SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Bugüne Kadar 14 Bin 675 e-Duruşma Yapıldı'

0
Güncellendi - 2021-06-18 01:36:55
'Bugüne Kadar 14 Bin 675 e-Duruşma Yapıldı'
A- A+ PAYLAŞ

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman başkanlığında toplanan TBMM Dijital Mecralar Komisyonu'nda "Adalet Hizmetlerinde Dijital Dönüşüm" başlıklı sunum yaptı.

Adalet Bakanı Gül, pilot uygulanan E-Duruşma'nın başarılı olduğunu belirterek, "30 büyükşehirde uygulanıyor. Bugün itibarıyla 738 mahkemede uygulanmakta. Bugüne kadar 14 bin 675 duruşma gerçekleştirildi." dedi.

Dijital dönüşümün ve mecraların gün geçtikçe daha da önem kazandığına işaret eden Gül, bu alanın tüm toplumun ana gündem maddelerinden birisi olduğunu söyledi.

Dijital dönüşümde katedilen yolun, ülkelerin gelişmişlik düzeyinin de en önemli göstergelerinden birisi haline geldiğini vurgulayan Gül, bu alanın ekonomik ve toplumsal hayatı ihmal edilemez düzeyde etkilediğini dile getirdi.

Her teknolojik gelişmede olduğu gibi bu konuda da düzenlenmesi gereken yeni alanların bulunduğuna dikkati çeken Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde, AK Parti hükümetleri döneminde e-devlet gibi çok önemli kurumlar kazandırılmıştır. Kamu hizmetlerinin dijitalleşmesinde, bilişim sistemlerinin gelişmesinde, bilişim teknolojilerinin ulaşılabilirliğinde önemli bir mesafe kaydedilmiştir. Bunun daha da ileriye taşınması adına elbette atılacak adımlar vardır.

Hukuk altyapısının ve adalet sisteminin de bu gelişime ayak uydurması bir zorunluluk, gerekliliktir. Bu kapsamda, hem bu teknolojik alanların yaygınlaştırılmasına çalışılırken hem de dijital mecralarda hak ve özgürlüklerin korunması ayrı bir ödev olarak karşımızda duran bir bağlamdır. Bunun için şimdiye kadar önemli çalışmalar yapılmış ve mevzuat değişiklikleri gerçekleştirilmiştir. 2005 yılında Türk Ceza Kanunu'nda bilişim suçlarına yer verilmesi bunun bir sonucudur. Dijital delillerin toplanması, esas alınması gibi konularda, teknolojik gelişmeye uygun bir yapı oluşturulmuştur."

"Dijital mecraların özgürlük-güvenlik çerçevesinde ele alınması bir gereklilik"

Abdulhamit Gül, bu alanların hepsinin özgürlük-güvenlik çerçevesinde ele alınmasının bir gereklilik olduğunu ifade etti.

Toplumsal alanda nasıl kişilik haklarına saygı gerekiyorsa kişilik haklarına, kişi mahremine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin her türlü yaklaşımın dijital alanda da ortaya çıkması gerektiğini söyleyen Gül, sokakta da dijital mecralarda da iftira, hakaret ve kişilik haklarına saldırıda bulunulamayacağını belirtti.

Dijital veriler konusunda, hukuki anlamda geçmişte çok vahim örnekler görüldüğünü anlatan Gül, şöyle devam etti:

"İnsanların haksız yere ceza almasına yönelik geçmişte FETÖ'nün önayak olduğu delil üretme, kumpas davalarıyla bu delillerin dijital alanlarda nasıl oluşturulduğu hepimizin zihinlerinde yer edinmiştir. Usulsüz dinlemeler ve ortaya konan üretilmiş sahte delillerle yargılamaların hukuk alanına, hukuksuzlukların nasıl girdiğini hepimiz gördük, şahit olduk. Dolayısıyla dijital mecralar bir hukuk güvenliğinin de bir özgürlüğün de ana konusudur. Bütün bu alanların hukukun üstünlüğü bağlamında ele alınması gereken önemli mecralar olduğu hepimizce malumdur.”

"TBMM Dijital Mecralar Komisyonu çok önemli bir paydaş"

Gül, 2019 yılında kamuoyuna açıkladıkları Yargı Reformu Stratejisi ile bu yıl itibarıyla uygulamaya başladıkları İnsan Hakları Eylem Planı'nda da bu konuya geniş yer verdiklerini anımsattı.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonunun kendileri için çok önemli bir paydaş olacağını belirten Gül, ihtiyaçların tespiti ve kanunlaşma sürecinin daha etkin yürütülmesi açısından bu komisyonun çok önemli katkısının olacağını vurguladı.

Gül, e-adalet alanında yürütülen faaliyetlerin, e-devlet dönüşümünün öncülüğünü yüklendiğini ve bu şekilde tüm kamuya örnek teşkil ettiğini dile getirerek, UYAP'ın bu anlamda model bir çalışma olduğunu kaydetti.

Bu çerçevede bakanlığın, görev ve sorumluklarını layıkıyla yerine getirebilmesi için merkez ve taşra birimlerinin ihtiyaçları doğrultusunda elektronik adalet hizmetleri alanında çok önemli ve büyük projelere başlandığını ve birçoğunun da tamamlandığını bildiren Gül, şöyle konuştu:

"Elektronik ortamda gerçekleşen iletişim sayesinde haftalar, aylar süren yazışmalar çok çabuk sona ermekte. Geç gelen adalet değil, gecikmeyen adaleti tesis etme anlamında önemli katkılar sağlamaktadır. Davaları uzatan süreçlere baktığımızda yüzde 30 oranında tebligat sorunu karşımıza çıkıyor. E-tebligatla bunu aşmaya çalıştığımızı ifade etmek isterim. E-duruşma, e-görüş, e-adalet vatandaş portal, avukatlarımız için CELSE, e-noter gibi bilişim altyapılarımız, yine bunlara bağlı mobil uygulamalarımız salgın döneminde adalet hizmetlerinin aksamadan yürütülmesine büyük katkı sağlamıştır.

Yapay zeka uygulamalarıyla yargı hizmetlerinin ölçülebilir olması çok önemlidir. Dava açılmış, bir yıl geçmiş hala duruşma günü verilmemişse bunu sistemden HSK'nin görebileceği bir çalışma üzerinde yoğunlaştık. Yakın zamanda bunu faaliyete geçireceğiz. Adalet hizmetlerinin doğru, etkin, zamanında uygulanması bakımından çok önemli bir şekilde dijital mecralardan yararlanıyoruz."

Gül, dijital dönüşümde UYAP'ın önemli bir mecra olduğuna işaret ederek, bu sistemin birçok ülke tarafından örnek alındığını ve adalete erişimi kolaylaştırdığını dile getirdi.

Duruşma kayıt sistemiyle bilişim sisteminde kullanıcı dostu uygulamaları artıracaklarına işaret eden Gül, test çalışmaları devam eden bu sistem sayesinde duruşma sırasında yapılan bütün konuşmaların dijital olarak bilgisayara girileceğini, yanlışlıkların ise zabıt katibi aracılığıyla düzeltileceğini anlattı. Gül, "Böylece yargılamalarda tarafların, avukatların her cümlesinin daha net yansıtılacağı bir sistemin test çalışmaları sürdürülüyor. Makineleşme değil, adalette bir insan kokusu, sıcaklığı var. Her dosyada bir insan gözyaşı, dokunuşu söz konusu. Ama dijital imkanlardan yararlanmak da bir fırsat." değerlendirmesinde bulundu.

"Dijital yargılamalar, yapay zekayla mı olacak?" şeklindeki kaygıların yersiz olduğunu dile getiren Gül, "Böyle bir şey söz konusu değil. İnsanın olduğu yerde dijital mecralardan istifade edilecek ama bu işin ana merkezinde insan olacaktır." diye konuştu.

Gül, ceza infaz kurumlarında teknolojik uygulamaların geliştirildiğini de belirterek, TBMM Genel Kurulunda dün kabul edilen ceza infaz kurumlarına ilişkin düzenlemenin de bu kapsamda olduğunu ifade etti.

Bilişim suçları konusunda hakim ve savcıların ihtisaslaştırılmasını hedeflediklerini dile getiren Gül, öte yandan denetimli serbestlik hizmetlerinde de karakola giderek imza atılması yerine dijital takibe yönelik uygulamada son aşamaya geldiklerini kaydetti. Gül, elektronik tebligatın yaygınlaştırılmasını sağlayacaklarını; Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına UYAP üzerinden erişim imkanı sağlanarak, bu kararların başvuruya konu kararları veren hakim ve savcılara bildirilmesi için çalışmaların sürdüğünü anlattı.

Gelişen teknoloji ve değişen basın yayın mecralarına işaret eden Gül, bu bağlamda Basın Kanunu'nda öngörülen zaman aşımı süreleri ve hükümlerin Meclis iradesiyle gözden geçirilmesi gerektiğine inandıklarını ifade etti. Bakan Gül, diğer taraftan çevrim içi çocuk istismarıyla daha etkin mücadele edeceklerini, çocukların dijital riskler, siber zorbalık, yazılı ve görsel medyanın zararlarından korunması için çalışmalar yaptıklarını da aktardı.

"Salgın sürecinde bu hizmetlerin ne kadar önemli olduğu görüldü"

Adalet Bakanı Gül, kişilik haklarının korunması kapsamında siber suçlar ve siber zorbalıkla mücadelenin etkinliğinin artırılması için uluslararası iş birliği imkanlarının geliştirileceğini; bireylerin kişilik haklarının sosyal medya üzerinden ihlaline yönelik fiillerle ifade özgürlüğünü de koruyacak şekilde etkin mücadele edileceğini kaydetti.

Avrupa Konseyinin ilke ve tavsiyelerine uygun biçimde ve hukuki güvencelerin korunması ilkesine aykırı olmayacak şekilde yargıda yapay zeka uygulamalarının kullanılacağını belirten Gül, öte yandan sahteciliği tamamen ortadan kaldıracak olan Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi'nin uygulamaya konulacağını; hükümlü ve tutukluların süreli ve süresiz yayınlara erişimlerinin kolaylaştırılması için ceza infaz kurumlarında kampüs kütüphaneleri kurularak, eserlerin dijital ortamda da talep edilmesine yönelik çalışmaları hedeflediklerini de bildirdi.

Gül, UYAP'ın tüm adli birimleri birbirine bağlayan bir bilişim sistemi olduğunu vurgulayarak, "UYAP'ta, yıllık ortalama 800 milyona yakın evrak üretilmekte, günlük ortalama 3 milyon 600 bin evrak sisteme eklenmekte, günlük ortalama 13 milyon evrak ise kullanıcılar tarafından okunmaktadır." diye konuştu.

UYAP'ın 50 kurumla 155 entegrasyonu bulunduğunu anlatan ve bunlardan bazılarını sıralayan Gül, UYAP hizmetlerine kullanıcıların portal üzerinden ulaşabildiğini, hizmet vermeye başladığı 23 Aralık 2009'dan itibaren Vatandaş Portal uygulamasından 9 milyon 653 bin 868 vatandaşın bu hizmetlerden yararlandığını kaydetti.

Salgın sürecinde bu hizmetlerin ne kadar önemli olduğunun görüldüğüne dikkati çeken Gül, adliyeye gitmeden birçok adalet hizmetinin elektronik ortamda alınabildiğini söyledi. Bakan Gül, kurumlar, bilirkişiler, ara bulucular ve uzlaştırmacıların da portallar üzerinden adalet hizmetlerinden yararlanabildiklerini belirtti.

Bakan Gül, UYAP'ın mobil uygulamaları kapsamında E-Adalet Vatandaş, Celse, Bilirkişi, Uzlaştırmacı ve Arabuluculuk mobil uygulamalarının hizmet verdiğini kaydederek, "Celse Mobil Uygulaması 181 bin 975 kez indirilmiş, halihazırda 52 bin 92 avukatımız tarafından aktif olarak kullanılmaktadır. Vatandaş Mobil Uygulaması, Birleşmiş Milletler Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'nden (ITU) 2020'de e-devlet kategorisinde şampiyonluk ödülünü almış bir uygulama." şeklinde konuştu.

"Şu anda 3 bin 790 adet SEGBİS sistemi hizmet vermektedir"

Adalet Bakanı Gül, yargıda ses ve görüntülerin aynı anda SEGBİS üzerinden kaydedildiğini aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda 3 bin 790 adet SEGBİS sistemi hizmet vermektedir. 2012 yılından 2020 sonuna kadar 1 milyon 802 bin 675 video konferansı yapılmış, SEGBİS sayesinde ceza infaz kurumlarından adliyelere sevkler azalmıştır. Salgında cezaevindeki bir kişi, jandarma eşliğinde biliyorsunuz mahkemelere gidiyor, jandarma ile temas, arabada virüsün bulaşma riski, mahkeme salonunda diğer risk konularında kişi 'Ben buradan cezaevinden mahkemeye bağlanmak istiyorum.' diye, vatandaşların, yargı mensuplarının kullandığı önemli bir sistem oldu. Belli koşullarda kullanılıyor, yasal imkanları dahilinde bir alternatif olarak kullanılıyor."

Önemli hedeflerinden biri olduğunu söylediği E-Duruşma çalışmalarına geçen yıl başladıklarını dile getiren Gül, bunun Adalet Bakanlığı mühendislerince geliştirildiğini söyledi. Gül, yargılamalarda yüz yüze olunmasının önemli bir ilke olduğunu ancak tarafların talebi halinde duruşmaların elektronik ortamda yapılabilmesi imkanını da tanıyacaklarını kaydederek, "E-Duruşma'da pilot uygulamalar iyi gidiyor. Memnuniyeti artıracak şekilde yapmayı hedefliyoruz. 30 büyükşehirde uygulanıyor. Bugün itibarıyla 738 mahkemede uygulanmakta. Dün 679'du, bugün 738 mahkemede E-Duruşma'yı başlatmış olduk. Bunun teknik olarak güvenliği de önemli, belli proseslerden sonra bu çalışmayı yapıyoruz. Bugüne kadar 14 bin 675 duruşma gerçekleştirildi. Bunun da bir alternatif olarak yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz." değerlendirmelerinde bulundu.

"E-Tebligat'ın yaygınlaşması çok önemli katkı sağlayacak"

Bakan Gül, bir vatandaşın "düşman" değil, "suçlu" olabileceğini ve insan onuruna uygun şekilde cezasını çekmesi gerektiğini vurgulayarak, bu anlayış çerçevesinde "Ceza İnfaz Kurumlarında E-Görüş"ün, Bakırköy Kadın Kapalı, Sincan Kadın Kapalı ile Sincan Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz kurumlarında pilot olarak uygulandığını bildirdi. Gül, bu sistemle, doktorla görüntülü şekilde görüşülebilmesine de imkan tanımayı planladıklarını; pilot uygulamalar başarılı olduğunda kapsamını genişletmeyi ve yaygınlaştırmayı öngördüklerini kaydetti.

Abdulhamit Gül, bugüne kadar 6 milyon 495 bin 452 mirasçılık belgesinin e-Devlet üzerinden görüntülendiğini, bugüne kadar 1 milyon 770 bin 673 mirasçılık belgesi hazırlandığını söyledi.

Adli sicil belgesinin de e-Devlet üzerinden alınabildiğini, ayrıca 8 yabancı dilde bu sabıka kayıtlarının verilebildiğini anlatan Gül, "2013'ten itibaren Türkçe 105 milyon 449 bin 28, diğer dillerde 829 bin 753 sorgulama yapılmış." diye konuştu.

Bakan Gül, 2019'dan beri uygulanan e-Tebligat sayesinde yargı süreçlerinin uzamasının önüne geçildiğini, zaman ve emek tasarrufu sağlandığını vurgulayarak, vatandaşların talep etmesi halinde bu sistem sayesinde telefonla veya bilgisayarla gelen tebligatı görme imkanı bulunduğunu anlattı. Bu sistemden yararlanması için tüm vatandaşlara çağrıda bulunan Gül, "Bugüne kadar toplam 65 milyon 89 bin 782 e-tebligat gönderilmiş, 853 milyon liranın üzerinde tasarruf sağlanmıştır. Bugüne kadar toplam 38 bin 728 ağaç kesilmekten kurtarılmış ve 2 bin 278 ton kağıttan tasarruf edilmiş. Ayrıca bir çevreci uygulaması da var. Vatandaşlarımızın özellikle gayrimenkul ve kadastro davaları yıllarca sürüyor. Bunun da temelinde tebligat sorunu var. E-Tebligat'ın yaygınlaşması çok önemli katkı sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"411 bin 178 mahkeme kararı nüfus müdürlüğüne gönderildi"

Adalet Bakanı Gül, nüfus kayıtlarında değişiklik gerektiren tüm kararların nüfus birimine sistem üzerinden gönderildiğine ve böylece vatandaşların olası zaman kayıplarının önüne geçildiğine işaret ederek, bu kapsamda Eylül 2019'dan bugüne kadar 411 bin 178 mahkeme kararının nüfus müdürlüğüne gönderildiğini bildirdi.

İcra dairelerinde kağıtsız ofis ortamına geçilmesi için pilot uygulamalara başladıklarını anlatan Gül, öte yandan abonelik sözleşmelerine ilişkin takiplerin Merkezi Takip Sistemi (MTS) üzerinden yapılabildiğini; MTS üzerinden açılan dosya sayısının 3 milyon 151 bin 834 iken, bunların sadece 1 milyon 263 bin 504 tanesinin icra dairelerine geldiğini kaydetti.

Emniyet Kolluk İşlemleri Projesi (EKİP) Protokolü ile ülke genelinde emniyet birimleriyle yazışmaların elektronik ortamda yapıldığını anlatan Gül, vatandaşların Vatandaş Portal üzerinden Cumhuriyet Başsavcılıklarına şikayet, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara itiraz, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararlarına itiraz, idari yaptırım kararlarına itiraz dilekçelerini gönderebildiklerini, bu güne kadar 840 bin 58 itirazın bu şekilde gönderildiğini aktardı.

İdari para cezaları ve trafik idari para cezalarına yönelik itirazların da yapılabildiğini anlatan Gül, "Bu durumda 52 bin 358 başvuru yapılmış. Vatandaşlarımız taraf olarak yer aldıkları ceza dava dosyalarındaki evraklara portal üzerinden erişerek inceleyebilmekte ve dilekçe gönderebilmekte. Bugüne kadar vatandaşlarımız tarafından incelenen dosya sayısı 1 milyar 414 milyon 772 bin 436, gönderilen evrak sayısı 59 bin 349 adet." şeklinde konuştu.

"Hedef süreye uyma oranı idari yargı mahkemelerinde yüzde 82,4"

Adalet Bakanı Gül, kadına karşı şiddetin önlenmesi için hakkında koruma ve tedbir kararı alınan ve bazı suçlardan ceza almış olan hükümlü ve tutukluların tahliye olduklarında ya da izinli olarak cezaevlerinden çıktıklarında kolluk kuvvetlerine sistem üzerinden anlık bilgi verdiğini, tekrarlanan şiddet vakaları gözden kaçırılmaması için taraflar hakkındaki soruşturma ve tedbir geçmişinin sistem tarafından yansıtıldığını dile getirdi.

Gül, yargının Türk milleti adına karar verdiğini, dolayısıyla vatandaşların "adil ve makul sürede yargılama" beklentisinin karşılaması gerektiğini söyledi.

Yürüttükleri çalışmalar sonucunda davalara göre hedef süreler ortaya koyduklarını belirten Gül, hedef sürelere uyma oranlarının idari yargı mahkemelerinde yüzde 82,4, cumhuriyet başsavcılıklarında yüzde 80,2, hukuk mahkemelerinde yüzde 78,99, ceza mahkemelerinde ise yüzde 75,3 olduğunu kaydetti. Gül, bu sonuçlar üzerinde salgının olumsuz etkilerinin bulunduğuna işaret ederek, bundan sonraki süreçte başarının daha da artırılmasını hedeflediklerini vurguladı.

Abdulhamit Gül, salgın döneminde 23 bin 275 VPN tahsis edilerek, hakim, savcı ve personelin bilişim sistemi üzerinden hizmetlerini sürdürebildiğini de ifade etti.

Hizmete sundukları uygulamaların birçok ödüle layık görüldüğünü anlatan Gül, daha güvenli ve erişilebilir adalet sistemi için çalışmaları sürdüreceklerini kaydetti.

Adalet Bakanı Gül, sunumunun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetleri döneminde yaklaşımlarının, reformlara ve hukukun üstünlüğüne dönük olduğunu belirten Gül, 2023'e kadar adım adım yapacakları "yargı reformu" hedeflerinin yarısına yakınının hayata geçtiğini söyledi.

İnsan Hakları Eylem Planı ile özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye anlayışıyla hedeflerini ortaya koyduklarını dile getiren Gül, "'Her şey çok iyi, güllük gülistanlık deseydik' zaten bu eylem planlarını, reform çalışmalarımızı yapmazdık." diye konuştu. Gül, uygulamada yaşanan eksikliklerle ilgili eğitimlerin de verildiğini ifade etti.

Sosyal medyada yapılan hakaretler

Sosyal medya mecralarından yapılan hakaretlere ilişkin de değerlendirmede bulunan Gül, şöyle devam etti:

"Bizim ailelerimize de hakaretler oluyor. Emin olun, herhalde Türkiye'de en fazla hakarete maruz kalanlardan birisi de biziz. Elbette bu konudaki şeylerin hiçbirisi kabul edilemez. Bununla etkin mücadele gerekiyor. Kanunlar ortada. Burada hakimi, savcıyı, yargıyı, adalet sistemini suçlamak kolaycılık. Ben bu konumdayım. Benim anneme, eşime, aileme; Hakkari'nin köyündeki adamın annesine de kardeşine de bacısına da kimse küfredemez, etmemeli. Bu konuda 15 yıldır uygulanan bir kanun var. Topu yargıya atmak işin kolaycılığı. İşte Meclisteyiz. Meclis der ki, 'Bu bu suçlarla ilgili tutuklama yasağını kaldırıyorum.' Bu kararı alır, düzenlemeyi yapar, uygulayıcılar da uygular. Dolayısıyla bu anlamda meselenin çözüm noktasının da nerede olduğuna bakmak gerekir."

Gül, ayrımcılık ve nefret suçlarına dair yapılması gerekenlerle ilgili önemli adımlar atıldığını ifade ederek "Bir suç sokakta yapıldıysa da hakaret, küfür, suçtur; sosyal medyada yapıldıysa da suçtur. Hatta sokak ortasında olan şey iki kişi arasında oluyor, burada herkese bir hakaret yapılabiliyor. Sövme özgürlüğü yok. Sokakta da sosyal medyada da yok. Hiç kimsenin din, dil, ırk, cinsiyet, felsefi inanç, mezhep farklılığından dolayı bir nefret suçuyla karşılaşması asla kabul edilemez. Bu konuda da ayrıca neler yapılabilecek ilave olarak, eylem planımızdaki hedeflerimizden birisidir." dedi.

"Türkiye’nin hukuk devleti niteliğinden kimse şüphe duymasın"

Hakimlerin Anayasa, kanun, hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verdiğini dile getiren Gül, görülmekte olan bir davayla ilgili yürütmenin, yasamanın hiçbir şekilde yargı yetkisi kullanamayacağının, tavsiye ve telkinde bulunamayacağının açık olduğunu söyledi.

İhbar üzerine ya da başka bir suretle kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar verme yetkisinin savcılara tanındığını aktaran Gül, "Türkiye, kurumlar ve kurallar devletidir. Türkiye, demokratik bir hukuk devletidir. Devletin kurum ve kuralları da işlemektedir. Türkiye’nin hukuk devleti niteliğinden kimse şüphe duymasın." diye konuştu.

Hukuk devletinde herkes için hak arama yollarının açık olduğunu, hak arayanın yargıya gitmesi gerektiğini ifade eden Gül, "İddiası olan da yine delillerini alacak, yine yargıya gidecek. Yargı bağımsız ve tarafsızdır. Yargının bağımsız ve tarafsızlığını korumak önce hakimler ve savcıların görevidir." dedi.

"İtibar suikastları, algı operasyonlarıyla kimse bir şey elde edemez"

Adalet Bakanı Gül, Türkiye'nin, eski Türkiye olmadığının altını çizerek şöyle konuştu:

"Eski Türkiye alışkanlıklarıyla itibar suikastları, algı operasyonlarıyla kimse bir şey elde edemez. AK Parti, temiz siyasetin adıdır. 2002'den bu yana çetelerle, suç örgütleriyle, vesayetle mücadele etmiş bir siyasi hareketiz. Bu yolculuğumuz bu mücadeleyle, bu anlayışla da devam edecektir. Suçla mücadele de yine bağımsız, tarafsız yargının yapması bir süreçtir. Ülkemizin demokrasi, hukuk devleti müktesebatını geri götürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Tüm illegal yapılarla, demokrasi dışı yapılarla da mücadele etmek bizim siyasetimizin temel görevidir. Bu mücadelemizi de yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Hukukun üstünde hiçbir güç yoktur, bu mücadelemizi de elbette sürdüreceğiz.

Suç ihbarıyla ilgili konuyu araştırmak münhasıran cumhuriyet savcısına tanınan bir yetkidir. Hiçbir merci ya da kurum savcının bu yetkisini kullanamayacağı gibi, 'Dava aç ya da açma' gibi telkinlerde de bulunamaz. 2004'e kadar Adalet Bakanı'nın kamu davası açılması için cumhuriyet savcılarına emir verme yetkisi vardı. Bu yetki 2004'te kaldırıldı. 2005'te yürürlüğe giren kanunla da ihbar, şikayet üzerine ya da resen hazırlık soruşturması başlatma, dava açma yetkisi cumhuriyet savcılarına verilmiştir. Dolayısıyla savcılarımızdan, bağımsız yargıdan elbette suçla etkin mücadeleyi yapması hukuk devletinde beklenendir. Cumhuriyet savcıları da bunu gizli bir şekilde sürdürür ve yürüttükleri yargısal süreçlerle kamuoyunu bilgilendirirler. "

Abdulhamit Gül, bir iddiayla ilgili bilgi ve belge vermek isteyenlere adliyelerin kapısının açık olduğunu söyleyerek "Yargı mensuplarının görevi de bu iddiaların üstüne gidip, takip edip değerlendirmektir. Karakter suikastı, FETÖ'nün geçmiş zamanlarda da yaptığı, bu konularla ilgili insanımızın lekelenmeme hakkı herkesin ortak insan onurudur. Bunu korumak da hepimizin ortak görevidir." değerlendirmesini yaptı.

İzmir'de avukata silahla tehdit olayı

İzmir'de haciz işlemi sırasında bir avukatın darbedilerek silahla tehdit edildiği saldırıyı şiddetle kınadığını belirten Gül, "Şüpheli tutuklanmıştır. Bu tür hadiselerin yaşanması bizleri derinden üzmekte. Bu saldırılarla daha etkin mücadele konusunda da yine hem Meclisimiz hem idare ortak her türlü çalışmayı sürdürme kararlılığında olduğumuzu ifade etmek isterim." diye konuştu.

Cezaevinde kötü muamele, sağlık konularını geciktirme gibi bir cezalandırmayı asla kabul edemeyeceklerinin altını çizen Gül, "Tutumumuz nettir. Bu konuda hiçbir şekilde sistematik bir fena muamele görülmemektedir. Buna müsamahamız olmaz. Bu konuda kırmızı çizgimiz insan onuru, hasiyeti, sağlığı ve güvenliğidir." dedi.

"İlk derece mahkemelerinin tüm kararlarını vatandaşlarımızın erişimine açacağız"

Adalet Bakanı Gül, İnsan Hakları Eylem Planı'nda, ilk derece mahkemelerinin tüm kararlarını kişisel verileri kapatarak vatandaşların erişimine açacaklarını bildirdi. Gül, "Bir adliyede 10'uncu mahkemede bir karar verilirken 11'inci mahkeme aynı konuyla ilgili bir başka karar verdiyse 'Ey hakim, ey savcı, ben seni Türk milletinin denetimine açıyorum.' diye bunları açacağız. Bunların son aşamasındayız. Böylece verilen tüm kararlarla ilgili farklı bir durum varsa bakılacak." bilgisini paylaştı.

İstanbul Çağlayan Adliyesi'nin Bakanlığın Çağlayan şubesi olmadığını, Ankara Adliyesi'nin Ankara İl Müdürlüğü olmadığını, bunların bağımsız ve tarafsız yargı mensuplarının yargısal kararları verdiği mecralar olduğunu vurgulayan Gül, şunları kaydetti:

"Teknik konularla ilgili, Türk milleti adına verdiğiniz kararları Türk milletinin denetimine açıyoruz. Onun ötesinde yargı mensuplarına hiçbir şekilde bir değerlendirmede bulunamayız. Zaten bir yargı mensubu, 'Şu kişi dedi, bu kişi dedi.' diyerek onun dediğine göre hareket ediyorsa o zaten yargı mensubu da değildir, o cübbesini de giymesin, ona bir yüktür. Geçmişte bunun örnekleri vardı. Brifing alan veren, kumpas delillerini alıp sözde yargılamalar yapan, devletin hiyerarşisini değiştirmek adına bilgisayarına deliller üretip yerleştiren uygulamaları gördük. Ama biz güven veren adalete doğru bu adımları atma yönünde kararlıyız."

Ankara, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız