SON DAKİKA
SON DEPREMLER

TÖTM'ye Ağır Darbe!..

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'ya, Turgut Özal Tıp Merkezi'nin "gücünün budanması"yla ağır bir darbe.. Bugüne kadar kadro verilmediği için geçici kadrodaki sağlık personeliyle hizmet vermeye çalışan ve Malatya'nın sağlık hizmetleri kalitesi açısından "prestij" kurumu olan merkez, 126 personelin ayrılması nedeniyle 146 yatağını kapatıyor. 126 personelin, üniversiteye bir türlü verilmeyen kadro nedeniyle Sağlık Bakanlığı bünyesine geçme kararıyla ortaya çıkacak durumun Malatya ve hastalar açısından "ağır" bir sonuç getireceği değerlendiriliyor. Ayrılan personelin, hastanenin aynı kadrodaki personel sayısının 6'da birini oluşturduğu, ancak fiili olarak hastaya yataklı hizmet konusunda hizmetin 4'te birinin devre dışı bırakılmış olacağı ifade ediliyor. Başhekim Doç.Dr. Murat Cem Miman, merkezin ve dolayısıyla Malatya'nın karşı karşıya kaldığı bu ağır durumu düzenlediği bir basın toplantısıyla, tüm açıklığı ile kamuoyunun bilgisine sundu.

116'sı hemşire toplam 126 sağlık personelinin 29 Haziran Cuma günü itibarıyla, "işi çok, parası az" Turgut Özal Tıp Merkezi'nden ayrılıp, buraya göre "işi az, parası çok" Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık kuruluşlarında çalıştırılacakları "sözleşmeli" kadrolara geçmeleriyle birlikte, 5 serviste toplam 146 yatağın devre dışı bırakılacağı, böylece personel yokluğu nedeniyle açılmayı bekleyen 120 yatağa 146 yatağın daha ekleneceği ifade ediliyor.

BAŞHEKİM "FELAKETİ" AÇIKLADI..
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesindeki Turgut Özal Tıp Merkezi'nin başhekimi Doç.Dr. Murat Cem Miman, düzenlediği basın toplantısında, karşı karşıya kaldıkları ve Malatya açısından "sağlık felaketi" olarak da ifade edilen durumu detaylarıyla açıkladı.

"Bu tüm Malatya'nın ve hastanemizden hizmet alan herkesin sorunudur" diyen Başhekim, şunları söyledi:

"Turgut Özal Tıp Merkezi’nin yıllardır var olan kadro eksikliği ile ilgili sıkıntılarını, yetkililer ve kamuoyu ile defalarca paylaşmıştık. Bu serzenişlerimiz özellikle kritik personelimiz olan hemşireler açısından dile getirilmişti ve bunu yaparken tek amacımız da Malatya halkına daha fazla yataklı tedavi olanağı verebilmekti. Ancak hepinizin ve kamuoyumuzun malumu olduğu üzere, Üniversitemize ait kadro kanunu yıllardır TBMM’den geçirilmedi ve bizler de bu nedenle daha fazla sağlık hizmeti sunamadık.

Sizlerle sık sık paylaştığımız bir diğer sorun da, ilgili mevzuattan kaynaklanan ve giderilmesi ancak yasal düzenleme ile mümkün olabilecek maaş eşitsizliği ve bu eşitsizliğin yol açtığı sağlık hizmet kalitesi değişikliği idi. Maaş ve özlük hakları eşitsizliği, hemşirelerimizin sık sık değişmesine ve kalifiye hemşirelerin istihdam zorluğuna yol açmaktaydı. Bu sorunumuzu Sayın Sağlık Bakanı’nın hastanemizi ziyaret etmesinde de dile getirmiş ve yaklaşık 400 sağlık elemanımızın kadrosuz çalıştığını kendilerine bildirmiştik. Kendileri de 4/B kanunu çerçevesinde bu durumun düzeltilebileceğini ifade etmiş ve gerekli girişimlere başlayacağını söylemişti. Nitekim geçici işçilere sözleşmeli personel olma hakkı veren bir kanun geçen ay içinde yürürlüğe girdi. Kadrosuz çalışanlar için bir müjde olduğu iddiasıyla çıkartılan bu kanun, birçok belirsizlik ve uygulama boşluğu içermekteydi. Bu kanun çerçevesinde hastanemizi ve aslında tüm üniversite hastanelerini çok zora sokan bir düzenleme ile karşı karşıya kaldığımızı da ifade etmek isterim. Kanuna göre, geçici işçisini kadrolu personel yapacak olan işletmeler, bu kadronun maaşını kendi döner sermayesinden karşılamak zorunda bırakıldı. Yani devletin verdiği kadronun finansmanı, hastanemiz döner sermayesine yükletildi. Zaten kadrosuzluk nedeniyle döner sermaye gelirlerimizden çalıştırdığımız elemanlarımıza yıllık 10 milyon YTL ödemekteyken, bu uygulama ile yıllık olarak ek 3 milyon YTL daha ödemek gerekliliği ortaya çıkmıştır. Dahası, üniversite hastanelerinin devlet kurumlarından alacaklarını düzenli olarak tahsil edememesi nedeniyle, döner sermeye gelirleri belirsizlik içindedir. Bu sebeple, yıllık ek 3 milyon YTL lik maddi yükü karşılamak sadece devlet kurumlarından alacaklarımızın düzenli tahsilatı mekanizmasının kurulması ve işletilmesiyle mümkün olabilecektir. Çalışanlarımızın Sağlık Bakanlığı kadroları ile eşit ücretlendirilmesi olanağı da bulunmamaktadır. Üstelik, üniversite hastaneleri için bu kanunun çıkmasına paralel olarak, Sağlık Bakanlığı 30bin kadar kadro açmış, çalışanların bir bölümü de daha cazip olan bu kadrolara geçmek üzere üniversite hastanelerini boşaltmışlardır.

Bu durum, Turgut Özal Tıp Merkezini de derinden etkilemiştir. Zaten kadro kanunu olmadığı halde geçici kadrolarla ve özveri ile hizmet vermeye çalışan hastanemizden 116 hemşire ve 10 sağlık personeli istifa ederek Sağlık Bakanlığı kadrolarına geçmişlerdir. Bilindiği üzere sağlık hizmeti günün 24 saatinde devam eden, bu nedenle 24 saat boyunca sağlık personeli istihdamını zorunlu kılan bir nitelik arz etmektedir. Personel sayısında ani ve büyük sayıdaki bu azalma, kapasite boşluğuna ve hizmette telafisi imkansız aksamalara yol açacaktır. Bu durumun Üniversite hastanemiz ve halkımız için bir çok sakınca yaratacağı da açıktır. Hem kamuoyumuzun hem de yetkililerin malumu olan personel yetersizliği nedeniyle açamadığımız 120 hasta yatağımız mevcutken, buna ek olarak 1 Temmuz 2007 tarihinden itibaren üzülerek söylüyorum ki 5 serviste halen çalışmakta bulunan 146 yatağımızı daha hizmetten çekmek zorundayız. Bu servislerimizdeki hizmetleri başka servislerde paylaşarak vermeye devam etmeye çalışacağız. Hastanemizin çalışmaya devam edecek olan yataklarındaki hizmetin aksamaması yönünden bu kararı alma durumundayız. Halen özveri ile çalışmaya devam eden hemşire ve diğer personellerimiz sayesinde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu için hayati öneme haiz Yoğun Bakım Ünitelerimiz çalışmaya devam edebilecektir. Ayrıca poliklinik ve laboratuar, yani ayaktan hasta hizmetlerimizde bir aksaklık yaşanmaması için başhekimliğimiz gerekli önlemleri almıştır.

Birçok başka hastane yatak yokluğu nedeniyle kısıtlı kapasitede çalışmaktan yakınırken, Turgut Özal Tıp Merkezi’nde 250 den fazla yatak, bu yataklara hizmet vermeye hazır teknolojik techizat ve akademisyen doktor, personel yokluğu nedeniyle hizmet veremez duruma getirilmiştir. Bu traji-komik tezatı yaşıyor olmamızın gerekçelerini ve sorumlularını yukarıda özetledik. Bundan böyle hastanemize kabul edemeyeceğimiz hasta ve hasta yakınlarına ait yakınmaları birlikte dinleyecek, tedavi için il dışına gitmek zorunda kalacak olan insanlarımızın acısını ve zorluklarını ne yazık ki hep birlikte yaşayacağız. Üstelik bu durum sağlık hizmetlerinin her türlü sosyal güvenceye sahip vatandaşlara açıldığı bir döneme denk gelmiştir.

Yönetimimizin bundan sonraki beklentileri şunlardır: İstifa eden ve kanun gereği 4-B hakkını elde edemeyen personel sayısı kadar yeni bir 4-B hakkının sağlanması ve artık bunu söylemenin gereği var mıdır bilmiyorum ama üniversitemizin yıllardır TBMM’deki bariz iktidar gücüne rağmen, tamamen politik nedenlerle kasten verilmeyen kadrolarının biran önce verilmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki bizden çok sonra kurulmuş ve kadro talebi Üniversitemizden çok sonra yapılmış üniversitelere geçen meclis döneminde kadro verilmiştir.

Sayın Valimiz ve Sayın İl Sağlık Müdürümüz, içinde bulunduğumuz acı duruma acil ve geçici bir önlem olarak, ilimizde başka kurumlarda çalışmakta olan hemşireleri geçici görevlendirme ile kurumumuza göndererek hizmetin sürdürülmesine katkıda bulunmayı istediklerini ifade etmişlerdir. Ancak geçici görevlendirme ile gelecek olan personelin sayısının, kapatmak zorunda kaldığımız 146 yatağı yeniden hizmete almak için değil, ancak halen çalışmakta olan servislerimizdeki hizmeti sürdürebilmek için yeterli olabileceğini umut etmek istiyorum.

Umarım karşınıza bir kez daha bir başhekim olarak böylesine kötü bir haberi vermek üzere çıkmak zorunda kalmam. Artık sorun tam olarak sadece üniversitemizin değil, tüm Malatya’nın ve hastanemizden hizmet alan herkesin sorunu haline gelmiştir.

Bu sorun aslında tüm üniversite hastanelerinin son yıllarda yaşadığı sıkıntılarının da son halkasıdır."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız