SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Tetikçiler Turfanda Salatalık Gibi'

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:52:33
'Tetikçiler Turfanda Salatalık Gibi'
A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da, 3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 59. duruşması yapıldı. Hristiyan Protestan cemaati liderlerinden Behnan Konutgan da, duruşmaya tanık ve mağdur olarak ifade vermek üzere Malatya’ya geldi. 

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasının 59. duruşması, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşmaya, olayın tutuklu sanıkları Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir katılırken, Emre Günaydın ise gelmedi. Davanın tutuklu sanıkları Varol Bülent Aral, Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, astsubay Abdullah Atılgan, uzman çavuşlar Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay, İnönü Üniversitesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen, Adem Gedik ve Hüseyin Yelki cezaevinden getirildi. Davanın tutuklu sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ise, Ergenekon davası nedeniyle Malatya’daki davaya katılmayacağını bildirerek gelmedi. Taraf avukatlarının katıldığı duruşmayı, Tilman Geske'nin eşi Suzanna Geske de izledi.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, savunmasının ardından mahkeme başkanı Hayrettin Kısa ve avukatların sorularını yanıtlayan Abat, İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin kapatılmasının ardından işine devam edebilmek için kendi talebi doğrultusunda Stratejik Araştırmalar Dairesi'ne geçtiğini ve burada çalışmalar yaptığını iddia etti. 

Mersin'de İlker Çınar ile yaptığı ilk görüşmede, yanında giden uzman çavuş Murat Göktürk'ün resmi görevli olarak orada bulunduğunu ileri süren Abat, oradaki ses kaydının da Göktürk tarafından yapıldığını savundu. 

Jandarmanın haber elemanı olmadığı iddiasını yineleyen Abat, müdahil avukat Hafize Çobanoğlu'nun, ''Misyonerlik konusunda yaptığınız çalışmalarda yalnızca jandarmayla mı irtibatlıydınız- Polisten bir yardım aldınız mı?'' sorusuna, ''Bu konuda susma hakkımı kullanıyorum'' yanıtını verdi. 

Mahkeme başkanı Hayrettin Kısa'nın ''Trabzon'da Rahip Santoro'yu öldüren çocuk 17 yaşında. Hrant Dink cinayetinin sanığı Ogün Samast, İstanbul'a normalde hiç gitmemiş biri ve aynı yaş grubunda. Malatya Zirve Yayınevi cinayetlerinde 5 çocuk, üniversiteye hazırlanan gençler. Tetikçilerin konumuna baktığımızda turfandalık salatalık gibi birbirine benziyor'' sözleri üzerine sanık Abat, şöyle konuştu: 

''Ben şahsen Hrant Dink'in öldürüldüğünü duyduğumda çok üzüldüm. Çünkü ölümünden kısa süre önce yaptığı bir açıklamada 'ey Kürtler 19. yüzyılda bizi kullanan güçler bugün sizi kullanıyor' gibi ifadeler kullanmıştı. Bence Fransa diasporasıyla Hrant Dink arasında bir sorun olup olmadığı araştırılsın.'' 

Abat, “Malatya’da ev kilisesine yönelik hiçbir araştırma yapmadık. Sayı olarak misyoner tespiti yapmak mümkün değil” dedi.

Duruşma esnasında mahkeme başkanı Hayrettin Kısa, “İlker Çınar misyonerliğin milli kütüphanesi olmuş” derken, sanık Ruhi Abat ise, “Aynen öyle” cevabını verdi.

Ruhi Abat, “Benim bilgisayarımdan alınan özel notlarım alınarak, Haydar Yeşil’in hard diskine konulmuş. Ben Haydar Yeşil’e özel bilgi notlarımı vermedim. Bilgisayarımdan alınan çalışma taslaklarımla ilgili olarak bana İstanbul'daki ifademde soru sorulmuştu” diye konuştu.

Sanık Abat, hiçbir kuruma rapor göndermediğini savunurken, jandarmanın haber elemanı olmadığını tekrarladı.

Bu arada, İmmanuel Bible House Kilisesi Önderi ve Protestan Kiliseler Birliği eski Başkanı Behnan Konutgan da, tanık ve mağdur olarak ifade vermek üzere Malatya Adliyesi’ne geldi. Konutgan için, emniyet ekiplerince güvenlik önlemleri alındığı görüldü.

Ruhi Abat'ın çapraz sorgusu tamamlanırken, mahkeme de duruşmaya ara verdi.

İkinci bölümde Protestan cemaatini önde gelen isimlerinden, İmmanuel Bible House Kilisesi Önderi ve Protestan Kiliseler Birliği eski Başkanı Behnan Konutgan, tanık ve mağdur sıfatıyla ifade verdi.

Sanıklardan Hüseyin Yelki’yi tanıdığını, davanın sanık ve gizli tanığı İlker Çınar’ı ise 18 yıldan beri tanıdığını belirten Behnan Konutgan, İlker Çınar’ı İzmir Efes’teki 1990’lı yılların başında İncil Okulu’na tanığını ve Tarsus’a dönmesinden sonra orada Kilise açmasına da karşı çıktığını söyledi. 

Behnan Konutgan, İlker Çınar’ın başpapaz iken  Müslüman olup televizyonlarda çıkıp Hıristiyan cemaati ve misyonerlerle ilgili konuşması ve ardından ise kitap yayınlamasından dolayı Hıristiyan cemaati çocuklarının psikolojisinin bozulduğunu anlattı.

İlker Çınar’nı yazdığı kitapların İlker Çınar tarafından kaleme alınamayacak mahiyette olduğunu, oradaki bilgilerin MİT veya Genelkurmay gibi kuruluşların arşivlerinden yararlanılmış olabileceğini iddia eden Behnan Konutgan, Zirve Cinayetleri sonrasında 2008 yılında Tarsus’da kendisi ile görüşen İlker Çınar’ın yapmış olduğu hatalardan dolayı pişmanlık duyduğunu ve yeniden Hristiyan olmak istediğini kendisine aktardığını kaydetti.

İlker Çınar’ın 2009 sonu yada 2010 yılı başlarında İstanbul’a gelerek, kendisini ziyaret ettiğini ve ziyaret esnasından cebinden çıkarttığı flash bellekten bazı belgeler gösterdiğini anlatarak, “Bana TUSHAD kimliğini gösterdi. Elinden gördüm. Bana 550 sayfalık hakkımda yazılan raporları gösterdi. İlker bana bu raporların Genelkurmay Başkanlığına sunulduğunu söyledi.  Beni 18 ayrı duymadığım, bilmediğim örgütlerin başkanı göstermişler” dedi.

Kendisini hiç kimsenin tehdit etmediğini söyleyen Behnan Konutgan, İlker Çınar’ın kendisine “Etrafındaki Kürtlere dikkat et” diyerek uyarıda bulunduğunu, daha sonra Gayrettepe’deki Emniyete davet edilerek, “Hayatımın İlker Çınar tarafından kurtarıldığını söylediler” ifadelerini aktardı. 

Hristiyan cemaatine çok kişinin gelip vaftiz olduktan sonra kayıplara karıştığını da aktaran Behnan Konutgan, “2007-2008 yıllarında C.A. adlı şahıs benimle tanıştı. Cemaate gelip gitmeye başladı.  Daha sonra ‘Ben Genelkurmay’da görevli yarbayım. 6 aydır içinizdeyim. Olumsuz bir şey görmedim. Bay bay’ diyerek ayrıldı. Bir daha kendisine ulaşamadım” dedi.

Mahkeme Başkanı Hayretin Kısa, Behnan Konutgan’a kendisinin dosya kapsamındaki belgeye göre, “Radikal dini gruplara eleman temin etme ve finansa etme” iddiasıyla cep telefonun Malatya İl Jandarma Komutanlığı tarafından mahkeme kararıyla dinlemeye alındığını hatırlatınca,  “Zirve Olayından önce Malatya’ya hiç gelmedim” dedi.

İlker Çınar’ın bazı merkezlere istihbarat elemanı olarak çalıştığı iddiası ile ilgili olarak ise Behnan Konutgan, “İlker Çınar televizyona çıktıktan sonra bir merkeze çalıştığını ve muhbir olduğu konusunda kanaat edindim” dedi.

Behnan Konutgan, “Ben sosyalist olarak yetiştim. Oylarımızı CHP’ye verirdik. Sonra anladık ki en zararlı parti CHP’ymiş” dedi.

Malatya eski il jandarma Komutanı Albay Mehmet Ülger, İlker Çınar’ın Behnan Konutgan tarafından yönlendirildiğini ileri sürerek, “İlker Çınar benimle görüşürken, Behnan Konutgan’dan İlker Çınar’a telefon geldi. Behnan Konutgan ısrarla aradı. Behnan Konutgan, İlker Çınar’a sonuna kadar git’ dedi. Malatya ile ilgili telefon kayıtları dosyadan çıkartılmış. Ancak ben tarihi biliyorum. İlker Çınar bize sürekli bilgi getiriyordu. İlker Çınar’ın bazı çevrelerce yönlendirilebileceği şüphesiyle bu durumu o zaman bazı kurum yöneticileriyle paylaştım” dedi.

Bunun üzerine Behnan Konutgan, “Ben İlker Çınar’dan bildiklerini anlatmasını istedim” dedi.

Behnan Konutgan ile İlker Çınar arasında zirve Yayınevi olayından sonra yaklaşık 280 adet telefon görüşmesi kayıdı bulunduğu, ancak Zirve olayı öncesinde çok az görüştüğü belirtildi.  

Konutgan, “İlker Çınar, cemaatiniz ve hakkınızda karalama ve iftiralarda bulundu. Her hangi bir yere şikayet etiniz mi?” sorusuna “Hayır” cevabını verdi.

Behnan Konutgan, “İlker Çınar’a olayın Jandarmanın üzerine yıkılması halinde kendisine alınacak olan tazminattan yüzde 10 pay verileceğini söylemişsiniz, doğru mu?” sorusuna ise “Böyle bir konuşmam olmadı” cevabını verdi.

Duruşma esnasında Behnan Konutgan, duruşma salonundaki tutuklu genç sanıklara dönerek; “Onlarda bir gün İsa Mesih’i tanısınlar, tövbe edip pişman olsunlar” dedi.

Bunun üzerine sanık Ruhi Abat, “Herkes dininden memnun” dedi. Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa ise, “Duanızı kilisede yapın” uyarısında bulundu.

Behnan Konutgan, telefonunu dinlemeye alınması nedeniyle İl Jandarmadaki dönemin yöneticileri hakkında şikayetçi olarak davaya müdahil oldu. 

Duruşma 7 Mart Perşembe gününe ertelendi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız