kayısıyı ihya ettim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Ya, kayısıyı o zaman yok ettiğinizi söylediniz. Malatya’nın birliğe ihtiyacı var Beyefendi, bir birliğe ihtiyacı var birliğe. Bunu kabul etmiyor musunuz? Kayısının birliğe ihtiyacı var.

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Hayır efendim, bilmediği konulara

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Biz kendi şeyimize sahip çıkarız, kimsenin desteğine ihtiyacımız yok.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öz’e.
Sayın Bakanım, burada 2 Malatya milletvekilimiz var malum Sayın Aslanoğlu, Sayın Öz ve şimdi misafirimiz de var tabii.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Koca da var.

BAŞKAN – Devamlı olarak, hemen hemen her gün kayısı ikram ediyorlar Sayın Bakanım. Dolayısıyla bu Kayısı Birlik’i unutmayın, desteğinizi verin yoksa kayısının arkası da kesilebilir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Yani yapıcı olmak ne güzel. Başkanım, teşekkür ediyorum.

Diğer bir konu ise, ülkemizin son derece önemli ve stratejik bir ürünü olan pancar ve şeker üretiminin geleceğinin ne olacağıdır? Üretici boyutunun göz ardı edilmesi durumunda bu fabrikalar kapanacaktır. Bu fabrikalar sıradan fabrikalar gibi değildir. Yani bir çimento sanayinin fabrikaları gibi değildir. Bunların temelleri cumhuriyetle beraber atılmıştır. Bunlarla ilgili bende güzel bir hatıra var, eğer Bakanlık ilgi duyarsa Afyon veya Uşak Fabrikalarının ilk şeker üretimi, bir kare şeklinde üzerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir resmiyle beraber o zaman şeker kalıbının üzerine basılmış ve şu anda o bende, eğer ilgi duyarsanız.

MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Onu bize verin, bizim Bursa’daki müzemize koyalım efendim.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü yaşayacak ilelebet, oraya verelim.
Sayın İsmail Özgün…

İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) – Sayın Başkan, Değerli Bakanımız, değerli bürokratlar, komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli basın mensupları; ben de hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sanayici kişiliğinizle Türk sanayisine Bakan olarak yapmış olduğunuz katkılarınızdan dolayı önce teşekkür ediyorum. Tabii ki Bakanlığa geldiğiniz günden bu tarafa çok değerli çalışmalarınız oldu. Geçen yılki bütçe toplantısında da çok detaylı bir şekilde anlatmıştınız. Bugünkü konuşmanızı da baştan sona izledik. Fevkalade güzel. Yani, temele inen, işin esasına inen, önce bir sanayi olarak, ticaret olarak biz ülkede neyiz, neyimiz var, neyimiz yok, önce bunun tespitine yönelik bir envanter çalışması başlattınız. Fevkalade olumlu oldu. Tabii ki ondan sonra diğer problemlerin çözümüne yönelik çalışmalar da başladı. Özellikle KOBİ’lere yönelik, esnaf ve sanatkârımıza yönelik çalışmalar oluyor. Bunlar tabii yeterli olur, yeterli olmaz. Daha fazlası olması gerekir. Bunlara katılıyoruz. Şimdi dün Balıkesir’de Sanayi Odasının ödül törenindeydik, Mehmet Şimşek Beyle beraber gittik. Yine birtakım talepler tabii orada orta yere konuldu. Reel sektöre yönelik, esnaf ve sanatkârımızın beklentilerine yönelik. Bunlar hepsi, imkânlar dahilinde, zaman içinde olacaktır. Özellikle reel sektöre, esnaf ve sanatkâra yönelik tedbirlerinizin süratli bir şekilde, artan oranlı bir şekilde biz devamını bekliyoruz ve destekliyoruz.

Ben şimdi, burada, bütün iller için yapmışsınız, Balıkesir için de bugüne kadar ne yapıldı, bir kitapçık hâlinde masamızın üzerinde bulduk. Bunun için de teşekkür ediyorum. Orada, Balıkesir sanayisinde, zeytin ve zeytinyağı sektörü çok önemlidir bildiğiniz üzere. Bu konuda, geçtiğimiz günlerde Mecliste de bir araştırma komisyonu kuruldu ve raporumuzu da salı günü Genel Kurula arz ettik. Sizin bakanlığınızla ilgili konular da var o raporun içerisinde. Zeytinyağı ve zeytin sanayisinin gelişmesi, çevre sorunları, bunların hepsi orada var. O bakımdan, Burhaniye’de yapacağımız zeytincilik organize sanayi bölgesini fevkalade önemsiyoruz. Bu sektördeki belki ilk ve önemli bir organize sanayi bölgesi oluşacak çünkü sanayi tesislerinin çevreye, özellikle bu sektörde çok olumsuz yansımaları var. İşte, zeytinin karasuyunun arıtılması meselesi var. Şimdi, bir taraftan Çevre Bakanlığı geliyor, çevreyi kirletiyorsunuz diye ceza yazıyor ama öbür taraftan da biz bu fabrikaları teşvik ediyoruz, etmek zorundayız. İşte, bu organize sanayi bölgesi kurulursa, o zaman fabrikalar bir arada, arıtma tesisi bir arada, çevreye de zarar vermeyecek şekilde, bir taraftan da bu üretimi teşvik edecek böyle bir organize sanayi bölgesine süratle ihtiyacımız var. Siz diyorsunuz ki, 2009 yılı yatırım programına teklif edildi. Bu tabii ki bizim açımızdan sevindirici bir haber ama biz onu 2009 yılı yatırım programında Balıkesirliler olarak, Burhaniyeliler olarak görmek arzusu içerisindeyiz ve bir an evvel de bu işin başlaması, artık orada kazmayı vurmamız gerekir diye düşünüyorum.

Bir diğer konu, Gönen Deri Organize Sanayi Bölgesi. Burada da bir arıtma sorunumuz var. Gördüğüm kadarıyla, işte, proje aşamaları geçiliyor. Bunun da arıtma tesisini bir an evvel yapmamız lazım ki, Gönen’deki dericileri, imalatçıları oraya taşıyabilelim. Bir de şuraya dikkat çekmek istiyorum -bizim araştırma komisyonu raporunda da bu vardı- Marmarabirlik Erdek’te lisanslı depoculuk yapacak, depo yapımı için destek veriyorsunuz. Biz de yazın ziyaret etmiştik kendilerini, deponun inşaatına kadar da gittik, gördük. İyi bir örnek olacak, lisanslı depoculuğa geçmemiz lazım. Yani, bir taraftan üretim yapıyoruz ama bir de bunun saklanması, depolanması önemli, imal edilen malın muhafazası önemli. O bakımdan, bu konudaki desteklerinize de teşekkür ediyorum. Ancak bu tarımsal birliklerle ilgili -sizin konuşma metninizde de var- sorun hâlâ devam ediyor. Şimdi biz, bu tarımsal birliklerin rehabilite edilmesi, yeniden yapılandırılması için kanun çıkarmışız ama şimdi geldiğimiz nokta nedir bu birlikler açısından diye baktığımız zaman, bakın, ben size üç tane rakam vereyim: 2000 öncesi, DFİF borcu, yani bunlar Fiyat İstikrar Fonundan kullandıkları kredi, bu yapılandırma kanunu çıktığı tarihe kadar olan borcu, bunların, 1 milyar 362 milyon YTL. Bunu biz silmişiz. Bütün birliklerin borcu. Peki şimdi ne olmuş, mesele düzelmiş mi?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – İsmail Bey, ne kadar DFİF borcu çıkmış, özür diliyorum.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – 1 milyar 362 milyon 306 bin YTL. Yani, eski parayla söylersek katrilyon dememiz lazım.
Şimdi, ne olmuş? O tarihten, sildiğimiz tarihten bu tarihe 632 milyon 500 bin YTL. Bu arada kullandıkları toplam DFİF kredisi 1 milyar 467 milyon 900 bin YTL. Bu kadar kredi kullanmış, bu kadarını 1 milyar 467 binden, 632 bini ödenememiş vaziyette şu anda. Ben özellikle mesela Marmarabirlik’e baktım. Marmarabirlik bunların içinde en iyi olan.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Kaç para borcu var ağabey?

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Bu birliklerin içerisinde hesabını kitabını en iyi tutan birlik Marmarabirlik ama şimdi, Sayın Bakanım, bir bakıyorsun, Tariş, Marmarabirlik vesaire diğerleri, bu yapılandırmadan önceki noktaya hemen hemen gelmiş vaziyette. Yani, çok fazla değişen bir şey olmamış gibi görünüyor. O bakımdan, yani, bu yeniden yapılandırma işi burada henüz sonuçlanmış değil. Biz bunu, bu komisyon raporumuza da yazdık. Bunun bir an evvel düzeltilmesi lazım. Siz konuşmanızın bir bölümünde, bu konuyla ilgili bir kanun tasarısının Başbakanlığa gönderildiğini söylüyorsunuz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – İsmail ağabey, Marmarabirlik’in borcu ne kadar?

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Söyleyeyim hemen. Marmarabirlik’in silinen borcu 159 milyon YTL, şu andaki borcu 65 milyon YTL.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim. Kıydılar Kayısıbirlik’e 10 milyar için ağabey, kıydılar.

İSMAİL ÖZGÜN (Devamla) – Sayın Bakanım, bu birlikler konusu önemli. Bunun çıkardığımız o yeniden yapılandırma kanunu fevkalade iyi niyetli, iyi bir kanun. Bunların tabii rehabilite edilip, kendi ayakları üzerinde duracak bir noktaya getirilmesi amaçlanmıştır ama bugün geldiğimiz noktada tam oraya varmış değiliz, bu işi oraya götürmemiz lazım diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) – Ben dinledim. Ben fikirlerimi söylerim siz katılın veya katılmayın, ama katılırsanız sevinirim, katılmazsanız da başımın üstünde yeriniz var her zaman.

Şunu ifade ediyorum: Şu anda ben size sektörleri söylüyorum, ancak bakın burada gerek dış satışlardaki gerek iç satışlardaki sektörlerimizi biliyoruz. İhracat yaptığımız pazarları biliyoruz, ihracat yaptığımız pazarları da izlemek çok zor değil, bugünün dünyasında oturup elinizde bilgisayarla, cep telefonuyla bütün pazarları izleyebiliyorsunuz ve uluslararası rekabet gücümüzü biliyoruz, mukayeseli üstünlüğümüzü biliyoruz. Dolayısıyla, işletmelerimizin -biraz evvel bahsettim- 1,5 trilyon YTL Türkiye’de aktifimiz var. Bakın Türk özel sektörünün -bankacılık haricî olarak söylüyorum yine- 1,5 trilyon YTL aktifi var ve bu aktifin 655 milyarı öz sermaye olarak geçiyor. Öz sermaye dediğimiz nedir? Sakın ukalalık kabul etmeyin. Öz sermaye: Firma sahiplerinin ortaklarının koymuş olduğu para veya kârın şirkette elde edilip dağıtılmayan kısmı. Geri kalan kısmı nasıl finanse edilmiş, işte pasifte borçlar olarak gözüküyor. Bu borcun kısa vadelisi var, uzun vadelisi var, yabancı para cinsi var, Türk parası var. Dolayısıyla burada, biz sektörlerimiz açısından dünyada yaşanan bu likidite krizinin ortaya çıkartmış olduğu eskisi gibi likidite olmayacağı, olsa dahi olan kısmının da maliyetlerinin yüksek olacağını da biliyoruz. Onun için sektör bazında bunları görmemiz de mümkün. Yani yabancı para cinsinden veya YTL cinsinden finansman risklerini de görebiliyoruz. Kur riskini görebiliyoruz. Biraz evvel söylendi, katılmamak mümkün değil. Yani bir yerde bugün doların 1,5 YTL’ye çıkması bizim ihracat yapmış olduğumuz pazarlardaki kurun ne hâle geldiğini de görmemize bağlı ve diğer taraftan 1 dolar 1,5 YTL’ye çıktığı zaman daha evvel ithalatla ihracat yapanların ithalat maliyetleri artacaktır. O zaman böyle -hani zaman zaman krizden fırsat çıkartma kelimesi getiriyoruz- bunun aslında altının iyi beslenmesi lazım. Bu şudur: 1,5 YTL eğer dolar olmuşsa, ithalatla ihracat yapanlar o zaman dönüp iç piyasada yeniden tedarik etmeye başlayacak ve Türkiye’de ara malı üretiminde bir şey yapmaya başlayacağız ki sizlerin istediği de bu.

Şimdi, bakın, bunun için de şunu çok net ifade edeyim: Arkadaşlar, bu SSK işveren payından 5 puan düşmek gerçekten radikal bir karar. 5 katrilyon maliyeti var bunun kamuya. Yani bürokrasiden gelen arkadaşlarım özellikle bunu çok çok iyi bilirler ve bugün 1 puan SSK indiriminin maliyeti 1 katrilyon liradır. İşte bütçe dengelerinden, orta vadeli programdan haklı olarak bahsediyoruz, konuşuyoruz. Bunun mutlak surette istihdama pozitif veya girdi maliyetleri noktasında mutlaka pozitif yansıması gerektiği noktasında düşüncelerimiz var.

Şuna gelmek istiyorum ve bir haksızlığı gidermek adına söylüyorum: Arkadaşlar, biz konularımıza hâkimiz, biz konularımızı görüyoruz. Ben Ekonomi Koordinasyon Kurulunun üyesi 5 Bakandan biriyim. Dolayısıyla sanayi stratejisini yani eski adıyla, şimdi yeni ismiyle “girişimci bilgi sistemini” yapan, gerçekleştiren bir arkadaşınız olarak ifade ediyorum ki, elimde, benim biraz evvel size bahsetmiş olduğum başlıklarda yeterli doneye sahibim ama Kayısıbirliği sonra söyleyeceğim, gitmezsen.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) –Borcunuzu ödeyin, borcunuzu ödemeden söylemeyin.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) – Peki, yok. Şimdi, burada şunun altını çizmemiz lazım ki… Tabii ben, ondan önceki dönem olduğu için sahip çıkmayacağım tabii de. Ama şunu söyleyeceğim yalnız, gitmeden Sayın Aslanoğlu, eski bankacı, benim çok eski dostumdur.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Geliyorum efendim, geliyorum.

SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) – Şimdi bugün yeni bir Kayısıbirliğin, öz kayısı birlik, hakiki kayısı birlik diye kurulmasına hiçbir engel yok, Sayın Aslanoğlu isterse oradaki müteşebbisleri getir yapar. Ama Malatya Kayısıbirlik maalesef geçmiş dönemlerde Türkiye’deki o çok kuvvetli kayısı piyasasında binler bazında ifade edilecek kadar bir sistem içine girmiştir. Şimdi benim değerli dostum, gitsin yarın hemen desin ki Malatya’da hakiki kayısı birliği, öz kayısı birliği kuruyoruz ve bunu da…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Bakanım…

SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) – Bitireyim.
Bakın, kapatma olmamıştır. Burada yapılan iş şudur…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – 10 trilyon dururken 1 trilyona mı kıydınız?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) –
Ya ben kıymadım da Kayısı Birlikte olay şu olmuştur. Bir düzeltme yapmak için söylüyorum, eskilerin de avukatı değilim. Kapatma diye bir şey olmaz, bunu Sayın Aslanoğlu iyi bilir. Bu 6183’ten dolayı karnesi zayıf olduğu için, sınıfta kaldığı için Kayısıbirlik, Maliye Bakanlığı 6183 çerçevesinde gerekeni yapmıştır. Şimdi, biz kötü yönetimleri, kötü yönetenleri savunursak hata yaparız, iyilere zarar veririz. Onun için burada, şimdi bu konuda, ben diyorum ki oturup serbest piyasa kuralları içinde, yarın Malatya -veya bu gece yarını niye beklesin 24 saat dönüyor dünya- hemen mesela bakın şu anda saat 18.01 bazıyla Malatya bir kayısı birlik getirilir kurulur, çalışmalarına başlar, benim başımın üstünde yeri var diğerlerinin olduğu gibi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) –Sayın Bakanım, tek gariban o muydu?

SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) – Şimdi, burada ben şuna geleceğim, bunu özelde ifade ettim, efendim denildi ki: “Ya Başbakan ve bakanlar ziyaret yapıyor.” Allah aşkına ben şimdi bir şey öğrenmek istiyorum: Bakanların ve Başbakanın illere ziyaret yapması, sektörlerle görüşmesi mi iyi, görüşmemesi mi iyi? Yani burada görüşmesi noktasında… Ben gidip orada ki sanayicimin görev olarak kabul edip ayağına gideceksem, oradaki organize sanayi bölgesini yerinde göreceksem, onların sorunlarını dinleyeceksem bu benim… Bakın, bizim Hükûmet olarak doğal görevimizdir ve biz şunu yapıyoruz: Bu özellikle son gelişen olaylardan sonra Sayın Başbakanımızın başkanlığında sektörlerle bir araya geliyoruz, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda sektörlerle bir araya geliyoruz, ilgili bakanlarımız kendi sektörleriyle bir araya geliyor. Ben aşağı yukarı şu son bir aydır gün yoktur ki sivil toplum kuruluşu, meslek kuruluşlarıyla bir araya gelmeyeyim, görüşmeyim. Ukalalık yapmıyorum onlara yani birçok sorunlarını biliyorum, işin içinden geldiğim için biliyorum, elimde veri olduğu için ama o arkadaşlarımızın şikâyetlerini, sıkıntılarını, problemlerini bire bir onlardan dinlemem lazım..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız