SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Tekstilci Olmasam..'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya Sivil Toplum Örgütleri Birliği (MASTÖB) Başkanı, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı, Malatyaspor eski başkanı işadamı Hikmet Tanrıverdi ile Emrah Gürkan'ın yaptığı röportaj Referans Gazetesi'nde yayınlandı.

"Tekstilci olmasam Türkiye'nin en büyük kitapçısı olurdum" başlığıyla yayınlanan röportaj şöyle:

"..İnci Group Yönetim Kurulu ve İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, tam bir elektronik ürün ve kitap tutkunu. Yurtdışına her gittiğinde dev kitapçılara uğrayıp alışveriş yaptığını söyleyen Tanrıverdi, "İmkânım olsaydı Türkiye'nin en büyük kitapçısını açmak isterdim" diyor. Elektronik ürünlere olan merakını ise "Birçok ürünü Türkiye'ye gelmeden alıp kullanırım" diyerek açıklıyor.

Bu haftaki konuğum iş dünyasının en renkli isimlerinden biri olan İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'nin (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi. Kendisiyle geçen pazar İstanbul Florya'daki evinde bir araya geldim. Yaklaşık üç saatlik beraberliğimizde konudan konuya atladık. Bu geçişler esnasında Tanrıverdi'nin çok farklı yönlerini görebilme şansım oldu.

Ne yalan söyleyeyim, evine gidene kadar Tanrıverdi'nin teknolojiye böylesine meraklı olduğunu hiç düşünmemiştim. Çalışma odasındaki ürünleri görünce, sohbet uzunca bir süre ister istemez bu yöne kaydı.

Geçmiş yıllarda teknoloji marketleri böylesine yaygın değilken, yurtdışından bavul bavul elektronik ürün getirirmiş Tanrıverdi. "Teknolojiyi çok yakından takip ederim. Herhalde birçok ürünü Türkiye'de ilk kez ben kullanmışımdır" diyecek kadar da konuya hâkim.

Teknolojinin kendisini rahatlattığını, kızgın olduğu veya kafasının dolu olduğu anlarda internette sörf yaparak rahatladığını söylüyor.

Teknoloji gibi bir başka tutkusu da kitaplar. Evinde büyük bir kütüphanesi var. Aynı anda birkaç kitabı birlikte okumaktan keyif alıyor. Elektronik marketler kadar kitapçıları da gezmekten büyük keyif alıyor. Hatta bu konuda bir itirafta bulunuyor ve "Eğer şu anki işimi yapmasaydım, kesinlikle bir kitap dükkânı açardım" diyor. Özellikle yurtdışındaki büyük kitapçıların atmosferinden çok etkilendiğini söylüyor.

Konfeksiyon, hammadde üretim ve ihracat şirketleri, dış ticaret sermaye şirketi ve otomotiv sektöründe faaliyet gösteren şirketlerden oluşan İnci Grup'un Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Tanrıverdi, 1962 yılında Malatya'nın Pütürge ilçesinde doğdu. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1975 yılından bu yana, tekstil ve hazırgiyim sektörünün içinde yer alıyor.

Tanrıverdi'nin en önemli özelliklerinden birisi de iyi bir spor yöneticisi olması. Zaten geniş kitleler sayesinde tanınması da bu şekilde oldu. 2001-2006 yılları arasında Malatyaspor'un başkanlığını yürüten Tanrıverdi, kendi döneminde Malatyaspor'u tarihinde ilk kez UEFA Kupası elemelerine de götürme başarını gösterdi. O günleri konuştuğumuzda "Çok güzel günlerdi. Kurumsallaşma adına çok önemli adımlar attık. Ama aileme zaman ayıramıyordum. Hafta sonlarım hep Malatyaspor ile geçiyordu" diyerek başkanlık günlerini anlatıyor.

Tanrıverdi ile sohbetimin bir kısmı dışarıda devam etti. Havanın güzel olmasından istifade edip kahve içmek için Fly Inn'e doğru yürümeye başladık. Bu kez bize oğlu Ömer ve kızı Şeyma da eşlik etti. Çocuklarına son derece düşkün olan Tanrıverdi, çocuklarıyla kitapçıya gitmekten büyük keyif aldığını söyleyince kahvenin ardından yönümüzü en yakındaki kitapçıya çevirdik.

- Teknolojiye meraklı olduğunuzu biliyorum. Ne zamandır bu böyle?
Kendimi bildim bileli teknolojiye meraklıyımdır. İnterneti evine ilk bağlatanlardan biriyim. Televizyon seyrederken bile çoğu zaman notebook'um kucağımda olur. Bir taraftan televizyon izlerken diğer taraftan sörf yaparım. Ne tip yenilikler var, ne ürünler çıkmış hep takip ederim. Yurtdışına gittiğimde teknoloji mağazalarına gezmeyi asla ihmal etmem. Parasına bakmam, beğendiğim bir şeyi hemen alırım.

- Türkiye'de teknoloji mağazacılığı çok gelişti. Sık ziyaret eder misiniz?
Bu mağazaların açılması çok iyi oldu. Eskiden Dubai'ye giden arkadaşlarıma sürekli siparişler verirdim. Kendim gittiğimde ise bavulu doldurup öyle dönerdim. Artık böyle bir ihtiyaç kalmadı. Ne lazımsa burada zaten var. Her şey birebir aynı anda Türkiye'ye gelmiyor ama olsun. Kafamı dağıtmak için sıkça teknoloji mağazalarına gittiğimi söyleyebilirim. İlla bir şey almam da şart değil. Canım sıkıldığında gidip dolaşırım.

- Teknoloji kendini sürekli yenileyen bir alan. Yeteri kadar takip edebildiğinizi düşünüyor musunuz?
Elimden geldiğince takip ediyorum. Bu konuyla ilişkin internet siteleri var. Her gün en az bir kere bakarım. Bütün IT dergilerini alıp okuyorum. Yeni ne varsa takip etmeye çalışıyorum. Mesela hemen herkes Internet Explorer'ın standart sürümünü kullanırken ben performans açısından Firefox'u tercih ederim. Yeni varsa hemen almaya özen gösteririm. Birçok ürünü Türkiye'ye gelmeden alıp kullandım. Telefon ve notebook gibi ürünlerimi çok sık değiştiririm. Bazen 7-8 ayda bir notebook değiştirdiğim oluyor.

- İşadamları genelde Blackberry kullanıyor. Siz Iphone kullanıyorsunuz.
Türkiye'deki ilk Ipod ve Iphone kullanıcılarından biriyim. Blackberry'i bir süre kullandım ama hoşuma gittiğini söyleyemem. Sadece mail alıp vermek için bir cihazı kullanmayı doğru bulmuyorum. Ben mail'lerimi zaten her zaman her yerden alabiliyorum. Ipod'ta ara programlarla bankacılık işlemleri de yapabiliyorum. Müzik dinliyorum ve film izliyorum.

- Kitap tutkunuz da var. Kitapçılarda çok zaman geçirdiğinizi biliyorum.
Eğer işadamı olmasaydım kesinlikle kitapçı olmak isterdim. Öyle sıradan bir kitapçı da olmazdı bu. Türkiye'nin en büyük kitapçısını açardım. Hep böyle bir hayalim var. Yurtdışında gezdiğim kitapçılara her zaman hayranlık duymuşumdur. Özellikle de Londra ve Amerika'dakilere. Orada bulunmak, o havayı solumak beni öylesine etkiliyor ki, bir sürü kitap alıp çıkıyorum.

- Ne tip kitaplardan hoşlanıyorsunuz?
Ağırlıklı olarak yakın tarih ve kişisel gelişim kitapları okurum. Roman okumayı pek sevmem. Son 10 senede okuduğum roman sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Da Vinci'nin Şifresi'ni okumuştum en son. Şu an Olasılıksız'a da başladım ama bir türlü bitiremedim. Yanı başımda her zaman birkaç kitap vardır. Şu an George Friedman'ın 100 Yıl: 21. Yüzyılın Tahmini ve Oğuz Saygın'ın Mevlana Işığında Düşünce Yönetimi adlı kitaplarını okuyorum.

Yunan müziğine ilgi duyuyor
Tanrıverdi tam bir müzik tutkunu. İşin stresini üzerinden atmak ve kafasını boşaltmak için sürekli Ipod'unu yanında bulunduruyor. "Bu aralar en çok ne dinliyorsunuz" soruma ise "Yunan müziği" cevabını veriyor ve ekliyor: "Yunan müziğinin ritmini çok seviyorum. Bahar aylarında beni daha canlı tutuyor. Kanımı hareketlendiriyor. Motivasyonumun düşük olduğu zamanlarda Yunan müziği açınca, sanki şarj olmuş gibi hissediyorum. Araba kullanırken de Yunan müziği dinlemek hoşuma gidiyor". Tanrıverdi'nin bu cevabı üzerine bu kez "Peki sirtaki'ye merakınız var mı" diye soruyorum. Cevabı ise "Dansa oldum olası yeteneğim yoktur. Ama izlemesini severim" şeklinde oluyor.

Otobanda araba kullanmayı seviyor
Silivri'de yazlık evi olan Tanrıverdi, yaz aylarında işe her gün Silivri'den gidip geliyor. Bahçede oturup, çimlere basıp çalışmanın kendisini çok rahatlattığını söyleyen Tanrıverdi, her gün Silivri'ye gitmeye hiç üşenmediğini çünkü araba kullanmaktan büyük keyif aldığını söylüyor ve ekliyor: "Şehir içinde araba kullanmayı sevmem. Ama şehirlerarası yolculuğa bayılırım. 5-6 kere tek başıma Malatya'ya gidip gelmişimdir arabamla. 1100 km olmasına rağmen yol hiç yorulduğumu hissetmem. Otobanda giderken kafamı boşaltırım. Sadece yola fokuslandığım için her şeyi arka planda bırakırım."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız