SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Zirve Cinayeti'ndeki Planın Aynısıdır"

A- A+ PAYLAŞ

 

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada Savcı Hikmet Usta, Hrant Dink’in “soykırım” kelimesinin kullanılmasına bile izin vermediğini ifade ederek “Dink, Ermeni olduğu için öldürülmemiştir. Onun Ermeni olup olmadığının bir önemi de yoktur. O, terör örgütünün hedefine ulaşmak için seçtiği bir kişidir. Hrant Dink cinayeti de Zirve cinayetindeki planın aynısıdır” dedi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanıklardan Yasin Hayal, kendisine karşı yapılan saldırıların giderek ciddi boyutlara ulaştığını ve gardiyanlar tarafından tehdit edildiğini öne sürdü. Hayal, “Beni sevmeyebilirsiniz ama beni bu işlerin içine çeken, gençliğimi, heyecanımı kullanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Şimdi beni ortadan kaldırmak istiyor. Eğer cesedim bulunursa otopsi yapmayın. Benim katilim Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Birileri bizi diskotek çocuğu sanıyor, tehditlerle bastırılacağımı sandılar. Şu saatten itibaren isyan başlatıyorum” dedi. Daha sonra bir kağıda yazdığı notu mahkeme heyetine sunan Hayal, bu notun okunmamasını talep etti.

 Erhan Tuncel’in avukatı Erdoğan Soruklu’nun, “Devlet beni kullandı sözü senin devlet görevlileriyle görüştüğünü gösteriyor” şeklindeki ifadelerine cevap veren Hayal, “Erhan beni çok değişik ortamlara götürüyordu. Hatta birkaç kere polisin evine gitmiştik” diye konuştu.

  Duruşmanın öğleden sonra görülen oturumunun hemen başında söz isteyen Duruşma Savcısı Hikmet Usta, Avukat Fethiye Çetin’in TİB kayıtlarıyla ilgili ifadelerine karşın bir açıklama yaptı. Usta, “Müdahil avukatların, TİB kayıtlarıyla ilgili kendilerine ulaşan dilekçeleri üzerine konuya ilişkin çok acil notuyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı göndererek yeni bir değerlendirme raporu hazırlamalarını istedik” dedi.

 Emniyetten henüz kendilerine bir rapor gönderilmediğini ifade eden Savcı Usta duruşma başlamadan önce emniyet yetkilileri ile yaptığı telefon görüşmesinde iddia edilen görüşmelerinin cinayet günü yapılmadığını, görüşmelerin cinayetten çok önce yapıldığını ve cinayetle bir ilgisi olmayan görüşmeler olduğunun kendisine iletildiğini belirtti.

 Söz konusu TİB kayıtlarının Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli uzman kişilerce incelendiğini ifade eden Usta şöyle konuştu; 
 “Avukatların söylediği gibi bir durum söz konusu değildir. Davamızın şüphelisi olan kişileri arayan herkesi cinayetin sorumlusu olarak göstermek doğru değildir. HTS kayıtlarını inceleyen özel bir birimi de içinde barındıran İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bilerek bir hata, kastı ya da kusuru olduğunu düşünmüyoruz” dedi. 

 Hrant Dink cinayetinin aynı dönemlerde gerçekleşen suikastlardan soyutlanarak düşünülemeyeceğine vurgu yapan Savcı Usta, “Dink suikastı, Rahip Santoro cinayeti ve Malatya Zirve yayınevi katliamı ile bir değerlendirilmelidir” dedi. Usta, “Müdahil avukatlarının mütalaaya karşın görüşlerinde ‘Devletin hasımlarını bertaraf etmek, muhaliflerine gözdağı vermek, ve toplumu disipline etmek amacıyla bir yöntem olarak kullandığı siyasi cinayetler geleneğinin son örneklerinden birini oluşturduğunu ya da Dink cinayetinin 3- 5 gencin galeyana gelmesi ile değil köklerini yüzyıldan uzun bir zamandan beri beslenen, körüklenen sistematik bir düşmanlıktan olan bir cinayet olduğu’ gibi yanlış bir hükme varılır. Hem Ergenekon terör örgütünün gerçeğini ve devlet içerisine sızmış derin yapıları kabul etmek hem de devleti, katil olarak gösteren düşünce garabettir” diye konuştu.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız