SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"İstihbarat Müdürü Yanıma Geldi, Konuşma Dedi!.."

0
Güncellendi - 2016-06-02 01:07:23
A- A+ PAYLAŞ

Zirve Yayınevi Davasında cinayetlerin asli failleri de, çok ilginç açıklama ve iddialarda bulundular. Sanık Salih Gürler, "Emre Günaydın cezaevinde bana ve Abuzer Yıldırım’a ağzından kaçırarak, ‘Ben her şeyi anlatacaktım, ama Emniyet İstihbarat Müdürü, şişman bir adam yanıma gelerek konuşmamam gerektiğini, eğer konuşmazsam beni bu olaydan kurtaracaklarını söyledi’ demiştir." iddiasında bulundu.

Zirve Yayınevi Davasının 113. Duruşmasına Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Ve sanıklar esas hakkındaki savunmalarını sürdürdüler.

Duruşmada, sanık Emekli Albay Mehmet Ülger’in avukat Saim Tuğrul, esas hakkında yaptığı savunmasında, Zirve Yayınevi Davası’na sonradan dahil edilen askeri personelin özel bir ekip tarafından sahte evraklarla dahil edildiğini belirterek, “Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve Zirve davaları tamamen bir kumpasın ürünüdür. Bunlar Türk yargı tarihine giren kara lekelerdir. Bu durum 100 yılda temizlenemez. Biz baştan beri ‘İlker Çınar kimin elinde kalırsa, onun elinde patlar’ diyorduk. 17-25 Aralık operasyonları olmasaydı aynen İran’da olduğu gibi Türkiye bir Ayetullah vakası yaşayacaktı. Bugün kumpas davaları çözüldü ve bir tek Zirve davası kaldı. Zirve davasında cinayeti işleyen sanıklar yargılanmadı, burada dış güçlerin baskısı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti yargılandı. Resmi kurumlardan gelen resmi evraklar bu mahkemede hiçbir zaman kabul edilmedi. Şimdi bu kumpası kuranlar devletimiz tarafından terörist ilan edilmiştir. Devletimiz çok kararlı. Devletimizin içine giren bu illet örgüt temizlenecektir.” dedi.

Cinayetin asıl faillerinden sanık Abuzer Yıldırım, üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, olay günü ablasının nikahı olduğunu hatta elbisesiyle olay yerine gittiğini anlatarak, bu durumun olay yerine bilmeden ve gönüllü olarak gitmediğini gösterdiğini ifade ederek, ”Olay yerine korku ve panik ile gittik. Emre Günaydın bize cinayetin işleneceğine dair tek kelime söylemedi. Cinayeti bırakın aklımdan geçirmeyi hayalimde bile geçmedi. Bu davada cinayet yargılanmadı. Cinayetlerin üzerinden rant elde edildi.” dedi. Yıldırım, 9 yıldır ne söylediyse şu an da aynısını söylediğini belirterek, sanık Emre Günaydın'ın arkasında güçlerin bulunduğunu ileri sürdü. Yıldırım, "İşlemediğim suçtan dolayı ceza almak ne kadar doğru. Suçlu kimse o cezalandırılsın, ben yapmadım." dedi.

“BEN EMRE’NİN EMNİYET İLE İLİŞKİSİNİ SÖYLEDİM, KARŞIMIZA JANDARMAYI GETİRDİLER”

Duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan sanık Salih Gürler ise 9 yıllık yargı sürecinde bazı iddiaları ilk defa mahkeme de dile getirerek, “Bunlardan birincisi; Emre Günaydın’ın ailelerimize ithafen yazdırmış olduğu küçük not kağıtlarını neden yazdığımızı sormamız üzerine bizlere hitap ederek, ‘Eğer işler yolunda gitmezse polis oraya gelirse yanımda olduğunuzu bilsin.’ demiştir. Bu konuyu ben dava süreci boyunca hiç dile getirmedim. Vicdanı sorumluluğumdan dolayı bu konuyu dile getirdim. Emre Günaydın cezaevinde bana ve Abuzer Yıldırım’a ağzından kaçırarak, ‘Ben her şeyi anlatacaktım, ama Emniyet İstihbarat Müdürü, şişman bir adam yanıma gelerek konuşmamam gerektiğini, eğer konuşmazsam beni bu olaydan kurtaracaklarını söyledi’ demiştir. Sonra da pot kırmanın vermiş olduğu telaşla ‘Babamın arkadaşı falan’ diyerek geçiştirdi. Ne kadar sorduysak bu olayın arkasını hemen kaçıyordu ve lafı değiştiriyordu. Ben bu davanın hiçbir aşamasında hiçbir kimseye iftira atmadım. Eğer ben suçtan kurtulmak için yalan söyleyecek olsaydım burada bulunan asker sanıkların üstüne ifade vererek bu suçtan kurtulmaya çalışırdım. Hepinizin de bildiği üzere o zamanki ortam buna çok müsaitti. O zaman baskılara rağmen ben burada bulunan hiç kimse hakkında yalan söylemeyerek kendime yakışanı yaptım. Eğer o zaman asker sanıklar hakkında ifade verseydim, bunun sorgusuz sualsiz doğru kabul edileceğini adım gibi iyi biliyordum. Ben Emre Günaydın’dan korkmadım, bir tane vursam boşa gideceğini biliyorum. Ben kimden mi korktum, devletin bile 9 senedir ortaya çıkartamadığı bu olayı azmettiren alçaklardan korktum. Gelinen süreçte 9 sene boyunca ortaya çıkmayan bu kişi veya kişilerin korkulması gereken bir güç oldukları ortadadır. Emre bize Malatya’daki kiliselerin sayısına kadar söylüyordu. Emre’inn arkasında birilerinin olduğunu hissediyorum. Ben ilk günden beri Emre’nin Emniyet ile ilişkisini söyledim. Bizim karşımıza jandarmayı getirdiler. Cezaevinde ifadelerimiz için baskı yapıldı. Emre’nin aklı bu olaylara erecek akıl değildi. Emre’yi yönlendiren birileri vardı. ‘Abdullah Öcalan gibi yatarsınız, cezaevinden çıkamazsınız’ diyen savcıya ben jandarma aleyhine ifade vermedim. Çünkü Emre sürekli bize arkasında Emniyet’in olduğunu söylüyordu. Emre bizi ve ailelerimizi tehdit ederek olay yerine götürdü. Kurbanlık koyun gibiydik o anlatıyordu biz dinliyorduk. Emre, bana ‘senin baban şu saatte sabah evden çıkıyor’ dedi. Emre, benim babamın evden kaçta çıktığını nerden bilsin? Ben arkamdaki gücü korumuş olsaydım, suçu jandarmaya atardım. Bu baskı hepimize yapıldı. Bu olaya karıştığım için çok pişmanım. Bu olayın arkasında Emniyet’te bir yapının olduğuna inanıyorum. “ ifadelerini ileri sürdü.

“PKK’YA TERÖR ÖRGÜTÜ DEMEYENLER, KURU SIKILI 5 GENCE TERÖR ÖRGÜTÜ DİYORLAR”

Olayın asil faillerinden sanık Emre Günaydın da duruşmadaki savunmasında, "19 yaşında darbe yapmaktan yargılandım vallahi darbe ne demek bilmiyordum. Örgüt kurmaktan yargılandım nasıl olur onu da bilmiyorum. O zaman ki gerek medya gerek dizilerin etkisiyle 5 saf genç birbirimizi gaza getirip olmaması gereken bir olmaya karıştık. Olay olduktan sonra medyanın 'Emre Günayın öldü' haberlerinden sonra suç ortaklarım suçun hepsini üzerime atmıştır. Ben tamamiyle suçsuzum demiyorum, suçluyum fakat bu kadar şeyi ben tek başıma nasıl yapayım. Ben yandım arkadaşlarım da yansın da demiyorum ama haddinden fazla iftira atıyorlar. Azmettiriciler konusuna gelince; biz olay anında kullandığımız kuru sıkı ve iplerin parasını bile zor denkleştirdik. Hatta bir gün önce silahın birine el konulmasından sonra yerine silah bile alamadık. Lakin dışarıda kim kimden gıcık alıyorsa mahkemeye gelip 'Bu, bunları azmettirmiştir' diyor. Ben defalarca söyledim bizi azmettiren yoktur. Şu da bir gerçektir ki daha önce sabıkası bile olmayan 5 genç bunu yaptıysak elbette olay anında bize yapılan tahrik sonucudur ama keşke olmasaydı. Tahrikten dolayı bir indirim olur diye bir beklentim de yok ama iyi halimi bozacak davranışım olmadı. Ben daha ölmeden medyada öldü haberlerini yaptıranlar kimse bu davanın buraya getirenler de onlardır. Gizlilik kararı olan bir dosyayı medyaya sızdıran kimse onlardır. İçerisinde birçok gizli ajanların bulunduğu paralel yapı derim. Ben iyi de yapsam kötü de yapsam hatasıyla, günahıyla bu devletin bir evladıyım. 'PKK'ya terör örgütü değildir' diyen mağdur avukatları, kurusıkı tabancalı 5 gence terör örgütü diyorlar." iddialarını ileri sürdü.

Emre Günaydın’ın avukatı Niyazı Tokmak ise, mahkemenin kamuoyu baskısı altında tutulmaya çalışıldığını belirterek, mahkemeden olayın faili olan 5 sanık için tahrik indirimi yapılmasını talep ettiklerini ve olay esnasında 5 sanığın ağır küfür ve hakaret altında tahrik edildiğini belirtti. Tokmak, dosyada jandarma personelini 5 sanık ile ilişkilendirecek ve irtibatlandıracak her hangi bir delil olmadığı gibi 5 genç ile jandarma personeli arasında irtibatı sağlayan bir başka delilinde olmadığını söyledi.

Burhan Karaduman, Ferdi Durdu-Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

1 yorum yapılmış

  • malatyalı (7 yıl önce)
    ciddi manada ceza alacakları belli ,sucu birbirlerine atmaya başladılar.mahkemenin uzaması çeşitli siyasi nedenler vs ,suçu masum göstermez.
    0
    0
    Yanıtla