SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Zirve'nin Derin Boyutları!

A- A+ PAYLAŞ

Malatya Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu tarafından hazırlanarak Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na sunduğu Zirve Yayınevi olayı raporunda çeşitli iddialar yer aldı.

Malatya Valiliği İnsan Hakları Kurulu tarafından Zirve Yayınevi olayına ilişkin hazırlanan raporda, davaya katılan mağdur avukatların raporda kullanılmak için belge ve bilgi talebine cevap vermedikleri kaydedildi. Raporda, mağdur avukatlarını temsilen mağdur avukatlarından Orhan Kemal Cengiz'e Zirve Yayınevi olayı öncesi ve sonrasında insan hakları ihlali olarak gördükleri hususlar hakkında Valilik İl İnsan Hakları Kurulu'na bilgi verilmesinin istendiği, ancak kurula belge ve bilgi verilmediği
belirtildi.

Raporda, Malatya İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya'nın da ifadelerinin yer aldığı görüldü. İl İnsan Hakları Kurulu'na bilgi veren Kahya'nın, "Bütün soruşturmamızı derin bağlantı olma ihtimali üzerine bina ettik. Yüzde yüz derin bağlantı yok diyemeyiz. Hastanedeki bütün gayretimiz Emre Günaydın'ın can güvenliğini sağlamaya dönüktü. Endişemiz şuydu derin bir bağlantı var ise öldürülebilinir diyorduk. Olaydan önce Emre Günaydın, Altın Kayısı Oteli'ndeki toplantıya katılırken yanında götürdüğü 2 arkadaşına 'Bugün ya tavan yapacağım, yada taban yapacağım' demiş. Sanık Emre Günaydın düştüğü yerde ölmek üzereydi. Dili boğazına kaçmış durumda. İlk yardım kursu alan bir memurumuz, dilini çıkartıyor. Olay olduktan 1 dakika 47 saniye sonra polis olay yerine ulaşmıştır. Sanıklar suçüstü yakalandı. Bütün suç delilleriyle birlikte maktüllerin başında yakalandılar" ifadeleri yer alıyor.

Raporda, olayla ilgili basına yansıyan iddiaların da yer aldığı kaydedildi. Bu iddialar arasında, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınanların yönlendirmesi sonucunda Zirve Yayınevi cinayetlerinin işlendiği, Rahip Santore ile Hrant Dink cinayetlerinin de aynı örgütün yönlendirmesiyle işlendiği ileri sürüldü.

Zirve Yayınevi çevresinin misyonerlikten öte bir istihbarat örgütü gibi çalıştığı iddiasına yer verilen raporda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki köylerin yerleşim koordinatları ile birlikte kayıt altına alındığı, buralarda yaşayan insanları 'güvenilir/ güvenilmez' şekilde fişledikleri, yerleşim yerlerini 'Alevi-Sünni' diye kayıt altına aldıkları, bu yerleşim yerlerinde uzak durulması ve irtibat kurulması gereken kişileri, tek tek tespit ettikleri öne sürüldü.

Raporda, mağdur avukatlarının özel eşya kapsamında sayılarak istenmesini talep ettikleri dosya, klasör ve CD'lerde istihbarat içerikli bilgilerinin ve kişi isimlerinin bulunduğu yönünde iddialara da yer verildi.

Olayın kilit isme Emre Günaydın ile ilgili yapılan bir araştırmaya da yer verilen raporda, Emre Günaydın'ın kan tuttuğu, kan görmeye dayanamadığı, kurban kesilirken bile arkasını döndüğü, kurban eti yemediği iddia edildi.

Emre Günaydın ve diğer zanlıların dini hassasiyetlerinin bulunmadığı, kişilik bozukluklarının olduğu, zanlıların bu nedenle gerek propaganda, gerekse de psikolojik telkinlerle yönlendirilebileceği iddiasına da yer verilen raporda, Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın da olayla ilgili görüşü kullanıldı.

Tarhan'ın rapordaki ifadesinde, "Olayda psikofarmakolojik terör şüphesini çekecek ön bilgiler olduğu" ve "Bu açıdan bilirkişi incelemesini yerinde olacağı" dediği belirtildi.
Cinayetlerin psikolojik metotlar ve beyin kontrolüyle işletilmiş olabileceği yönündeki iddiaların da kullanıldığı raporda, bu yöndeki Ergenekon soruşturmasına ilişkin haberlere de yer verildiği görüldü.

Malatya Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu'nun hazırlayarak Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na sunduğu Zirve Yayınevi Olayı Raporu'nun sonuç kısmında yer alan talepler arasında, Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın değerlendirmeleri dikkate alınarak uzmanlardan oluşan bir heyet tarafından zanlıların psikolojik yönden değerlendirilmesi talep edildi.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız