SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Güler Hazar

Kayısıda Yine 'Sorun Çözüyormuş Gibi' Yapmak mı?

Kayısıda Yine 'Sorun Çözüyormuş Gibi' Yapmak mı?
A- A+ PAYLAŞ

..‘Kayısı Kurulu’ zarfı ve etiketiyle kurulan bu çalışma grubunu zarf- mazruf ilişkisi bağlamında değerlendirdiğimizde;  kurulu oluşturduğu ilan edilen isimlerden.. 

Güler HAZAR

Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında, “Çanlar Kayısı İçin mi Çalıyor?” başlıklı bir yazı yazarak; ‘Önce 24 Ocak depremi, ardından koronavirüsün ciddi biçimde olumsuz yönde etkilediği Malatya şehir ekonomisinin bir de o dönemde yoğun biçimde kayısı bahçelerinde görülmeye başlanan monilya hastalığı ile ilişkili olarak göreceği muhtemel zararları’ gündeme taşımış; ilave olarak, monilya hastalığının tespit edildiği süreçte, hastalığın yaygınlığı konusunda Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile kayısı üreticisi arasındaki derin görüş farklılıklarını dile getirerek, artık kronik hale gelen kayısı ve kayısı üreticisinin sorunlarına çözüm üretecek bir Kayısı Bilim Kurulu kurulması önerisini sunmuş ve bu bağlamda Malatya Valisi Aydın Baruş’un irade göstermesi gerektiğini yazmıştım.

İcracı makamların oluşturacağı kayısı ve kayısı üreticisine yönelik politikalar konusunda bir danışma organı olarak hizmet sunmasını öngördüğüm ‘Kayısı Bilim Kurulu’ konusundaki bu önerimi sunmamın üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra Malatya Valiliği - Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, bir ‘Kayısı Kurulu’ oluşturulduğunu açıkladı.

Benim bir yıl önce sunduğum ‘Kayısı Bilim Kurulu’ önerimin, kurulduğu açıklanan ‘Kayısı Kurulu’nun oluşturulması kararı ve süreci üzerinde ne kadar etkili olduğunu bilmiyorum ama içinde bilim insanlarının da yer aldığı ‘Kayısı Kurulu’nun kurulmuş olması da kayda değer bir çalışmadır.

ANCAK, zarftan çok daha fazla anlamlı ve önemli olan; kuşkusuz, mazruftur; yani zarfın içindeki mektubun içeriğidir.

‘Kayısı Kurulu’ zarfı ve etiketiyle kurulan bu çalışma grubunu zarf – mazruf ilişkisi bağlamında değerlendirdiğimizde; Kurulu oluşturduğu ilan edilen  isimlerden bazılarını tenzih ederek söylemeliyiz ki, yola çıkış niyeti iyi olsa bile, kayısının ve kayısı üreticisinin sorunlarının çözümü alanında ilan edilen Kurul üyelerinin çoğunluğu, artı değer üretecek nitelikten uzaktır.

Malatya’nın tarım topraklarının korunması için yürütülen Büyük Ova Koruma Projesi’nin hayata geçirilmesi sürecinde, bu arazileri yapılaşmaya açarak kent rantıyla banka hesaplarını şişirmek isteyen odaklara karşı mücadele eden Tarım ve Orman Malatya İl Müdürü Tahir Macit, hayatını kayısı ve kayısı üreticisinin sorunlarına sahici ve bilimsel çözümler üretmek yolunda harcayan Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Murat Asma ve Ziraat Fakültesi'nden diğer bilim insanlarımızı hariç tuttuğumuzda, Kayısı Kurulu’nun; görevleri zaten başta kayısı olmak üzere Malatya tarımının sorunlarını çözmek olan, ancak çözemeyen kurumlardan ve bu kurumların yöneticilerinden oluşması Malatya’ya yeni ve faydalı bir hizmet üretmeyeceği izlenimi yaratmaktadır.

Çünkü, kayısının sorunlarının temelinde Kayısı Kurulu’nda yer alan Malatya Ticaret Borsası, Ziraat Odaları, Kayısı Araştırma Enstitüsü, TKDK, Malatya Büyükşehir Belediyesi ve diğer kurumların, görevlerini ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmemeleri bulunmaktadır zaten.

Bu nedenle, Kayısı Kurulu’nun sahici bir arka plana ve altyapıya sahip olduğunu düşünmenin bir hayli zor olduğuna inanıyorum.

Çünkü, sorunu üretenlerin, sorunu çözmesini beklemek saflık olacaktır.

Kayısı Kurulu’nun kurulmuş olması tabii ki doğru bir adım. Fakat artık kayısı ve kayısı üreticisinin sorunlarının çözümüne yönelik ezber bozan farklı yaklaşımlar gerekmiyor mu?

Yıllardan bu yana, kayısıya dair klasik ezberleri tekrarlamaktan başka marifetleri olmayan bir dizi kurum yöneticisini üye yaparak Kurul oluşturmak,  gerçekte öyle olmasa bile, ‘yapmış olmak için yapmak’ izlenimi yaratıyor.

Hele, kayısıya dair parmağını bile oynatma zahmetine katlanmayanların Kurul’daki varlığı Kayısı Kurulu’nun sorgulanmasını gerektiriyor.

Mesela; yaklaşık 1 milyar TL (1 katrilyon lira) bütçesinin önemli bir bölümünü israf projelerine harcamaktan asla imtina etmeyen, buna karşılık kayısı odaklı herhangi bir projeye 10 bin TL destek sağlaması gerektiğinde bin bir dereden su getirerek bu desteği vermeyi reddeden Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin Kayısı Kurulu’nda yer alıp, Malatya kayısıcılığına nasıl bir katkı sunacağını merak bile etmiyorum.

Çünkü biliyorum ki Malatya Büyükşehir Belediyesi yönetiminin, Malatya kayısıcılığına katkı sunmak gibi bir derdi yoktur; böyle bir derdi olduğunu gösteren herhangi bir çalışma yürüttüğünü görmedik henüz…

Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan; dönemin AKP Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün başlattığı bir projenin devam ettirilmesi sonucunda merkezi yönetimin finansmanı ile kurulan Kuru Kayısı Lisanslı depoculuk üzerinden konuşuyor ama iki yıldan bu yana, Borsa olarak kendilerinin sıfırdan başlayıp, bitirdiği bir projeden söz etmek mümkün değildir. Malatya Ticaret Borsası'nın bizzat ürettiği tek işin istatistik açıklamaktan başka bir iş olmadığını da vurgulamak yanlış olmayacaktır.

Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü; dünya çapında bilim insanlarının uzun süre Malatya’da yaptığı araştırmalar sonucunda kayısı fidanı yetiştirme ve kayısı gen kaynaklarını koruma konusunda, iklim, toprak ve coğrafya bakımından en doğru yerin Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü’nün Çilesiz – Tecde güzergâhındaki yerleşkesi olduğu tespit edildi ve Enstitü burada kurulduktan sonra yıllarca başarıyla hizmet verdi. Peki sonra ne oldu? İnşaat müteahhitlerinin güdümündeki belediyelerimiz tarafından oraya da göz dikildi ve bölge yapılaşmaya açıldı; gen kaynakları Akçadağ’da bir yerlere taşındı. Şimdi şunu söylemek zorundayız: Malatya kayısıcılığının adeta “mabedi” olarak nitelendirilebilecek kendi yerleşkesinin peşkeş çekilmesine engel olamayan Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü, Kayısı Kurulu’na ne katabilir?

TKDK rutin proje çağrılarının dışında ne yaptı bugüne kadar Malatya kayısısı için? Malatya kayısıcılığının hangi boyutuna ne gibi katkı yaptı TKDK?

Ziraat Odaları'na gelince... İnanılmaz ama tümüyle gerçek;  Malatya'da kayısının ve üreticinin sorunlarıyla en fazla ilişkili olması gerekirken, tam tersine kayısı ile en ilişkisiz meslek kuruluşlarının Ziraat Odaları olduğunu söylemek zorundayım. Üreticinin, tarımın sorunları ile ilgilenen; siyasilerin, bürokratların, yöneticilerin yanlışları karşısında sesini yükselten bir Ziraat Odası yöneticisi duydunuz mu bugüne değin? Bir gazeteci olarak ben duymadım; tam tersine kendi kişisel ikballeri ve istikballeri için çalışan Ziraat Odası yöneticileri gördüm. Çiftçiden yapılan kesintilerden oluşan büyük bütçelerin nerelere harcandığının hesabını veremeyen Ziraat Odaları'ndan, zirai don dönemlerinde ağlamak - sızlamak dışında başka bir ses duyulmamıştır şimdiye kadar. Kayısı Kurulu'nda Ziraat Odaları'nın olmaması düşünülemez ama Malatya'daki Ziraat Odaları'nın sıfıra yakın performansıyla Kayısı Kurulu'nda yer almasının Kurul'a katacağı değerin, ne olacağı ya da olmayacağı izaha muhtaç değildir bana göre...

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın Kayısı Kurulu’na dahil edilmemiş olması ise bence isabetli bir karar olmuştur. Şöyle ki; Malatya Kayısısı, Türkiye’den, Avrupa Birliği nezdinde, Aydın İnciri’nden sonra Coğrafi Tescil işareti alan ikinci tarım ürünü olarak Türk Tarım Tarihi’ne geçerken, Malatya TSO Yönetiminin beceriksizliği sayesinde,  AB Coğrafi Tescil’i aldıktan sonra dünyada fiyatı gerileyen ilk tescilli ürün de Malatya Kayısısı oldu. Fakat Malatya TSO, Coğrafi Tescil’i elinde bulunduran kurum olarak, o belgeyi duvarına asmak dışından herhangi bir katma değere dönüştürmek yolunda bir vizyon geliştiremedi. AB Coğrafi Tescil belgesinin gerektirdiği yönetişimi başaramadı. Malatya’daki birçok meslek kuruluşu gibi günü kurtaran ve sadece gelecek seçime odaklanan çalışmalar dışında yürüttüğü herhangi bir faaliyet olmaması, bu anlamda, AB Coğrafi Tescili gibi olağanüstü bir ayrıcalığı ve avantajı kullanma becerisi gösterememesi Malatya TSO’nun Kayısı Kurulu’nda yerinin olmadığını göstermesi bakımından yeterli gerekçeyi içermektedir.

Tüm bu kurumların pasif, hantal ve verimsiz iş tutma alışkanlıklarına ve yöneticilerinin kayısının ve kayısı üreticisinin sorunlarına odaklanmak yerine kendi kişisel kariyerleri için çalışan duyarsız tutumlarına karşın, yine de doğrudan sektörle ilişkili oldukları için Kayısı Kurulu’nda yer almaları da normal karşılanabilir.

Ve fakat asıl ihtiyacımız olan farklı bakış açıları, farklı yaklaşımlar getirecek, yüz yıllık ezberleri tekrar etmeyecek, yenilikçi yönetim anlayışına sahip, dinamik ve çalışkan kurum ve isimlerdir.

Mesela; Malatya - kayısı ilişkisinin sosyo-ekonomik boyutlarını derinlemesine inceleyen çalışmaları, kayısı ekonomisinin sadece Malatya’da değil bölgede yarattığı değişimi, kayısı pazarlama ekonomisinin sorunlarını yenilikçi bakış açısıyla ele çalışmalarıyla tanınan Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Gündüz’ün bu Kurul’da olmaması büyük eksikliktir. Prof. Dr. Orhan Gündüz’ü farklı kılan, Malatya tarım ekonomisi ve kayısıya dair net ve köşeli tespitlerdir. Kent yöneticileri muhtemelen bu tarzdan hoşlanmayabilir ama çözüm için ihtiyacımız olan şey, yüz yıllık ezberleri, yalanları tekrarlamak değil; Prof. Dr. Orhan Gündüz gibi bilim insanlarının dürüstçe, doğrudan, herhangi bir kişisel çıkar beklentisi olmayan tutumla seslendirdikleri gerçeklerdir. Prof. Dr. Gündüz'ün, Battalgazi MYO Müdürü iken Battalgazi MYO Geleneksel Salı Seminerleri'ndeki konuşmasında; Kayısıya alternatif aranması gibi arayışları çok sert biçimde eleştirmesi bile, başına önemli bir çıkıştı. Prof. Dr. Gündüz, kayısıya alternatif aranmasını, Malatya’nın elindeki değerin farkında olmaması olarak değerlendirip, “Elinde Messi var ve sen bunu değerlendiremeyip alternatif oyuncu arıyorsan, sorun Messi’de değil, Messi’nin becerilerinden yararlanamayan yöneticilerdedir” şeklindeki sözleri, aslında Malatya’nın ihtiyaç duyduğu açıklık ve dürüstlüğü net biçimde ortaya koyması bakımından oldukça değerlidir bana göre.

Malatya’daki kamu kurumlarının, STK’ların temel sorunlarının başında tembellik, hantallık, yöneticilerinin günü kurtarmaya yönelik iş görme tutumu gelmektedir. Bu yaygın tutumun dışına çıkabilen çok az kurumun başında, Malatya Tarım Platformu ve Platformun Başkanı İhsan Akın geliyor. İhsan Akın, Tarım Platformu Başkanlığı ile birlikte Malatya Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanlığını da yürütüyor. Gün 24 saat, hafta 7 gün; İhsan Akın dağ, dere, tepe, köy, yayla, mera demeden gece – gündüz kayısı yetiştiricisinin içinde, hayatı onları dinlemek ve Tarım Platformu’nun imkânları elverdiğince çözüm üretmekle geçiyor. Binlerce kayısı üreticisi aileyi de temsil eden Malatya Tarım Platformu Başkanı İhsan Akın’ın Kayısı Kurulu’nda bulunmaması, Kayısı Kurulu’nun eksikliği anlamına gelir.

Diğer yandan, Kayısı Kurulu’nun üretici temsilcisi yokluğu da, Kurul’un henüz kurulma aşamasında topal ördek olmasına yol açacak düzeyde bir eksikliktir.

Malatya’da, kurduğu örnek kayısı ve meyve bahçesi, kayısının sıfırdan – sofraya kadar tüm aşamalarını bizzat yöneterek ve içinde yaşayarak Malatya’nın yaşayan kayısı kültürü taşıyıcısı ve yaygınlaştırıcısı niteliklerine sahip olan Sevgili Orhan Alkaya Ağabey’in bu Kurul’da yer alması Kurul’a çok şey katacaktır. Orhan Alkaya, sadece bir kayısı üreticisi değil; kayısı işçisinin ve emekçisinin haklarını savunan bir insan hakları savunucusu, geleneksel Malatya kayısı kültürünün yitip gitmemesi için mücadele eden bir kültür insanı, kayısı üreticisinin sorunlarını cesurca dile getiren bir yazar ve Malatya Kayısı Çiçeği Festivali fikrin ilk olarak dillendiren, usta bir fotoğraf sanatçısı… Hayatını kayısıya, Malatya tarımının ve topraklarının korunmasına adayan Orhan Alkaya’nın Kurul’un üretici boyutunu temsil eden bir isim olarak Kayısı Kurulu’nda yer alması için öneri götürülmeliydi.

Bu isimler çoğaltılabilir ama ben sadece örnek birkaç isim vermek istedim.

Bir çift sözüm de kayısı üreticisine:

Üretici olarak artık kendi sorunlarınıza sahip çıkma zamanı gelmedi mi? Kayısı üreticisi olarak yapacağınız tek şey, zirai don olduğunda ağlamak ve TARSİM’den para almak, zirai don olmadığında ise, ‘Rekolte yüksek açıklandı, fiyatlar çok düştü’ yakınmasında mı bulunmaktır? Kaderinize ne zaman sahip çıkmayı düşünüyorsunuz? Mesela, ne zaman bir araya gelip kendi üretici birliklerinizi kurup ürününüze sahip çıkacaksınız? Üreticiler olarak ilçelerinizde ne zaman kooperatifleşmeyi düşüneceksiniz? Yazın 40 derce sıcağında akıttığınız alın terinizi, birkaç uyanık kayısı spekülatörünün elinden ne zaman kurtaracaksınız? Merak ediyorum gerçekten. Ne zaman yapacaksınız bütün bunları; Kayısı, kayısıcılık bittikten sonra mı?

Bir de bir ibret verici bir anekdot aktararak noktalamak istiyorum yazıyı.

Yıllar önce, Malatya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı merhum Haydar Karaduman'ın düzenlediği bir organizasyonda, Malatya'da görev yapmış 5 ya da 6 Vali, Malatya'ya davet edilmiş, bu Valiler Malatya'nın kendileri tarafından gözlemlenmiş sorunları üzerine konuşmalar yapmıştı.

Valiler Konferansı olarak nitelenebilecek bu buluşmada, çok ilginç bir sonuç çıkmıştı: Her Vali, kayısı ve kayısı üreticisinin sorunlarına yönelik birçok çalışma ve faaliyet yürütmüştü. Her Vali, az ya da çok bir şekilde kayısıya odaklanan bazı çalışmalara imza atmıştı. Ama ilginç ve ibret verici olan, hiç bir vali kendisinden önceki Valinin yaptığı çalışmadan haberdar değildi. Konferanstaki her Vali, ilk defa orada diğer Valilerin yaptığı kayısı odaklı çalışmalardan, hazırladığı raporlardan haberdar oluyordu. Ortaya çıkan sonuç şuydu: Malatya'da kayısıya dair bir kurumsal hafıza oluşturulmamıştı. Kurumsal hafızası olmayan bir alana dair yapılan her şey de yüzeysel ve o dönemin Valisi ile kaim kalmıştı.

Kayısının ve üreticinin sorunu, sektör ve ilgili kurum yöneticilerindeki yüzeysellik; yapıyormuş gibi, çözüm üretiyormuş' gibi, çalışıyormuş' gibi yapmak; kısaca samimiyetsizlik, vizyonsuzluk ve nitelik yoksunluğudur.

_____

ARŞİV FOTO: Kayısı Kurulu'nun geçtiğimiz günlerde Vali Aydın Baruş'a ziyaretinden

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

37 yorum yapılmış

  • Hakan (3 yıl önce)
    Kayısı kurulu üyeleri konusunda eleştirilerinize büyük oranda katılmakla birlikte öneride bulunduğunuz kişilerin kişisel hesap içinde olmadığı yorumunuza katılmıyorum.Medya olarak sizlerde görevinizi hakkaniyetle yaptığınızı düşünmüyorum.Siyasilere gelince yereldeki bütün kamu ve sivil toplum örgütlerini kendi şahsi menfaatleri doğrultusunda kullanmakta beis görmüyorlar maalesef.Kamu ve sivil toplum örgütlerin de liyakatli yöneticiler olmadığı sürece bu konular çok konuşulur.Bu ülkede makam koltukları torpilli kişilerle doldurulmamalı bu konuda medya üzerine düşeni çekimser kalmadan yapmalı.
    0
    0
    Yanıtla
  • Şakir BERKTAŞ (3 yıl önce)

    Tarihini tam hatırlamıyorum ama 4-5 yıl kadar önce Malatya'da yapılan "KAYISI KATMA DEĞERİN VE İHRACAT GELİRİNİN ARTIRILMASI ÇALIŞTAYI" nda tarafımca Çalıştaya sunulan raporu burada bir daha yayınlıyorum, bir teknokrat/Uzman olarak görevim olan bilgi üretmeyi yaptığım kannatindeyim... Bu fikirleirime herkes katılmıyabilir, ama üzerinde durulması gereken konular olduğu kanaatindeyim... Sn yazar hanımefendi ile tanışmıyoruz, bundan dolayı beni de bu kurula tavsiye etmesini beklemek doğru olmaz tabiki ama yıllardır Malatya ve Kayısı için çırpınan ama bu konuda pek vitrin yapmıyan bir hemşeriniz olarak bu kurulda olmam halinde fayda sağlıyabileceğim kanaati ile saygı ve sevgilerimi sunuyorum...< Üretim;

    o  Malatya bir kayısı üretim ve sanayisi ihtisas şehri olmalıdır,

    o  Üretimde kalite kriterlerine önem verilmelidir;

    § Gerektiğinde seyreltme yapılarak standart boyutta kayısı üretimi yapılmalıdır,

    § Gerektiği kadar gübreleme yapılmalı ve doğal aroma ve tada zarar verilmemelidir,

    § Zirai ilaç kullanımı çok dikkatli yapılıp kalıntı sorunu çözülmelidir,

    § Mümkün olduğu kadar organik tarıma yönelinmelidir (2014 yılı organik kayısı ihracatı ortalama 5,62 $/kg olarak gerçekleşmiştir)

    o  Hasat ve sonrası Kalite kriterlerine önem verilmelidir;

    § Hasat sırasında yaralanma, toprağa temas konular çözülmelidir,

    § Kükürtleme konusunda dikkatli olunmalı, kükürt oranı mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır, mutlaka 2000 ppm in altına düşürlmelidir,

    § Zaman zaman Peroksit uygulaması ile kükürt oranları düşürülmekte olup artık AB deki alıcılar bu olayı tespit etmişlerdir ve ihracatımızda problemler oluşturmaktadır,

    § Hem düşük kükürtlü ürün elde etmek, hem diğer kalite kriterlerini sağlamak, hem de fiyat istikararını sağlamak açısında sözleşmeli tarım modeline geçilmelidir,

    § Organik üretim asla kükürtlememelidir, raf dayanaklılığı başka yöntemler ile uzatılmalıdır,

    § Üretimi kalitelileştirme konusunda Ticaret Borsası, İhracatçı Birlikleri, Üniversite, Kamu ve özel sektördeki tarım kuruluşları beraber hareket etmelidir,

    o  Depolama;

    § Soğuk hava depoları kurulmalı ve muhafaza burada yapılmalıdır,

    § Lisanslı depoculuğa mutlaka önem verilmelidir,

    Ø Markalaşma;

    o  Standart ve güvenilir pazarlamanın tek yolu markalaşmaktır,

    o  Standardizasyon kriterleri net olarak tespit edilip fiyatı da bu standartlar belirlemelidir, (nem, çeşit, büyüklük, yaralılık vb)

    o  Malatya’da oluşturulabilecek bir STK veya Akredite kuruluşu pazara sunulan ürünlerin standarta uygunluğunu onaylamalı ve logosunu vurarak o ürünün o standartta olduğunu teyit etmelidir, (İngiltere’de Tüketici Topluluğu uygulaması gibi)

    o  Güvenilir markalar oluşturulup tüketiciler ve global pazarlama ağlarına lansmanları yapılmalıdır,

    o  Markalarda tüm dünyanın bileceği, benimseyeceği ve hatırlayacağı isimler tercih edilmelidir,

    o  Markaları oluştururken gerekirse ülkemizde veya yurtdışında faaliyet gösteren pazarlama ağlarında veya zincir marketlerde yardım alınmalıdır,

    Ø Pazarlama;

    o  Kayısıda fiyat istikararı mutlaka sağlanmalıdır, bugün dünyada geçerli olan Future satış (geleceğe satış) sisteminden faydalanabilmek için mutlaka fiyatların önceden öngörülebilir olması gerekmektedir,

    o  Kalite problemi olmayan ve markalaşarak standartları belirli hale gelmiş olan ürün özellikle, çarpıcı ambalajlar ve sloganlar ile tüketiciye sunulmalıdır,

    o  Unutulmamalıdır ki, modern pazarlamanın (veya daha yukarı ederlere pazarlama) en önemli ön şartı ambalajdır,

    o  Kayısı hammadde değil mamul madde olarak satılmalıdır, (belki bu cümle çok klasikleşti ama halen doğruluğunu korumaktadır)

    o  2013 yılında azda olsa diğer Avrupa ülkeleri kuru kayısı ihracatı yapmışlardır, bunlarda; Almanya 5,00 $/Kg, Fransa 6,30 $/Kg, İtalya 7,46 $/Kg ve Portekiz 8,25 $/Kg fiyatlara ihracat yaparken Türkiye’nin ihracat fiyatı 2,80 $/Kg olarak gerçekleşmiştir. Bu fark kayısının kalitesinde kaynaklanan bir fark değildir, tam aksine Türkiye’de üretilen kayısı kalitesi daha yüksek olmasına rağmen pazarlama şeklinde kaynaklanan bir fiyat farklılığı söz konusudur,

    o  Tüketicilerin ihtiyaç duyduğu veya tercih ettiği ürünlere dönüştürülerek satılmalıdır veya tüketicilerin ihtiyaç algıları oluşturulmalıdır,

    o  Özellikle “Iskarta” olarak adlandırılan kayısıların en güzel değerlendirme şekillerinden birisi de kayısı unu haline getirilerek tüketiciye sunulmasıdır,

    o  Özellikle obezite ve kayısının iyi geldiği diğer sağlık problemleri ön plana çıkartılarak ve bu konu bilimsel makaleler ile desteklenerek lansmanlar yapılmalıdır, burada kayısı yeme alışkanlığı olmayan tüketici gruplarında kayısı unuyla evlerde yapılabilecek kurabiyeler, kekler yada fabrikasyon çikolatalar ezmeler tavsiye edilebilecektir,

    o  Rekabet adına ürünümüzün fiyatı kırılmamalı, ihracatçılarımızın beraber hareket etmesi sağlanmalıdır,

    o  THY’nin sponsorluğu ile bu yıl Almanya’nın Nünberg şehrinde, sonraki yıllarda ise başka fuar şehirlerinde, fuarlara katılım sağlanarak tanıtım yapılabilir (Bu konuda THY yetkililerinin tarafımızda talebi de mevcuttur),

    o  Bu fuarlarda ihracatçılarımızı, global tedarikçi firmaların CEO ları ile karşılaştırıp, bu firmaların pazarlama yelpazesine Malatya Kayısısını da aldırmalıyız,

    o  Çin, Japonya, Hong-Kong, Güney Kore gibi uzak doğu ülkelerine yönelik pazarlama çalışmalarının arttırılmalıdır;

    § Çin’de yaklaşık 400 milyon nüfus aşırı zenginlik içerisinde olup üretim değil tüketim toplumu olmuş durumdadır, bu kesim oldukça lüks yaşamakta ve kazandıkları parayla özellikle yabancı markalı kıyafet ve gıdaları satın almaktadırlar,

    § Çin’in Guangzhou kentinde Kanton fuarı açılmakta olup, Dünyanın en önemli fuarlarından birisidir ve yaklaşık 20 milyon insan gezmektedir, bu vb fuarlara katılım avantaj sağlayacaktır,

    § Hong-Kong dünyada lüksün ve marka düşkünlüğünün en zirvede olduğu yerlerden birisidir, kaliteli ve marka olgusunu tamamlamış ürünler oldukça yüksek fiyatlara satılabilmektedir,

    § Güney Kore ve Japonya’da Türk ürünlerin oldukça rağbet göstermekte, buralarda da kayısıyı yüksek değerlere pazarlama şansımız olacaktır,

    § Kültür Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla tanıtım ve reklam filmleri yapılmalı ve bu ülkelerde yayınlanmalıdır,

    o  Kuru meyve tanıtma grubunda kayısıya da gerekli yer verilmelidir,

    o  Çok iyi bir sosyal medya yönetimiyle tanıtımlar yapılmalıdır,


    Ø Unutulmamalıdır ki; bir kişi doğumundan ölümüne kadar kayısı yemezse o kimseye bir şey olmaz, ama dünyada hiç kimse kayısı yemezse Malatya Malatya olmaz… Bundandır ki kayısı yiyenleri sayısını arttırmalıyız ve onların tercihlerini önemsemeliyiz, üretimimizi de, sunumumuzu da tüketicilerin tercihleri belirlemelidir…

    0
    0
    Yanıtla
  • NİZAMETTİN OPANOĞLU (3 yıl önce)Şakir BERKTAŞ isimli kullanıcı yorumuna
    Sevgili kardeşim,görüşlerinin tamamına katılıyor ve imzamı atıyorum.Son derece güzel tesbitler ve analizler.Ancak ? işte bu ancaklar mancaklar hep işi bozuyor.Aklın yolu birdir.Kayısıda her şey üretim ayağı ile başlar.Çiftçi,üretirken en çok yapacağı masrafı düşünür.Çoğu zaman da çok pahalı olan girdilerin büyük bir kısmını pas geçer.( Mesela Sonbahar Bordu Bulamacı ya da İlkbaharda atacağı bakır Sülfatı bir yıl atar bir yıl atmaz.Bu da Monilya hastalığına neden olur.Çiçeğin % 15-20 açtığında ilaçlama yapması gerekirken,çiftçilerimizin çoğu yüzde yüzü açtığında tek ilaçlama yapar.Bunların temelinde ilaç ve ilaçlama masraflarının hayli yüksek olmasıdır.)Bu gün kayısıda son derece yüksek olan Gübre,İlaç,İşçilik ve benzeri girdi fiyatlarının Bakanlıkça desteklenerek öncelikle üreticilerin nefes alması gerekirken, bakanlığın Kayısı için verdiği Gübre-Mazot desteği o kadar kömik ki anlamak mümkün değilrir.Örnek mi;yaklaşık 8 yıldır asıl mesleğimi icra ederek kayısı üretimi yapmaya çalışıyorum.(Yapmıyorum,yapmaya çalışıyorum diyorum,sanırım anlamışsınızdır).11,5 Dekarlık bir kayısı bahçesine bakanlığın verdiği destekleme (253TL) sonbaharda vermiş olduğumuz Kompoze gübrenin 50 kg’lık bir torbasının ancak yarısını karşılıyor.en az beş,bazen de altı-yedi kez yaptığımız tek bir ilaçlamanın sadece traktör ve işçilik masrafının üçte birini karşılıyor.Daha anlatacak o kadar şey var ki satırlara sığmaz.Kayısı tarımı ile uğraşan çiftçi sayısının yaş ortalaması 50-60 tır.Genç neslin üretime yönlendirilmesi,hevesinin isteğinin artması yapılacak desteklemelerin tatminkar olmasına bağlıdır.
    0
    0
    Yanıtla
  • Aynen abim üretim girdileri çok yüksek ve desteklerde bu girdilerin temini için çok yetersiz maalesef...
    0
    0
    Yanıtla
  • Çok güzel tespitler, umarım bir gün sizleri dinleyen birileri olur ve bu tespitleriniz hayata geçer...
    0
    0
    Yanıtla
  • savcu (3 yıl önce)
    Orhan hoca yokmuş komisyonda görmemişim işiniz zor gibi
    0
    0
    Yanıtla
  • Abdulkadir (3 yıl önce)
    Orhan hoca olmazsa yapmasınlar olmaz bu iş
    0
    0
    Yanıtla
  • Mehmet (3 yıl önce)
    Malatyanın candamarı olan kayısı üretimi ve ekonomi yönetimini kona alan toplantıda, bilimsel çalışmalarıyla çiftcimize ışık tutan değerli bilim insanı Orhan GÜNDÜZ hocamızın bu komisyonda olmaması çok tuhaf
    0
    0
    Yanıtla
  • Yazıhanlı (3 yıl önce)
    Bu konuda yıllardır uğraşıp çabalayan her zaman her yerde kayısını geleceğini konuşup anlatmaya çalışan sayın Prof.Dr Orhan Gündüz hocamızın burda adının geçmemesi çok yanlış.Hocamız o kadar uğraştı her zaman dile getirdiği bu konular hakkında bilgi ve birikiminden neden faydalanıl mıyor bu kurulun içinde neden yok.Yıllardır anlatmaya çalışıyor hocamız lütfen kayısıyı ve geleceğini Orhan gündüz hocamızdan sorun ve yaptığı çalışmaları bi okuyun.
    0
    0
    Yanıtla
  • Mikail (3 yıl önce)
    Adam gecesini gündüzünü kayısıya veriyor çiftçi dostu orhan hoca nin olmadığı yerde düzgün çalışma olmazmika
    0
    0
    Yanıtla
  • Black mamba (3 yıl önce)
    Ah malatyam ah bi kayısımız kaldı oda kimlere kaldı
    0
    0
    Yanıtla
  • Mehmet (3 yıl önce)
    Boyle bir proje de kayisi icin gecesini gündüzüne katan Orhan hocanın olmaması oluşumun baştan fos çıkacağını gösteriyor
    0
    0
    Yanıtla
  • Bilal (3 yıl önce)
    Tebrik ederim çok güzel Bir çalışma başarılar dilerim
    0
    0
    Yanıtla
  • Kayısıcı (3 yıl önce)
    Çok güzel değinmiş konulara.
    0
    0
    Yanıtla
  • Samet avcu (3 yıl önce)
    Tebrik ederim çalışmalarınızda başarılar dilerim...
    0
    0
    Yanıtla
  • Harun yazgan (3 yıl önce)
    Malatyada kayısının sorunları ve geleceği açısından güzel bi yazı
    0
    0
    Yanıtla
  • Nihat (3 yıl önce)
    Nokta atışları yapan yerinde bir yazı olmuş.Elinize sağlık.
    0
    0
    Yanıtla
  • Murat sarıtaş (3 yıl önce)
    Emeği geçen herkese teşekkür ederim..
    0
    0
    Yanıtla
  • Hakan alan (3 yıl önce)
    Kayısı bilim kurulu cok güzel bi fikir, kayisimizi insallah dünyada ihtiyac duyulan bir meyve haline getirecektir emeklerinize saglik
    0
    0
    Yanıtla
  • ahmet (3 yıl önce)
    her yer de likayatsızlık bir vurdum duymazlık bi sorumsuzluk.var .en tepeden en alta kadar ülke sorunu ..bu ülke nasıl düzelecek!
    0
    0
    Yanıtla
  • Ali Koç (3 yıl önce)
    Gülermisin ağlarmısın?????
    0
    0
    Yanıtla
  • Alican (3 yıl önce)
    Kayısıda yine stokcular yaygaraya başladılar, üç kuruş fazla para kazanmak için. Kayısı yandı hiç kayısı kalmadı demeye başladılar. Olan yine köylüye oluyor. Geçen sene olduğu gibi yine bazı ziraat odaları stokculara hizmet etmeye başlarlar. Allah ıslah etsin.
    0
    0
    Yanıtla
  • kayısı yetistiricisi (3 yıl önce)
    Evet kayısı bilim kurulu oluşturulması güzel olmuş: lakin ne büyük bir üretim yapan kayısı Cı var, ne yıllardır çok önemli çalışmalar yapan destek olan var, ne sahada olan var, bir kaç memur, siyasi rant peşinde olanlar, yine 1 lira bile katkısı bügüne kadar olmayan temsilci var, ama üreten üreticinin yanında olan koşturan kimse yok, e maşallah elinize sağlık kayısının çoğu yandı ama kurulda bu konu ile ilgili tek ses yok, nerede bu arkadaşlar sadece vali bey ile fotoğraf çekilmek için mi kuruldu bu kurul, toplanın ne yapacaksınız, hangi derde yada eksikliğe çare bulacaksınız, çıkın açıklayın bunu bekliyoruz bir üretici olarak, yüz defa aynı yere aynı adamları götürüp sürekli gündem yapmaya çalışacağınıza asıl yapmanız gereken üreticinin yanında olmak bunu yapın bekliyoruz
    0
    0
    Yanıtla
  • H f ilhan (3 yıl önce)
    Güler hanım gerçekten tespitiniz tam yerinde kayısı Malatya nın yüzde 80 ninin geçim kaynağı ama bürokrasi hiç bir zaman kayısı üreticisine sahip çakmadı.sizinde bahs ettiğiniz gibi tarım platformu başkanı İHSAN AKIN bey gitti gittiği gerek yurt içi gerek yurt dışı gezilerinde birebir kayısı hediye ve ikramlarda bulunarak tanıtımını yapıyor.birtek İHSAN AKIN bey küçük baş hayvan yetiştiricilerinin derdinemi Kays’ı cıların derdinemi düşsün .gerçi stk lardan birtek Malatya lı oarak ihsan akın kalmış tek temenim ihsan bey uzun yıllar Malatya nın haklarını savun maya devam etsin
    0
    0
    Yanıtla
  • Karahanlı bayram (3 yıl önce)
    Kayısı bilim kurulu oluşturulması güzel Bu arkadaşlara fikri veren Sayın Güler Hazar a teşekkür ederim ama burada bakıyorum ki koltuk İşgalden üretmeyen bir çok insan kurulda ama üreten çalışan koşturan stk yok bilimsel çalışmalar yapan Orhan Gündüz hoca yok sanki birbirine sürekli mavi boncuk dağıtan bir kaç arkadaş biraraya gelmiş sadece piyasanın gazını almak ve vitrindeki malları iyi gösterme sürekli laf üretme ama iş icraat üretme olmayan zayıf bir kurul olmuş ha amacına hizmet edermi hiç sanmam keşke olsada yapsalarda biz utansak, kimi siyasi rant peşinde, kimi şirin görünme, kim hep aynı telden çalma, aynı konuları konuşma dışında bişey olmaz zor bu kurul dan bişey çıkmaz. Allah sonumuzu hayır etsin inşallah...
    0
    0
    Yanıtla
  • Ali (3 yıl önce)
    Malatya haber Allah aşkına kqc gündür kayisi yanmış don oldu bunun hakkında neden yazılarda bulunmuyorsunuz siz malatya gazetesisiniz malatya halkının yanında olun bi zahmet..
    0
    0
    Yanıtla
  • Malatya Şire Pazarı (3 yıl önce)
    Sayın Güler Hazar a ve malatyahaber.com.teşekkür ediyorum hep aynı siyah takım giyen adamlar sözde kayısı için kurul yapıyor toplantı yapıyor hani orada üretici hani bi ihracatcı hani bir perakendeci. Bir şçi, sıkıntılar anlatılsın anlatılsada bişi olduğu yok ama milleti kandırmayın
    0
    0
    Yanıtla
  • Ali Koç (3 yıl önce)
    Kayısı da sorun nedir onu önce yazarmısınız. Daha ne olsun. Tarsim devlet katkısı var taban fiyat var destek var depo var Kurumlarımız ziraat odalarımız her platformda herşeyi dile getiriyor. Donda Allahın işi Onun işinede karışılmaz. Allahtan ne istiyorsunuz.
    0
    0
    Yanıtla
  • sen uyu...
    0
    0
    Yanıtla
  • olgunusta (3 yıl önce)
    Güzel yazı...
    0
    0
    Yanıtla
  • Vatandaş (3 yıl önce)
    Güler Hanım güzel bir yazı, bir Malatyalı olarak teşekkür ediyorum. Eklemek istediğim bazı hususlar var. Malatya, kayısı için coğrafi işaret almış olabilir. Fakat kayısıya sahip çıktığını iddia eden kişi ve kurumların basiretsizliği yüzünden bu işaretin esprisi kalmıyor. Ayrıca açık kaynaklardan elde edilebilecek istatistiklere göre, Türkiye dünya kayısı üretiminde 1. ülke. Ancak Özbekistan hektar başına verimlilik ve kişi başına üretim rakamlarında bizden önde. Üretimde 2. ülke olduğuna bakmayın zira makası kapatıyor. Kayısı konusunda ilk sorumluluk üreticiye düşüyor. Gerçek anlamda bilimin ışında yapılmalı. Toprak analizleri, komşudan değil ziraat mühendisinden bilgi alınması gibi. 50 hp gücündeki 1980 model traktörü son model 4x4 traktörle değiştirmek maalesef çözüm olmuyor, israf da cabası. (Gerçek anlamda yeni traktöre ihtiyaç duyanları tenzih ederim). Ayrıca kayısı konusunda yükün çoğu Ziraat Fakültesinde olabilir ama Mühendislik Fakültesinin diğer bölümleri de kayısı üzerine çalışmalı. Gerekli ekipmanı başka ülke ya da şehirden satın almanın gereği yok. Şehrimizdeki 2 üniversite akademisyenleri bu konuda teşvik etmeli, eğer ediyorsa konuya daha da önem vermeli. Son olarak sizin de belirttiğiniz gibi üretici sırtından geçinen parazitleri atmalı. Gerçekten sorunları ile ilgilenen insanların ilgili kuruluşların başına gelmesini sağlamalı.
    0
    0
    Yanıtla
  • MESUT (3 yıl önce)
    Yorum yapmadan önce yeni tasarımınız çok güzel ama önceki tasarımda yazıları büyütüp okuyordum bu tasarıma yazı büyütme özelliği eklerseniz sevinirim... Güler hanım tespitler 10 numara kesinlikle haklısınız kayısı ile ilgili bir kurul veya toplantı var ise Orhan hoca olmalı. Ticaret borsası gerektiği gibi kayısıya sahip çıkmamıştır başkan farklı bir üç lem içinde boğuşuyor.Yeni dönemde vekil adayı mı olsam Borsada mı devam etsem TSO ya mı aday olsam diye kararsız. Tso başkanı ise Malatya nın en büyük bir hayal kırıklığı olmuştur..Hiç bir siyasi partinin arka bahçesi olmayacağız deyip sultansuyu harası için tek kelime etmeyen.Oda başkanı olmadan önce 3 paket kayısı için kavga çıkaran kişiler olarak tarihe geçip seçim sürecinde Malatya kayısısı bizimle değer bulacak sloganı ile gezip yönetiminde bir tane kayısı ihracatı olmayan sadece müteahhit hafriyatçı ve demirciden oluşan bir yönetim oluşturup.Kayısı coğrafi işaretinin nerede olduğunu dahi bilmeyen bir durumdadır. Hala eski yönetime sallayıp eski yönetimin başlattığı birinci osb arıtma tesisini ve tobb un yapacağı okulu kendine mal edip MHP de vekil adayı olma derdindedir. Ufku olmayanları seçtiğimiz ve inandığımız sürece değişen bir şey olmaz.. KAYISI ÖLMÜŞ BİZ ÇİCEĞİNİ HATIRLAYACAĞIZ
    0
    0
    Yanıtla
  • malatyalı (3 yıl önce)
    kayısı kurulunda vali neden olsun,belediye başkanı neden olsun .biraz düşünün kayısı bunların işimi.vali 2 yıl kalır gider,haberde zaten bu verilmiş kimsenin ne yaptığından haberi yokmuş.kurulda ziraat odaları,birlik ,üniversiteden hocalar,ihracatcılar ,büyük üreticiler.yer almalıdır.en büyük sorumluluk tarım il ve ilçe müd aittir.2021 yılı olmuş malatya topraklarında her metrekaresinde hangi bitki yetiştirilmelidir diye bir veri yok ortada en önemli sorun budur.dağ taş kayısı rantabıl çiftlik kaç tane var.rantabıl olmayan bu çiftlikler ürün rekolte tahmini konusunda yanılmalara ,rekolte fazlalıklarına böylece fiyat istikrarsızlığına sebep olmaktadır.tarım arazilerine numara verilerek kayısı ekimi için uygun olup olmadığı belirlenmelidir.ciddi bir çalışma yapılmalı ,gelir sağlamayan bahçerin sökümü teşvik edilmelidir.
    0
    0
    Yanıtla
  • Bilim (3 yıl önce)
    Bu kuruldaki saygıdeğer insanlar şimdiye kadar ne yapmışlar? Yazık Yazık Yazık Bu kurula iş kaldıysa bitmek üzere olan kayısı zaten biter. Dua etsinler covid'den dolayı bu yıl kükürtlü kayısıya talep patlaması olacak. Çözüm kolay ancak bunu anlatacak ve uygulayacak kişiler ortada yok - engelleniyorlar - yok sayıyorlar. saygılarımla
    0
    0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (3 yıl önce)
    Sayın Güler Hazar, bir Malatya sevdalısı olarak Malatyanın sorunlarını gündeme getirip yetikilileri harekete geçirme çabanızı haddim olmayarak takdir ediyorum. Keşke sizin gibi değerli araştırmacı ve dürüst gazeteciler daha çok olsa. Ne yazık ki ülkemiz genelinde Malatyamızın kaderi de liyakatsız yöneticiler elinde heba edilmektedir. Malatya kendisini var eden değerlerini bir bir yitirmektedir. Milletvekilleri, belediye başkanları ve bürokratlar şehrin değerlerini korumak ve artırmak yerine rantçıların, müteahhitlerin tarafını tutmaktadır. Kayısı gibi şehrimizin coğrafi işaret almış ve Dünya çapındaki bir değerimizi yeterince koruyamadığımız gibi ekonomik değerini artırıp insanlarımıza katme değer de yaratamıyoruz. Sultansuyu gibi tarihi öneme sahip, Malatya ya değer katan, katma değeri yüksek olan bir işletmeyi koruyup kollayacağımıza, birkaç bürokrat marifeti ve milletvekili, belediye başkanlarının göz yumması ile parçalatıp bölerek rant uğruna müteahhitlere peşkeş çekiliyor. Ne yazık ki uzun yıllardır Malatya iktidara verdiği yüksek orandaki desteğe rağmen hakettiği hiç bir hizmeti alamadığı gibi çapsız yöneticiler marifeti ile hakettiği hizmetleri komşu illere kaptırmış. Var olan değerlerini de kaybetmeye devam etmektedir. Malatya halkı bir dahaki seçimde bunları görmeli ve bu siyasilere gereken cevabı sandıkta vermelidir.
    0
    0
    Yanıtla
  • Malatyalı kaysıcı (3 yıl önce)
    Öncelikle Malatya haber ve ekibini tebrik ediyorum, Malatya menfaati ile ilgili her konuda duyarlı olduğunuz için, teşekkür ederiz. bugune kadar hep birilerinin emek verip yaptığı işlerin ve düzenin üzerine konarak ön plana çıkan arkadaşlar, emek nedir koşturmak nedir, çifçinin durumu nedir, kaysıcı nedir durumu nasıl bilirmisiniz yok, önce dersinizi iyi çalışın, bugun kurulda yer almışlar arkadaşlar, tamam çok güzel bir düşünce ama o kadar daha doğmadan ölmüş bu proje ayrımcılık ve ahbap çavuş ilişkisi ile kurulmuş sahayı temsil anlamında çok kısır kalmış; Kaysı ile doğrudan ilgili bir çok kurum kuruluş STK ve yıllardır önemli çalışmalar yapanlar varken bu böyle olmamış arkadaşlar, körler sağırlar birbirini ağırlar olmuş burada maalesef, icraat yapacak üreticinin sesi olacak kim var acaba söylermisiniz? göstermelik işlerde vazgeçin artık, üretin üretene sahip çıkın, geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz olamaz.
    0
    0
    Yanıtla
  • Kayısıcı mamo (3 yıl önce)
    Dünyaya her gittiği ülkeye kayısının tanıtımını yapan ikram eden ve bunuda sosyal medyada paylaşan kurum ve kuruluşlara her gittiğinde kayısı götüren ve kayısı ile ilgili sıkıntıları anlatan kayısı ile haşir neşir olmuş ve sürekli saha da olan insanların özellikle ihsan başkan gibi insanların bu kurulda nasıl yer almaz sadece klişeleşmiş insanlarla tekrar tansiyon düşürme ile ilgili çalışma yapılmıştır ayakları eksiktir. Bu eksiklerin bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
    0
    0
    Yanıtla

Güler Hazar yazıları