SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Telegol'de ''Eski'' Şike Konuşuldu..

A- A+ PAYLAŞ

Star Televizyonu’nda Pazar gecesi yayınlanan “Telegol” programında, 16 yıl önce de “ligden düşürülen” Malatyaspor’un, o dönem saptanan “şike dosyası” tartışıldı. 1989- 1990 sezonunda 1. ligden düşen Malatyaspor’un bu sonucun ardından başlattığı mücadelede “tescil” ettirdiği şike olayı, programda “Türkiye’nin resmen kanıtlanmış tek şike olayı” olarak belirtilirken, programda dönemin Malatyaspor Başkanı Metin Kaya Çağlayan ile şike yaptığı öne sürülen Boluspor Kulübü’nün o dönemki başkanı Yılmaz Becikoğlu katıldılar. Çağlayan, şike ile ilgili detayları anlatırken, Becikoğlu reddetti, ancak daha sonra bağlanan Fenerbahçe eski yöneticisi Aziz Yılmaz’ın tanık olduğu bir olayı aktarması, Becikoğlu’nun tüm savunmasını “alt üst” etti. Bu arada, programın son bölümünde, Malatyaspor’un geçtiğimiz sezon küme düşmesine neden olduğu öne sürülen, bazı yabancı futbolcularının “düşük performansla oynamaları” için Denizlispor Kulübü Başkanıyla, Çek Cumhuriyeti’ndeki bir işadamı arasında yapıldığı öne sürülen ve “şike” kanıtı olduğu iddiaları ortaya atılan mektup da tartışıldı ve "inandırıcı olmayan" açıklamalarının ardından “mektubu yazan işadamının yalan söylediği” kanaatiyle program bitirildi.

Programda sözalan Malatyaspor eski başkanı Metin Kaya Çağlayan, Malatyaspor’un o sezon son maçında, ligin şampiyonu Beşiktaş’ı 2-1 yenmesine rağmen, küme düşmeme mücadelesindeki rakibi Boluspor’un “şike anlaşması” ile Adana’da Adana Demirspor’u mağlup etmesi sonucu küme düştüğünü, bu iki takım arasındaki şike iddiasının lig bittikten sonra kendilerine ulaştığını, kendilerinin hukuki bir süreç başlattıklarını, Adana Demirspor’lu bazı yöneticiler ve futbolcuların da şike yaptıklarını kabul ettiğini anlattı. Dönemin Şenes Erzik başkanlığındaki federasyonunun şike mücadelesi yapmalarına karşı çıktığını savunan Çağlayan, iddialarının Tahkik Kurulu tarafından reddedildiğini, bunun ardından Ekrem Amaç başkanlığındaki Tahkim Kurulu’na gittiklerini ve bu kurulun “şike vardır” görüşüne vardığını anlattı. Erzik’in, bu kararı veren kurula "baskın" yaptığını, daha sonra 2 üyenin istifa etmek zorunda kaldığını, oluşturulan yeni heyetin de bu kez “şike yoktur” kararı verdiğini kaydeden Çağlayan, verilen bu kararı da Yargıtay’a götürüldüğünü, Yargıtay’ın “şike yoktur” kararını bozduğunu, ancak daha sonra kulübün o zaman başına gelen Nurettin Soykan başkanlığındaki yönetiminin, “para alarak” şike mücadelesini sürdürmediklerini bildirdi.

Boluspor eski başkanı Becikoğlu ise şike suçlamalarını kabul etmediğini, sürekli bu konunun gündeme getirildiğini, Boluspor’un hiçbir zaman şike yapmadığını, o dönem Cumhurbaşkanı olan “Malatyalı” Turgut Özal’ın etkisiyle “şike” kararının çıktığını öne sürerken, bu duruma Çağlayan tepki gösterdi ve bu iddiaların doğru olmadığını söyledi.

Çağlayan, “şike” olayı ortaya çıktıktan sonra, kendisinin Şenes Erzik’le, Malatyaspor mağdur edildiği için 25 milyar lira ödenmesi ve lige alınması teklifini götürdüklerini, kabul görmediğini, ancak daha sonra gelen yönetimin “bir miktar para” alarak 2. ligde oynamaya razı olduğunu ifade etti.

Programa telefonla bağlanan eski başkanlardan Nurettin Soykan, Malatyaspor’un “şike” sonucu küme düşürüldüğü yolundaki kararlara rağmen, federasyonun lige almaya yanaşmadığını, bu nedenle paraya razı olduklarını bildirirken, bu konuda program katılımcılarından kendisine eleştiriler yöneltildi.

Programdaki en ilginç bölümlerden biri, “Hiçbir dönemde şike yapmadığını” iddia eden, programda da “teşvik priminin şike olduğunu” söyleyen Boluspor eski başkanı Becikoğlu’nu şoke eden telefondu. 1989-1990 futbol sezonunda, Tahsin Kaya başkanlığındaki Fenerbahçe yönetiminde görev aldığını belirten Aziz Yılmaz, telefonla arayarak, o sezon, Becikoğlu’nun, Boluspor’un küme düşmeme mücadelesindeki rakibi Kocaelispor’u yenmeleri için Fenerbahçe’ye teşvik primi teklif ettiğini, ancak kendilerinin kabul etmediğini anlatırken, bu sözlerine Becikoğlu tepki gösterdi. Aziz Yılmaz, yaşadığı bir olayı anlattığını belirterek, Becikoğlu ile tartışmaya girmedi.

Malatyaspor’un eski başkanı Metin Kaya Çağlayan, Malatyaspor’un geçtiğimiz sezonda da “ligden düşmediğini, düşürüldüğünü” belirterek, eski başkan Hikmet Tanrıverdi’ye güvendiğini, onun döneminde de takımın küme düşürüldüğünü bildirdi.

Bu dönem konuşulurken, Serhat Ulueren’in, Denizlispor’lu eski yöneticilere mektup göndererek, Malatyaspor’un Çek futbolcularını Gaziantep maçında düşük performansla oynamaları için Denizli başkanı Ali İpek’le bir anlaşma yaptıklarını yazan, bu para ödenmediği için güç durumda olduğunu söyleyen işadamı Özcan Kore ile yaptığı görüşme yayınlandı. Bu görüşmede Kore, ısrarla böyle bir anlaşma olmadığını, kendisinin söz konusu mektubu, Denizlili bazı eski yöneticilerin baskısıyla yazdığını öne sürerken, bu savunmasının inandırıcı olmaktan çok uzak bulunmasına rağmen, Serhat Ulueren tarafından “yalan söylediği anlaşıldı” şeklinde değerlendirildi ve Ulueren'in bu değerlendirmesi garip bulundu. Bu arada, söz konusu şahısla yapılan görüşmenin duyurulduğu anonsta ise, bu şahsın aynı mektubu hem Denizlisporlu, hem de Malatyasporlu bazı yöneticilere gönderdiği bilgisine yer verilirken, program detayında bu ayrıntıya değinilmedi.

O arada, kendileriyle ilgili herhangi bir konu konuşulmamasına rağmen, federasyonun mevcut yöneticilerinden Tahir Kıran da yayına bağlanarak, Ulusoy federasyonuna süre tanınması, yıpratılmaması yolunda sözler söyledi ve bu arada Gaziantep maçında Hikmet Tanrıverdi’nin girişimleri olduğu yolunda duyumu bulunduğunu da anlattı. Federasyon yöneticisinin “duyum” diye televizyonda ifade ettiği bir olayı aktararak, neyi amaçladığı anlaşılamazken, bu durum çeşitli yorumlara neden oldu. Kıran da, garip konuşmalarını dakikalar boyunca sürdürdü.

Star TV'nin Telegol programında, Denizli kaynaklı ve bazı Malatyasporlu futbolcuların da adının geçtiği geçtiğimiz sezonun son maçıyla ilgili şike iddialarının konuşulduğu son iki haftalık bölümünde, gerek ilk programa katılan Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, gerekse ikinci programda mektubu gönderen, ancak "baskı altında yazdığı" yolundaki iddiasına hiçbir inandırıcı kanıt göstermemesine rağmen "kabul gören" Özcan Kore adlı işadamının "üzerine gidilmediği" dikkat çekti. İlk hafta, şike suçlamalarının direkt muhatabı olan Denizli başkanını "garip ve ilginç" sözlerle savunan, "tarafsız" olması gerektiği ve iddialarla ilgili "karar verecek" yerde bulunduğu yolundaki objektif değerlerden hayli uzak kalan Federasyon Başkanı Ulusoy, programı "hiç sıkıştırılmadan" atlatırken, bu durum bazı basın organlarında da eleştiri konusu olmuştu. O programda, Haluk Ulusoy'a ve telefonla bağlanan Bülent Yavuz'a sorulmayanlar, daha sonra yazılı basında ve ATV'deki bir başka programda konuşulanlarla aydınlanmıştı. İkinci hafta, kardeşi de Malatyaspor'daki Çek futbolcuların tercümanı olan Özcan Kore'nin de "ciddi bir şekilde sıkıştırılmaması ve inandırıcı olmaktan tamamen uzak" açıklamalarının üzerine gidilmemesi, "Kritik hafta 'hiç tanımadığı' insanlarla, Denizli'de ne aradığının, ne konuştuğunun ve en azından Denizlili bazı yöneticilerin, Ali İpek'le ilgili iddialarının nedeninin irdelenmemesi" programın bıraktığı boşluklardan biri olarak hafızalarda kaldı.

Malatyaspor eski başkanı Hikmet Tanrıverdi'nin de katıldığı önceki programda, "Beni programa gelmek için evden çıkarken, Denizli'den biri aradı. O konuşma tespit edilirse, şike ortaya çıkar." diyen Ziya Şengül'ün ve diğer programcıların, geçtiğimiz Pazar günkü programda bu konudan hiç bahsetmediği de görüldü.

DERLEYEN: Selahattin GÖKATALAY

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız