SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Üzerime Düşeni Yaparım"

0
Güncellendi - 2015-12-28 00:27:05
A- A+ PAYLAŞ

AKP Malatya Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Ömer Faruk Öz, partinin Malatya ilçe ve il kongresi, yaklaşan genel seçimlerin yanı sıra gündemde bulunan çeşitli konularla ilgili değerlendirmeler yaptı, görüşlerini açıkladı.

"ERKEN SEÇİM İHTİMALİ ZOR.."

AKP Malatya Milletvekili, TBMM İdare Amiri Ömer Faruk Öz, yerel Ufuk TV'nin Polimetre programına konuk oldu ve soruları yanıtlayıp, çeşitli açıklamalarda bulundu. 

Program sunucusunun erken seçim olup olmayacağı yolundaki sorusu üzerine Öz, "İhtimali çok zor, belki en fazla 1-1.5 ay erkene çekilebilir. Çünkü parlamentoda bir yasa yoğunluğumuz var, bizim il-ilçe kongrelerimiz devam ediyor. Dolayısıyla bizim erken seçimle ilgili bir kararımız olacağını zannetmiyorum"diye yanıt verdi.

"BİLGİLİ BİRİKİMLİ ARKADAŞLARI ARZU EDERİM.."

Bu hafta sonunda başlayacak kongre sürecine değinen Öz, bu konuda şunları söyledi:

“Ben ilçelerle ilgili kanaatlerimizi genel merkeze aktardım. Bunun haricinde ilçelerle ilgili taraf olmayı doğru bulmuyorum. Listeler hazırlanırken parti disiplinine uygun hareket etmeli ve gerek Malatya merkezde gerekse ilçeler bazında bize oy verenlerin tamamının temsil edilebildiği bir yapı için gayret gösterilmeli. AK Partide teşkilat içi oyunlarla parti ve teşkilatlarımızın yıpranmasına göz yumulmaz. İl ve ilçe ile ilgili bir şeyler ortaya koyabilecek bilgili ve birikimli arkadaşların seçilmesini arzu ederim. Bunu şuan ki arkadaşların o kapasite de olmadığı anlamında değil, yeni bir sürece girilmesi açısından diyorum”.

Yeniden milletvekili adaylığı ile ilgili bir soru üzerine de Öz, “Malatya’ya gelecek hizmetleri her alanda takip ediyorum. Ama şuan da kim aday olacak olmayacak onla ilgilenmiyorum. Ben üzerime düşeni yaparım takdir Allah’ın, karar genel merkezindir.” dedi. 

"2015 seçimleri için kimi koysak daha çok oy alırız, ona dikkat etmemiz gerekiyor" diyen Öz, Hac farizasını yerine getirdiği sırada “Yarabbi benden daha çok ülkeme hizmet edecek olanlar varsa onlara nasip et bana etme." duasını ettiğini de söyledi.

ÖZEL UÇAK VE AK SARAY TARTIŞMALARI..

Maliyetleri nedeniyle eleştirilen yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve alınan uçağa ilişkin soruya cevap veren Öz, asıl amacın olumsuz algı oluşturmak olduğunu savundu ve 

“Milletimiz büyük düşünmeyi öğrendi ama bizdeki muhalefet hala dar düşünmede kararlı. Sıkıntı bu. Bu ülkeye büyük düşünmeyi öğreten rahmetli Özal’dı. Turgut Özal bu ülkenin insanının büyük düşünmesini sağladı, önemli bir ufuk açtı ve bu ufuk sayesinde şuan hızlı bir şekilde yürüyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde ve şimdi de Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu döneminde aynı hızla yürüyoruz. Bu milletin değerleriyle barışık, ufku açık, dünyayla özdeşlemeye çalışan, dünyadaki yenilikleri takip eden bir Türkiye oluşturmak istiyorsak aklın yolu birdir. Şimdi uçaktan bahsediyoruz. O uçağa ilk binenlerden biri benim. İlk hizmete girdiğinde Cumhurbaşkanı seçildikten iki gün sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın davetiyle Kuzey Kıbrıs’a ilk resmi ziyaretimiz oldu. Türkiye cumhuriyeti için alınan o uçağı görme imkânım oldu. Uçağın çalışma masasının olduğu bir bölüm var. Onun arkasında sekiz kişinin oturacağı ayrı bir bölüm var. Onun arkasında basın toplantısın yapılabileceği bölüm var. Onun arkasında ise; belki 100’e yakın hatta daha fazla yolcunun oturabileceği bir alan var. Bizim ihracatımız 12 yıl önce neredeydi şimdi nasıl oldu. Yurt dışından gelen yatırımcı ne kadardı, şimdi ne kadar oldu. Yatırım miktarı neydi ne oldu. Bunlar ikili ilişkilerle oluyor. Bizim Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız bu uçaklarla yurt dışına giderken keyfi gitmiyorlar. Beraberinde Türkiye’nin her alanda yatımcısını, işadamını alıyor, öyle gidiyorlar. Bu ülkenden gidecek bir iş adamının oradan bulduğu partnerle buraya getireceği bir yatırım 3-4 milyar dolar, kaç tane uçak parası çıkarır. İlk resmi uçağı zannedersem Özal almıştı. Şimdi bir ülkenin Cumhurbaşkanını, bakanlarını, bürokratlarını ve işadamlarını hep beraber götürebilecek bir uçağın satın alınmasının neresi yanlıştır? Bunlar hala komünist mantığıyla bakıyorlar olaya. Türkiye büyüdü, dünyaya açılıyor.”dedi.

"Cumhurbaşkanlığı Sarayı Türkiye’nin ihtiyacı olan bir şeydir" diyen Öz bu konuda da şunları söyledi:

“CHP Genel Başkanı; biz iktidara geldiğimizde Cumhurbaşkanlığı sarayını ODTÜ’ye bağışlayacağız diyor. Hani kaçak binaydı. Şimdi bunların bir dediği bir dediğini tutmuyor. Maalesef muhalefet pek çok konuda bir şey üretemiyor. Çözüm sürecini eleştiriyor, doğrusunu söyleyemiyor. Ekonomi diyor doğrusunu ortaya koyamıyor. Dolayısıyla millet bunlara inanmıyor. Millet biliyor; bunlar AK Parti ve Cumhurbaşkanımızın itibarını zedelemek istiyorlar. Türkiye bir hukuk devleti, her türlü yatırımlar denetime açık. Varsa bir sıkıntı gereği yapılır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı devlete bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı yaptırayım da orada yolsuzluk yapayım diyecek kadar alçalamaz. Bunu söylemek tabiri caizse alçaklıktır. Kamuoyunun da bildiği, bizim hedefimiz Türkiye’de Başkanlık veya Yarı Başkanlık sistemine geçmek. Bunu nasıl yapacağız? Darbeyle mi? Hayır. 2015’te seçim var, biz diyoruz ki; bize Anayasayı değiştirecek çoğunlukta milletvekilliği verirseniz, biz başkanlık sistemine geçeceğiz diyoruz. Bunu gizlemiyoruz ki. Biz başkanlık sistemine geçtiğimizde ne olacak devletin bütün birimleri oraya toplanacak. Şu anki, birçok bakanlıklar, müsteşarlıklar, müdürlükler orada istihdam olunacak ve orada faaliyetlerini yürütecekler. Onlardan boşalacak yerlerin değerlendirilmesiyle belki oranın 5-10 misli katma değer Türkiye Cumhuriyeti devletine sağlanacak. Saray dediğinin yer millete hizmet için oluşturulan bir mekanizmadır. Şimdi Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız arasında bir ihtilaf yoktur. Ekonomik ve siyasi istikrar, güven devam ediyor. Ama ileride Cumhurbaşkanının başka partiden Başbakanın başka partiden olduğu dönemlerde kriz çıkması kaçınılmazdır. Başkanlık sistemiyle bunu şimdiden önlemek ve istikrarı kalıcı kılmak mümkün gözüküyor. Başkanlık sisteminin değişik uygulamaları var, Amerikan veya Fransız modeli olabilir ya da Türkiye kendi modelini geliştirebilir. Şimdi şunu ifade etmek gerekir ki; Başkanlık Sisteminde Milletvekilleri daha etkin hale gelecek. Biliyorsunuz yasa teklifleri hükümet tasarısı olarak geliyor ve az bir değişiklikler meclisten geçiyor. Ama Başkanlık Sisteminde hükümet kanun tasarısı öneremeyecek. Bütün kanunlar Milletvekilleri veya parti grupları tarafından teklif olarak sunulacak. Dolayısıyla Milletvekilleri yasama faaliyetlerinde daha etkin olarak görev alacak. Bir diğer konu Bakanlar Milletvekillerinden çıkmayacak ama Parlamentonun onayına sunulacak." 

"MESCİD-İ AKSA'YA SALDIRI ALÇAKÇA.."

Programda İsrail’in Mescid-i Aksa’ya saldırısını da değerlendiren “Dünyadaki Birleşmiş Milletlermiş, Güvenlik Konseyiymiş, Natoymuş, İnsan Haklarıymış, tabiri caizse her biri tamamıyla sınıfta kalmıştır. Hiç biri bu konulara samimi duygularla yaklaşmamaktadır. Öyle bir şey ki bir tarafta ISID’i, Kobani, Halepi konuşurken öbür taraftan İsrail Mescid-i Aksay’ı oradaki Müslümanları kirli postallarıyla darp etmeye çalışıyor. Bu vahşettir, hainliktir, alçaklıktır. İsrail şuan dünyadaki konjonktürde farklı bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ama ne amaçla olursa olsun Mescid-i Aksa bizim ilk kıblemizdir, Müslümanlar için en kutsal üç yerden birisidir. Dolayısıyla bunu kabul etmek mümkün değil.  Bir Müslüman sinagogda kendi halinde ibadet eden bir Yahudi’ye bunu yapsa ben buna da vahşet derim.  Türkiye’nin zaten başından beri İsrail’e karşı koymuş olduğu tavır belli. Keşke Türkiye’nin insani olarak göstermiş olduğu samimiyeti diğer ülkeler de gösterebilse. Umarım İsrail haddini bilir, pis ayaklarını Mescidi Aksadan çeker. Aksi takdirde Müslümanlar yeniden bir intifadaya kalkarlarsa bu işin sonu ne olur bilmiyorum.”dedi. 

Partiyle özdeşleşen bir liderden sonra nasıl bir seçim olabileceği üzerine sorulan soruya cevaben ise Öz, “Cumhurbaşkanımız doğuştan bir liderdir, ama Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu da Cumhurbaşkanımızdan sonra inanıyorum ki bilgi, birikim ve tecrübesiyle Türk siyasetinde önemli bir yer edinecektir” açıklamasında bulundu. 

Programın sonunda torba yasayla taşeronlara sağlanan haklara da değinen Öz, izin hakkı, kıdem tazminatı ve hizmet alım ihalelerinde işçilerin lehine düzenlemelere gidildiğini ifade etti. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız