SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Yargıçtan İstihbaratçıya!..

A- A+ PAYLAŞ

Zirve Yayınevi'nde biri Alman, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 21. duruşması Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Mahkeme Başkanı Eray Gültekin, Jandarma Başçavuş tanık Murat G.'nin verdiği cevaplar sonrasında, "İstihbarat senin gibi elemanlarla çalışıyorsa, bu ülkenin durumu kötü" dedi.

Zirve Yayınevi'nde öldürülen Tilman Ekkehart Geske'nin eşi Suzanna Geske ve sanık Emre Günaydın'ın babası Mustafa Günaydın da duruşmaya katıldı. Duruşmada sanıkların hepsi hazır bulundu.

Duruşmada, Iğdır İl Jandarma Komutanlığı'nda Jandarma Başçavuş olarak görev yapan Murat. G. tanık olarak dinlendi. Murat G., tutuksuz zanlı Hüseyin Yelki'yi tanıdığını ve diğer sanıkları tanımadığını iddia ederek, "Ben Hatay kökenli olup, Arapça bilirim. 2004 yılında Malatya İl Jandarma Komutanlığına atandım. Arapça İncil dağıtıldığını duymam ve Arapça bilmem nedeni ile buna ilişkin yerel basında ve broşürlü tanıtım üzerine o dönemde adının Kayra olduğunu hatırladığım yayınevini aradım. Böylelikle Hüseyin Yekli ile tanıştım. Malatya İl Jandarma Komutanlığı'nda istihbarat astsubayı olarak görev yapıyordum. İstihbaratta aşırı sağ diye tanımlanan dini motifli örgütlerle ilgili kısımda çalışıyordum. Arada bölücü terör ile de ilgileniyordum. Arapça İncil'e ilişkin merakım o dönemde yabancı dil sınavlarına çalışmamla başladı. Ben, 2008 yılı Haziran ayında Malatya'dan Iğdır'a tayin oldum. İncil araştırması yaptığım dönemde istihbaratın misyonerlik faaliyetleri ile ilgili herhangi bir çalışması yoktu. Hüseyin Yelki ile o dönemde 4-5 kez telefon görüşmesi yaptığımızı hatırlıyorum. Ancak net hatırlamıyorum. Görüşme içerikleri kendisinin Kuluncaklı olup bölgede değişik yerlere ziyarete gitmesi nedeniyle güvenlik konusunda görüş alış verişine ilişkindir. Bu görüşmelerde resmi görevim kapsamında değildi" dedi.

Sivil bir vatandaşla güvenlik konularına ilişkin konuşmasının doğal olup, olmadığı sorusuna; Murat G. "Ben, Hüseyin Yelki ile istihbaratçı kimliğim ile görüşmedim. Sadece Jandarma Başçavuş olduğumu biliyordu. Yayın evinde çalışan diğer şahıslarla telefon ya da doğrudan hiç görüşmedim. Kendilerini basın dışında tanımıyorum. Hüseyin Yelki ile görüştüm. Kendisi bana Hıristiyanlık dinine geçmem konusunda herhangi bir telkinde bulunmadı. Hüseyin Yelki ile görüşmemiz Arapça İncil alış verişi amaçlıydı. Yüzyüze görüşmede, Angus William Reid ve Martin Delange bulunmuyordu. Yanında başka bir şahısta bulunmadı. Benim yanımda aynı birimde çalıştığım Ömer A. vardı" diye konuştu.

Zirve yayınevi cinayetine yakın tarihlere kadar Hüseyin Yelki ile görüşüp, görüşmediği sorulan Murat G. "Görüştüğüm telefon Jandarma Genel Komutanlığı adına kayıtlı olup, 2007 yılı Ağustos ayında atamaya kadar tarafımdan kullanılmıştır. Atama sonrası başka bir personele devrettim. Hüseyin Yelki ile yaptığımız görüşmeler göreve ilişkin değildir. Kendisinin rahatsızlığı dolayısıyla görüşmelerimiz oldu. Yüz yüze Arapça İncil'i almak için görüştüm. Birkaç defada çarşıda karşılaştık" dedi.

Murat G. "Zirve yayınevini sadece isim olarak biliyorum. Yerinin bir iş merkezinde olduğunu biliyordum. Oradaki çalışanları bilmiyorum. Varol Bülent Aral'ı sadece basından tanıyorum" şeklinde konuştu.

Aynı birimde çalıştıklarını ifade ettiği Ö.A'nın yanında bulunma sebebiyle ilgili kendisine sorulan sorulara Murat G. "Sivil elbiseyle çalışmayı öğrensin diye yanımda götürüyordum. Hüseyin Yelki'i haber elemanı ya da bilgi temini amaçlı kullanmadık. William Reid ve Martin Delange ile görüşmedim, isimlerini duydum" cevabını verdi.

Zirve Yayınevi olayının ardından atamalarının yapıldığı yönündeki soruya, Murat G. "Dava konusu olaydan sonraki birimdeki atamalar normal sürelerin dolması nedeniyle olan atamalardır. Misyonerlik faaliyetleri ile ilgili herhangi bir takibimiz olmadı. Misyonerler yasal olarak çalışmaktadır. Bu din ve düşünce özgürlüğüdür. Misyonerlik bir suç değildir" dedi.

Dava'da daha önceden tanık olarak dinlenen Mehmet Ç'nin misyonerlik faaliyetlerini aşırı sağ faaliyetler olarak değerlendirdiği ilişkin beyanda bulunduğunun hatırlatılması üzerine Murat G. "Bilmiyorum. Bu görüşe katılmıyorum. Mehmet Ç'nin görev alanı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla ilgilidir. Misyonerlik, terör olarak nitelendirilmemektedir" cevabını verdi.

Öte yandan 21. duruşmada, azmettirici olarak tutuksuz yargılanan zanlı Hüseyin Yelki'de, Murat G'nin tanık olarak dinlenmesinin ardından dinlendi. Hüseyin Yelki, "Tanık Murat G. benimle buluşmaya yanında birisiyle geldi. Ancak isminin Ö. A olup olmadığını bilmiyorum. Üniversiteye İncil götürdüğümde karakolda Ö.A ile ismen tanışmadım. Ancak birkaç kişi gördüm" dedi.

Tanık Murat G'nin William Reid ve Martin Delange ile birlikte ve ayrıca görüştüğü hususuna ilişkin beyanlarının hatırlatılması üzerine, Hüseyin Yelki, "Tarihini hatırlamıyorum. Bu iki şahıs ile M.G'yi bir cafede tanıştırdım. Ayaküstü selamlaşma esnasında oldu. Herhangi bir konu konuşmadık. Şimdiki beyanım doğrudur" diye konuştu.

Tanık Murat G. ve azmettirici iddiasıyla tutuksuz yargılanan zanlı Hüseyin Yelki'nin dinlenmesinin ardından Mahkeme Başkanı Eray Gültekin kararı açıkladı.

Gültekin, Sanık Salih Gürler'in müdafii avukatı Ekrem Karadeniz'in ölenler ve özellikle Necati Aydın'ın ölüm nedenine ilişkin yeniden adli tıp raporu aldırılması yönündeki talebin dosyadaki mevcut deliller göz önüne alınarak, yargılamaya yararı olmayacağı için reddine, Katılanlar vekili Avukat Erdal Doğan'ın celsede sunduğu ve isimleri geçen Adil A., Haydar Y. Ve tanık olarak dinlenen Jandarma personeli ve Ruhi A hakkında dava açılıp, tutuklanmalarına ilişkin talebin Cumhuriyet Savcılığına iletilmesine, bu şahısların tutuklanmasına ilişkin talebin hakkında koğuşturma açılmamış fdnevi cinayetine yakın tarihlere kadar Hüseyin Yelki ile şahıs hakkında mahkemece tutuklanma kararı verilemeyeceği göz önüne alınarak, reddine, sanıkların MİT, Jandarma ve Emniyet haber kaynağı olarak kullanılıp, kullanılmadığının sorulmasına ilişkin talebin yargılamaya yararı olmayacağından reddine ve duruşmanın 13 Kasım 2009 tarihine bırakılmasına oy birliğiyle karar verdi.

Diğer yandan, bugünkü duruşma sonrası Adliye çıkışa basın mensuplarının sorularını cevaplayan Av. Erdal Doğan, "Jandarma İstihbarat Örgütü'nün Hıristiyanları izlediklerine dair ödeme makbuzları çıktı. Tanık olarak dinlendiklerinde böyle bir şey yapmadıklarına dair ifadelerde bulundular. Bu basında da çıkmış olan ve mahkemeye sunduğumuz ve savcılığa intikal eden belgeler, bu olayın en hafiften bir görev suçu olduğunu ve diğer sanıklarla beraber burada sanık olmaları gerektiğini belirttik. Bununla ilgili soruşturma belgelerle birlikte savcılığa intikal ettirildi. Bunun ötesinde Ergenekon ile bağlantısı olup, olmadığı halen Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar tarafından bu bağın beklenilmesine karar verildi" dedi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız