SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Zirve'de Olay..!

A- A+ PAYLAŞ

3 misyonerin öldürüldüğü Zirve Yayınevi Davası'nın 30. duruşmasında sanık Abuzer Yıldırım'ın avukatı Mert Eryılmaz (fotoğraftaki), sanıklara "misyonerlerin tahriklerinden" dolayı cezada indirimi yapılmasını talep ederek, yüksek sesle bağırması ve mahkeme başkanının uyarısını dinlememesi üzerine mahkeme salonundan ağzı kapatılarak çıkartıldı.

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihindeki biri Alman, 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi'nin davasının 30. duruşmasında Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı'ndan gelen yazıda olaydan önce Malatya Jandarma Alay Komutanının misyonerlikle ilgili olarak düzenlenen seminere katıldığı belirtildi. Geçen celse dinlene tanık Erhan Özen'in mahkemeye gönderdiği dilekçede bazı konularda güvenliği ile ilgili tedirginliklerinden dolayı beyanda bulunmadığı ve can güvenliği sağlandığı takdirde ek ifade vermek istediği kaydedildi.

Ergenekon sanığı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün gönderdiği dilekçede ise tanık Erhan Özen'in iftira ve yalan beyanda bulunduğu ve bu nedenle hakkında işlem yapılmasının istendiği belirtildi.

Cumhuriyet Savcısı Malatya'da yapıldığı bildiriline misyonerlik faaliyetleri ile seminer ile ilgili tüm kayıt ve belgelerin Malatya Jandarma alay Komutanlığı'ndan istenmesini, Ercan Genli ve Veysel Şahin adlı b.aşkta suçlardan tutuklu şahıslarında mahkemede dinlenmesini talep etti.

"HER KONUŞULAN DİNLENİRSE, BU ARKADAŞLAR SİLİVRE'YE UZUN TATİLE ÇIKAR"
Sanıklardan Varol Bülent Aral, bir önceki celsede dinlene tanık Orhan Kartal'ın kendisi ile birlikte koğuşta kaldığını söylediği Ekim-Aralık 2008 döneminde İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda bulunduğunu ve bu konudaki yazıların istenmesini talep ederek, tanığın yalan söylediğini ileri sürdü. Aral, "Dava ve Hrant Dink benzeri davalar ceza verilmemesi yoluyla uzatılmaktadır. Böylece sanıkların ceza alınca konuşmaları önlenmektedir. Sanıklar işlemedikleri bir cinayetin üstlenicileri olabilirler. Aleyhime beyanda bulunanların beyanları kabul edilmemelidir. Bu kabul edilirse benim beyanlarımda kabul edilmeli. Her konuşulanlar delil sayılacaksa, bu arkadaşlar Silivre'de uzun tatile çıkar. Paranoid Şizofreni gerekirse, Adlı Tıp'tan hemen buna ilişkin rapor alırım. 3 adet rahibi öldürmek şerefsizliktir" ifadelerini ileri sürdü.

MAHKEME BAŞKANI İLE İLGİNÇ DİYALOG
Sanık Aral, ucu sivri konuşması durumunda, bunu bazı yerlere gideceğini ima etmesini belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Eray Gürtekin, "konuş" dedi. Bunun üzerine Aral, "Tazminat davası açıyorlar, ceketimden başka bir şeyim yok" dedi. Mahkeme başkanı da gülerek, "İyi ya kaybedecek bir şeyin yok" dedi.

Sanık Emre Günaydın ise ayağa kalkarak, "Tanık Erhan Özen 5 yıldır içerdeymiş. Beyanları delil olmaz. Varol Bülent Aral deli, o bundan deli" dedi. Günaydın, Aral için "Yatacak yeri yok" derken, Aral'da Emre için "Seni yatıracak yerimiz var" dedi.

SAVCI AZMETTİRİCİ İÇİN TAHLİYE İSTEDİ
O esnada konuşan öldürülen misyoner Uğur Yüksel'in annesi Hatice Yüksel, "Bunları ömür buyu çıkartmamanızı dilerim" dedi.

Mağdur avukatları ise, davanın Ergenekon Davası ile birleştirilmesi talebini yenileyerek, tanıkların mahkeme huzurunda dinlenmesini ve tanık Erhan Özen'in Tanık Koruma Yasası'ndan yararlandırılmasını talep eti.

Cumhuriyet savcısı, bir önceki duruşmada hakkında tutuklama kararı verilen ve azmettirme iddiasıyla yargılanan sanık Varol Bülent Aral'ın tutukluluk halinin kaldırılarak tahliyesine karar verilmesini talep etti.

Ancak mahkeme talebi red ederek, diğer tutuklu sanıklar ile birlikte Aral için tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Sanık avukatları ise davanın Ergenekon Davası ile birleştirilmesine yönelik her hangi bir belge bulunmadığını, ve yeni tanık dinlenmesinin davaya bir katkı sağlamayacağını, dinlenen tanıkların ya hükmen tutuklu yada hükümlü tutuklu olduğu belirtildi.

AVUKAT AĞZI KAPATILARAK SALONDAN ÇIKARTILDI
Tutuklu sanıklardan Abuzer Yıldırımı'nı avukatı olan Mert Eryılmaz, savunma yapmaya başladığı esnada, "Sözünün kesilmemesini" talep ederek, mahkeme başkanına sunduktan sonra okuduğu savunmasında, yüksek ses ve zaman zamanda öldürülen Alman Tilman Geske'nin salonda bulunan eşi Suzanna Geske'ye ile oğlu öldürülen Hatice Yüksel'in bulunduğu bölüme dönerek, şu iddialarda bulundu; " Sanık ifadeleri hiçe sayılarak ağır haksız tahrik hükümlerinin esirgenmesi büyük haksızlık arzetmiştir. Gerek olay yerinde yaşananlardan hareketle, gerekse de misyonerlerin asırlardır ülkemizde, kamuoyunda herkesçe bilinen bölücü, yıkıcı emelleri doğrultusunda yürüttüğü, faaliyetler dolayısıyla, müdafisi olduğum sanık Abuzer Yıldırım ve diğer sanıkların misyonerlerce asırlardır yürütülen bu sinsi, hain faaliyetleri basından takip ettikleri dikkate alınarak sanıklar hakkında ağır tahrik indirimi yapılması gereği ortadadır. Zirve Yayınevi'nin Malatya'daki faaliyeti fikir ve düşünce, dini inanç yayma faaliyeti özgürlüğü olarak değerlendirilemez. Ortada apaçık bir tahrik vardır. Sorun demokrasi sorunu değil, ülkemizin bağımsızlığına yönelik tehdittir. Sanıklar Evangelistlerin ve diğer misyonerlerin tüm Türkiye'deki tahrik içeren bölücü, yıkıcı, hain faaliyetlerinden tahrik olmuşlardır. Zirve Yayınevi'nin Malatya'daki faaliyetleri dini inancı yayma özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemez. Sanıklar, Zirve Yayınevi'nde misyonerlik faaliyetinde bulunduğundan bölücü faaliyetlerde bulunulduğunu düşünerek tahrik olmuşlardır."

Terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın papaya gönderdiği mektuptan bazı bölümleri de okuyan Avukat Mert Eryılmaz, mahkeme başkanını tüm uyarılarına rağmen, yüksek ses ve bağırma tonuyla konuşmasını sürdürünce, duruşma salonundan çıkartıldı. Polisler tarafından salondan çıkartılan Avukat Eryılmaz, "Burası PKK mahkemesi değil, Protestan mahkemesidir, usul ve işlemleri laylaylom dur. Burası Malatya'dır, burada yaptırmazlar" şeklinde slogan attı. Polis avukatın ağzını kapatarak salon dışına attı.

Bu esnada söz alan sanık Abuzer yıldırım, avukatını azlettiğini söyleyerek, yaptığı savunmanın kendi iradesinin dışında gerçekleştirildiğini belirtti.

AVUKATIN SAVUNMA DİLEKÇESİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU YAPMA KARARI
Duruşmaya 10 dakika ara veren mahkeme heyeti, 31. duruşmanın 20 Ocak 2011 tarihinde yapılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti, tanık Erhan Özen'in yeniden dinlenmesine karar verirken, Ercan Genli ve Veysel Şahin'inde tanık olarak dinlenmesini kararlaştırdı. Avukat Mert Eryılmaz'ın savunma dilekçesi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına da karar veren Mahkeme Heyeti, sanık Abuzer Yıldırım için Baro'dan avukat istenmesine de karar verdi.

Mahkeme birleştirme taleplerine ise daha sonraki celselerde karar verilmesini karalaştırdı.

Adliye binasının önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Av. Mert Eryılmaz, "Mahkeme heyetinin bizi duruşmadan atması, şimdiye kadar sanık avukatların susmasıdır. Mahkeme heyeti sadece misyoner avukatlarını dinliyor. Sanık avukatları şimdiye kadar sustu, bizde ifadede bulununca mahkeme heyeti bizi dışarı çıkarttı. Biz usul ve yasanın gereğini yaptık" dedi.

Mağdur avukatlarından Erdal Doğan, sanık avukatının hareketlerine ve savunmasına tepki göstererek "Avukatın durumu çok dikkate alınmaması gereken bir husus. Biz suç duyurusun da bulunduk. Mahkeme zaten o suç duyurusunu dikkate aldı. Sanıkları bile aşan bir durumda bir anda cinayeti normal karşılaşan, cinayetin az yapıldığın bile karşılayan bir durum. Sanık zaten bu durumda avukatını azletti. Her duruşma bitecekmiş gibi düşünüyoruz ama her yeni aşama yeni tanık ve deliller ortaya çıkıyor. Daha önce yapılmadığı belirtilen misyonerlik seminerlerin yapıldığı görüldü. Erhan Özcan yeniden dinlenecek. 2 yeni tanık daha dinlenecek. Bizim talibimiz, Ergenekon'un kafes eylem planı ile birleştirilmesidir" dedi.

Av, Doğan, mevcut yasa durumuna göre sanıkların cezaevinden çıkartılamayacağını belirtti.

Suzanna Geske, adliyeden Uğur Yüksel'in annesi Hatice Yüksel ile birlikte ayrıldı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız