SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Yapmadım.. Bilmiyorum.. Hatırlamıyorum.."

0
Güncellendi - 2017-03-16 01:07:48
A- A+ PAYLAŞ

FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz Darbe girişiminde Ankara ve İstanbul’dan sonra darbe girişimcilerinin en önemli noktalarından birisi olan Malatya’daki 28’i tutuklu 76 sanıklı darbe girişimine ilişkin davasının 7. duruşması yapıldı.

2 TUĞGENERAL DE GETİRİLDİ

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce duruşma salonuna dönüştürülen Yakınca Spor Salonu’nda görülen Malatya Darbe Girişimi Davasının 7. Duruşmasına tutuklu sanıklardan 2. Ordu eski Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile 2. Ordu eski Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun, 2. Ordu eski İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili (fotoğraftaki), 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş ile birlikte tutuklu subay ve astsubaylardan 14 sanık duruşmada hazır bulunurken, tutuksuz 3 sanık da duruşmada yerini aldı.

Durumda hazır bulundurulan tutuklu sanıklardan 2. Ordu eski İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş, tutuldukları Osmaniye Cezaevi’nden Malatya’ya getirildi.

Duruşmaya 2.Ordu Plan Hareket Eski Şube Müdürü Albay Bahadır Erdemli, 2. Ordu Eski Harekat Başkanı Albay Erkan Varol, İstihkam Alayı Eski Tabur Komutanı Yarbay Ahmet Üçbudak, 2. Ordu’da görev yapan Binbaşı İbrahim Dede, tutuklu bulundukları Rize, Tokat ve Düzce Cezaevlerinden SEGBİS üzerinden katılıyor.

TUĞGENERALİN İFADESİ..

Malatya’daki. Ordu eski Komutanı Orgeneral Adem Huduti ‘ninde snıkları arasında yer aldığı 76 sanıklı darbe girişimi davasında ifadesi alınan 2. Ordu eski İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili’nin darbeden 1 gün önce Ankara’daki darbecilerle telefon görüşmesi yaptığına dair kayıtlar çıktı. Sevgili ise bu konuşmaların emir astsubayı ile habercisinin yapmış olabileceğini iddia etti.

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dinlenen tutuklu sanık Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, savunmasında izin planlamasına göre 15-31 Temmuz'da izne ayrılmayı planladığını belirterek, "Ordu komutanım değişiklik yaptı ve kurmay başkanının izne gidecek olmasından dolayı kalmamı istedi. Çocukları erkenden gönderdim, aileme de gelemeyeceğimi söyledim. Kurmay başkanımız izin kağıdını alınca vekil olarak kaldım. İznimi alabilsem olay akşamı Ankara'da olacak ve olayları görmeyecektim." İddiasını ileri sürdü.

Sıkıyönetim mesajları emirlerini 2. Ordu Harekat Merkezinde okuduğunu bildirerek, mesajları ordu komutanına arz etmek için konutuna gittiğini, olumsuzluk yaşanmaması nizamiyelerin giriş çıkışlarına dikkat edilmesi şeklinde emir verdiğini, Bu emirin gelen mesajla ilgili olmadığını, idari bir tedbir olduğunu iddia eden Sevgili, "Odamdaki telefondan mesajda ismi bulunan Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ü aradım, 'bu evrakın mahiyeti nedir' diye sordum. O da bana 'ordu komutanına arz edin' diyerek telefonu yüzüme kapattı. Darbe girişiminden önceden haberim olmadı. Daha sonra ordu komutanının konutuna gittik. Ordu komutanımız evrakları kapıda inceledi ve 'ordu karargahına gidelim' dedi. Ordu komutanının makam aracına bindik. Genelkurmay başkanı ve sıralı komutanlıklara ulaşamaya çalıştık. Karargaha gelince ben, Zeki Karataş ve ordu komutanın odasına girdik. Ankara'daki komutanlara ulaşamaya çalışıp, televizyondaki gelişmeleri takip ettik. Ordu komutanı, makamdayken bağlı birliklere emir dışı hareket edilmemesi emrini verdi. Kurmay başkanı Avni Angun karargaha geldi. Başından gelenleri anlatarak, bizimle gelişmeleri takip etmeye başladı. Komuta katı koridorunda kurmay başkanı ile Albay Bahadır Erdemli arasında tartışma çıktı. Bahadır Albay silah çekti, koruma astsubayı Fatih Gürcan kurmay başkanının koluna girip odasına götürdü. Herkes birbirine bakıyor kimse bir şey yapmıyordu. Bahadır Albay, kurmay başkanı ordu komutanını odasındayken elindeki silahın namlusu kendisine dönükken 'alın beni vurun komutanım' diye bir şey söyledi, emir subayı araya girip silahı aldı." İfadelerini ileri sürdü.

Tutuklu sanık Tuğgeneral Sevgili, Albay Bahadır Erdemli'nin ordu komutanının odasına girdiğini ve kurmay başkanı Avni Angun'un kendisi hakkında dedikodu yaptığını ve odadan çıkmasını istediğini anlatarak, "Odadan çıktık, Bahadır Albay kurmay başkanına kelepçe takmaya çalıştı, benden yardım istedi. Ben de yaptığının yanlış olduğunu söyledim ve bana 'tak' dediği kelepçeyi 'takmıyorum' dedim." İddialarını ileri sürdü.

“ORDU KOMUTANI EMİR VERDİ, YÜZBAŞININ YANINA GİTTİM”

Darbe girişimi sırasında komuta katında yaşananları dile getiren Sevgili, Ordu Komutanı Huduti’nin emri ile nizamiyede görev yapan Yüzbaşı Kemal Keskin’in yanına gittiğini belirterek, “Ordu komutanının Yüzbaşı Kemal Keskin'i ikna etmemi, güvenlik güçlerine zorluk çıkarmamasını söylememi emretti. Keskin ise 'komutanım ben buradan ayrılmayacağım, polisin ordu karargahına girmesi ne demek. Burada ordu komutanı var. Burası bizim namusumuz' dedi." İfadelerini iddia etti.

Tuğgeneral Sevgili, ordu komutanıyla karargaha geldikten sonra kimseye herhangi bir emir vermediğini savunarak, "Malatya kara havacılık eski komutanının göreve devam etmesi ve İnsanlı Keşif Uçağı (İKU) hazırlanmasını da emretmedim. Böyle emirleri sözlü dahi olsa vermem. Ordu komutanı uçak talebi Ankara'daki kara havacılık komutanlığından yapılmaktadır." Şeklinde savunmada bulundu.

“ORDU KOMUTANI VALİYE SİLAH SESLERİNİ DİNLETTİ”

"Vali, ateş edilmediğini söyledi ama ateş devam ediyordu. Ordu komutanı telefondan sesleri dinleterek valiye 'ateş edilmiyor diyorsunuz ama ateş ediliyor' dedi. Ordu komutanı ateş kesilince Albay Bahadır Erdemli'yi ikna edip teslim olması yönünde emir verdi. Silahlarını bırakıp teslim olduğu sırada emir subaylarından birisi bana silah doğrultup 'şöyle geçin' dedi böylece ben de emniyete teslim edilecekler arasına katıldım."

Darbeyi önceden bilmediğini iddia eden Sevgili, "Darbeden, gelen mesajlardan sonra haberdar oldum. Önceden haber almadım. Karagah dışına ve şehir içine birlikte çıkartmadım, bu yönde emirde vermedim. Gelen mesajı ordu komutanına arz ettim. Onun yanından ayrılmadım, emirleri uyguladım. Görevlendirme listesinde ismimin yer almasındann bilgim yoktur. Kendimden alt rütbedeki birisinden emir almadım. Tehlikeli ve önemli olan mesajı biran önce ordu komutanına ulaştırıp şahsi sorumluluktan kurtulma çabam vardı." diye iddiada bulundu.

“ORDU KOMUTANINI ORADAN KAÇIRAMAZDIK”

Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili savunmasında şu iddialarda bulundu; “ Ordu komutanını Ankara'ya kaçırma iddiası çok komik. Kurmay başkanının, emir subayı ve korumaların bulunduğu bir ortamda ordu komutanını kaçırma iddiası çok komik. Kurmay başkanı bana 'maksadınız nedir?' diye sormadı. 'Kimler var, maksatları ne?' diye sordu. Ordu komutanını odasındayken sohbet ederken kurmay başkanı 'yanlış siyasetten ve darbenin yanlış olduğu' şeklinde ifadeler kullandı. Darbe girişimine katılanlar listesinde benim ve emir astsubayımın bulunması gerçek yaşanılanlarla bağdaşmamaktadır."

SORULAR VE CEVAPLAR: ORDU KOMUTANI İLE ARAMIZ İYİYDİ

Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un; “Bu mesaj emrinde Kurmay Başkanı Avni Angun’u haberdar ettiniz mi?” sorusuna “Hayır, önemli bir evrak olduğu için Ordu Komutanımızı arz etmeye gittik. Kurmay Başkanımıza arz etseydik, zaman kaybı olurdu.” şeklinde, “Konutunda, Ordu Komutanı mesajı ilettiğinizde iletilen mesajın sıkı yönetim mesajı olduğunu anladı mı?” sorusuna “Evet anladı. ‘Evrakın altında imzası olanların bu evraka imza atma yetkisi var mı?’ dedi.” şeklinde, “Nizamiyede Yüzbaşı Kemal Keskin’in görevlendirilmesinde bir emrin oldu mu?” sorusuna “Hayır, ben emir vermedim.” şeklinde, “Kurmay Başkanını gelişmelerden bilgilendirdin mi?” sorusuna, “Nezaketen olabilirdi, ama kanunen Kurmay Başkanlığına vekaleten ben bakıyordum. Sonuçta ben vekilim, böyle bir ağır evrak var, ben bu evrakı direkt ordu komutanımıza yetiştirdim” şeklinde, “Karargahta ilk olarak uzun namlulu silahları kimin elinde gördün?” sorusuna “İlk olarak emir astsubaylarının elinde gördüm. Sonra Bahadır Erdemli’nin elinde gördüm” şeklinde, “Bahadır Erdemli’ye neden uzun namlulu silah ile dolaştığını sormadın?" sorusuna , “Kurmay Başkanına silah çektikten sonra uzun namlulu silahı neden taşıdığını sormadım.” şeklinde, bir soru üzerine Sevgili, “Makam odasında Bahadır Erdemli, elindeki silahı Kurmay Başkanı Avni Angun’a uzattı, ama Kurmay Başkanı silahı almadı.” şeklinde, “Yarbay ile Binbaşının neden kelepçelendiğini sordun mu?’ sorusuna, ‘Hayır sormadım.’ şeklinde, “Ordu komutanının emri ile nizamiyeye gittiğini söyledin. Yüzbaşının ordu komutanının talimatını dinlememesi doğal mı?” sorusuna, “Doğal değil. Tam bir kriz ortamıydı. Vazgeçmesini söyledim. Elinde G3 uzun namlulu silah vardı.” şeklinde, ‘O gece için darbecidir diyebileceğin kimler var’ sorusuna, “Ben böyle bir isim vermeyi uygun görmüyorum.” şeklinde, bir soru üzerine, “Ordu komutanı kendisini darbe yanlısı değildi. Gelişmelere baktık. Darbe yanlısı olduğu yönünde bir şey söyleyemem. Gelişmeleri beraber takip ettik. İlk zaman hepimiz bekledik. Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarına ulaşmaya çalıştı. Ben darbe yanlısıdır diye bir şey söyleyemem.” şeklinde, “Adem Huduti’nin sana karşı tavrı nasıldı?” sorusuna “İyiydi, yapılan siyasetin yanlış olduğunu, darbenin yanlış olduğunu şeklinde konuşmalar geçti. Olayların çıkmamasını istiyordu” şeklinde, “Yurttu Sulh Konseyinin yayınladığı mesaj ile senin ifadelerinde paralellik olduğunu düşünüyormusun?” sorusuna “Ben kendi düşüncelerimi iade ettim” şeklinde, "Ordu komutanının sıkıyönetim formuna kanunsuzdun diye şerh düştüğünü gördün mü?" sorusuna "Yazarken değil, söylerken duydum." şeklinde,

Bir avukatın, “Yarbay ile Binbaşının neden kelepçelendiğini sormadınız mı?” sorusuna “Herkes gibi bende bekleyenler arasındaydım.” şeklinde, “Karargahtan dışarı isteyen çıkabilir miydi?” sorusuna, “Bilmiyorum” şeklinde cevap verdi.

Tutuksuz sanık Yarbay Suat Özocak’ın, “Kışlaya benim alınmadığımı söylediğimde, alınmadığıma sevindiğinizi söylediniz. Kışlaya giriş ve çıkışın engellenmesi emrini kim verdi?” sorusuna, “Ordu komutanımızın emrinini almadın karargaha kimsenin giriş ve çıkış yapmasını, araç giriş ve çıkışların olmamasını istedim. Çünkü neyin ne olacağını bilemiyorduk. Nizamiyede görevlendirilen subayı tanımıyorum.” şeklinde cevap verdi. .”

YÜZBAŞIDAN TUĞGENERALE: BİR KURMAY YÜZBAŞI NİZAMİYEDE GÖREVLENDİRİLİR Mİ?

Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili; Yüzbaşı Kemal Keskin’in; “Beni nizamiyeye siz mi görevlendirdiniz?” sorusuna, “Ben bir subay görevlendirilmesini istedim.’ şeklinde, “Benim görevlendirildiğimi ne zaman öğrendiniz?” sorusuna, “Ordu karargahına girdikten sonra öğrendim.” şeklinde, “Bir kurmay yüzbaşının , bir karargah yüzbaşının nizamiyede ne işi var? Ne işi var diye düşünmediniz mi” sorusuna “Ben bir subayının görevlendirilmesini istedim. Emri Harekat Başkanına verdim.” şeklinde, ‘Nizamiyeye kiminle geldin, Ordu komutanına ne söyledin?” sorusuna da “Nizamiyeye önce kendim geldim. Sonra yanıma Zeki Karataş general ile geldim. Ordu komutanına ‘Yüzbaşı oradan ayrılmayacağını söyledi’ dedim. Ordu komutanı da, ‘Bekleyelim’ dedi.” şeklinde cevap verdi.

DARBE GİRİŞİMİ KADROSUYLA TELEFON KAYITLARI ÇIKTI… AMA BİLMİYORUM

Bir avukatın darbe girişiminden 1 gün önce Ankara’da darbe girişimine karışan kişilerle telefonla konuşup konuşmadığını sorması üzerine Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, “Bilmiyorum” dedi. Bunun üzerine avukatın. HTS kayıtlarının olduğunu, Tümgeneral Mehmet Dişli ile 14 Temmuz günü saat 21.00 sularında görüşme kaydının olduğunu belirtince, sanık Sevgili, “Ben konuşmadım” dedi. Araya giren Avukatın, “Siz cep telefonu HTS’sine göre görüşme yapılmış’ deyince, “Telefonum makamdaydı, emir astsubayım ya da habercim görüşmüş olabilir” şeklinde cevap verdi.

Avukatın, 15 Temmuz’da saat 00.00 sularında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan ile görüşüldüğünü de sorunca, Sanık Tuğgeneral Sevgili, “Görüşme yapmadığını, bilmediğini,hatırlamadığını” iddia etti.

Burhan KARADUMAN, Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

1 yorum yapılmış

  • taner (7 yıl önce)
    Yahu kimse suçlu değilmiş..Kimse yapmamış..Kimse karışmamış..E tamam o zaman,hadi herkes dağılsın evlerine..dimi yani?..Hatta Sayın Hakim,tutukluların gözlerinden mi öpelim ne edelim?.. bırakın bu safsataları kardeşim..Memlekette 250ye yakın şehit verilmişken,yüzlerce kişi gazi olmuşken;yok efendim bilmiyorduk,yok efendim kimsenin zarar görmemesi için ağırdan aldık,yok efendim izine gidecektim,yok efendim kim beni neden buraya çağırdı bilmiyordum,yok efendim ordaydım ama hatırlamıyordum gibisinden hikâyelerine KİMSE KANMAZ.. Milleti aptal yerine koyanların asıl KENDİLERİ APTALDIR..
    0
    0
    Yanıtla