SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Üniversitelere Görev Düşüyor'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Göknur Aktay, "Bilim dilini Türkçeleştirme çalışmalarının başarılı olabilmesi için üniversiteler, Türkçenin bilim ve sanat dili olarak gelişmesinde ana sorumluluğun kendilerine düştüğünün bilincinde olmalıdır" dedi.

Türk Dil Kurumu'nun ilaç ve eczacılık terimleri sözlüğüyle ilgili olarak yaptığı açıklamada bu konuda görüşlerini dile getiren İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Göknur Aktay, "Bilim dili, yeni bilimsel araştırmaların sonuçlarını dünyaya açıklamak ve bilimi oluşturan bilgileri sözlü veya yazılı olarak aktarmak üzere kullanılan bir dildir. Bilim ve sağlık alanındaki hızlı gelişmeler, eczacılık da dahil tüm bilim alanlarına pek çok yabancı terimin girmesine neden olmuş, zamanında
Türkçe karşılıklar bulunmamış olan bu yabancı terimler de günümüze kadar gerek eğitim gerekse konuşma diline yerleşerek yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır" ifadelerini kullandı.

"Eczacılık alanıyla ilgili birçok meslek terimimiz halen tıp, biyoloji ve kimya sözlükleri içinde aranmakta, çoğu kez de özgül meslek terimlerinin doğru tanımına ulaşılamama gibi bir sıkıntı yaşanmakta olup mevcut sözlükler ihtiyacı tam olarak karşılamaktan uzak kalmaktadır. Türkiye'de, cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk tarafından başlatılan terim çalışmalarının 1970'li yıllardan itibaren bir duraklama dönemine girdiğini görmekteyiz. Bu dönemde; Türkçeleştirme çalışmalarının, alanında uzman kişiler tarafından yapılmaması, Türkçe'nin türetme yollarının yeterince bilinmemesi, yabancı dille eğitimin özendirilmesi gibi değişik nedenlerle Türkçe batı dillerinin etkisinde kalarak yabancı sözcük kullanımı yaygınlaşmaya hatta batı dillerinin evrensel bir dil olduğu öne sürülerek yazarlarımız, sanatçılarımız, bilim adamlarımız ve devlet adamlarımız tarafından da yaygın şekilde kullanılmaya başlanmıştır" diyen Dekan Aktay, daha sonra şunları belirtti: "Bilim dilinin Türkçeleştirilmesine karşı olanlara hatırlatmak gerekir ki, Divan-ı Lügat-it-Türk'te (Kaşgarlı Mahmut) Türkçe'nin de bir bilim dili olabileceğini gösteren pek çok tıp ve eczacılık terimleri vardır. Örneğin em-ilaç, Tumagu-nezle, bukuk-guatr, atasagun-doktor, uzluk-kol kemiğinin kalın yeri, umay-doğum sonrası kadının karnından çıkan hokka gibi nesne, öpçe-karaciğer, oğulcuk-rahim, kavuk-mesane, sökel-hasta, sayrı-hasta, sayrı evi-hastane gibi örnekler çoktur."

Amaçlarının İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü ile ihtiyacı karşılayacak, terim birliğini sağlayacak bir yayın ortaya koyarak bu alandaki boşluğu gidermek ve eczaclık ve ilaç terimlerinde kullanıcılar tarafından da benimsenebilecek şekilde Türkçeleştirmeyi sağlamak olduğuna dikkat çeken Aktay, açıklamasını özetle şöyle tatamamladı: "Bilim dilini Türkçeleştirme çalışmalarının başarılı olabilmesi için üniversiteler, Türkçe'nin bilim ve sanat dili olarak gelişmesinde ana sorumluluğun kendilerine düştüğünün bilincinde olmalıdır. Akademik yükseltmelerde Türkçe yayınlar yabancı dille yapılan yayınlardan daha az değerli sayılmamalıdır. Türkçe bilimsel yayınlarda, Türkçesi bulunmuş ve benimsenmiş yeni Türkçe sözcüklerin kullanılmasına özen gösterilmelidir. Terim üretmenin ne denli büyük bir sorumluluk olduğunu bilim adamı, öğretmen, öğrenci, yazar, sanatçı, siyasetci olarak bilmeli ve ulusal bilim dilimizin yerleşmesi konusunda duyarlı olmalıyız. İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğümüz, gerek ulusal dilde yazılmış bir bilimsel sözlük niteliğini taşıması açısından gerekse sözcük türetme, tanım yapma ve sözlüğü okuyan her bireyin çok zorlanmadan anlayabileceği şekilde hazırlanmış olması nedeniyle Türkiye'de ve dünyada bir ilk deneme sayılabilir. Aralık 2010 itibariyle tamamlanarak Kuruma teslim edilen eserimizde 10.000'in üzerinde terimin tanımı yapılmış olup, yaklaşık 1.000 kadar terime Türkçe karşılık türetilmiştir" dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız