SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Yaptığı İlk Şey Bu Değil..!"

0
Güncellendi - 2015-12-28 04:19:31
A- A+ PAYLAŞ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, "Genelkurmay Başkanı cezaevine atılırken, rütbeleri sökülürken sesi çıkmayan Genelkurmay'a bir şey söylemek istiyorum; eğer Yarbay'a soruşturma açarsan, sadece Yarbay'a soruşturma açmış olmazsın, bütün şehitlere soruşturma açarsın ve bütün şehitlerin ruhuna saygısızlık edersin. Ve sen eğer böyle bir soruşturma açarsan, siyasetin emrine girdiğini göstermiş olursun. Bunu sert bir tepkiyle karşılayacağımızın bilinmesini istiyoruz" dedi.

Akçadağ'da muhtar ve partililerle bir araya gelerek, ilçenin sorunlarını dinleyen Ağbaba, gazetecilere gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu. 

CHP heyeti olarak 20 günde 6 şehit veren Osmaniye'ye ziyarette bulunduklarını ifade eden Ağbaba, "Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun görevlendirmesiyle son dönemde Türkiye'de en çok şehit veren ilimiz Osmaniye'ye hem ziyarette bulunduk hem de taziyeye gittik. Önce Türkiye'nin gündemine gelen, o da hemşerimiz Ali Yüzbaşı'nın şehit olmasıyla birlikte ağabeyinin söylemiş olduğu şeyler Türkiye gündemine oturdu. Türkiye, aslında şehit Yüzbaşımızın ağabeyi Yarbay'ın ağzından insanların duygularını öğrendi. Dün onunda söylediği gibi, birçok kişinin söylemek istediği, birçok kişinin düşündüğü, 'ama benim söylediğim bir şey' diyor, Yarbay. 'Niye bu kadar gündeme geldiğini de anlayamadım?' diyor. Biz, önce Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği iddiasıyla cezaevinde bulunan 2 kişiyi ziyarete gittik. Yüzbaşı'nın cenazesinde slogan attığı iddiasıyla cezaevine atılan 2 kişiyi ziyarete gittik. Orada ağız okuma yöntemiyle, 2'si de berber cezaevine koyuyorlar, Cumhurbaşkanına hakaret ettiği için. Biliyorsunuz büyük infiale yol açtı Yüzbaşı'nın şehit edilmesi. Orada Yüzbaşı'nın ağabeyi de bazı gerçekleri dile getirdi. 'Düne kadar neden çözüm diyorsunuz? Şimdi neden savaş diyorsunuz?' diye sordu. Aslında herkesin içinden geçen bir gerçeği sordu. Yarbay ile ilgili sosyal medyada birçok yerde olağanüstü bir karalama kampanyası başlatıldı. Özellikle aktroller, AKP'ye yakın yandaş medya Yarbay'a yapmadıkları hakaret kalmadı. Ne paralelliği, mezhebiyle ilgili ve etnik kimliğiyle ilgili çok şeyler söyledi. Yüzbaşı da Malatyalı, bir yoksul ailenin çocuğu. 1980'li yılların başında Osmaniye'ye taşınmış yoksulluk nedeniyle, orada yaşamlarını sürdüren bir aile" dedi.

"BUNU SERT TEPKİYLE KARŞILAYACAĞIMIZIN BİLİNMESİNİ İSTİYORUZ"

Ağbaba, Genelkurmay'a bir çağrıda bulunarak, şunları söyledi: "Genelkurmay'ın Yarbay ile ilgili bir soruşturma açtığını duyduk. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Dün, Yarbay'ın da söylediği gibi 'Genelkurmay Başkanı'ndan terör örgütü yaratanlar, kuvvet komutanlarından terörist yaratanlar, Yarbay'ı da açığa alabilirler' diyor. Dün kuvvet komutanları içeriye alınırken gıkları çıkmayan, Genelkurmay Başkanı cezaevine atılırken, rütbeleri sökülürken sesi çıkmayan Genelkurmay'a bir şey söylemek istiyorum; eğer Yarbay'a soruşturma açarsan, sadece Yarbay'a soruşturma açmış olmazsın, bütün şehitlere soruşturma açarsın ve bütün şehitlerin ruhuna saygısızlık edersin. Ve sen eğer böyle bir soruşturma açarsan, siyasetin emrine girdiğini göstermiş olursun. Bunu sert bir tepkiyle karşılayacağımızın bilinmesini istiyoruz."

"ASKERLİK, BİRİNİN HIRSI İÇİN ŞEHİT OLMA YERİ DE DEĞİLDİR"

Şehit Hakan Aktürk'ün kız kardeşi ile Cumhurbaşkanı arasında geçen telefon görüşmesi hakkında da açıklamada bulunan Ağbaba, "Taziye ziyaretinde yine kulaklarımıza inanamadığımız, dehşete düştüğümüz bir şeyi de öğrenmiş olduk. Burdur'da şehit olan Hakan Aktürk'ün eşini Cumhurbaşkanı arıyor. Eşi konuşamıyor, şehidin kız kardeşi konuşuyor. Kız kardeşi diyor ki, 'Siz Başbakan mısınız, Cumhurbaşkanı mısınız?' Telefondaki de 'Ben Cumhurbaşkanıyım' diyor. 'Sayın Cumhurbaşkanı, bizi anlayabilmeniz için sizin de çocuğunuzun kırmızı bayrağa sarılıp gelmesi mi lazım?' diyor. 'Siz oyunuzu artıracaksınız diye, seçimi kazanamadınız diye, bizim kardeşlerimizin ölümünü reva görüyorsunuz' diyor. Cumhurbaşkanı, hepimizi hayrete düşüren, Türkiye'yi dehşete düşürecek bir cevap veriyor. 'Senin kardeşinde askerlik mesleğini seçmeseydi' diyor. Şehidin kardeşi de, 'sen bize başka bir meslek mi bıraktın ki, askerlikten başka bir meslek seçelim?' diyor. Bir Cumhurbaşkanına, bir devlet adamına, herhangi bir insana yakışacak bir söz değil bu. Biz tabi Cumhurbaşkanını istifaya çağıracak değiliz. Cumhurbaşkanını özür dilemeye çağıracak değiliz. Çünkü Cumhurbaşkanı'nın yapmış olduğu ilk şey bu değil. Geçmişte de, 'askerlik yan gelip yatma yeri değildir' demişti. Ama askerlik birilerinin hırsı için ölme yeri, şehit olma yeri de değildir. Birilerinin çıkarı için, birilerinin iktidarı için, şehit verme yeri de değildir. Sen çocuklara 'askerlik mesleği seçme' derken, herkes senin oğlun kadar şanslı değil. TÜRGEV yoluyla arsa kapatamıyor, gemicik alamıyor. Hızla zenginleşemiyor senin çocukların gibi. Türkiye maalesef yoksulluğun kıskacında. Kaos olsun, hükümet kurulmasın, askerler ölsün diye, bir anlayış olamaz. Bu anlayış budur. Bu söz, hepimizin yüreğini yakan bir söz. Askerlik, Türk toplumu tarafından kutsal meslek olarak kabul edilmiştir. Bunu kimse tartışmaya açmamalıdır" ifadelerini kullandı. 

"BUGÜN BURAYA GELMEMİZİN EN BÜYÜK SORUMLUSU CUMHURBAŞKANI, İKİNCİ SORUMLUSU DA MHP'DİR"

Türkiye'nin hızla bir seçime gittiğini dile getiren Ağbaba, "Hem bir kişinin hırsı uğruna gencecik fidanlarımız toprağa düşüyor hem de Türkiye hızla 1 Kasım'da bir seçime sürükleniyor. Sadece bir kişi istediği için seçim yapılıyor. Cumhurbaşkanı istediği için seçim yapılıyor. Biz, bu süreç içerisinde üzerimize düşen her şeyi yaptık. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye'nin bir koalisyon kurabilmesi için her şeyi yaptı. Bugün buraya gelmemizin en büyük sorumlusu Cumhurbaşkanı'dır, ikinci sorumlusu da MHP'dir. MHP, her şeye olmaz dedi. Biz, 'gel Başbakan ol' dedik. 'Gel hükümeti beraber kuralım, Türkiye'nin önündeki engelleri aşalım, Türkiye huzura kavuşsun' dedik. 'İstiyorsan bir yıl, iki yıl, dört yıllık hükümet kuralım, gel Başbakan sen ol' dedik. Ama maalesef hiçbir şeyi kabul etmedi. Meclis Başkanlığı'nı da AKP'ye armağan ederek MHP, bugün ki geldiğimiz nokrayı Cumhurbaşkanına yol açtı. Onlar açısından bir trajedi yaşandı. Devlet Bahçeli'nin dar çekirdek ekibindeki, ismi partiyle özdeşleşmiş Tuğrul Türkeş, AKP'den Bakan olmayı kabul etti. Devlet Bahçeli'ye hayırlı olsun demek düşüyor bize. Her şeye yok diyen ama kendi içindeki, en yakınındaki genel başkan yardımcısı, Tayyip Erdoğan'ın hükümetine Bakan olarak vermelerine, hayırlı olsundan başka bir şey söyleyemiyoruz. Biz, bu süreçte üzerimize düşen her şeyi yaptık. Türkiye'nin önünü açmak için geçmişte verdiğimiz vaatleri yerine getirmek için her şeyi yaptık ama maalesef hem Cumhurbaşkanı engel oldu. Cumhurbaşkanı bu süreçte bir darbe yaptı. Bu darbeye de, Cumhuriyet Halk Partisi dışında hiç kimse ses çıkarmadı. Ne HDP'si, ne MHP'si, her olayda demokrasi kahramanlığı yapan yazarı, çizeri, odaları, sanayi odaları ses çıkarmadı. Cumhurbaşkanı, anayasayı çiğneyerek, ikinci partiye görev vermedi, kimsenin sesi çıkmadı. Bir darbeyle, 1 Kasım'da seçime gidiyoruz. 1 Kasım'da çalışacağız. Bu diktatörü göndermek için, birinci parti olmamız gerekiyor. Bütün uğraşımız o olacak. AKP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın diktasını yıkmak için bütün herkese görev düşüyor. 'Bu seçimde de ben aktif rol oynayacağım' diyor. Bildiğini yap. Geçen seçimde devletin uçağını, korumasını, polisini, askerini, her şeyini kullandın. Açtığın açılışları bir kez daha yaptın. AKP'nin çöküşünü durduramadın. Çık meydanlara. Cumhurbaşkanı meydanlara çık, halk sana gereken cevabı verecektir. Çok meydanlara bekliyoruz seni. Senden korkmuyoruz, senle uğraşacağız, mücadele edeceğiz. Biz, hodri meydan diyoruz. Biliyoruz ki, Cumhurbaşkanı tarafsız değil. Hala kaçak sarayında AKP'ye çalışıyor. Kaçak sarayında toplantılar yaparak, insanları çağırarak AKP'ye çalışıyor. Çık meydana senle mücadele etmeye hazırız" diye konuştu. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız