SON DAKİKA
SON DEPREMLER

‘Tek Hedef İran’ı Diz Çöktürmek’

A- A+ PAYLAŞ

Türkiye Gençlik Birliği tarafından düzenlenen ‘Arap baharı mı Arap Kışı mı?’ konulu konferansta Ortadoğu’daki gelişmeler irdelendi. Konferansta Türkiye’nin Amerika ve NATO güdümünde Müslüman halkların yaşadığı ülkelerde yürütülen emperyal operasyonlarda taşeron olarak kullanıldığı öne sürüldü.

Konferansa konuşmacı olarak CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Aydınlık Gazetesi ve Oda TV Yazarı Mehmet Ali Güller ve TGB Başkanı İlker Yücel  katıldı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da konferansın başlangıcında bir konuşma yaptı. Konferans konuşmacılarından CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç daha çok iç politikaya ilişkin olarak hükümete sert eleştiriler yöneltti.

Kamer Genç, AKP’nin Türkiye’de faşist dikta rejimi kurduğunu öne sürerek şöyle konuştu: ‘AKP’nin çekirdek kadrosunun tek bir hedefi var. O hedef de Atatürk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaktır. Bu hedefin gerçekleştirilmesi yolunda medya susturuldu. Tayyip Erdoğan medya patronlarını topladı, talimatlarını dikte etti. Medya da sustu. AKP Amerika’nın emperyal hedeflerine hizmet ediyor. Amerika’nın Ortadoğu’daki amaçlarına hizmet ediyorlar. İnsanların arasına fitne soktular. Aynı Allah’a, aynı peygambere, aynı kitaba inanıyoruz ama milleti birbirine düşürdüler’

Hükümetin TBMM’yi bütünüyle fonksiyonsuz hale getirdiğini söyleyen Genç, ‘Tayyip Erdoğan diyor ki bedelli çıkacak, çıkıyor.  Şike yasası çıkacak diyor, çıkıyor. Ee o halde meclise ne gerek var? Kanun Hükmünde Kararnameler ile devletin sistemini alt üst ettiler. Bürokrasi tamamen cemaatlerin emrine girdi. Cemaat üyesi değilseniz, ağzınızla kuş tutsanız da bürokraside bir yere gelemezsiniz. AKP silahsız biçimde faşist sivil ihtilal yaptı. Faşizmi getirdiler. Anayasa Mahkemesi artık yok niteliğinde. Bir ülkede insanların hak arama kanallarını ortadan kaldırırsanız o ülkede faşizmin daniskası egemen kılınmış demektir’ şeklinde konuştu.

Kamer Genç şeker fabrikası özelleştirmelerini de eleştirdi. Genç, ‘Bakan şeker fabrikaları özelleştirilmesi yapılırken fabrikaya ait arazilerin özelleştirme dışında bırakıldığını söylüyor. Yalan söylüyorlar. Öyle bir şey yok. Kütahya’da özelleştirildiği yıl 11 trilyon kar eden şeker fabrikasını 23 milyon dolara Başbakan’a yakın aile olan Albayraklar’a sattılar’ dedi.

Deniz Feneri yolsuzluğu konusundaki sert muhalefeti ile tanınan Kamer Genç, şike operasyonunun Deniz Feneri soruşturmasının üzerini örtmek için üretildiğini söyledi. Eski RTÜK Başkanı Zahit Akman’ın tutuklanmasından sonra AKP yönetimine cezaevinden haber gönderdiğini belirten Genç şöyle dedi: ‘Akman içerden haber gönderdi. Biz Alman usulü paylaşmadık mı? Eğer beni buradan çıkarmazsanız Alman usulü paylaşımı deşifre ederim diye haber gönderdi. Bu haberden sonra da serbest kaldılar. Bülent Arınç, benim mecliste kürsüde konuşurken taşıdığım fener için ‘Kirli fener’ demiş. Ben o feneri sana temizleteceğim. O feneri senin boynuna asacağım’

‘Halka şirin gözükmek için veto etti’

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün milletvekilleri maaşını yükselten yasayı veto etmesini olumlu gelişme olarak değerlendiren Kamer Genç, ‘Cumhurbaşkanı Gül yasayı veto etmeseydi biz Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılması için müracaat edecektik. Gerçi Anayasa Mahkemesi Tayyip Erdoğan’dan izin almadan yasayı iptal edemezdi ama biz iptal için gereğini yapacaktık. Bakın Cumhurbaşkanı’nın görev süresi tartışılıyor. 5 yıl veya 7 yıl. Cumhurbaşkanı çıkıp oradan demiyor ki ‘Benim görev sürem bu kadar veya şu kadar. Diyemez. Neden? Çünkü Tayyip belirleyecek. Öğrendik ki kıyak zam yasasını veto etmiş. Zaten Cumhurbaşkanı da gelecekteki siyasi hesapları için yasayı veto etti. Halkın tepkisini görerek halka şirin gözükmek için siyasi yatırım yaptı’ ifadelerini kullandı.

Veli Ağbaba:  AKP’ye Muhalif Olan Herkes Cezaevine Tıkılıyor

TGB Konferansı’nın başlangıcında CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da kısa bir konuşma yaptı. Veli Ağbaba, Kamer Genç’in aksine Uludere’de öldürülen 36 sivile ilişkin görüş açıklamaktan çekindi.

Konuşmasında hükümeti sert bir dille eleştiren CHP Milletvekili Veli Ağbaba ‘Türkiye’de demokrasi ve özgürlüklerin eksikliği sorununu şiddetle yaşıyoruz. AKP’ye muhalif olan herkesi ya Silivri’ye ya Metris’e gönderiyorlar. Parasız eğitim talebi ile pankart açtığı için üniversite öğrencileri 18 ay cezaevinde yatırılıyor. İnönü Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, bugün ağır hasta ama cezaevinde. En son ziyaretimde Avcılar Murat Kölük Devlet Hastanesi tarafından karaciğer kanseri başlangıcı olduğuna şeklinde tanı konulduğunu öğrendim. Adli tıp raporları diyor ki bu düzeyde hasta olan bir insan cezaevinde tutulamaz. Ama AKP’nin adaleti ne adli tıp dinliyor, ne de hukuk… Dünyanın hiçbir ülkesinde bu düzeyde hasta olan bir insan cezaevinde tutulamaz.’ dedi.

Veli Ağbaba daha sonra şöyle konuştu: ‘Maalesef bu ülkede demokrasi yok edildi. Düşünün dünyada terör suçlusu olarak cezaevinde olan insanların yüzde 50’si Türkiye’deki cezaevlerinde. Sadece 2600 kişi toplantı-gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet ettiği için içerde. 500 üniversite öğrencisi hapishanelerde. Füze Kalkanı, Ortadoğu’da bahar mı yoksa zemheri mi olacağını gösterdi. Füze kalkanına karşı Malatya’da SP, MHP, Has Parti, parti ayrımı gözetmeksizin hep birlikte yaptığımız mitinglerde konuştuğumuz öngörüler doğru çıktı. İşte İran, Rusya, Suriye füzelerini Malatya’ya çevirdi’.

TGB’nin ‘Arap baharı mı Arap Kış mı?’ başlıklı konferansının diğer konuşmacıları ise Ortadoğu’da yaşanan siyasi ve toplumsal olayları değerlendirdiler.

Mehmet Ali Güller: Ortadoğu’daki Projelerin Amacı İran’ı Diz Çöktürmek

Arap Baharı kavramı batı jargonuna ait bir kavram. Arapların ya da bizim ürettiğimiz bir kavram değil. Bu nedenle batının ürettiği kavramların arka planını iyi irdelemek, amacını sorgulamak gerekiyor. Ortadoğu ülkelerindeki olayların hepsini tek kategoride değerlendiremeyiz. Tunus ve Mısır’daki olayları ayrı, Libya ve Suriye’deki gelişmeleri ayrı değerlendirmek zorundayız. Çünkü bu ülkelerdeki gelişmelerin hepsini tek bir torbaya dolduramayız. Tunus ve Mısır Amerika’nın bölgedeki müttefikleriydi. Halkın tepkisel gösterileri Amerika’dan bağımsız bir seyir izledi. Hatta hatırlarsanız Mısır’daki olayların ilk günlerinde, onbinlerce insan Tahrir meydanında iken ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Hüsnü Mübarek’e sahip çıkan konuşmalar yaptı. Ancak Tahrir’deki dalganın karşısının alınamayacağını gördükten sonra en azından Mübarek’i kurtarmak için Mısır halkının yanında yer almak zorunda kaldılar. Libya ve Suriye ise bütünüyle farklıdır. Tunus ve Mısır’dan farklı olarak bu iki ülke Amerika karşıtı cephenin üyeleri. Amerikan nüfuz alanında olmayan iki ülkedir Libya ve Suriye. Mısır-Tunus ile Libya-Suriye olayları arasındaki en önemli fark Tunus ve Mısır’da göstericilerin silah kullanmaması, Libya ve Suriye’de ise göstericilerin silahlı güçler şeklinde organize edilerek batının müdahalesine zemin hazırlandı. Bütün dünya Libya ve Suriye’deki çatışmaları izlendi. Libya’ya batının müdahalesi için meşruiyet görüntüsü kazandırıldı. Şimdi bu süreç Suriye için işliyor. Ama eş zamanlı olarak iki ülkede daha şiddetli muhalif olaylar yaşanıyordu. Bahreyn ve Yemen’de. Ama size soruyorum bu iki ülkedeki olaylarla ilgili doğru düzgün bir şey izlediniz mi, okudunuz mu medyadan? İzleyemezsiniz, okuyamazısınız. Çünkü her iki ülke de Amerikan nüfuz alanında. 5. Filo Bahreyn’de. Suriye’de Libya’da zulüm yapılıyor propagandası ile dış müdahaleye zemin hazırlayan güçler Yemen ve Bahreyn’de yönetimlerin vatandaşlarına karşı yürüttüğü şiddeti ise görmediler, görmezler. Libya ve Suriye’de gerçekleştirilen ve devam ettirilmekte olan politikaların tek amacı var: İran’ın yalnızlaştırılarak İran’ın bölgedeki gücünü kırmak ve İsrail’in güvenliğini sağlamaktır. Bakın bu füze kalkanı konusunda beş tane kırmızıçizgileri vardı hükümetin. Bu kırmızı çizgilerden birincisi, Füze kalkanı İran’a karşı olmayacak. İkinci kırmızı çizgi, komuta Türkiye’de olacak. Üçüncüsü Türkiye gerektiğinde ateş etme yetkisini kullanacak. Dördüncüsü, istihbarat NATO müttefiki olmayan ülkelerle paylaşılmayacak.

Ama Wikileaks Belgelerinde ortaya çıktı ki, Türkiye’nin hiçbir kırmızı çizgisi dikkate alınmadı. Ve her şey ABD tarafından belirlendi. Birinci kırmızı çizgi, Füze kalkanının İran’a karşı kurulmayacağıydı. Oysa Lizbon’da yapılan NATO zirvesinde Fransa Cumhurbaşkanı Sorkozy, ‘Biz kediye kedi deriz’ diyerek füze kalkanının İran’a karşı kurulduğunu tüm dünyaya duyurdu. Ardından Hillary Clinton Rusya’nın endişelerini gidermek için füze kalkanının giderek büyüdüğü söylenen İran tehdidine karşı kurulduğunu açıkladı. Ayrıca NATO Genel Sekreteri Anders Fog Rassmussen, en üst düzey yetkili olarak füze kalkanının İran tehdidine karşı kurulduğunu açıkladı. Diğer bir kırmızı çizgi ‘Komuta Türkiye’de olacak’ söylemiydi. NATO sözcüsü çok net bir şekilde açıkladı. ‘NATO operasyonlarında düğmeye NATO basar’ dedi. Ardından Başbakan bu sözlerini düzeltti ve ‘Biz de zaten komutanın NATO’da olması gerektiğini söyledik’ demek zorunda kaldı. Diğer bir kırmızı çizgi, Türkiye gerektiğinde ateş etme yetkisine sahip olacaktı. Ancak bu yetki de sadece ABD ve NATO’nun yetkisinde. Türkiye’nin bir diğer kırmızı çizgisi istihbaratın NATO müttefiki olmayan ülkelerle paylaşılmayacağıydı. ABD Dış işleri bürokrasisi anlaşmanın yapıldığı ilk günlerde radardan elde edilecek istihbaratın sadece NATO’daki müttefikler ile değil tüm müttefiklerle paylaşacağını, istihbarat paylaşımını sınırlandıracak hiçbir maddenin kabul edilmediğini duyurdu.

Bakın en önemli konulardan biri de şu: Wikileaks tarafından deşifre edilen 26 Ocak 2010 tarihli ABD Kriptosu da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Obama’ya  füze kalkanı konusunda ‘Bakın ben bu projenin hem iç politika hem de İran ile ilişkilerimiz bakımında politik maliyetlerinin azaltılması için füze kalkanı projesini ABD yerine NATO şemsiyesi altına alınmasını’ söylediği açıklandı.

Füze Kalkanı ve BOP konusunda şunu söyleyebiliriz artık: AKP butona basan değil, bizzat Amerika’nın Ortadoğu’daki operasyonlarının butonudur.

TGB Başkanı İlker Yücel: Amerika Askeri Yakalayıp Başına Çuval Geçireceğiz

Türkiye Gençlik Birliği, tam bağımsız Türkiye için ve Amerika’nın etkisinden arındırılmış bir Ortadoğu için çalışıyor. Libya ve Suriye’de toplantılara katılıyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçek niyetini deşifre ediyoruz. 2009’da Lübnan Beyrut’ta Antiemperyalist Gençlik Konferansı’nda Türkiye’yi temsil ettik. Beyrut’ta bulunduğumuz sırada İsrail’in Libnan’a saldırısı ve Hizbullah’ın direnişi devam ediyordu. Hizbullah İsrail’i o saldırıda dize getirdi. Lübnan Hizbullahı ile Türkiye Hizbullahı’nı karıştırmayın. Birbiriyle ilişkisi ve benzerliği yok. Lübnan Hizbullahı gerçek anlamda İsrail yayılmacılığına ve işgalciliğine karşı direniş örgütü. Lübnan Komünist Partisi ile direniş yolunda ittifak halindeler. İsrail’e adım attırmıyorlar. İşte Suriye ve Libya’daki olaylar İsrail’e adım attırmayan bu direnişin kırılması içindir. AKP de bu işin taşeronluğunu yapıyor. Ahmet Davutoğlu şimdilerde Davidler tarafından çok seviliyor. Çünkü İsrail’in güvenliği için, İran’ın etki alanının yok edilmesi için Libya ve Suriye mafyasına torbalarla milyon dolarlar gönderdiler. Nasıl bir hükümet böyle? Libya ve Suriye çeteleri ile işbirliği yapıyorlar. Suriye halkı Türkiye’nin saldırgan tutumundan dolayı çok şaşkın. Biz orada iken en çok ‘Tayyip Erdoğan Suriye’ye neden böyle saldırganca davranıyor?’ Biz AKP’nin varlık amacını ve BOP’u anlattık. Türkiye Hükümeti uyanık boksör gibi davranıyor Ortadoğu’da: Sağ gösterip sol vuruyor. İsrail’e düşmanmış gibi davranıp İsrail’i koruyor, Arap halkına dostmuş gibi davranıp NATO ile birlikte Libya’ya bomba yağdırıyor, Suriye’yi tehdit ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde birkaç milletvekili dışında etkili bir muhalefet yok maalesef. Şayet CHP ve MHP etkili muhalefet yapabilseydi Libya’ya saldırı yapılmasını sağlayan tezkere geçmezdi. İşte biz TGB olarak tam saha muhalefet yaparak muhalefet eksikliğini gidermenin mücadelesini veriyoruz. Biz hala Türk askerinin kafasına geçirilen çuvala karşılık Amerikan askerlerinin başına çuval geçirmenin mücadelesi içindeyiz. Bodrum’da bir Amerikan askeri yakaladık ve başına çuval geçirdik. Ama polis 24 saat mesai yaparak elimizdeki görüntülere ve 3 işyeri güvenlik kamerası görüntülerine el koydu. Kamuoyuna yayınlayamadık. Fakat biz mücadelemize devam edeceğiz. Bundan sonra da yakaladığımız yerde Amerikan askerinin kafasına çuval geçireceğiz ve görüntülerini dünyaya yayacağız.

Haber-Fotoğraf: Niyazi DOĞAN – Güler HAZAR 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız