SON DAKİKA
SON DEPREMLER

TSO Tarihinden

0
Güncellendi - 2015-12-27 12:36:54
TSO Tarihinden
A- A+ PAYLAŞ

1929-1943 yılları arasında  Malatya Ticaret ve Sanayi Odası

KARAR DEFTERİ

Murat Yürekli

muratyurekli@gmail.com

Malatya’nın sosyal ve ekonomik yaşamına yön veren ve şehir ile ilgili alınan hayati kararlarda önemli rol oynayan Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu’nun 1929-1943 yılları arasında aldığı önemli bazı kararları toparladık. Ancak bu örnek kararlara geçmeden önce Türkiye’de, Ticaret ve Sanayi Odaları’nın nasıl kurulduğuna bir göz atalım isterseniz.

Osmanlı Devleti 19. yüzyılda ticaret ve sanayi sorunlarına eğilmek isterken sektör temsilcilerini aynı kuruluşta toplamak istedi. Bu amaçla 1876’da tesis edilen Ticaret ve Ziraat Meclisi verimli bir çalışma sağlayamadı. Bunun üzerine, 1879’da Sadarete (Başbakanlık) getirilen Mehmed Said Paşa (1838-1914), ticaret, sanayi ve ziraat odalarının kuruluşu için gerekli süreci başlattı.

Said Paşa’nın direktifleri üzerine Avrupa’dakilere benzer ve özellikle Fransa’daki gibi bir ticaret odası kurulması için 11 maddelik bir nizamname (tüzük) taslağı hazırladı. Bu taslak, 18 Ocak 1880’de, dönemin Bakanlar Kurulu tarafından kabul edildi. Meclis-i Mahsus (Bakanlar Kurulu), kurulacak odanın ismi olarak da “Ticaret Odası” sözcüğünün kullanılmasına ve tüzük metninde de bu şekilde zikredilmesine karar verdi:

Meclis-i Mahsus’un İstanbul’da bir Ticaret Odası kurulmasını onaylayan kararı, 19 Ocak 1880 günü Sultan II. Abdülhamid tarafından tasdik edildi. Böylece Osmanlı topraklarında ilk kez yerli bir ticaret odası kurulmasına ilişkin süreç tamamlanmış oluyordu. Bundan sonraki safha, örgütlenme sürecinin tamamlanarak Dersaadet (İstanbul) Ticaret Odası’nın faaliyete başlaması olacaktı. İstanbul’daki bu çalışma Anadolu’ya ışık tuttu. O dönemde İstanbul ile ticareti olan ve burumdan etkilenen şehrin önde gelen ahalileri tarafından bu organizasyona gidildi. Eldeki resmi kayıtlara göre Bu dönemde Trabzon(1884), Muğla (1885), İzmir, Antalya ve Mersin (1886), Balıkesir, Bursa (1889), Adana (1884), Şanlıurfa (1894), Eskişehir (1895), Kayseri, Siverek (1896), Giresun,Antep (1898), Fethiye (1901),Bafra(1903), Isparta (1905), Bartın (1906), Samsun (1907), Manisa, Silifke ve Sivas (1908) Odaları kurulmuştur.

Malatya’nın o dönemlerde bir odaya sahip olup olmadığına dair resmi bir kayda rastlanmamasına karşın 1910 tarihinden itibaren şehir esnafının bir araya gelerek kurduğu ve cumhuriyetin ilanı ile birlikte resmen kurulduğu bilinmektedir. Yine Ticaret ve Sanayi Odası belgelerine göre ilk başkanın Atmalızade Hacı Faik Bey’in olduğu görülmektedir. Ancak eldeki Karar Defteri’nde 1929-1932 tarihleri arasında başkan olarak görülen Atmalızade’nin  toplantı tutanaklarında “Reis” ünvanının altında imzasının olmaması dikkat  çekiyor.  

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın çalışmaları da  6 Ocak 1929 tarihinden itibaren kayıt altına tutulmaya başlamış ve o dönem 4 Aza (üye) 1 Reis-i Sani(Başkan Yardımcısı ) ve 1 Reis olmak üzere toplam 6 kişi Oda yönetiminde bulunuyordu. Yine kayıtlara göre o dönem Meclisin kaç kişiden oluştuğu bilinmiyordu. Ancak 1910 yılına ait genel Ticaret Vekalet kurumunun kaydına göre Oda Meclisleri 26 kişiden oluşuyordu.

1 Kasım 1928 tarihinde yapılan Harf Devrimi ile birlikte, Anadolu’da hızlı bir şekilde okuma yazma seferberliği başlamıştır. O dönemde Osmanlı döneminden kalan resmi matbuat evraklarının bir çoğu “boşa gitmesin” diye kullanılmaya devam etmiştir. Bunlardan biri de Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın Osmanlıca yazan ”Karar Defteri”dir. 6 Ocak 1929 tarihinde Osmanlıca Matbuat Karar Defteri’nin üzerinde alınan ilk karar ise bir oda personelinin ataması ile ilgili karardır.

“Odamız başkatibi Hasan Hulki efendinin ‘Teşebbüsat-ı Sanayye Şirketi’ne nakli dolayısıyla 5/1/929 tarihli istifanamesinin kabulü ile erbab-ı ihtisastan Elagözlü Faik Efendinin 55 lira maaşla tayin ve iktisat vekaletine imhadına karar verildi. 6/1/929”

Bu kararın altında İsimleri yazılı olmayan ancak imzalarından Yahya bey, Gaffar Bey, Mümin Bey ve Fuad bey’in olduğu Reis Vekili Şevket bey’inde onayladığı bilinmektedir. Reis ibaresinin altında ise herhangi bir imza bulunmamaktadır. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın aldığı ilk karar bu değildir elbette. Ancak mevcut karar defterinde yer alan ilk Yönetim kurulu kararı yukarıdaki metin oluşturmaktadır.

Bu tarihten  sonra alınan bazı kararlar incelendiğinde Oda’nın 1923’ten 1929’a kadar geçen sürede de aktif olduğu görülmektedir. Nitekim 6 Ocak 1929 tarihinde alınan yukarıdaki karardan sadece 10 gün sonra yani 16 Ocak 1929’da bir karar alınır. Bu karar, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın bu tarihten önce de fiili varlığının en büyük ispatıdır.

Yine aynı kişiler tarafından alınan karar şöyledir,”Mazbata talebinde bulunan sabik başkatip Hulki bey 15/11/927 tarihinde 20 lira maaşla Ticaret Odası Kitabetine tayin edilmiş olup 1/12/928 tarihinde 45 lira maaşla odamız başkatipliğine tayin edilmiş ve  maaşı 55 liraya iblağ edilmiş 6/1/929 tarihine kadar vekaleten vezne memurluğunu ifa etmiş. 6/1/929 tarihinde istifa eylemiş olduğundan ve duhulünde infikatına kadar 1 sene 52 gün memuriyeti esnasında maaşlarından tevkif   atlarını tamamen ifa etmiş odamızda zimmeti olmadığını mübeyyin iş bu mazbata ita kılındı.”

KEFALETLERDE ONAY MAKAMI OLDU

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın en büyük özeliklerinden biri ise bu dönem içerisinde her açıdan onay makamı olmasıdır. Zira şehirde esnaflar ya da ahaliden biri diğerine kefil olacağı zaman mutlaka Ticaret Odası’nın onayı gerekirdi. İşte bu tarihte ortalama 10 ile 15 gün arasında toplanan ve genellikle Azalar, Yahya bey, Mümin bey, Fuad bey, Hafız bey, Gaffar beyler ile Reis yardımcısı Şevket bey’in aldığı kararların bir çoğunda bu kefalet onayları yatmaktadır. Kararlar arasında Müslümanlar  ve gayri-Müslimlerin  birbirlerine olan kefaletleri de dikkat çekmektedir. O dönemde birine kafil olan şahsın itibarlı olup olmadığı da yine bu kayıtlarda ortaya çıkar.

İşte o kararlardan iki örnek: “Şikşik mahallesinden Küçükoğlu Hacı Bayram’ın Hamdi oğlu Tahir’e olan 5000 kuruş zimmetinden dolayı kefalet eden Peynirci oğlu Ali efendinin odada mukkayet olup serveti müsait ve kefaleti muteber olduğu tasdik kılındı. 16/1/929”

“Reisisani Şevket Bey’in riyasetlerinde azalar, Yahya bey, Mümin bey, Fuat bey, Hafız bey, Gaffar beyler hazır bulundukları halde celse küşat edildi. Mülazim Sami beyin mübaya eylemiş olduğu hanenin bedeli olan 675 lirayı müddet-i hitamında tediye edeceğine kefalet eden Vaizoğlu Zehni beyin 675 liraya kefaletinin, Yine Aksoğanoğlu Ahmet ve Tursun efendilere temiz dava neticesine kadar 12 bin 26 kuruş madeni paraya kefalet eden Çuhadar oğlu Ali efendinin odamızda mukkayet olup kefaleti makbul ve muteber olduğu tastik olunur. 17/1/929”

Yukarıdaki metni irdelediğimizde “Mulayim” olarak geçen ifade o dönemde şehrimizde görev yapan Teğmen rütbeli “Sami” adında bir askerden bahsedilmektedir.  O dönemde şehirde  itibar sahibi olan Vaizoğuları’nın bu tür kefaletlerine defterde sıkça rastlamak mümkündür.

İZMİR FUARI’NA KAYISI İLE KATILIM KARARI

Yukarıda belirttiğimiz gibi Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın birbirinden önemli kararları bulunuyor. Nitekim İzmir’de düzenlenen ve bugün ki adıyla İzmir Fuarı’na Malatya Ticaret ve Sanayi Odası kesintisiz neredeyse 1960 yılına kadar katılmıştır. O dönem “İzmir Sergisi” olarak bilinen bu etkinliklere katıldığı için Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’na bir de altın madalya verilmiştir. Dikkat edilecek bir hususta, kayısının sadece bugün için değil geçmişte de Malatya için belirleyici bir unsur olduğudur.

İşte O karar; “Azalar Mevcut celse küşat edildi. İzmir sergisinde teşhir edilmek üzere odamız tarafından  gönderilen Malatya kayısısı sergi heyeti tarafından altın madalya verilmek sureti ile mazhar takdir edilmiş ve mefkur madalya ile şahadetnamenin  gönderilmesi için bedeli olan 37 liranın gönderilmesi İzmir Ticaret Odasından bildirilmiş olmasına binaen mezkur paranın çıkarılmasına karar verildi. 18/2/929”

Söz kayısıdan açılmışken yine yukarıdaki karardan 5 yıl sonra yani 1933 yılında alınan bir kararı da sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum.

“29/10/933 tarihinde Cumhuriyet bayramında bazı vilayetlerde açılacak yerli malı sergilerinde teşhir edilmek üzere odamızdan istenilen kuru kayısı mamullerinden miktar gönderilmesi bedellerinin odamız tarafından yapılmasına karar verilmiştir. 23/10/933”

ŞEHRİN SORUNLARINA DUYARLILIK

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası bugün olduğu gibi o dönemde de şehrin her türlü sorunlarına duyarlılık göstermiş. Kayıtlara göre Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan demiryolu ağının Malatya’da da yapılacak olması şehirde büyük bir heves uyandırmıştır. 1931 yılında tren Malatya’ya gelir. Üstelik ilk seferi de bizzat Atatürk yapmıştır. Ancak bundan bir süre önce Ticaret Odası yönetimini telaş sarar. Zira, Tren aynı zamanda nakliye sorununu da çözecektir. Fakat alınan bazı duyumlara göre, Nakliye işlerinin birkaç ay geç başlayacağıdır. Bunun üzerine yine Şevket bey başkanlığında toplanan yönetim şu kararı alır,”…..tarihinde tirenin Malatya’ya gelmesi dolayısıyla marta kadar nakliyata başlanamayacağından bahisle ahali tarafından odaya vuku bulan müracaatlarında nakliye hususunda müşkilat çektiklerinden kanuni seneden (Şubattan)itibaren işletmeye başlamasını istirham ettiklerinden bu meselenin….. İsmet paşa hazretleri, iktisat vekaleti ve demiryolları umum müdürlüğüne telgraf yazılmasını ücretlerin oda veznesinden verilmesine karar verildi. 15/12/930”

Yine aynı tarihlerde sık sık toplanan Oda heyeti, yurt dışına gönderilecek ürünlerde dikkat edilecek hususlardan, Suriye başta olmak üzere Arap ülkelerinden gelen fazla miktarda gümüş ve seccadenin esnafa verdiği zarara kadar içtimai yaşam ile ilgili hemen her konuya el atmıştır.

Sümerbank’ın açılmasından önce, özelikle Almanların Malatya’ya kurmayı planladıkları Bez fabrikası ile ilgili niyet mektubu da Oda heyeti tarafından okunarak o dönemde Alman heyetin Malatya’ya gelmesi uygun görülmüştür.

Uzun süre Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkan vekiliği ve ardından başkanlığını yapan Şevket Özpazarbaşı 1940 yılında mebus olarak meclise girmiştir. Oda heyeti toplanarak Pazarbaşı’nın bu görevini düşürerek yerine Tahir Efe’yi atamayı uygun görmüştür.

“BUĞDAYIMIZ ANCAK AHALİYE YETECEK KADARDIR!”

2. Dünya savaşı yıllarıdır. Cumhurbaşkanı Malatyalı İsmet İnönü’dür. Hemen her vilayete emir üzerine emirler gönderilir. Tedbirli davranılması, kaynakların çarçur edilmemesi, eldeki fazla ürünlerin ise oluşturulan ofisler aracılığı ile toplatılması istenir. Bu yazılardan biri de Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’na gelir. Heyet toplanır ve şu karar alınır,”18/12/940 Çarşamba saat onda Reis Emin Y… başkanlığı altında Faik Bitlis, Gaffar Aktan, Abdullah Aksoğan, Tahir Efe toplanarak aşağıda yazılı maddeler hakkında müzakere yapıldı. Memleket dahilinde mevcut buğday,arpa,çavdar,yulaf miktarının müstahsil elinde bulunan mevcuttan itası… Ticaret Vekaletinin 13/12/940 ve 204/1 sayılı emirleri okumak ve bu hususta yapılan inceleme neticesinde şehrimizde çavdar ve yulaf bulunmadığı diğer buğday ve arpa müstahsil elinde onaltı bin ton buğday ve iki bin ton arpa bulunduğu tahmin edilmekte olup bu mahsülden yeni mahsüle kadar ancak memleket ihtiyacına kafi gelebileceği hakkında cevap yazılmasına karar verilmiştir.”

1941 yılına gelindiğinde Oda Başkanı Abdulkadir Taşangil’dir. Taşangil ve heyeti yine o döneme ait önemli kararlara imza atarlar. Sümerbank’ın kuruluşu ve Merkez Bankası’nın Malatya’da oluşumu sırasında da Ticaret ve Sanayi Odası’nın etkin rolü bulunur.

Kayıtlara göre Odanın taşınmazları da mevcuttur. O gün Babuktu mezrası diye geçen bugünkü Kiltepe Babuktu mahallesinde büyük bir tarlasını icara veren Ticaret Odası buradan demiryolu hattı geçince mal varlığının bir bölümünden vazgeçer.  

Tek Parti döneminde Malatya’yı sık ziyaret edenlerin başında İsmet Paşa gelir. Öyle ki hemen her gelişinde Oda heyeti toplanarak o günkü şartlarda bir makine(otomobil) tutup İsmet Paşa’yı karşılamaya gider. Her gidiş sonrası da toplantı yapılarak durum değerlendirilir.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız