SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Üniversite- Malatya Buluşması..

A- A+ PAYLAŞ

“İnönü Üniversitesi ile Sivil Toplum Örgütlerinin Buluşması” adı altında, bir grup işadamının önderliğinde üniversitenin Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda, üniversite- Malatya ilişkileri ele alınırken, üniversiteye bazı çevrelerden yöneltilen eleştiriler, tepkiler ve engellemeler dile getirildi, tepkiler ifade edildi.

Toplantıyı organize edenlerin yanı sıra, bazı ilçe ve belde belediye başkanları, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Üniversitenin akademik ve idari personelinin yanı sıra vatandaşların da katıldığı toplantıda ilk konuşmayı yapan işadamı Murat Koçyiğit, üniversite- halk buluşmasının ilk ayağı olarak nitelendirdiği toplantının ve diyaloğun önemine değindi ve “Halk olarak birbirimizle hiçbir sorunumuz yok. Bu buluşma ile yaşanan küçük sorunlara çözüm üretileceğine inancım tamdır.”dedi.

Battalgazi ilçesinin bağımsız belediye başkanı Selahattin Gürkan da, üniversite ile ilgili çeşitli eleştirilerin ve iddiaların gündeme getirildiğini, bazı kesimlerde önyargı oluşturulduğunu belirterek, “Önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha çok zordur. Ama bu buluşma ile kamuoyunda var olan önyargıyı parçalayacağız. Üniversitemiz ve yönetimi çok başarılı işler yapmıştır. Bizlerde Malatya için Malatyalılar için yapılan tüm güzelliklerin yanında yer alacağız” diye konuştu.

12 Eylül’den önce MSP’de siyaset yapan, bağımsız Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu’nun bombalı suikast sonucu öldürülmesi üzerine İçişleri Bakanlığı’nca o dönem seçim yapılıncaya kadar 1 yıla yakın mansup (atanmış) belediye başkanı olarak görev yapan, daha sonra Refah Partisi’nde de görev alıp, belediye meclis üyeliği görevinde bulunan Naci Şavata da, “Halkın içinden gelen ve çiftçilik yapan bir vatandaşım. Siyasetin yapılmasının zor olduğu bir dönemde üstelik insanların dışarıya bile çıkamadığı bir dönemde üstelik MSP’li olmama rağmen CHP Genel başkanı Ecevit tarafından Belediye başkanlığı görevine getirildim. Huzurun hakim olmadığı bir ortamda gelişme olmaz. Hacı Bektaşların, Yunus Emrelerin, Ahmet Yesevilerin, Karacaoğlanların geçtiği verimli topraklarda yaşıyoruz. Bizim kavgayla dövüşle işimiz yok. Burada verilen hizmetleri bütün Malatya biliyor. Bizler de bu güzelliği görerek-bilerek koşup geldik. Bu buluşma ile toprağa tohum ekiliyor. Bu tohum toprakla buluştu hem derinlemesine hem de diklemesine yükselecektir. Bizde birey olarak bu tohumun yeşermesi için var gücümüzle çalışacağız. Biz bu toplantıyı yaptık, tamam çok iyi dersek, devam ettirmezsek, yenilerini yapmazsak, akşam haberlerinden öteye gitmez. ” ifadelerini kullandı.

TSO eski başkanlarından ve İnönü Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Abdurrahman Yavuz’da “Malatyalı üniversitesine hiçbir zaman sahip çıkmadı. Buna Özal’ın hastalanıncaya kadar olan dönemi de dahildir ve seçmesini ve istemesini bilmiyoruz” diye başladığı konuşmasını , “Üniversite 1975’de kuruldu, ama eğitime 85 yılında başlandı. 10 yıl hiç aranmadı sorulmadı, sahip çıkılmadı. Rahmetli Özal’ın başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığının ilk yıllarında da sahip çıkılmadı. Ta ki hastalanıncaya ve de ABD’de Prof.Dr. De Bakey’le tanışıncaya kadar. Ondan sonra burayı biraz sahiplenmeye ve hastane fikrini gerçekleştirmeye koyuldu. Ama biz Malatyalı olarak istemesini bilmedik. Sadece ve sadece Özal’ın Malatyalılık sevdası Üniversite Hastanesi fikrini yeşertti. Bunda Malatyalının hiçbir katkısı yok. İkinci bir konu da seçmesini de bilmiyoruz. Kadro sorunu için Rektör engel diyorlar, hayır. Şarlak paşa zamanında da 750 kadro verilmedi. 70 yaşında ki Rektörümüz/ paşamız Ankara’da tam 1 ay bekledi. Zamanın başbakanı Erbakan’la kadro konusu görüşmek için görüştürtmediler. Biz bu insanları milletvekili seçiyoruz. Bundan 20-30 yıl önce Ankara Hacettepe Üniversitesi’nde bir hocanın talebi üzerine yaş ve kuru kayısı gönderdim. Bir müddet sonra kayısının yararlarını ve kullanıldığı alanları içeren bir kitapçık gönderildi bu hoca tarafından. O kitapçıkta kayısıdan viski de yapılabileceğini belirtiyordu. Biz bunu açıklayınca yine aynı zihniyet ‘içki’ bahanesiyle bizlere saldırmışlardı. Ayrıca hastanemize karşı bir karalama kampanyası yapılıyor. Sağlık ocağı benzetmesi bile yapıldı. Bu benzetmeyi yapan belki de burada okumuştur, burada yetişmiştir. Bunu yapanlar çok ayıp etti. Buraya Sağlık Ocağı demek hangi akıl karıdır bilinmez. Rektörümüze en çok eleştiriyi yapanlardan biriyim. Bu eleştirilerimiz hep yapıcı eleştirilerdir. Kendisine zaman zaman halkın içinde gezin-konuşun diyorum. Bana ‘Üniversitede dahi rahat vermeyenler bu sefer de ‘Kiminle oturdu, kiminle kalktı, niye yaptı-ne yedi/içti diye propaganda yaparlar diye yapmıyoruz bunları’ demişti. Yapılanlar ortada. Siyasi görüşüne katılmıyorum, ama yaptıklarını görüyorum. Özetle biz Malatya olarak üniversitemize sadece bugün değil hiçbir zaman sahip çıkmadık. Ve de seçmeyi bilmiyoruz” dedi.

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hilmioğlu da, bazı kesimlerin özellikle üniversite- Malatya diyaloğu olmadığı iddialarını dile getirdiklerini belirtti.

Hilmioğlu, özetle ““Göreve geldiğimizden sonra Malatyalılarla biz diyaloğ içerisine girmeye çalıştık. Birkaç kez Malatya Eğitim Vakfı’nın üyeleri, işadamları, eski siyasiler, bu vakfın üyelerini burada ağırladık. İstanbul’dan gelen işadamlarını, Malatya’da yaşayan işadamlarını sık sık ağırladık, üniversiteyi gezdirdik. İki muhtarlar derneği yönetimini davet ettik gezdirdik. Hatta, ben muhtarlarla yaptığımız bu toplantıları Ankara’da anlattığımda rektörlerimiz, bana güldüler. Bir üniversitenin muhtarlarla ne alakası var diye. Ama ben buna katılmıyorum.

Fakat şimdi İnönü Üniversitesi halktan kopuk derken, herkesin de bu kopukluktan ne anladığını iyice bir söylemesi lazım. Eğer insanlar diyorlarsa ki, efendim rektör, yardımcıları hergün gelsinler, kapalı- açık çarşıda, çarşılarda esnafla otursun çay kahve içsin, hergün onun bunun bilmem akşam yemeklerinde bulunsun.. Bunu mu istiyorsunuz bizden? Yoksa, huzur ve güven içerisinde bir üniversite, bilimsel çalışmalarda Türkiye’nin en önde gelen üniversitesi, hastane hizmetleri açısından Türkiye’nin referans merkezi bir üniversite, öğrencilerin kavgalarla birbirini vurmadığı, boğazlamadığı bir üniversite, yollarıyla kaldırımlarıyla binalarıyla seçkin bir üniversite. Bunu mu istiyorsunuz? Yoksa biz size gelip hergün çay kahve mi içelim? Bu halktan kopuk olma noktasının çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Ne anlaşılıyor? Bu tür toplantılar.. Biz buna her zaman varız. Bunun da Türkiye’deki diğer üniversitelerde gösterilmeyen örneklerini gösterdik, bundan sonra da varız.

İnönü Üniversitesi yönetimi, ben ancak kendi dönemim adına konuşabilirim. İnönü Üniversitesi yönetimi halktan uzak değil. Böyle bir amacı falan filan da yok. Fakat çok yoğun işimiz var. İşimizle gücümüzle meşgulüz. İyi bir sağlık hizmeti, çocuklarınıza çocuklarımıza iyi bir eğitim vermek istiyoruz.

Peki 30-31 yıllık üniversiteye Malatyalıların gösterdiği ilgi nedir diye herkesin kendisine sorması lazım. Hadi bizi sevmediler bir takım insanlar, bu yönetimi, anladık da, bizden önce 25 yıllık bir dönem var İnönü Üniversitesi’nin. Bizden önce 10 tane rektör var. E 10 tane rektörün hiçbirisini sevmemiş ki Malatya..

Bakınız Adıyaman Üniversitesi kurulmasıyla, geçici olarak rektörlüğü bana verildi. Orası için 10 yıllık bir gelişme planı yaptık. İnönü Üniversitesi’nin 30 yılda katettiği mesafeyi Adıyaman 10 yılda katetsin. Orada toplantılar yaptık. Vali, belediye başkanı, başkanlar, tüm milletvekilleri, tüm siyasiler, hangi görüşten olursa olsun o 10 yıllık gelişme planının etrafında kenetlendiler. 60-70 sivil toplum örgütü bir araya geldi. Orada boyacının badanacının üyesi olduğu esnaf teşkilatı bir fakülte binası yaptı, birinin de sözünü verdi. Ama Malatya’da esnafın, tüccarın burada dikilmiş tek bir taşı yok..”

Hilmioğlu, daha sonra İnönü Üniversitesi’nin geldiği noktayı rakamlarla ve fotoğraflarla uzun uzun anlattı. İnönü Üniversitesi’nin 17 bin 500 öğrencisinin 3’te 1’inin Malatyalı olduğunu, Turgut Özal Tıp Merkezi’nde 2006 itibarıyla teşhis ve tedavi gören 250 bin kişinin yüzde 80’ini Malatya’dan gelen hastaların oluşturduğunu, merkezin Türkiye’nin en önde gelen referans kuruluşlarından biri haline geldiğini bildiren Hilmioğlu, 3 bin 500 dolayında personele sahip olduklarını, bunun 2 bin 500’ünü idari personelin oluşturduğunu, bunların 1.500’ünün kadrosunun bulunmadığını anlattı. Hilmioğlu, kadrosu olmayan personelin, aynı eğitimi almış, aynı işi yapan kadrolu personelin 3’te 1’i ücretle çalışmasının haksızlığına değindi ve bunu engellemek için kadro istediklerini, ancak önlerine türlü engeller çıkarıldığını kaydetti.

İnönü Üniversitesi’nin halen 6 yıl önce YÖK’ten sonra Bakanlar Kurulu’nun da onayladığı 3 fakültesinden biri olan Diş Hekimliği Fakültesi’ni, bina ve araç-gereç açısından gerekli ödeneğin yanı sıra kadro verilmediği için açamadıklarını, aynı dönemde çıkan Güzel Sanatlar ve Eczacılık Fakülteleri’ni ise, başka fakülte binalarını kullanarak, başka kadroları değerlendirerek açabildiklerini belirten Rektör Hilmioğlu, “Diş Hekimliği Fakültesi çok önemli. Ayrı bir bina, araç-gereç ve kadro gerekiyor. Bu Malatya için çok önemli. Hepimizin bu konuda bu fakültenin sağlayacağı imkanlara, hizmete ihtiyacımız var. Dışarıya gitmek zorunda kalıyoruz. Ama kimse destek vermiyor.” dedi.

Rektör, yeni dönemde Ziraat Fakültesi ile Su Ürünleri Fakültesi açılmasını hedeflediklerini, bu konudaki kararın YÖK’ten çıktığını, ancak Bakanlar Kurulu’ndan çıkmadığını, Battalgazi ilçesi sınırlarında, askeriyeye ait 400 dönümlük bir alanı kullanan alayın buradan taşınması ile bina ve arazilerini alabilecek durumda olduklarını, bu konuda da destek bulamadıklarını anlattı.

Rektör Hilmioğlu, 10 yıllık hedeflerini de anlatırken, üniversitenin halen yılda 120 milyon dolar olan kente katkısını 250 milyon dolara, öğrenci sayısını 35 bin'e, fakülte sayısını 15’e çıkarmayı, Turgut Özal Tıp Merkezi’nde teşhis ve tedavi hizmeti verilen hasta sayısını ise 500 bin olarak hedeflediklerini bildirdi.

Konuşmanın ardından, rektör Hilmioğlu’na Naci Şavata tarafından bir “teşekkür” plaketi verilirken, Abdurrahman Yavuz da “büyük boy Atatürk” portresini rektöre armağan etti.

Daha sonra soru- yanıt bölümüne geçildi. Bir vatandaşın, zaman zaman üniversiteye ve kendisine karşı şiddetli “saldırılar” olmasına karşın, rektörün bu toplantıda o konuya girmemesinin nedenini sorarken, özetle “Bu toplantının amacına aykırı olurdu. Böylesi bir toplantıda o konulara girmeyi uygun bulmadım, bulmam da. Ben bu tür sözlere karşı, yanıtımı televizyonlarda, katıldığım bazı toplantılarda çok net, çok açık şekilde verdim. Burada konuşmamam, benim konuşmaktan çekindiğim anlamına gelmemeli. Konu üniversite ile Malatya. Ben bir bilim adamı olarak ülkemizin geleceği ile ilgili bir kaygım olursa, elbette konuşacağım. Ben bir tarafım. Laik/demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik her türlü hareketin karşısında olan bir tarafım.”diye konuştu.

Hilmioğlu, "Türkiye'nin yüzde 99'u müslüman.. Ben de öyle. İnancımız der ki, 'Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır'.." dedi.
HABER- FOTO: Yaşar KARAASLAN

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız