SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Valimiz Beni Davet Etmiş Olsaydı.."

0
Güncellendi - 2017-03-10 03:09:51
A- A+ PAYLAŞ

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi kapsamındaki Malatya’daki 2. Ordu Komutanlığı ve 7. Ana Jet Üssü’ndeki darbe girişimine ilişkin 76 sanıklı davanın 3. Duruşmasında dönemin 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Malatya Garnizon Komutanı Tümgeneral Avni Angun verdiği ifadesinde; hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, inzibatın gelip kışlada disiplini sağlamadığını söyledi. Angun, 36 yıllık meslek hayatında FETÖ’nün askeri yapılanmasına yönelik hiçbir tespitinin olmadığını öne sürdü.

“SİVİL MAKAM ARACINI KIŞLAYA TRAŞ KÖPÜĞÜNÜ ALMAYA GÖNDERMİŞTİM…”

Yakınca Spor Salonu’nda Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın 3. duruşmasının 2. Oturumunda 2. Ordu eski kurmay başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Avni Angun, “Ben 16 Temmuz günü izne ayrılacaktım. 15 Temmuz günü görevdeydim. Önce araçla İskenderun’a daha sonra Adana ve Trabzon’a geçecektim. Her gün traş olan bir kişi olarak daha pratik olacağı için traş köpüğünü almayı planlamıştım. Günün yorgunluğu ile unuttum. Daha sonra sivil aracı gönderdim. Kapıyı aralayarak görüştüğüm şoför Kemal yüzbaşının kendisini denetleme olduğunu ve almadığı söylemesi üzerine şaşırarak ''Alllah Allah' dedim ve moralim bozuk şekilde kapıyı kapadım. Traş köpüğünü almak izne ayrılacağımın bir ayrıntısıdır.

“İNZİBAT GELİP DİSİPLİNİ SAĞLAMADI”

Angun ifadesinde şunları söyledi:

“Kanunlara aykırı hareket ederlere karşı direndiğim için o gece 3 kez ölümden dönmüş bir kişiyim. Ben olayı ilk öğrendiğimde saat 23.00’dü ve olay tamamen pozisyon değiştirilmiştir.  Ordu komutanın emri ile karargaha gitmek isterken, bir başka asker tarafından tehdit edildim. Binbaşı ‘Benim görevlerinden birisi kurmay başkanını dışarı çıkartmamaktır’ diyor. Binbaşı İbrahim Dede, 1 metre mesafede bana silah doğrulttu ve ‘Sizi vururum’ dedi.  Bir astımın bana silah çekmesini hafsalam alamıyor. O binbaşı 1 hafta önce Ankara’dan tayinle gelmişti. O Binbaşıyı ben tanımıyorum. Kapımda 4 kişi vardı ve başlarında çelik başlık vardı. Karargaha giderek kanunsuz hareket edenlere karşı direndim.  ‘Yüzbaşıyı nizamiyeden çekin’ diye talimat verdim, buna karşın çok yakın mesafeden Albay Bahadır Erdemli bana silah çekti ve bu durumu görünce hamle yaptım. Tuğgenerallere de ‘Yüzbaşıyı çekin' dedim. Bütün bunlara rağmen bir kişi gelip silahı almaz mı? Ama tablo bu. Ben ordu komutanına, ‘Bunların elini ayağını bağlayıp, bunları derdest edelim’ dedim. ‘Tamam’ dedi. Aradan zaman geçmesine rağmen kimse gelmeyince bulunduğum odanın dışına çıkıp, emrin sonucunu araştırmak istedim. Yarbay Suat, ‘Kimseyi bulamadığını ve birliğini komuta edemediğini’ söyledi. Merkez komutanı emirlerimizi yerine getirmedi. Orada disiplini sağlaması gereken inzibattır.  Darbecilerden Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili’ye, ‘Meramınız nedir’ dediğimde, “Ok yaydan çıktı. Komutanımız Ankara’ya gitse iyi olur’ dedi. Bahadır Erdemli, beni Ordu komutanının makamından silah tehdidi ile çıkartarak, başka bir odada kelepçelettirdi.”

“EMİRLERİMİ YERİNE GETİRMEDİLER”

Sıkıyönetim Komutanı olmadığını ileri süren Angun, ''Darbe girişimcileri tarafından yayımlanan hiç bir mesaja itibar etmedim. Bu sıfatla darbecilerle hiç bir ilişkim olmadı. Daima kanunların yanında oldum, bunun hiç dışına çıkmadım. Bu listeyi yazan Yurtta Sulh Konseyi denen merkezin bir de yardımcı atadıklarını görüyorum. Bu görevi kabul etmeyeceğim kanaatiyle evime silahlı kişiler gönderdiklerini değerlendiriyorum. O akşam darbe girişimcileri benim kurmay başkanı olarak verdiğim emirleri yerine getirmemiştir. Sıkıyönetim komutanı olmam söz konusu değildir” beyanında bulundu.

“KARARGAHA GİRDİĞİMDE TABANCAM BELİMDEYDİ”

“Senin yıllık iznin hangi tarihler arasında planlanmıştı?” sorusuna Angun,  “16 Temmuz-28 Temmuz tarihleri arasında izne çıkmayı planladım” dedi.

“30 Aralık 2015  tarihli Adem Huduti imzası ile kimlerin hangi tarihte izne çıkacağı ayarlanmış, 1- 20 Temmuz olarak görünüyor” sorusuna, Angun, “Bu bir planlama, bu gelişmelere göre değişebiliyor.” dedi.

Angun; “Sıkıyönetim listesini ne zaman gördün?  sorusuna “00.15’ten sonra gördüm. Bana hiçbir bilgi gelmemiştir” dedi.

Angun; “Teşebbüsü saat 23.00 sularında öğrendim.” dedi.

Angun; “Ben karargaha gitmeden önce kriz öncesinde ordu komutanımız ile görüşemedim. Bende hiç bilgi yoktu. Ordu komutanımız ile 23.40 sularında görüşebildim. Karargaha girdiğimde tabancam belimdeydi.” dedi.

“36 YILLIK MESLEK HAYATIMDA FETÖ TESPİTİM OLMADI”

Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un “36 yıllık bir meslek deneyiminizin olduğunu söylediniz. Darbeye teşebbüs eden FETÖ diye bir grup var, ordu içinde bunları fark etmedinizmi, her hangi bir önlem almadınız mı?’” sorusuna Angun;  “Benim bulunduğum ortamda siyaset konuşulmaz. Ben bu konuda emir verdim. Karargahta subay, astsubay ve sivil personellerle toplantılar yaptım. Yaptığım çalışmalarda her hangi bir tespitim olmadı. Hiçbir şekilde en ufak bir emare tespit etmiş değilim.” şeklinde cevap verdi.

“MAKAM ODASINDA DARBECİLERİN SİLAHLARI ALINDI”

Angun;  “Ordu Komutanı Emir Subayı Sedat Kaya, her hani bir gevşek davranma içinde olmadı, emniyetini almak için her şeyi yaptı. Ordu Komutanının makam odasında Bahadır Erdemli’nin elinden silahı aldı. Mustafa Serdar Sevgili’nin belinden silahı da Serdar Kaya aldı. Başlangıçta ” dedi.

Bir avukatın “Makam odasında silahlarını aldığınız Albay Bahadır Erdemli ve Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili'yi neden derdest etmediniz?” sorusuna Angun, “Sayın Başkan affedersiniz, çamaşır lastiği ile mi bağlayacaktım.” şeklinde cevap verdi.

“VALİMİZ BENİ DAVET ETMİŞ OLSAYDI, ETKİN ÖNLEM ALIRDIK”

Angun, “Sayın valimiz beni davet etmiş olsaydı çok etkin bir şekilde önlem alabilirdik. Ben kriz merkezinde olsaydım daha başarılı olurduk diye düşünüyorum. Karargahın her tarafını çok iyi bilirim, operasyonu bizzat yönetir gerekirse şehit olmaya razıydım. Ama karargahta bir tabanca ve beş mermi ile bu işi tek yapamam. Ama dışarıda olsaydım bir saat içerisinde bu operasyon biterdi. Kriz merkezinde bulunmayı gönülden isterdim. Adaletin yerini bulacağını ümit ediyorum.” şeklindeki dedi.

Kendisi ve Ordu komutanının tutumu ile yüzlerce askerin sokağa çıkmasının engellendiğini öne süren Angun, “Ben karargaha gitmesem Ordu komutanı yalnız kalacaktır daha farklı şeyler gelişecektir. Darbecilerin dengesini bozduğum asıl amaçlarını gerçekleştiremedikleri ortadadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın direnin demesiyle bende direndim, başkaları gibi kendi ailemle ilgilenmedim. Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı bile derdest edilmişse benim buradaki darbecileri nasıl derdest etmem bekleniyor” diye konuştu.

"ÇAMAŞIR LASTİĞİ İLE Mİ BAĞLAYACAKTIM"

Sorulan bir soru üzerin Albay Bahadır Erdemli’nin telefonla Vali ile görüştüğünü ifade eden Angun, ‘Darbecilerin başı Albay Erdemli miydi?’ diye sorulması üzerine, “Diğerleri daha pasifti, silahı bana çeken Bahadır Albay, bana göre aktif olan oydu, agresif davranan oydu” diye konuştu.

Bir avukatın “Komutanın makam odasında silahlarını aldığınız Albay Bahadır Erdemli ve Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili’yi neden derdest etmeniz?” sorusunu Angun, “Sayın Başkan affedersiniz, çamaşır lastiği ile mi bağlayacaktım, derdest edeceğim” diye cevapladı.

SEGBİS sistemi ile duruşmaya Osmaniye Cezaevinden bağlanan Albay Bahadır Erdemli ise savunmasında tüm iddialara ayrıntılı olarak cevap vereceğini ancak bugünkü duruşmada “Vali ile Bahadır Albay’ın telefonla görüştüğü” iddiasını ilk kez duyduğunu belirterek, bu konunun Vali tarafından teyit edilmesini istedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Vedat Koç ise Vali Mustafa Toprak’ın duruşmada zaten tanık olarak ifadesinin alınacağını söyledi.

Mahkeme heyeti, duruşmayı sonlandırarak, 4. Duruşmaya 10 Mart Cuma günü devam edilecek.

Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com- iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız