SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Türkiye'nin İşi Çok Zor..!

A- A+ PAYLAŞ

Son 10 yılda gösterdiği değişimle Batı'nın müttefiki rolünü oynamaktan rahatsızlığını ortaya koyan Türkiye, Batı'ya sırtını çevirirken kendi içinde de büyük dönüşüm geçiriyor. Ancak politik ve dini dönüşümün tamamlanması daha çok sürecek gibi.

Yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye bölgedeki rakiplerinden biri olan Suriye ile terör örgütü PKK’yı desteklediği gerekçesiyle neredeyse savaşa giriyordu. Ancak bugün, son bir yıl içinde iki ortak askeri tatbikat düzenleyen iki ülkenin işbirliği dikkat çekiyor.

Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkilerdeki değişim, Ankara’da son 10 yıldan beri görülen farklılaşmadan kaynaklanıyor. 2002’de Bülent Ecevit'in sorunlu laik milliyetçi koalisyonunu iktidardan düşüren İslami eğilimli Ak Parti, Türkiye’yi büyük bir politik ve ideolojik dönüşüm içine soktu.

NATO’nun tek Ortadoğulu üyesi Türkiye, uzun yıllar Batı’nın güvenilir ortağı olarak Avrasya’da ABD ve Avrupa’nın çıkarları için kritik destek güç görevi gördü. Ancak Ankara, artık bu rolü oynama konusunda pek tatminkar görünmüyor.

GEÇMİŞ ÇOK GERİDE KALDI

Bozulan Türkiye-ABD ilişkileri, 2003 senesinde Türkiye üzerinden Irak’a girmek isteyen koalisyon güçlerine gerekli iznin verilmemesine kadar uzanıyor. O zamandan beri, iki ülke diplomatlarının yaptıkları jestler sadece gösteriş olarak kaldı. Pew Küresel Araştırma Projesi’nin araştırmasına göre, Türkiye’de ABD’ye karşı hoşgörü 2007’de dibe vurarak yüzde 9 seviyesine indi.

Diğer yandan, 2005’te yeniden başlayan Avrupa Birliği’ne (AB) giriş görüşmeleri sonrası Avrupa’nın 77 milyonluk Türkiye’ye karşı koyduğu açık çekimser tutum, Türklerin Avrupa’dan da soğumasına neden oldu. Pew’in rakamlarına göre, 2007’de Türklerin sadece yüzde 27’si AB üyeliğini onaylıyordu.

Tahmin edilebileceği gibi, Türkiye’nin en güvenilir bölgesel ortağı İsrail ile ilişkileri de bozuldu. 1990’larda Türkiye ve İsrail, Ortadoğu’da çok güçlü bir stratejik ortaklığa sahipti. Ancak bugün geçmiş neredeyse unutulmak üzere.

Ancak Türkiye’nin bir yere ait olması lazım. Çünkü yaptığı geleneksel ittifakların karşılığında, Ankara bir zamanlar ölümcül düşman kabul ettiği ülkelerle aynı hizaya kaymaya başladı.

Türkiye’nin Suriye ile ekonomi, politika ve ekonomik işbirliği alanında yaptığı anlaşmaların benzerlerini İran ile ilişkilerini güçlendirmekte kullanması, eski iktidara kıyasla Ankara hükümetinin İran’ı bölgesel rakip veya güvenlik tehdidinden çok bir ortak olarak kabul ettiğini ortaya koydu.

İKİ MODERN DEĞİŞİM

Türkiye’nin Batı ile geçmişe benzer ilişkileri tekrar başlatmasına yönelik fazla umut verici olmayan politik ve dini iki gelişme bulunuyor:

Yıllar içinde Türkiye’deki huysuz laik muhalefetten Ak Parti’ye karşı duracak bir rakibin çıkmadı. Ancak bugün, yeni dinamik bir politik rakip olarak görülen Türkiye Değişim Hareketi (TDH), Ak Parti egemenliğindeki statükodan bıkan Türklerin ilgisini çekiyor.

Hareket, Türkiye’ye gerçek demokrasiyi getirebilmek için serbest bir piyasa ekonomisi, evrensel toplum hizmetleri, katılımcı demokrasi ve insan hakları ile özgürlüğün öne çıkarılmasını amaçlıyor.

Diğer yandan, son yıllarda Diyanet İşleri Bakanlığı’nın İslam hukukunda bir ana maddeyi modernleştirme çabası mevcut. BBC’ye göre, Hz. Muhammed’in sözlerinin bütünün içeren Hadis, Ankara Üniversitesi ilahiyatçıları tarafından revize edilmek isteniyor.

Revizyon başarılı olursa, Müslüman dünyası Hıristiyanlığı modern çağa taşıyan dini “değişimlerden” birini yaşayabilir. Revizyon aynı zamanda İslami radikaller tarafından Batı’ya karşı düşmanlığı körüklemek için kullanılan İslami geleneğin yeniden tanımlanması ve açıklığa kavuşturulmasıyla büyük bir terör karşıtı etki yapabilir.

Bu iki eğilim halen gelişme aşamasında. Türkiye TDH ile laikliği belki “sıfırlayamayacak” olsa da, dini “değişimin” hükümetin planladığı gibi Müslüman dünyasında vücut bulması, din alanında yeni bir başlangıç sağlayabilir.

Tüm bunlara rağmen, Ankara’nın geçirmekte olduğu politik değişim tamamlanmış olmaktan çok uzak gözüküyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız