SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Türkiye Zehirden Vazgeçmiyor !

A- A+ PAYLAŞ

Türkiye, tüm zararlarına rağmen nişasta bazlı şeker üretmek için kotayı artırmada kararlı...

73 milyon nüfuslu Türkiye’de Bakanlar Kurulu kararıyla kota oranı yüzde 15’e çıkartıldı. Bakanlar Kurulu, kotayı yüzde 50’lere kadar yükseltme veya düşürme yetkisine sahip ancak bugüne dek yetkisini yükseltme üzerine kullandı. Üstelik bu konuda Şeker-İş Sendikası’nın yaptığı başvuruyu değerlendiren Danıştay’ın kararına rağmen. Oysa ABD’de 7.821 bin ton, Meksika’da 347 bin ton, Kanada’da 368 bin ton, Asya ve Okyanusya’da toplam 2.551 bin ton, Avrupa’da 1.012, Latin Amerika - Afrika’da 492 bin ton olmak üzere dünyada toplam 12 bin ton kuru madde olarak nişasta bazlı mısır şekeri üretiliyor.

ŞEKER-İŞ DAVA AÇTI

Türkiye Şeker-İş Sendikası, her kota artırılışında Danıştay’a başvurarak, NBŞ üretim kotasını artıran Bakanlar Kurulu kararının iptalini istiyor. Danıştay, “AB ülkelerinde yüzde 2 olan NBŞ üretim kotasının Türkiye’de Bakanlar Kurulu kararıyla sürekli artırılmasının sektörde pancar şekeri aleyhine dengeleri bozduğunu, pancar şekerinin pazar payını daraltarak stok oluşumuna neden olduğu ve üretime darbe vurduğunu, kota artırımı ile NBŞ üretiminin fiili olarak pancar şekeri üretiminin yüzde 17’sine ulaştığı” gerekçesiyle yapılan başvuruyu yerinde buldu.

DANIŞTAY KARARI İPTAL ETTİ

Danıştay, “gerçekte bir şeker ihtiyacının bulunup bulunmadığı ya da şeker kotalarının artışının mevcut ülke şeker stoklarına yapacağı etkisi araştırılmaksızın her yıl düzenli olarak nişasta kökenli şeker kotalarının artırılmasını kanuna ve Şeker Kurumu’nun kuruluş amacına aykırı buldu ve “Bakanlar Kurulu kararında kamu yararı ve hizmet gerekleri yoktur” diyerek Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Ancak yargı kararına uyulmadı. Sonunda Şeker -İş, yargı kararına uymayan Bakanlar Kurulu’nu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet etti. İddiaya göre bazı şirketler, Nişasta bazlı şeker (NBŞ) için belirlenen kotanın üzerinde üretim yapıyor, bu nedenle de üretimle satış arasındaki rakamlar birbirini tutmuyor. Türkiye’deki kaçak üretimin yanı sıra, yurtdışından da Türkiye’ye kaçak ve GDO’lu NBŞ sokuluyor. Serbest bölgelerden giriş çıkış yapan firmalar, kotayı bu yolla da aşmayı başarıyor. Obezliğe yol açtığı, kanser, kalp, böbrek, diyabet, karaciğer yetmezliği gibi hastalıklara neden olduğu gerekçesiyle tehlikeli bulunan ve bazı AB ülkelerinde yasaklanan NBŞ, denetimsizlik nedeniyle merdivenaltı olarak bilinen sağlıksız ortamlarda da üretiliyor.

ETİKETTE, NBŞ UYARISI YOK

Birçok gıda ürünü etiketinde ‘fruktoz’ uyarısı bulunmadığını söyleyen beslenme uzmanları, gıda üreticilerinin denetlenmediğini, gıda etiketlerinin üzerinde uyarı bulunmadığını, etiketteki uyarıların keyfi olarak yapıldığı bu nedenle de ‘obez ve hasta bir nesille karış karşıya kaldığımızı’ ileri sürüyor. Bu tip şekerlerle üretilen gıdaların günde ne kadar tüketileceğinin, kişinin yaşına, ağırlığına, boyuna, yaktığı kaloriye, kadın veya erkek olmasına göre değiştiğini belirten uzmanlar, AB ülkelerinde gıda etiketlerinde üzerinde bu miktarları yazan uyarılar bulunduğuna, Türkiye’de de bir an önce bu uygulamanın hayata geçmesi, halkın bilinçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar.

15 ülkede 300 bin ton Türkiye’de 500 bin ton

ŞEKER-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Türkiye Şeker Kurumu verileriyle Türkiye’nin kota sorununa şöyle dikkat çekti: “AB ülkelerinde NBŞ kotaları ortalama yüzde 2-3 civarındayken Türkiye’de yasal olarak bu oran, şeker üretiminin yüzde 10’udur.

STANDARDA UYGUN DEĞİL

Yaklaşık 300milyon nüfuslu AB (15) ülkelerinde NBŞ üretimi 300 bin ton civarında iken, 73milyon nüfuslu Türkiye’de bu rakam2009/10 yıllarında 540 bin ton civarındadır. Türkiye’de kişi başına 6-7 kg civarında NBŞ düşerken, AB (25) ülkelerinde kişi başına düşen NBŞmiktarı 1.5 kg civarındadır. Burada ülkemizde üretilen NBŞmiktarının AB standartlarına uygun olmadığı açıkça ortadadır. Ülkemizde kişi başına 1.5 kg NBŞ düşmesi için üretilmesi gerekenmiktar 110 bin tondur.Maalesef Türkiye’de bugün itibarıyla bu rakamın 5 katımiktarında üretimyapılmaktadır. Diğer bir ifade ile ülkemizde AB rakamları oranında üretimyapıldığı takdirde şeker üretimi her yıl 300 bin ton artacak ve kazanan ülkemiz olacaktır. Özetle ifade etmek gerekirse Türkiye de kişi başına olması gereken şeker üretiminde eksik kalan kısımsağlığımızı tehdit eden NBŞ ve tatlandırıcı üretimi ile ikame edilmektedir.”

Türkiye’de şeker üretimi

TÜRKİYE Şeker Kurumu verilerine göre; Şeker Kanunu kapsamında kota tahsisi yapılan 5 şirkete ait 6 fabrikanın nişasta bazlı şeker üretim kapasitesi 0.9 milyon ton/yıldır. Bunun dışında kota hakkı bulunmayan ve kota tahsis edilmeyen, sadece yurtdışına ihraç edilmek üzere nişasta bazlı şeker üretim faaliyetinde bulunabilen iki şirkete ait nişasta bazlı şeker üretim kapasitesi ise 102 bin ton/yıldır. 2009 takvim yılında 721 bin ton mısır, NBŞ üreten şirketler tarafından kullanılmıştır. 2010/2011 pazarlama yılı ülke toplam A kotası yüzde 10’u nişasta bazlı şeker olmak üzere 2 milyon 444 bin ton olarak belirlenmiştir. Pancar şekeri A kotası miktarı 2 milyon 200 bin ton, B kotası ise A kotasının yüzde 4’üdür. Şeker Kanunu kapsamında kota tahsisi yapılan 7 şirkete ait 33 şeker fabrikasının pancar şekeri üretim kapasitesi 3.1 milyon ton/yıldır. Yedi şirketin altı tanesi özel şirket olup, bir tanesi kamuya ait olan ve özelleştirme kapsamında bulunan Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’dir.

Kalbin en büyük düşmanı

“VATANDAŞ, piyasada hazırlanmış ucuz ve hamurişi içeren tatlıları almasın” diyen ünlü Kalp Damar Cerrahı Bingür Sönmez, bunun nedenlerini şöyle anlattı: “İnsan sağlığında felaket 200-250 sene önce endüstriyel şekerin keşfedilmesiyle başladı. Mısır şurubu, suni tatlandırıcı veMono SodyumGlutamayla (MSG) birlikte kalp sağlığımızı riske sokan üç canavardan biridir.Mısır şurubu hipoglisemi oluşturuyor. Hipoglisemi de iştah açıyor, insan yedikçe yemek istiyor. Kalp sağlığı yönünden obezite en büyük düşmanımız. Sağlık Bakanlığı, obeziteyi programa almış ancakmısır şurubuyla ilgili önleme yer vermemiş. ABD’de son 30 yılda görülen obezitenin birinci nedenininmısır şurubu şerbetinden kaynaklandığı tespit edilince, kota düşürüldü. ABD veya AB standardı istiyoruz. Yüzde 2 olsun, hatta yüzde 1’le sınırlandırılsın. ABD’deki bilimadamları, iki ameliyatmasasını birleştirerek ameliyatlar yapıyoruz diye isyan etmişti. Vatandaşın da bilinçlendirilmesi gerekiyor. Vatandaş, şekerli gıdamaddesi tüketirken, etiketine dikkat etsin. Üzerinde NBŞ yazan tatlandırıcıyı almasın, yediği tatlının neyle tatlandırıldığını sorsun.”

ŞEKER KURULU 14 ŞİRKETE CEZA KESTİ

Türkiye Şeker Kurulu, yurtdışına ihracı zorunlu olan C şekerinin yurtiçinde satılması, Dahilde İşleme Rejimi çerçevesinde, imalatçı ihracatçıya ihraç kaydıyla teslim edilen ve yurtiçine satışı yasak olan şekerin yurtiçinde satılması, Şeker Kurulu’na yanıltıcı bilgi verilmesi gibi nedenlerle 2009 yılı içinde, 11 firmaya 2.529.181.61 TL ve kota sahibi 3 şirkete 43.577.755.34 TL olmak üzere toplam 14 firmaya 46.106.936.95 TL idari para cezası verdi.

KOTAYI AŞMAK İÇİN SERBEST BÖLGEYİ KULLANDILAR

Şeker Kurumu, kotayı aştığı için Ülker&Cargill Ortaklığı’ndaki Pendik Nişasta Sanayii’ne ve Mersin Serbest Bölgesi’ne ihraç ettiği şekeri, daha sonra tekrar yurtiçine sattığı için Amylum Nişasta şirketine 2004 yılı sonunda ceza kesmişti. 97 DAVA AÇILDI 2009 yılı sonu itibarıyla Türkiye Şeker Kurumu aleyhine 97 ayrı dava açıldı, 60’ı karara bağlandı, 37 davanın yargılaması halen devam ediyor. Karara bağlanan 60 davadan 58’i kurum lehine, 2’si kurum aleyhine kesinleşti.

EN YÜKSEK KOTA

ÜLKER-CARGILL Ülker tek başına, NBŞ ürünlerinde 3. büyük üretici olarak görünüyor. 2008-2009 NBŞ kotası 52 bin 541 tondu. Birinci sıradaki Cargill’e Ülker aynı zamanda ortak. Cargill’in tek başına 156 bin 165 ton NBŞ kotası var. İkinci sıradaki Amylum Nişasta 113 bin 413 ton. Tat 22 bin 32, Sunar Mısır ise 15 bin 894 ton kotaya sahip.

TÜRKİYE, DÜNYANIN 4. BÜYÜK ŞEKER ÜRETİCİSİ

Dünya pancar şekeri üretiminde Türkiye, dünyanın 4’üncü (AB, ABD ve Rusya’nın ardından), Avrupa’nın ise 3’üncü (AB ve Rusya’nın ardından) büyük pancar şekeri üreticisi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız