SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Vicdanınıza Sesleniyorum'

A- A+ PAYLAŞ

CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, geçtiğimiz günlerde TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu'nda Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresi bütçesi görüşülürken söz aldı ve fabrika özelleştirmeleri nedeniyle yaşanan sorunları dile getirdi.

Malatya Tekel Fabrikası'nın özelleştirme kapsamında satılırken üretime devam edeceğinin söylendiğini ancak fabrikanın tamamen devre dışı bırakıldığını belirten Aslanoğlu'nun bu konudaki eleştirileri, ayrıca büyükşehir konusunda söyledikleri tutanaklarda şöyle yeraldı:

"FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli komisyon, çok değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan, Maliye Bakanlığımızın çok değerli temsilcileri ve değerli basın; hepinize saygılar sunuyorum.

Müsaade ederseniz, ben biraz özelleştirmelerden dolayı içimde de kalan ama hep söylediğim fakat kimsenin anlamak istemediği duygularımı çok sade, çok açık, çok net, anlaşılabilir bir şekilde. söylemek istiyorum. Şimdi, Et-Balık Kurumu , Sümerbank, SEK, Tekel ve diğerleri hangi birini sayıyım.?- bunların hepsi birer üretim yapan kurumlardı.Yani ekmek veren işçi çalıştıran insanların ekmeğine ekmek katan kurumlardı. Ve oralarda istihdam vardı, üretim vardı. Şimdi vicdanlarınıza sesleniyorum. Bu kurumlar ne oldu.?Bunlar kaç paraya satıldı. Alanlar bu bu fabrikaların hurdalarını kaç paraya sattı. İsterseniz bir çok örnek verebilirim. Bu fabrikalar artık yok. Üretim yok, istihdam yok.Hatta bazı fabrikaların hurda değerleri özleştirmenin aldığı paradan daha yüksekti. Açık ve net söylüyorum bu fabrikaları gerekirse bedava verseydik. Ama o ilde bu fabrikalara karşın üretim yapacak istihdam yaratacak yeni tesisler kurma zorunluluğu getirseydik. Yani insanlara ekmek verseydik. Ve hiç pahasına satılan bu fabrikaların yerine şehrin dokusunu bozmadan birilerine rant sağlamadan daha iyi değerlendirilmesi gerekmezmiydi……

Şimdi, daha geçen yıl adeta sizlere yalvardım.Tekel özelleştirilirken yalvardım âdeta. Dedim ki : “Ayak sesleri geliyor, etmeyin, tutmayın. Bak, Adana fabrikası kapanacak.” Kâhin olmaya gerek yok. Özelleştirildiği gün dedim. “Bitlis fabrikası kapanacak,dedim hepsi kapandı. Malatya fabrikası kapanacak. Tokat kapanacak.” Bir Samsun kaldı. Onunda kapanması çok yakındır. Ve bu fabrikaların hepsi kapandı ama fabrika bina ve arsaları şehrin göbeğinde, şehrin en değerli yerinde, bunlar da tekel i alan yabancı firmaya kaldı hepsi. Yani özelleştirmeden Tekeli alan yabancı firmanın mülkiyetine geçti. Üretim bitti. Bunları hep burada söyledik. Bunlar olmayacak dediniz. Üretim devam edecek dediniz. Ama nerede üretim. Keşke siz haklı çıksaydınız. En azından bu tesisleri -Siz kapatacaksınız. Birbirimize niye samimi değiliz?- şimdiden kamu adına bir yerlere verin dedik. Arkadaşlar, 4 tanesi kapandı bir ay sonra. Makineler söküldü -bir ay sonra- bir tane makine kalmadı ve şu anda o binalar viran hâlde duruyor. Yarın -en azından özelleştirmeden şunu rica ediyorum- bu fabrikalara imar izni vermesinler, bu fabrikaları birilerine değişik rant yaratacak… En azından vicdanımızda bu sızlamasın, bunu söylüyorum.

Şimdi sıra şeker fabrikalarına geliyor. Ülkenin sosyal dengeleri gözetilmeden adrese teslim yoluyla satışa çıkarılıyor. Şeker fabrikalarının her birini ……..sabah, et balık kurumlarından bir tanesini satın almış bir kişiyi gördüm. Şimdi yerini söylersem olmaz. Et balık kurumunu almış bir ilimizde. 1500 dönümmüş buranın arazisi. ‘100 dönümünde faaliyet ve kesim yapıyorum, diğer 1400 dönümünde ise de kimine villa projesi yaptım, kimine gökdelen projesi yaptım. Ekmek peynir gibi satıyorum.” dedi. …………..

CAHİT BAĞCI (Çorum) – Var mı?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Ben bilmem. Ben kimseyi ihbar etmek... Çünkü hangi birini sayayım? Hangi ili sayıyım, siz bunların hepsini benden daha iyi bilirsiniz.

Şimdi Sayın Bakanım, şeker fabrikalarının her birinin arazisi çok değerli.örneğin Malatya Şeker Fabrikasının arazisi bin dönüm. Şehrin göbeği. Biz fabrikada üretimimizin devam etmesini istiyoruz.çünkü Malatyalının ekmeği . o fabrikanın üretimi kesilmesin. Yine korkum odur ki yarın birileri üretim yerine arazi rantı için bu fabrikayı satın alacaktır. Sonra ben bir kez daha uyarıyorum.Ben bir kez daha hepinizi uyarıyorum. Ve blok satışta halkın, bölgenin, bölge insanının satın alma olanağı yoktur. Eğer Malatya Şeker Fabrikası tek başına satılsaydı belki bölge insanı olarak bizler ön ayak olacaktık -Sayın Millettekilerim,bir kez daha uyarıyorum, burada- blok satış olduğu zaman ne gücümüz yeter ne de önder olabiliriz. Onun için bir kez daha yani yarın şeker fabrikasının da Tekelde olduğu gibi, Sümerbank’ta olduğu gibi bir şekilde aynı konuma gelmesinden son derece üzüntü duyacağımı söylüyorum.… Çünkü Tekele burada “Ayak sesleri geliyor” diye -geçen yıl olan arkadaşlarım bilir- “Ayak sesi geliyor arkadaşlar, kapanacak bunlar.” dedim ama maalesef… olmaz dediğiniz şeyler oldu.

Ayrıca, Sayın Bakan, büyük haksızlık yapılıyor Maliye Bakanlığında belediyeler konusunda. “Türkiye’de Büyükşehir belediyelerinin hiçbir zaman bir ayrıcalığı yoktur.” diyoruz ama siz 350 bin nüfuslu bir il, Büyükşehir belediyesi diye 35 kilometre etrafını genişletip örneğin -Gene isim vermek istemiyorum ben. Keşke 10 katı verin, 20 katı verin ama- Akyazı ilçesini Adapazarı Büyükşehire katıp da 35 kilometre bu taraftan Büyükşehir yapıp 500 bine getirirseniz ve 650 bin-700 bin nüfuslu mücavir alanda Şanlıurfa Belediyesinin aldığı paranın 4 katı para verirseniz büyük haksızlık yapıyorsunuz. Bugün 9 il mevcut Büyükşehirlerden daha büyük ama mücavir alanı siz genişletin. Türkiye’de 350 bin nüfuslu Büyükşehir var, 400 bin nüfuslu Büyükşehir var ama aldıkları paralar… Örneğin Malatya’nın nüfusu 500 bin, Büyükşehir değil, yılda aldığı para 60 milyon lira ama 350 bin nüfuslu bir Büyükşehir belediyesi yılda 160 milyon para alıyor. Bu bir haksızlıktır. Ben bunu artık dile getirmekten bıktım. Ama 700 bin nüfuslu bir Şanlıurfa’nın -20 kilometre, 35 kilometre genişletin 1 milyonu da geçer- hakkını yemek bu ülkede hiçbirimize yakışmaz. Trabzon’un hakkını yemek, Manisa’nın hakkını yemek, Denizli’nin hakkını yemek, Van’ın hakkını yemek… Hak yeniyor.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Denizli’ninki daha çok.

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) – 2010 yılında daha da azaltıyorlar zaten.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Başka bir vilayetin hakkını bize vermeyin ama Kocaeli’nde bir tane köy kalmadı, hepsi Büyükşehir kapsamına girdi arkadaşlar. Kocaeli ilinde bir köy yok, hepsi büyükşehrin. Tabii, siz bunu yaparsanız aynı şekilde özel idare payları da gelişmişlik seviyesinin çok altında kalan iller -öbür illerin emlak geliri var, vergi gelirleri var, reklam gelirleri var- kişi başına verildiği için bir Van’ın gelişmişlik seviyesiyle, 500 bin nüfuslu bir Van aldığı parayla -bilmem- Kocaeli Büyükşehirle 10 katı fark olursa bu o kadar büyük boyutlara gidiyor ki, bunun çok büyük haksızlıklar… Bir kez daha bu iş İçişleri Bakanınındır ama bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum.

Sayın Bakanım, varlık barışı çok konuşuldu bende bu konuda büyük bir haksızlığın olduğunu bir kez daha belirtiyorum. Malatya Muhasebeciler Odası ve , Malatya Kayısı Borsasından aldığım yazıları şimdi size takdim edeceğim. bu insanlar çok sade ve dürüst esnaflar.bunlar küçük esnaf ve KOBİ . Bu insanlar temsil ettikleri esnaf adına Diyorlar ki : “bu gününe kadar sorunlu çalışan bir çok kurum zaten sorunlarını çözdü. Ama dürüst çalışan küçük esnaf henüz daha çözemedi. o üç aylık fark da küçük esnafa büyük sorun doğuracaktır..” Bu insanların dediklerine kulak verelim Sayın Bakanım. KOBİ’ler, küçük esnaflar, bu talepler Malatya’daki tüm muhasebecilerin, ortak dileği. Yine onbinlerce kayısı üreticisinin temsil eden kayısı borsasının talebi.şimdi bu talepleri size takdim ediyorum.yani sonuçda üç ayı bizden esirgemeyin diyorlar.başka bir şey istemiyorlar.başkasına verilen hakkı bize niye vermiyorsunuz diyorlar.

Sayın Bakanım, 5084 ve 5675 sayılı Teşvik Yasası ile ilgili bir kez daha görüşlerimi açık ve net belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, ek süre veriyorum.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Eski teşvik ile yeni teşvik arasında çok büyük fark var. Eski teşvik direkt üretime yönelikti, eski teşvik direkt istihdama yönelikti, eski teşvik direkt özellikle küçük ve orta ölçekli firmalara istihdam sağlamada büyük olanak sağlıyordu. -en azından elektrik desteği- faydası vardı .onun için 5084 ve 5675 sayılı Teşvik Yasasının 2012 senesine kadar uzatılması kaçınılmazdır. Artık insanlar uzatıldı, uzatılmadı dan çok uzatın ve önlerini görsünler. Ve hemen yarın yeni yıl gelmeden gerçek üretim yapanların önünü açın. Yine bu konuda Malatya Ticaret ve Sanayi Odasının yazılı talebini de sizlere sunuyorum.Sayın Bakanım.

Yine, Sakarya Üniversitesi’nden hiç ilgim olmamasına rağmen, bana faks gelmiş ve ismime gelmiş. Diyor ki: “Yalvarıyorum Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine, bana şurada 6,5 dönüm arazi var. Bunu üniversiteme verin ki, ben şey yapayım.” Ben bunu da takdim edeceğim size. Benim tüm sivil toplum örgütlerinden gelen her şeyi size takdim etmek görevimdir.

Değerli arkadaşlarım, yine, teşvikte elektrik bedeli iadelerinde sorun var Sayın Bakanım. Öncelikle bekleyen elektrik alacaklarının öncelikle ödenmesi gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, birazda tabii afetler konusunda görüşlerimi ileteceğim. bu ülkede çok tabii afet oluyor. Özellikle, tabi afetlerde yaşanan sorunlar karşısında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi ve Sosyal Ğüvenlik lKurumu çalışanların duyarlılığına teşekkür ediyorum.Ancak Gelir İdaresindeki arkadaşlarımızın yetkileri belli. Sayın Bakanım bu konuda daha geniş yetkiler vermesi lazımdı. Çok farklı sonuçlar doğacaktır. İstanbul’da yaşanan sel felaketinde herhâlde Malatya’ya yaklaşık 80-90 tane bize hayır yapan, okul yaptıran, sağlık ocağı yaptıran dostlarımız ve hem de çok büyük zarara uğradılar, . Çizmeyi giydik, bir ay oradaydık. Şimdi, ben sel felaketinin nedenlerine hiç değinmeyeceğim. o ayrı bir olay ama Maliye Bakanlığı teşkilatındaki arkadaşlarım, Gelir İdaresi Başkanımın, Başkan Yardımcımın duyarlılıklarına,ayrıca -hiç tanımam, bilmem- İstanbul Güneşli Vergi Dairesine teşekkür ediyorum. Sosyal Güvenlik Kurumunun ,mükellef borçlarının 15 ay süreyle ertelemesi felakete uğrayan insanlara psikolojik olarak çok büyük destek olmuştur.ancak Maliye Bakanlığı böyle bir uygulamayı yapamadı. Ancak bir aylık bir erteleme yaptı.

Sayın Bakanım, bu bir sel, felaketti. Allah kimsenin başına vermesin. Bu insanların Her şeyleri yok oldu. Özellikle oradaki turizm tesisleri, oteller ve bir sürü üretim yapan fabrikalar var. Şimdi dikkatinize sunuyorum. bu insanların bir tarafında KDV alacağı var sizde. İster yatırımdan doğmuş ister işletmeden doğmuş olan KDV alacakları var. Hem de 5-6 milyon civarlarında. Bir tarafta 5-6 milyon KDV alacakları olmasına rağmen diğer taraftan muhtasar sosyal güvenlik primi ve elektrik borçlarından dolayı bu firmalara icra takibi yaptırılıyor. En azından mevcut borçlarının bu KDV’ alacaklarına mahsup edilmesi, iki yıl süreyle de bu uygulamanın devam etmesi halinde yine sizden bir sürü alacağı kalır. Sayın Bakanım. En azından Maliyenin bunu yapması lazım. Bu insanlar çok perişan durumdalar, Ben, gene söylüyorum. Gelir İdaresi Başkan Yardımcım, hakikaten duyarlılığına, Sayın Başkanıma, tüm arkadaşlara ve hiç tanımadığım, bilmediğim, dostlarımızın söylediği Güneşli Vergi Dairesine teşekkür ediyorum.

Sayın Kamu İhale Kurumu Başkanım, Kamu İhale Kurumu ihalelerin şeffaf yapılması için böyle, bu şekilde kurulmuş bir kurum arkadaşlarım ama ihale yaptığın zaman insanları perişan eden idarelere siz ceza vermezseniz… İhale yapan kurumlar “İhale yaptım.” diyor, ödenek koymuyorlar, insanları batırıyorlar. Devlet kimseyi batırmaz. Ya o ihaleyi yapmasınlar yahut ödeneği neyse koysunlar. Örneğin Ankara Metrosu kaç paraya ihaleye çıktı, ne zaman çıktı? Niye bitmiyor? Veya insanlar -X, Y, Z- yatırım yapıyor, para harcıyor, batıyor insanlar Sayın Bakanım. Niye? Ödenek yok diyoruz. Devlet adam batırmaz. Ben özellikle firmaların korunması amacıyla bunun da mutlaka ödeneği kadar bir şekilde mutlak bunların belirlenmesinin nasıl… O da sizin, firmaları korumak da sizin göreviniz. Ben bu konuyu dikkatinize sunuyorum.

Sayın Bakanım, geçici ilmühaberi Türk Ticaret Kanunu’ndan çıkaralım. Siz de rahat edin, biz de rahat edelim. Türk Ticaret Kanunu’ndan hisse senetleri ve hisse senetleri geçici ilmühaber kavramını çıkarırsak artık herkes hisse senedi basmak zorunda dersek vergi denetim elemanlarım da rahat eder, siz de rahat edersiniz, herkes rahat eder. Herkes de bilir ki yani sade hisse senedi devriden dolayı bu muafiyet var, geçici ilmühaber kavramı girmiyor. Onun için bu kavramı kaldıralım.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Sorun mu var?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yok hayır sorun ben bilmem var mı yok mu Halil Bey, siz bilirsiniz.

Yani geçici ilmühaber kavramı artık Türk girişimcisine, Türk yatırımcısına çok şey geliyor, herkes korkar oldu.

Yine, -Sayın Kızılcıklı söyledi- spor kulüpleri müşterek borçlu, müteselsil kefil dedi. Sayın Bakanım, spor kulüpleri dernek olarak yönetilirse özellikle bu yapıyla, Dernekler Kanunu’yla yönetilirse yine -insanlar sadece para almıyor, pul almıyor- bir tane spor kulübü yöneticisi bulamayacağız çünkü müşterek borçlu, müteselsil kefil, insanlar parasını veriyor, pulunu veriyor, hadi arkadan beş sene sonra haciz, tüm malına…

HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) – Kulüpler Yasası çıkartalım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) – Yani bir tarafta Dernekler Kanunu bir tarafta spor kulüpleri ya vergi doğurmayın, doğurtturmayın, baştan kesin ama vergi olayı olduktan sonra da artık Türkiye’de önümüzdeki süreçte bir tane spor kulübü yöneticisi bulamayacağız. Bu nedenle spor kulübü borçlarının bir kez daha ele alınıp, nasıl çözüleceğini hep birlikte tartışmalıyız.

Bir de, bu İsviçre konusunda Sayın Bakanım, arkadaşlarımı bir aydınlatırsanız, mutlu olacağım. Hakikaten İsviçre ile gizli hesapların açıklığa kavuşturulması konusunda anlaşma yapıldı mı? Bundan sonraki süreç için mi geçerli? Yoksa daha önceki süreç için mi gerekli? Bu konuda kamuoyunu bir aydınlatırsanız teşekkür ederim."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız