SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Celal Yalvaç

''Biz Gidiyoruz, Siz de Gelin..''

A- A+ PAYLAŞ

MARAŞ'TAN MALATYA'YA FERYAT
MÜTAREKE YILLARINDA AYINTAP, MARAŞ VE MALATYA

Celal YALVAÇ Yazıyor


Birinci Cihan Harbi sonrası imzalanan Mondoros Mütarekesi ile Türkiye en karanlık günlerinden birinin içine sürüklenmiştir. Bu mütarekenin yanlış uygulanmasının sebeb olduğu haksız işgaller, Türk Milli Mücadelesi'nin ana sebeblerinden birisi olmuş, işgal edilen yerlerde yapılan zulüm arşe çıkmıştır. Bu zulme uğrayan şehirlerimizin başında da sonradan Gaziantep ismini alan, Ayıntap şehrimiz gelmektedir.

Bu yazıda Gaziantep, Maraş ve Urfa şehirlerimizin işgal kuvvetlerine karşı yaptıkları şanlı direnişin teferruatına girecek değiliz. Bu, ayrı ve geniş bir yazı konusu olacak kadar muazzam bir olaydır. Şimdilik üzerinde durmak istediğimiz husus, bu mücadele sırasındaki komşu illerimizin dayanışma içine girmeleri ve bu dayanışmadaki Malatya'mızın göstermiş olduğu, titizlik ve cömertliktir.

Malatya'nın mütareke yılları ile Kurtuluş Savası sırasındaki durumu kalın bir sis perdesi ile örtülmüş görünümündedir. Elimizdeki bazı belgelerin peyderpey okunması, bu sis perdesini yavaş yavaş aralamaya başlamıştır. 7.Kanun-i evvel.336(7 Aralık 1920) tarihinde Maraş Heyet-i Merkeziyesi'nden Faik imzasıyla Malatya Mutasarrıflığı'na çekilen tel bir feryadın, şahane bir şekilde ifade edilmiş örneğidir. Emekli öğretmen Araştırmacı-Yazar Hüseyin Çolak bey tarafından okunan ve transkripize edilen telin metni aşağıdadır :

"Malatya Mutasarrıflığına,
Ayıntabın sekiz aydan beri bütün islamiyetin imhası siyasetini takip eden Fransızların akur-âne (kudurmuşcasına) hücumuna cehennem esâ(?) top ve mitralyöz bombalarına göğüs geren yiğitlerini metanetle dünyanın mazhar-ı takdiri olan muhadderat (örtülü, namuslu kadınları) malum yavruları hariçle bütün irtibatı kesilmiş olduğu halde son hayatını yaşıyor. Biz bu islâm kardaslarıııızın yalınız olmasına tahammül edemeyerek fevc-a-fevc (bölük bölük/akın akın) evlatlarımızla Ayıntab'a gidiyoruz. Ve beraberce topraklara bilerek feda-ı cana azmettik. Maraş, Ayıntab gibi iki islam, iki evlâd ve karındaşlarını (zı) kaybetmek istemiyorsanız ihzar buyurulduğu gibi aldığımız binbeşyüz fedakâr kardaşları Allah ve Peygamber rızası içün sür'atle bize yetiştiriniz, birlikte savaşalım. Ayıntab'daki müslüman kardaşlarımızı kurtaralım.
7.Kanun-i evvel.36
(7.Aralık.1920) Maraş Heyet-i Merkeziyesi
Faik "
Yukarda metni verilen tel, gereği için Belediye Riyaseti'ne havele edilmiş ; Meclis-i İdare Azaları, Ayan-ı Belde ve Eşraf huzurunda müzakere ile neticelendirilmiştir.

Malatya Misyonundan Kahta Kuvâ-yi Milliye Kumandanı Hacı Bedir Ağa’nın Birecik (Ş.Urfa’nın kazası) mahreçli 9.11.336 (9.Kasım.1920) tarihli olması muhtemel -Raporumsu- telgrafı elimizdedir. Yer ve mıntıka adlarından dolayı sağlıklı bir şekilde okunması tamamlanamamış olan bu telgrafta, Ayıntab’daki çarpışmalar hakkında bilgi verilmektedir. Çarpışmalar esnasında mitralyöz çavuşu şehit olan ve kendisi de yaralı olarak tedavi için Birecik'de bulunan Hacı Bedir Ağa, bu raporumsu telgrafında bazı olumsuzlukları şikayetimsi bir şekilde dile getirmektedir.

Yine, Harran Bidayet Mahkemesi Sabık Azası'ndan Rizeli Ali Rıza Efendi'nin Malatya Mutasarrıflığı'na verdiği 7.Mart.337 (7-Mart.1921) tarihli iki sayfalık dilekçesi oldukça önemlidir. Ayıntab/Antep’den Malatya'ya gelen yüzlerce Antepli Muhacir arasında bulunan Ali Rıza Efendi 'nin görev talebinde bulunduğu bu dilekçede Ânteb'in Fransızlar tarafından kuşatılması, Antepli'lerin ve komşu il ahalisinin bu kuşatmanın kaldırılması için verdikleri şerefli mücadele veciz bir şekilde anlatılmaktadır. Rize, Hopa ve Gaziantep tarihine ışık tutan bu belge, Malatya'nın Mütareke yılları ile Kurtuluş Savaşı'ndaki durum ve tutumuna da işaret etmekte, büyük bir katkıda bulunmaktadır.

Konu ile ilgili belgeler tamamlandığında Gaziantep Müdafaası, Malatya ve Malatyalı'ların bu müdafaaya yaptıkları yardımlar geniş bir şekilde ortaya konulacaktır.

Ali Rıza Efendi'nin, ".. Ayıntab'dan ... beş para ianeye muhtaç olarak başımızdaki çarşafa, arkamızdaki paltoya kadar yok pahasına satmak suretiyle düşe kalka yaya yürüyerek tam elli yedi günde güç hal ile buraya(Malatya'ya) kadar gelebildiğimizi..." demek suretiyle anlatmaya çalıştığı durum, günün vehametîni açıkça ortaya koymakta, Maraş'dan çekilen telgrafın haklılığını ispatlamaktadır.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

Celal Yalvaç yazıları