SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Tüketmek" Depresyona Sokuyor !

0
Güncellendi - 2015-12-27 13:21:34
A- A+ PAYLAŞ
 
Çağın önemli sorunlarından olan tüketim çılgınlığının nedenlerinden biri de doyumsuzluk. Psikologlara göre, ‘ne kadar çok şeye sahip olursam, o kadar mutlu olurum’ düşüncesi insanı zamanla mutsuzluğa sürüklüyor.
 
Çoğu zaman sahip olduklarımız yeterli gelmiyor, yeme, içme, barınma, sağlık, giyinme ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilsek de yeni arayışlar içine giriyoruz. Aşırı yemek yiyoruz, çok alışveriş yapıyoruz, çok fazla seksüel ilişki arıyoruz ve hep daha fazlasını istiyoruz. İş yerinde doyumsuzluk yaşıyor, kariyer ve yükselme hırsıyla başarıya giden yolda hatalar yapıyoruz. Para kazandıkça daha çok kazanma isteği oluşuyor. Bu nedenle strese giriyoruz, yaşamımızı yaşanmaz şekillere sokuyoruz, çok az şeylerden zevk alıyor, doyumsuz ve şikâyetçi oluyoruz. Sonuç olarak ise yine mutsuz hissediyoruz.
 
BEDENLER DOYARKEN RUHLAR AÇ KALIYOR 
 
Bu tespitler Psikolog Ayşe Yanık Knudsen'e ait. Knudsen, insanın içinde bulunduğu manevi boşluğu giderebilmek için olumsuz davranış biçimleri sergileyebildiğini söylüyor. Araştırmalarda bazı temel ihtiyaçları karşılamak için gerekli olan para ile lüks malzemelere ödenen rakamlar karşılaştırıldığında ortaya ilginç tablolar çıktığını belirten Knudsen’e göre, aşırı tüketim isteği birçok hastalığın tetikleyicisi olabilir: 
 
“Araştırmalara göre, dünya genelinde kadınlar yılda 18 milyar doları makyaj malzemelerine verirken, parfüme 15 milyar dolar harcanıyor. Sürekli bedene yatırım yapmak ve bedenin sınırsız taleplerini karşılamaya çalışmak pek çok hastalığın da tetikleyicisi oluyor. Sürekli alıyoruz ama mutlu değiliz. Çünkü çok fazla şeye sahip olunca sahip olduklarımızın farkındalığını kaybediyoruz. Limitlerinin üzerinde harcadığımız kredi kartlarımızla beraber tehlikeli bir serüvenin içinde bocalıyoruz. Maneviyat ve paylaşma hayatımızın kaybolan öğeleri ne yazık ki...”
 
AŞIRI YEME İSTEĞİNE DE NEDEN OLUYOR
 
Psikolojik açlığı, günümüzün önemli sağlık sorunlarından olan obezitenin de nedenleri orasında sayan Knudsen, “Açlık güdüsü bastırılamadığında, aşırı yeme isteği şişmanlamamıza yol açıyor. Duygularımıza daha çok yabacılaşıyor ve bedeninizden hoşlanmaz hale geliyoruz” diyor.
 
CİNSEL DOYUMSUZLUĞU ARTIRIYOR 
 
Psikolog Knudsen, tüketim çılgınlığının cinsel mutluluk üzerinde de olumsuz etki yaptığını söylüyor, “Cinselliğin manevi haz kısmını bir tarafa bırakıp sadece bedensel doyum sağlamaya çalışıyoruz. Aşırı cinsellik düşkünlüğünün bir nedeni; çocukluğun güvensiz ve sevgisiz bir ortamda geçmiş olmasıdır. İnsanlar, çocuklukta bulamadıkları ruhsal ve bedensel sıcaklığı sürekli değişen eşlerde arayabilmektedirler. Boşanma oranlarının evlenme oranlarına göre daha çok artış kaydetmesi, ilişki tüketiminin de üzücü boyutlara ulaştığının çarpıcı bir göstergesi” diye konuşuyor. 
 
DEPRESYONUN ÖNEMLİ NEDENLERİNDEN BİRİ
Doyumsuzluğun depresyon nedenleri arasında önemli bir yer tuttuğunu belirten Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, bu durumla baş etmede yayarlı olabilecek önerilerini ise şöyle sıralıyor: 
• Ailenizle ve arkadaşlarınızla vakit geçirmeyi ihmal etmeyin. 
• Sosyal etkinliklere katılın, sosyal projelerde yer alın, bu durum hayata bakış açınızı değiştirecektir. 
• Sizi oyalayacak aktiviteler bulun. 
• Yürüyüş yapın. 
• Aşırı uykudan kaçının. 
• Hobiler edinin ve hobilerinizi düzenli olarak yapmaya gayret edin. 
• Karnınız açken alışveriş yapmayın. 
• Zihinsel aktivitelerinizi artırın. 
• Gerekirse profesyonel yardım alın.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız