SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Yeniden Doğumun Yıldönümü'

A- A+ PAYLAŞ

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir, Türkiye Cumhuriyeti'nin bugünkü sınırlarında yeniden doğumunun yıldönümü olarak nitelendirdiği Lozan Antlaşmasının yıldönümü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.

Tunçdemir'in açıklaması şöyle:

"85 yıl önce, 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı. Atatürk’ün deyişiyle “Türk ulusunun idam fermanı” olan Sevr Anlaşması tarihin çöp sepetine atılmış oldu. Lozan’da gerçekleşen olay tarihin yeniden yazılışıdır.

Böylece, Anadolu içlerinde küçük bir toprak parçasında Türkler için öngörülen “yarı sömürge” düzenine son verilirken, Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü sınırlarında bir dünya devleti olarak yeniden doğumu onaylanmıştır.

Lozan Antlaşması’nın hangi zor koşullarda imzalandığını biliyor, yenik emperyalist devletlerin, kendilerini galip görerek yaptıkları dayatmalar ve ödün istemeler karşısında İsmet Paşa ve ekibinin gösterdiği inançlı direnci her zaman saygıyla anıyoruz.

Yokluk, yoksulluk, içinde, ama gelecek aydınlık günlere bağlanılan umut ve kararlılıkla kaynaşan, birleşen Türk ulusu, tüm saldırılara, karşı koyuşlara, inkâr ve ihanetlere direndi ama dilenmedi. Bu şanlı direniş sonunda imzalanan LOZAN Antlaşması; “Türk Ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve SEVR Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük yok etme eyleminin” Türk ulusunun onurlu, soylu, direnişi ile yıkılışının anıt belgesidir. Lozan kazanımının temelinde bu ülkenin kurtuluşu ve kuruluşu için dökülen kanların bulunduğu gerçeği de bu bağlamda daima hatırlanmalıdır.

Mustafa Kemal’in ölümüne kadar bağımsızlık politikalarından asla taviz verilmedi.

Dünyayı kasıp kavuran 1929 Ekonomik Bunalımına rağmen, hiçbir devlete el avuç açılmadı.

Türkiye Cumhuriyeti kendi ayakları üzerinde hızla koşmaya başladı. Olağanüstü mesafeler kat edildi. Türkiye’yi yönetenler, cumhuriyetin temel değerlerine bağlı kalmış, emperyalizme geçit vermemiştir Hiçbir devlet de, hükümranlık haklarımızdan taviz isteme küstahlığında bulunamadı.

Ne yazık ki Mustafa Kemal’in ölümüyle ve 1950’ler den sonra Türkiye’yi yönetenler, kaynaklarımızı iyi kullanamamış, ülkeyi doğru yönetememiş, gırtlağımıza kadar borç batağına batırılarak ve sonunda tam bağımsızlık ilkemizden ödünler verilerek AB sevdası uğruna ülke, Lord Curzon’un korkunç tuzağına düşürülmüştür. Lozan’da konferans masasında karşımızda oturan güçler ve onların yerli işbirlikçileri Sevr Antlaşmasını yeniden canlandırmak için günümüzde de ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Kimi iç ve dış çevrelerin Lozan’ı “ver kurtul” olarak küçümseyip Sevr’i “daha gerçekçiydi” diye Vahdettin ile birlikte yüceltmeye çalıştıkları bu ortam, Türkiye’nin ulus devlet varlığını ciddi olarak yaralıyor. Türkiye hem bağımsızlığından, hem de Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinden ödün vermeye zorlanıyor.

En verimli KİT’lerimiz, fabrika ve işletmelerimiz, kıyılarımız, ülkemizin stratejik kuruluşları, tarımımız, endüstri kuruluşlarımız, Telekom, Tekel, Elektrik sistemimiz, ülkemizin en verimli tarım toprakları, - hatta sınır boylarındakiler bile, madenlerimiz, petrolümüz… Özelleştirme adı altında yabancılara adeta peşkeş çekilmektedir. Emperyalist güçler dün Lozan’da kan pahasına bıraktıklarını bugün çok ucuz bir bedelle geri almakta ve Sevr’i yeniden hortlatmanın peşinde koşmaktadır. Bunların işbirlikçisi durumuna gelenler de yabancıların gelip bizden toprak almalarını, dünyadaki güvenilirliğimizin bir belirtisi olarak sunmak aymazlığını gösterebilmektedir. Hatta toprak satışından yurda giren dövizleri de yabancı sermaye girişi olarak göstermek kurnazlığına kaçabiliyorlar.

Türkiye Cumhuriyet’tini sonsuza dek özgür ve tam bağımsız yaşatmak hepimizin öz görevidir. Bu yolda Atatürk İlke ve Devrimleri yol gösterici olacaktır. Bu tarihsel bilinçle LOZAN’a ve kazanımlarına tüm gücümüzle sahip çıkmalıyız. Bunun güvencesi de damarlarımızdaki soylu kandır.

Lozan Antlaşması'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli olduğu gerçeğinden hareketle, ömürlerini bu ülke ve bu ulus için engin hizmetlerle geçiren; büyük devrimci Mustafa Kemal ile gerçek devlet adamı İsmet İnönü'nün saygın anılarında Anadolu İhtilali'nin adı sanı bilinmez kahramanlarına sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz."

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız