SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Yargı Yetersiz Kalıyor'

A- A+ PAYLAŞ

AKP Malatya Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Ömer Faruk Öz, yargıyı ele geçirmek gibi bir dertlerinin olmadığını söyledi.

Öz, tahliyelerle ilgili yaptığı değerlendirmede, "Geçen hafta kamuoyuna yansıyan bir görüntü vardı. Yıllardır tutuklu bulunan ama hüküm giymemiş olan suçlularla ilgili tahliyeler başladı. Şimdi 2004 yılına kadar tutukluluk süresinin üst sınırı yoktu. Bir kişi suç işlediğinde tutuklanırdı ve 15-20 yıl bu tutukluluk süresi sürebilirdi. Sonrada "Ya pardon sen suçlu değilmişsin, beraat ettin ya da sen suçluymuşsun ceza aldın" denilebiliyordu. 2004 yılında bir yasa çıkardık. Burada adi suçlarda tutukluluk süresi 5 yıl ile sınırlandırıldı, organize suçlarda 10 yıl ile sınırlandırıldı. 2004 - 2011 aradan 7 yıl geçmiş. Dosyalar yargıda bekliyor. Stratejik önemi olan, kamu vicdanında rahatsızlık çıkarabilecek dosyalarla ilgili gönül isterdi ki, yargı bunu bir an önce ele alsın ve bir an önce sonuçlandırsın. Malum Ergenekon davasında Eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısıyla ilgili bir uygulama olmuştu. Yargı bunu alelacele yaptı ve karara bağladı. Demek ki yargı, istediği dosyayı öne alarak gereğini yapmakta. Biz burada bize göre değil, kamu vicdanının hassas olduğu ve kamu vicdanında rahatsızlık oluşturacak dosyaları öne alması gerekirdi. Ama almamıştır" görüşünü savundu.

Adaletin erken tecelli etmesini istediklerini kaydeden Öz, "Ben burada yargı ile hükümet arasında bir sıkıntı olduğu kanaatinde değilim. Hükümet olarak hiçbir zaman yargıya baskı yapmadık. Yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşürmek istemiyoruz. Ve öyle bir uygulamamızda yok. Yalnız bir şunu istiyoruz; herkes olması gerektiği noktada dursun. Yargı bağımsız ve tarafsız olsun. Yargının bağımsızlığıyla her şey konuşuyor, yargının tarafsızlığıyla ilgili bir şey konuşulmuyor. Türkiye'de hakikaten yargı yetersiz kalıyor. Baktığımızda dünyanın hiçbir yerinde bu kadar dosyanın olduğu, bu dosyalar karşısında bu kadar az yargı üyesinin olduğu ülke yok. Biz hükümet olarak geldiğimiz günden bu yana hakim ve savcı sayısını yüzde 23 artırdık. Hakim ve savcılarımızın görev yaptığı adliye binalarını, adliye sarayı haline getirdik. Şuanda birçok yerde hatta Avrupa'nın en büyük adliye sarayları ülkemizde yapılıyor. Bu kapasiteyi artırdık. Ayrıca adliyedeki yardımcı personel sayını da artırdık. Şimdi biz diyoruz
ki, bundan sonra ne yapmamız gerekiyor? Bölge mahkemelerini kurmamız gerekiyor. Yargıtay'daki daire sayılarını artırıp, Yargıtay üyelerinin sayılarını artırmak gerekiyor. Ha burada yargı üyeleri "Siz yargıyı ele geçirmek istiyorsunuz" diyorlar. Hayır, bizim yargıyı ele geçirme gibi bir derdimiz yok. Bu milletin nezdinde kanunen yargı önünde kimsenin vicdanı sızlamasın diyoruz. Adaletin erken tecelli etmesini istiyoruz. 2009 seçimlerinde helikopterin düşmesiyle rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bence şehit olmuştur. Yazıcıoğlu, 80 ihtilalinde tutuklanmıştır, 8 yıl hapishanede kalmıştır, sonunda tutuklandığı davadan beraat etmiştir. Türkiye artık bunları yaşamasın diyoruz. Hakikaten birisi suçluysa ve hüküm giymesi gerekiyorsa hızlı bir şekilde hüküm giymelidir. Suçlu değilse de beraat etmelidir. Şimdi şuanda bu tahliyeler af olarak algılanmasın, bunlar sadece tahliyedir. Tahliye olanların davaları devam etmektedir. Yalnızca tutuksuz olarak yargılanmaktadırlar. Ve her ihtimale karşı yurt dışına çıkma yasakları vardır. Bunun yanında her gün ikametlerinin yakınındaki karakola gidip, imza vermektedirler. Bizim için terör örgütü, terör örgütüdür. Bu terör örgütü; Hizbullah terör örgütü, Ergenekon terör örgütü, PKK terör örgütü olmasının hiçbir şeyi yoktur. Hepsi terör örgütüdür. Ama biz bunları tasvip edemiyoruz. Bu yargının işidir. Biz hükümet olarak yargı bizden ne istemişse yapıyoruz. Yargı bizi yargıyı ele geçirmekle suçlamak yerine hükümetin önünü açsın. Başbakanımız ve Adalet Bakanımız bu milletin
vicdanını sızlatacak hiçbir şeyin içinde olmamıştır" dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız