SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Yarı Yıl Tatili Başladı

A- A+ PAYLAŞ

2009-2010 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi sona erdi. Malatya genelinde 167 bin öğrenci 2 hafta sürecek olan yarı yıl tatiline başladı. Bu arada sistemden kaynaklı olarak bazı okullarda öğrenciler yarı yıl karnelerini alamadı.

2009-2010 eğitim öğretim yılının ilk yarısı sona ererken, eğitim -öğretim yılının ikinci yarısı 8 Şubat Pazartesi günü başlayacak. Eğitim öğretim yılı 18 Haziran Cuma günü tamamlanacak.

Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut’tan alınan bilgiye göre ülke genelinde bilgisayar sisteminden kaynaklı olarak Malatya’da da az sayıdaki okulda öğrencilere karne verilemedi.

Milli Eğitim Müdürü Bulut, eğitim yılının ilk yarısınnı sona ermesiyle birlikte il genelinde 714 Anasınıfı, ilköğretim ile ortaöğıretim ve Meslek Lisesinde eğitim gören 167 bin öğrencinin ve 8 bin 700 öğretmenin eğitim yılının ikinci yarısının başlayacağı 8 Şubat 2010 tarihine kadar tatil yapacaklarını belirtti.

KARNE TÖRENİ..
Okullarda ilk yarının sona ermesi nedeniyle 91 Bin İlköğretim Okulu'nda karne verme töreni düzenlendi.

Karne verme töreninde konuşan Vali Ulvi Saran, "Çalışmanın karşılığında başarı elde edilir" diyerek öğrencilerden disiplinli ve düzenli çalışmalarını istedi.

Daha sonra 1 A ve 6 B sınıflarında karne dağıtımı gerçekleştirildi. Öğrencilere karnelerini, Vali Ulvi Saran, Milli Eğitim Müdürü Mehmet Bulut, 91 bin İlköğretim Okulu Müdürü Nazmi Değirmenci ve 91 bin İlköğretim Okulu Aile Birliği Başkanı Hüsamettin Özdem verdi.

İKİNCİ YARI YOĞUN..
Bu arada eğitim yılının ikinci yarısı öğrenciler için sınav heyecanıyla geçecek.

İlköğretim ikinci kademe öğrencileri Seviye Belirleme Sınavlarına (SBS) katılacak. Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınav takvimine göre, SBS, ilköğretim 6'ncı sınıf öğrencileri için 12 Haziran'da yapılacak. İlköğretim 7'nci sınıf öğrencileri SBS'ye 6 Haziran'da, 8'inci sınıf öğrencileri ise 5 Haziran'da girecek.

İlköğretim 5'inci sınıf ile liselerin 9, 10 ve 11'inci sınıflarında okuyan öğrencilerin katıldığı Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (PYBS) 2 Mayıs'ta gerçekleştirilecek.

Lise son sınıf öğrencilerinin katılacağı üniversiteye giriş sınavlarının ilk aşaması Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) için 18 Ocak Pazartesi günü başlayan başvurular 12 Şubat'ta sona erecek. YGS 11 Nisan'da yapılacak.

Üniversiteye girişte ikinci aşama olan Lisans Yerleştirme Sınavları'nın (LYS) başvuru tarihi 3-14 Mayıs, LYS tarihleri de 19-20 Haziran ile 26-27 Haziran olarak belirlendi.

EĞİTİM-SEN'İN AÇIKLAMASI..
Bu arada Eğitim- Sen Şube Başkanı Cengiz Karabay, eğitimde sorunların devam ettiğini savundu.

Karabay, yaptığı açıklamada şöyle dedi:

"Eğitim sisteminin, eğitim ve bilim emekçilerinin yıllardır karşı karşıya kaldığı sorunlar, 2009–2010 eğitim-öğretim yılının ilk yarısında devam etmiştir. Geçtiğimiz dönemde, eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunlarını çözme noktasında yeterince adım atılmadığı gibi, var olan sorunların artarak devam etmiş olması düşündürücüdür.

İşsizlik ve yoksulluğun sürekli artması, devletin kamu hizmetlerini büyük ölçüde gözden çıkarmış olması, geniş halk kesimlerini olduğu kadar eğitim sistemini ve bileşenlerini de doğrudan etkilemiştir. Bu anlamda eğitim sisteminde yaşanan sorunlar yaşanan kriz süreci ile birlikte eğitim ve bilim emekçilerini, öğrencilerimizi ve velilerimizi doğal olarak derinden etkimiştir.

Eğitim sisteminde yaşanan sorunlar elbette bugün ortaya çıkmamış, yıllardır sürdürülen serbest piyasacılık, diğer kamu hizmetlerinde yaşandığı gibi eğitimi de ticarileştirmeyi ve özelleştirmeyi hedefleyen bilinçli politikaların bir birikimi olarak bugünlere gelmiştir. AKP iktidarı, bu olumsuz birikimi daha da arttırmak için elinden geleni yapmaktadır.

Eğitimin ve eğitim emekçisinin bir türlü çözüme kavuşturulmayan sorunları, özellikle AKP iktidarı ile birlikte daha da artmıştır. Kamusal eğitimin zayıflatılması, eğitimin tamamen paralı hale getirilmek istenmesi, ilköğretim ve ortaöğretimde dershanelerin tarihte hiç olmadığı kadar öne çıkması, cinsiyet ve mezhep ayrımcılığına ilişkin uygulamalar, ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamalarının devam etmesi, yaşanan yoğun siyasi kadrolaşma uygulamaları, öğretmenlerin ek ders ücretlerinde yaşanan sorunlar, hizmetli, memur ve teknik personelin sorunları, üniversitelerde yaşanan akademik ve idari sorunlar vb gibi pek çok sorunun çözümü için adım atılmadığı gibi, geçtiğimiz dönemde bu sorunlara yeni sorunlar da eklenmiştir.

Geçtiğimiz dönem, derslik, okul, öğretmen, memur ve hizmetli açıklarına da çözüm üretilmemiş, okulların araç gereç ve fiziki altyapı ihtiyaçları giderilmemiş, eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, sosyal ve özlük haklarında kayıplar yaşanmış, üniversite kapılarındaki yığılmayı önlemek için gerekli adımlar atılmamıştır. Kısacası her yıl yaşanan sorunlar geçtiğimiz dönem içinde daha da artarak devam etmiştir.

Türkiye’de pek çok alanda olduğu gibi, eğitim sisteminde de yıllardır birikerek büyüyen ve artık yapısal hale gelmiş çeşitli sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunları ana başlıklar ifade etmek gerekirse;

Ø 2009 rakamlarıyla ilköğretimde okullaşma oranı yeterli sev yede değildir.
Ø İlköğretim zorunlu olmasına karşın ilköğretim çağ nüfusunun yaklaşık %5’i eğitim hakkından yoksundur. Yine ortaöğretim çağ nüfusunun %42’si ortaöğretime devam etmemekte ya da edememektedir.
Ø Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 6 yaş ve üstü Türkiye nüfusunu oluşturan 64 milyon 241 bin 226 kişinin 4 milyon 930 bin 12’si hala okuma yazma bilmemektedir. Okuma yazma bilmeyenlerin içinde kadınların oranı % 79,98’dir.
Ø İlköğretimde öğrencilerin 24 kişilik sınıflarda normal (tekli) eğitim görebilmeleri için gerekli olan derslik sayısı 125 bin 853’dür. Eğitimde en az 140 bin öğretmen açığı olduğunu Personel Genel Müdürlüğünün açıklamasına rağmen, Şubat döneminde öğretmen atamasının yapılmaması, özellikle ekonomik ve sosyal olarak geride kalmış bölgelerde ücretli ve sözleşmeli öğretmenlerin sayısını kadrolu çalışanları geçmiş olması dikkat çekicidir.
Ø Artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve öğrenci sayısına rağmen, 2010 yılı için sadece 28 milyar 237 milyon 412 bin TL olarak öngörülmüştür. Milli Eğitim Bakanlığı okullara yeterli ödenek ayırmadığı için eğitim harcamalarının önemli bir bölümü öğrenci velilerinin üzerinden çeşitli adlar altında karşılanmaktadır.
Ø 2002 yılından bu yana ilköğretimde öğrenci sayısının artmasına karşın okul ve derslik sayısının azalması, Dershanelerin, aksi yöndeki tüm iddialara rağmen kamu okullarına alternatif gibi görülmeye başlanması, Milli Eğitim Bakanlığı’nın dershaneleri özel okullara çevirmek için çalışma başlatmasını beraberinde getirmiştir.
Ø Maaşlarımızın enflasyon karşısında erimesi, başlıca mal ve hizmetlere peş peşe yapılan zamlar, toplumun tüm kesimleri gibi, eğitim ve bilim emekçilerinin de krizden ve krizin yarattığı sonuçlardan etkilenmesine neden olmuştur. Bugün borcu olmayan eğitim emekçisi bulmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

AKP iktidarı mevcut sorunları ve toplumsal eşitsizlikleri geride bıraktığımız dönemde daha da derinleştirerek karanlık bir gelecek tablosunun oluşmasına da neden olmuştur. Sorunlar artarak devam etmekte, çözüm için hiçbir yapıcı yaklaşım geliştirilmemekte ve aksine kamusal eğitimin yıkımı doğrultusunda çocuklarımızın geleceği karartılmaktadır. Geride bıraktığımız dönemin not edilmesi gereken özelliklerinden birisi de budur.

2009-2010 eğitim öğretim yılının ilk yarısının sonu itibariyle AKP, geçmiş dönemlerde olduğu gibi yine kırıklarla dolu bir eğitim karnesini hak etmektedir."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız