SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Tepkilere Açığız, Şiddet Olmasın'

0
Güncellendi - 2015-12-27 17:53:55
'Tepkilere Açığız, Şiddet Olmasın'
A- A+ PAYLAŞ

Başbakan Vekili Bülent Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanımıza son gelişmeleri aktardım, görüş ve önerilerini aldım ve karşılıklı fikir teatisinde bulunduk. Bu görüşmeye 'olağanüstülük' yüklememek gerekir" dedi. Arınç  vatandaşlardan özür dileyerek, "O ilk olayda çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır o insanlarımızdan özür diliyorum. Ama sokaklarda tahribat yapanlara özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, görüşmenin ardından Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin Yeni Başbakanlık Binası'nda basın toplantısı düzenledi.

Meclis'te partilerin grup toplantıları nedeniyle düzenlediği basın toplantısını saat 12.00'ye aldığını belirten Arınç, bu saatin aynı zamanda AK Parti'nin grup toplantısı saati olduğunu ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı ziyaretinde olduğu için bu zamanı değerlendirmek istediklerini belirtti.

Arınç, açıklamasında, "Sayın Cumhurbaşkanımıza son gelişmeleri aktardım, görüş ve önerilerini aldım ve karşılıklı fikir teatisinde bulunduk. Bu görüşmeye 'olağanüstülük' yüklememek gerekir. Çünkü ben Başbakan Vekiliyim, bütün yetki ve sorumluluklarımı biliyorum. Sayın Başbakanımızla da yurt dışında olmasına rağmen görüşmelerimizi yaparak, belli konulardaki hükümetimizin tavrını netleştiriyorum" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın haftalık olağan görüşmelerini yaptıklarını hatırlatan Arınç, "Bu görüşmeyi bunlardan birisi de sayabilirsiniz ancak bugün olmasının temel bazı sebepler var. Görevim Başbakan Vekilliğidir, yetkilerimi, görevlerimi ve sorumluluklarımı biliyorum ve konuşmalarımızda hükümetimizin düşünceleri olarak sizlere aktarmak istiyorum. Şüphesiz Sayın Cumhurbaşkanımızla devam eden ve maalesef çok farklı bir boyut kazanan gösteriler konusunda kendilerinin düşüncelerini almak istedim. Neler yapılabileceğini ve toplumu nasıl yatıştırabileceğimizi kendisiyle istişare etmek istedim" şeklinde konuştu. 

İşte Arınç'ın açıklamalarından satırbaşları:

ENGELLEMEK İÇİN ÇALIŞIYOR

Tansiyonun düşmesi eylemlerin son bulması konusunda çeşitli vesilelerde yatıştırıcı açıklamalar yaptılar. Toplumun ortak arzusu sokaklara sağ duyunun hakim olması. İki günden beri şiddet yada vandallık içeren gösteriler ivme kaybetmeye başladı.

Şiddet içermeyen gösterileri saygı ve sağ duyu içerisinde takip ettiğimizi söylemek isterim. Devletimiz hükümetimiz gelişmelere hakimdir. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz şiddet boyutunu engellemek için çalışırken, bir taraftan provokasyonları engellemek için çalışıyor. 

POLİSİMİZ TEPKİ TOPLAMIŞTIR

Polisimiz tarafından aşırı tedbir haklı olarak tepki toplamıştır. Bununla ilgili incelemelerde başlamıştır. Son beş gündür polisin sağ duyu içinde bu milletin bir evladı olarak son derece hassas bir konumdadır. İllegal örgütlerin kışkırtma eylemlerine karşı polisimiz yasalar çerçevesinde görevini yerine getirmiş ve getirmeye devam edecektir.

Özellikle bir hususun üzerinde durmak isterim. Bu ülkeyi 29 Ekim 1923’te hepimiz birlikte kurduk. Ferdimizin her biri bunun sahibidir. 90 yıl boyunca bu cumhuriyet milletimizin her ferdinin emekleriyle alın terleriyle büyüdü yüceldi ve bugünlere ulaştı.

HEPSİNE SAYGI DUYDUK

Türkiye’nin en büyük zenginliği farklılıkları bir arada tutuyor olmasıdır. Türkiye’yi bu seviyeye ulaştıran da birlikte yaşama kültürüdür. Kurulduğumuz andan itibaren farklılıkların hepsine saygı duyduk. Her seçim sonrasında sayın başbakanımız kitlelerin karşısına çıkmış, Türkiye’nin başbakanı olacağının altını çizmiştir. Hükümetimiz tüm kararlarında müştereklerde buluşmayı dikkatle gözetmiştir.

Yaşam tarzları bizim için son derece değerlidir önemlidir. Yaşam tarzı nedeniyle ağır baskı yaşamış bir kadro olarak kendi yaşadıklarımızı başkalarına yaşatmamak için büyük bir gayretin içinde olduk. Biz bize oy vermeyen vatandaşlarımızı anlamaya çalıştık. Toplumla inatlaşacak bir anlayışın içinde olmadık, olamayız.

Herkes bizi takdir etmek zorunda elbete değil.

BİZİ TAKDİR ETMEYENLERİN DE GÖRÜŞLERİNE AÇIĞIZ

Biz bizi takdir etmeyenlerin de görüşlerine açığız. Bize oy vermeyenlerin de talep ve beklentilerine duyarlıyız. Her bir vatandaşımızın en temel insani hakkı özgürlüğü yaşam tarzı bizim sorumluluğumuz altındadır. Demokratik bir kültür içinde ifade edilen tüm tepkilere sonuna kadar açığız. Yeter ki şiddet olmasın. Yeter ki şiddet öfke ve nefret ifade diline dönüşmesin.

VATANDAŞLARIMIZIN MEŞRU TEPKİSİ

İstanbul  Taksim gezi parkında yanlış bilgilendirme olsa da vatandaşımız tepkilerini ortaya koymuşlardır. Ancak gezi parkında şehri sahiplenmeyle başlayan gösteriler bugün farklı boyutlara ulaşmış boyuttadır. Meşru tepkilerini ortaya koyan vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Bu tepkiler illegal bazı gruplar tarafından kullanılmakta, Türkiye ekonomisine itibarına zarar verir hale gelmektedir.

BU ARZU ETMEDİĞİMİZ BİR OLAYDI

Şu ana kadar 300’ün üzerinde vatan evladı yaralanmıştır. Sadece yaralılarımızı sayarken bugün duyduğumuz haber hepimizi üzmüştür. Hatay’daki gösterilerde Abdullah Cömert isimli bir vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bu arzu etmediğimiz bir olaydı.

Bu gösterileri bu noktaya getirenlerin sonunda bu işi ölümle sonuçlandırmak istediğini biliyorduk. Ama maalesef istenmeyen bir olay oldu. bunun üzerine yine olayı büyütmek, yeni provokasyonlar üretmek olduğunu seziyorum.

ATEŞLİ SİLAHLA ÖLÜM YOK

İlk yapılan otopsisinde ateşli silaha ilişkin giriş çıkış deliği bulunmadığı tespit edilmemiştir. Ateşli silahla ölüm olmadığı anlaşılmaktadır. Belki bir sert cisimle başı zedelenmiş olabilir. Ancak kesin ölüm sebebi yapılacak inceleme sonucu rapor sonucunda anlaşılabileceğini bildirilmiştir. Soruşturma devam etmektedir.

Bundan bir başka kötü olaya yol açabilecek girişimlerimizi tasvip etmediğimizi ve önlem aldığımızı ifade etmek istiyorum. Allah başka ölümden ülkemizi muhafaza buyursun. Taksim Gezi Parkı'nın bir yeşil olarak kalması nedeniyle vicdani tepkiyle olaya çıkan olayların geldiği nokta herkesin düşünmesi gereken konudur. Bu işin bir an evvel bitmesini son bulmasını istediklerini de tahmin edebiliyoruz.

110 POLİS ARACI TAHRİP EDİLMİŞTİR

110 polis aracı tahrip edilmiştir, 207 sivil araç yakılmıştır. Ambulanslar taşlanmaktadır. Sivil vatandaşlara karşı aşırı tepkiler gösterilmektedir. Bir takım kamu binalarına karşı, kendi özel evlerine karşı aşırı tepkiler haksız gayri meşru bir takım olaylar meydana getirilmeye çalışılmaktadır.

Çevreci duyarlılığı istismar eden bazı gruplar Ankara’da kaldırım taşlarını sökmek, kamu binalarına zarar vermek suretiyle ağır hasar meydana getirmektedir. 

Bu olaylardan Türkiye ekonomisinin, altın yıl yaşama iddiasında bulunan turizmin yara aldığını da altını çizerek ifade etmek istiyorum. 

Zarar gören varlıklar Ak Parti’nin değil,  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının varlıklarıdır. Çözüm sürecinde silahlar susmuşken, ekonominin önünde sınırsız bir ufuk açılmışken kazanımlarımızın hedef alınması düşündürücüdür.

BDP VE MHP'Y TEŞEKKÜR EDİYORUZ

Biz herkesin hükümetiyiz. Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz. Öz eleştirimizi yaparız. Muhalefet partilerimizin aklı selimi öne çıkararak yatıştırıcı tavır sergilemesini arzu ediyoruz. MHP’nin olayın başından beri tutumunu takdir ediyor ve teşekkür ediyoruz. BDP’nin takındığı tavra teşekkür ediyoruz. CHP Genel Başkanı’nın parti olarak değil bireysel olarak bulunduğu cümlelerine teşekkür ederiz.

CHP'NİN KONUMLARI VAR

Ama üzüntüyle görüyoruz ki Türkiye’de yaşanan bir çok olayda CHP’nin milletvekillerinin olayların içerisinde olmak gibi konumları vardır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun güçlü bir genel başkan olarak olayların vardığı bu boyutu tasvip etmediğini, tüm teşkilatlarıyla bu noktada hiçbir zaman bulunmayacakları, olayların yatışması konusunda olumlu bir dil kullanacağını bekliyoruz.

Bugüne kadar gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan sabır ve sağ duyu bekliyoruz. Anne babalardan rektörlerden medyada sağ duyu bekliyoruz.

STK’larımızın gerginliği düşürecek bir tavır içinde olmalarını rica ediyoruz. KESK gibi DİSK gibi güçlü sendikalarımızın bu olaylar karşısındaki tutumlarının toplumsal barışı bozmayacak durumda olacağını tahmin ediyorum.  İllegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek davranışlarından kaçınmalarını rica ediyorum.

Vatandaşlarımızın sağ duyu ve sabrıyla huzur ve güven ortamı tesis edilmiş olacaktır. Haklı taleplerini ifade eden vatandaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Öz veriyle çalışan uykusuz yorgun bulunan güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum.

SORULAR VE YANITLAR..

Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Biz ülkeyi yönetirken yanlış da yapabiliriz, fazla da yapabiliriz, eksik de yapabiliriz. Bizim yaptığımız her şeyin bir yargısal denetimi vardır ve eğer istenmeyen olaylar olursa veya yanlış işlerimizin karşılığını düşünmek gerekirse, buna idari yargıda hizmet kusuru derler. Hizmet kusuru da izlemiş olabiliriz" dedi. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşen Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, görüşmenin ardından Taksim Gezi Parkı olaylarına ilişkin Yeni Başbakanlık Binası'nda basın toplantısı düzenledi. Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Arınç, "Gözaltı sayılarını da paylaşır mısınız, gözaltına alınanlar arasında tutuklananlar var mı?" şeklindeki sorusu üzerine, "Gözaltında çok fazla sayıda insan olmadığını biliyorum. Rakamı veremeyeceğim. Ama İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımızla sık sık görüşmeler yapıyoruz. Alınanlar bir saat sonra serbest bırakılıyorlar. Sadece olay yerinden uzaklaştırılmak amacıyla burada kolluk güçlerimiz çok itinalı davranıyor. Hiçbir vatandaşımızın gözaltında uzun süre kalmasını istemiyoruz. Ceza Muhakemesi Kanunun verdiği yetkileri de yargı kendisine tanınan imkanlar içerisinde minimize etmiş durumda. Bu bizce doğru bir davranıştır. Ama olayları sürükleyen, tahrik eden veya gösterilerin içerisinde yasa dışı bir takım faaliyette bulunduğu tespit edilenler veya araçları yakarken fiili saldırılarda bulunurken gözaltına alınan, olay yerinden uzaklaştırılan insanlar vardır. Bunların bir kısmı süratle bırakılmaktadır. Belki çok az bir kısmın içeride halen tutulduğunu biliyorum. Yargısal sürecin içindeler" cevabını verdi.

"BU EYLEMLER DOĞRUDUR, MEŞRUDUR, HAKLIDIR"

Bir gazetecinin "Önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu'na gelmesi beklenen Tabiat Kanun Tasarısı var. Çevreci eylemlerin ardından bu tasarıya ilişkin bazı eleştiriler yöneltiliyordu. Tasarıyı yeniden ele almayı düşünüyor musunuz?" sorusuna yönelik Arınç, "Olayların başlangıcında Taksim'de bir yayalaştırma çalışması yapıldığını biliyoruz. Bu yayalaştırma çalışmasına karşı hiç kimsenin tepkisi olmadı. Zannediyorum son 7-8 aydan beri çalışmalar devam ediyor, önemli bir noktaya kadar da getirildi. Ancak Taksim'de 'Gezi Parkı' diye bilinen, Topçu Kışlası diye bilinen yerde bir betonlaşma olacağı, bu yerlerde AVM yapılacağı veya başka ticari amaçlarla bir takım yapılaşma olacağı bilgisini edinen yurttaşlarımız, özellikle iş makinalarıyla 3-4 ağacın yerinden sökülmesi birkaç tanesinin tahrip edilmesi karşısında, yurtseverliğin gereği olarak ve çok samimi olarak söylüyorum, içlerinde çok iyi tanıdığımız, çok iyi ilişkide olduğumuz, tek ortak paydası insan ve çevre olan insanlar bir eylem başlattılar. Bu eylemler meşrudur, doğrudur ve haklıdır. İçlerinde bir sayın milletvekilimizin de olduğunu biliyorum. Sırrı Önder arkadaşımız da öncelikle bu olayın başında tepkilerini ortaya koymuşlardır. Fakat maalesef orada gösterilen bu haklı talepler karşı şu veya bu sebeple emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çığırından çıkarmıştır" ifadelerini kullandı.

"KAFA KARIŞIKLIĞINI GİDERMEK ÜZERE BU KONUDA İYİ BİR DEĞERLENDİRMEYE İHTİYAÇ VAR"

Arınç, daha önce yaptığı basın toplantısında, mahkemenin "yürütmeyi durdurma" kararını olumlu karşıladığını ifade ettiğini hatırlattı. Yapılan bazı açıklamaların kafaları iyice karıştırdığını belirten Arınç, "AVM olacak mı, olmayacak mı? Betonlaşma olacak mı, olmayacak mı? Taksim Gezi Parkı'ndaki yeşil alanlar tamamen ortadan kalkacak mı, kalkmayacak mı? Aksini söyleyenler de var. 'Bundan daha fazlasını elbette dikeceğiz, biz çevreye duyarlıyız, orman demek bizim işimiz diyen' bakanlarımız, belediye başkanlarımız var. Ama halkımızın kafa karışıklığını gidermek üzere bu konuda iyi bir bilgilendirmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum" dedi.

"İLK EYLEMLERİ BAŞLATANLARI DA DİNLEYECEĞİM"

Dava açan, dernek yetkilileriyle bugün ya da yarın görüşeceğini bildiren Arınç, "Yine bu konuda ilk eylemleri başlatan arkadaşlardan talep olursa onların da olaylara hangi gözle baktıklarını dinleme imkanı bulacağım. O ayrı bir meseledir yani oraya ne yapılacağı konusunda, ağaçların kesilip kesilmeyeceği veya çevre duyarlılığının ihlal edilip edilmeyeceği konusunda bir itiraz, bir şikayet, bir endişe var. Bunları gidermek zorundayız. Taksim Gezi Parkı'yla ve oradaki şikayetlerle ilgili yeni gelecek kanun içerisinde bazı maddeler var veya aynı kapsamdaysa buna kesinlikle rıza göstermeyeceğimizi bilmenizi isterim. Peşinen, kategorik olarak karşı çıkmayalım, ama bize düşen 'bu kanun ne getiriyor, ne getirmiyor' sadece Meclis'i değil kamuoyunu aydınlatma görevidir" değerlendirmesinde bulundu.

"Şehirler elbette hepimizin gözdeleridir" diyen Arınç, şunları kaydetti:

"Şehirlerimiz konusunda hepimiz bir şeyler söyleyebiliriz. Ama bir kente yapılacak bir inşaat veya bir kentte yapılacak bir faaliyet konusunda herhalde yerel yöneticilerin, belediye başkanları da belediye meclisi de olsa, bu konuyla ilgili STK'ların çok daha fazla söz söyleme hakkı vardır. Çünkü karar alma mercileri onlardır, kurullar vardır, Kültür Bakanlığı'na bağlı kurumlar vardır. Onların bu konudaki ikazları dikkate almak gerekiyor. Bu olaylar bize şunu hatırlattı; bu konularda çok daha hassas olmalıyız, dikkatli olmalıyız ve kamuoyunun duyarlılıklarını peşin hükümle değil doğru, makul, haklı bularak tartışmalı ve görüşmeliyiz."

"OLAYLARA SOĞUKKANLI BAKMALIYIZ"

"Açıklamanızda öz eleştiri yapabileceğinizi söylediniz. Bu olaylar sonucunda siz hükümet olarak nasıl bir özeleştiri yaparsınız?" sorusuna ise Arınç, "Hükümet ülkeyi yönetiyor. Bu dünyanın bütün demokratik ülkelerinde böyledir ve hükümetimizde ortak sorumluluk esastır. Biz ülkeyi yönetirken yanlış da yapabiliriz, fazla da yapabiliriz, eksik de yapabiliriz. Bizim yaptığımız her şeyin bir yargısal denetimi vardır ve eğer istenmeyen olaylar olursa veya yanlış işlerimizin karşılığını düşünmek gerekirse, buna idari yargıda hizmet kusuru derler. Hizmet kusuru da izlemiş olabiliriz. Bunu bize hatırlatacak olan insanlara peşin, ret gözüyle de bakmayız. Benim demokrasi anlayışım bu. Dolayısıyla yargısal denetimle, kamuoyunun denetimiyle ayakta durmaya çalışan bir hükümetin yapacağı şey, olaylara soğukkanlı bakmak, kamuoyunun duyarlılıklarını paylaşmak ve demokrasinin iki önemli koşulu var: Çoğulculuk ve katılımcılık. Bunları inkar etmeden, herkesin, 76 milyonun karar alma mekanizmalarındaki konumunu, söyledikleri sözlerin özgül ağırlığını bilerek hareket etmek mecburiyetindeyiz. Olaylar başladığında meseleye çok daha net bakabilseydik, bunu bir çevre duyarlılığı olarak görmek ve kabul etmek durumunda kalırdık ama o sırda belki bir aşırı güç gösterimiyle olaylar çizgisinden kaçmış ve bugün maalesef hiçbirimizin tasvip etmediği bir noktaya gelmiştir" cevabını verdi.

"BUGÜN ÇÖZÜM SÜRECİ İÇERİSİNDE DEVASA BİR MESELEYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Taksim'de gezi parkındaki üç ağacın kesilmesiyle böyle bir olayın hedefinden sapmasına değil bugün çözüm süreci içerisinde devasa bir meseleyle karşı karşıya olunduğuna üzüldüğünü belirten Arınç, "Hamdolsun ki bugüne kadar çözüm süreci başarıyla devam ediyor. Sonuç olarak karşımızda 30-35 yıldır her şeyimizi mahveden bir terör sorununu çözebilecek ve sona erdirecekse bundan daha büyük bir başarı düşünülemez. Türkiye ekonomide en büyük göstergelere kavuşmuşsa, ülkemiz zenginleşiyorsa, temel hedefimiz bunu 2023'te daha da büyütmekse bizim bunların üzerinde odaklanmamız lazım... Elbette burada kamu görevlilerinin kademe kademe veya farklı farklı yanlış anlamaları, yanlış hareket etmeleri söz konusu olabilir. Bunu hükümetimiz içerisinde ilgili bakanlarımızla görüşürüz, bürokratlar içerisinde de görevli olanları yaptıkları görevde sınırı aşıp aşmadığı konusunda da elbette sadece eleştiri değil bir soruşturma da başlatabiliriz. Yani bir hükümetin bir olaydan dolayı kendisini sorumlu tutması olağan değildir. Bu hükümetin zafiyetini gösterir ama açık yüreklilikle söylüyorum; sadece bu olayda değil başka olaylarda da yanlışlıklar yapabiliriz, yapmış olabiliriz, bundan sonra da yapacak olabiliriz. Bize düşen görev, hükümetimizin ülkemizi en iyi şekilde yönetmesidir" ifadelerini kullandı. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız