SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Yabancı İstihbaratın İşi..'

A- A+ PAYLAŞ

Malatya İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce, Türkiye'deki birçok Alevi olaylarının dış istihbarat örgütlerince çıkartıldığını savunarak, son yapılan Alevi mitinginin de yine istihbarat örgütlerince tertiplendiğini iddia etti.

İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Alevi mitingi ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, "Bu sorun bizim Alevilerimizin sorunu değil. Bizim Alevi kardeşlerimizin meselesi değil bu mesele. Bu mesele yıllardır Alman istihbaratının tezgahladığı bir oyunun artık dışa vurulması, açıkça sahneye konulması hadisesidir. Ben böyle görüyorum. Önce Alisiz Alevilik icat edilmeye çalışıldı. Sonra Aleviliğin ayrı bir din olduğu yönünde bir kampanya başlatıldı. Sonra Aleviliğin Hititlerden intikal ettiği, işte bir Anadolu dini olduğu yönünde görüşler ifade edildi. Tabi bunların hiç birisinin bizim tabanda, tavanda Alevi vatandaşlarımızın üzerinde pek fazla bir etkisi yok. Ancak, Aleviliği kendi gelecekleri için kullanmak isteyen zümreler, gruplar, hatta devletler ve istihbarat birimleri çalışmalarını aralıksız olarak sürdürdüler ve bugünkü bu durum ortaya çıktı" dedi.

Prof. Dr. Çöhce, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Kahramanmaraş olaylarını, Çorum olaylarını, Sivas olaylarını çıkaranlar bugün bu Alevileri sokağa döken, yürüten kişilerdir. Bunu iyi görmek gerekir. Sivas'taki hadise ile Sünnilerin bir alakası yok. Sivas bir provokasyondur. Eğer Sivas olaylarının aydınlatılmasını istiyorlarsa, Alevilerin Ergenekon soruşturmasının derinleştirilmesinde, devlete, hükümete destek vermeleri gerekir. Oralarda aranması lazım. Bu vatanda, bu meseleler, Gazi olayları, Çorum olayları, Tokat olayları ve Sivas olayı Sünni-Alevi meselesi değil. İstihbarat birimlerinin veya Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak isteyen içteki ve dıştaki grupların Alevi vatandaşlarımızın üzerinde oynadıkları oyundan ibarettir. Böyle eşit hak istemek, şunu, bunu istemek biraz garip kaçıyor. Şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenler, aklı başındaki yöneticiler hiç bir şekilde Alevi-Sünni ayrımı yapmadılar. Alevi, Vali de olabiliyor, profesör de olabiliyor, her şey olabiliyor. O zaman daha neyin eşitliğini konuşuyoruz. Neyin eşitliğini istiyoruz.
Bunları dikkatlice irdelemek lazım. Alevi vatandaşlarımızın nereye çekilmek, nereye götürülmek istendiğini iyi bilmek lazım. Bugün İslamsız Alevi nasıl olur? Bunu iyi anlamak lazım. Şimdi yeni bir din midir? Şimdi cemevlerini istiyorsunuz, o zaman tekke ve zaviyelerinde açılması lazım. Nakşibendi Tekkesi'nin de açılması lazım. Cemevleri budur. Buna karşısınız. Öbür taraftan laikliğin sigortasıyız diyeceksiniz, beri taraftan da cemevlerinin tanınmasını isteyeceksiniz. Camiyi red edeceksiniz, ondan sonra Müslümanım diyeceksiniz. Bunlar nasıl açıklanıyor, bilemiyorum. Bunların artık oturulup açıkça konuşulması lazım. Art niyetten uzak, herkes içindeki, cebindeki, eteğindekini dökmesi lazım. Bu meselenin artık bir Alevi-Sünni meselesi olmadığını, şimdiye kadar Aleviler üzerinde oynanan oyunlarda Sünnilerin her hangi bir rolünün olmadığının bilinmesi gerekir."

Cöhce, "Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde Alevisi, Sünni'si, Kürdü, Türkü, Çerkezi hepsi, yani bütün vatandaşlarımız belirli bir hedefin konumundalar. Bu hedef, bu tehdit, bütün bu varlığı ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Türkiye'ye hakim olmayı amaçlıyor. İçerde de bizi bir birimize kırdırarak, kendi işini kolaylaştırmak istiyor. Bu oyuna gelmemek lazım. Özellikle aydınların bu tür oyunlara çanak tutmaması lazım" diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız