SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bölge Teröristlerden Temizlenmezse Temizliği Biz Yapacağız"

0
Güncellendi - 2019-10-27 00:28:15
A- A+ PAYLAŞ

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ne dışarıdan gelen ne de içimizden çıkan düşmanlar, bu kulübümüzü ülkesine ve milletine hizmet yolundan asla döndürememiştir. İnşallah önümüzdeki dönemde de Fenerbahçe aynı kararlılıkla yoluna devam edecektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fenerbahçe Kulübü Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısı'nda, Fenerbahçe'nin kurulduğundan beri Türkiye'nin sporunun lokomotifliğini yapan bir kulüp olduğunu vurguladı.

En çok sporcu yetiştiren, olimpiyatlara en çok sporcu gönderen, tüm branşlarda faaliyet gösteren kulübün Fenerbahçe olduğunu dile getiren Erdoğan, stadını yenilemekten lisanslı ürün satışına, kendi televizyonunu kurmaktan üye sayısına katar pek çok alanda öncü ve lider olan kulübün kendisine yakışanı gerçekleştirdiğini kaydetti.

Erdoğan, uluslararası müsabakalarda takım halinde Türkiye'ye ilk madalyayı getiren Fenerbahçe'nin 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda da şimdilik 8 sporcuyla milli forma altında yarıştığını belirterek, "Temennimiz odur ki bu sayı daha da artsın. Ne dışarıdan gelen ne de içimizden çıkan düşmanlar, bu kulübümüzü ülkesine ve milletine hizmet yolundan asla döndürememiştir. İnşallah önümüzdeki dönemde de Fenerbahçe aynı kararlılıkla yoluna devam edecektir." diye konuştu.

Takım tutmanın aslında bir gönül işi olduğunu, insan çıkarı için pek çok şeyi yapabileceğini, görüntüsünü, mesleğini, siyasi ve sosyal tercihlerini değiştirebileceğini ancak asla yapamayacağı şeylerden birinin takım değiştirmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, Fenerbahçe sevdasının kendi gönlüne çocukluk ve gençlik yıllarında düştüğünü, amatörden profesyonele doğru giden futbol hayatına siyasi çalışmalarının yoğunluğu sebebiyle ara vermek durumunda kaldığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, babasının bu yola devam etmesine müsaade etmediğini, okumasını istediğini dile getirerek, sahanın içinde olmasa da sporla, futbolla, Fenerbahçe ile olan muhabbetinin, irtibatının ve takibinin hep devam ettiğini söyledi.

"Gönül ferman dinlemiyor"

Çeyrek asrı geride bırakan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevleri süresince hizmet verme açısından bütün kulüplere eşit davranmaya çalıştığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türk sporu hedeflerine, kurumlarımızın Fenerbahçe gibi spor kulüplerimizin gayretleriyle başarıdan başarıya koşmalarıyla ulaşacaktır. Dolayısıyla hizmet ve icraat noktasında herkesin yanında olduk bununla birlikte Fenerbahçe'nin gönül dünyamızdaki yeri asla değişmedi, hep en üstte kaldı. Atalarımızın dediği gibi gönül ferman dinlemiyor. Bugün biz de kongre üyeliğimizde 25. yılımızı doldurarak Yüksek Divan Kurulu üyeliğine geçmeye hak kazanmış oluyoruz. Bu, Fenerbahçe'ye gönül vermiş herkesin hayali olan unvandır. Bir de Türkiye'de en çok normal üyeye sahip olan kulüp Fenerbahçe. 10 binlerce üyesi var ve bu kadar üye potansiyeli olan bir kulüpte de Yüksek Divan Kurulu'nun şu anda üyelerinden bir tanesi olmak bizim için ayrı bir bahtiyarlık. Çeyrek asırdan fazladır kongre üyesi olan kıdemli Fenerbahçelilerden oluşan bu güzide topluluğu kulübümüzle birlikte ülkemiz sporuna yaptıkları katkılar sebebiyle özellikle tebrik ediyorum. İnşallah Yüksek Divan Kurulu'muzun bundan sonraki çalışmalarına biz de her türlü desteği verecek, her türlü katkıyı sunacağız."

"Türkiye'de spor daha ileride olmalı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, böylesine bir gün yaşanmasına vesile oldukları için kulüp yönetimine de teşekkür etti.

Ecdadın sporda iddialı olduğunu ifade eden Erdoğan, atçılıktan okçuluğa, güreşten kılıç kullanmaya kadar pek çok spor branşının ecdadın günlük hayatının bir parçası olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, yaşanılan coğrafyada sporun antik çağlardan beri önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, Anadolu ve Trakya'nın pek çok konu gibi sporun da merkezi olduğunu, dolayısıyla hem tarihi hem de coğrafi miras gereği Türkiye'de sporun çok daha ileri bir yerde bulunması gerektiğini kaydetti.

Bundan dolayı üzgün olduğunu ifade eden Erdoğan, "Niçin bizim kulüplerimiz, niçin bizim millilerimiz, milli takımımız çok daha başarılara mührünü basmasın. Artık çoğu bir asrı geride bırakan modern anlamdaki spor kulüplerimizin kuruluş tarihleri de dünyadaki örneklerine göre epeyce eskidir. Her ne kadar göğsümüzü kabartan başarılarımız var ise de genel olarak sporda arzu ettiğimiz daha da önemlisi hak ettiğimiz yerde olmadığımızı düşünüyorum. Yüzlerce madalyanın dağıtıldığı uluslararası organizasyonlardan bir iki madalyayla dönmeyi başarı sayamayız. Çünkü çok daha iyisini yapabilecek potansiyele, güce, kabiliyete sahip olduğumuzu biliyoruz." diye konuştu.

Bu konuda iki önemli eksiğin olduğunu vurgulayan Erdoğan, birincisinin hep konuşulan altyapı, ikincisinin de sporcu yetiştirme sistemi olduğunu söyledi.

"Spor tesisi sayısını 3 bin 701'e çıkardık"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık görevini üstlendiği günden itibaren kendi spor geçmişi sebebiyle de çok iyi bildiği bu iki eksiği gidermek için yoğun bir çalışma ortaya koyduklarını belirterek, şunları anlattı:

"Cumhuriyet tarihinin en büyük spor altyapısı ve sporcu yetiştirme faaliyetleri son 17 yılda gerçekleşmiştir. 2002 yılında ülkemizin tamamında toplam spor tesisi sayısı 1575'ti. Biz buna son 17 yılda 2 bin 126 tesis ilave ettik ve sayıyı 3 bin 701'e çıkardık. Bunların içinde sayısını 12'den 56'ya yükselttiğimiz atletizm pistleri, sayısını 46'dan 145'e ulaştırdığımız yarı ve tam olimpik yüzme havuzları, sayısını 372'den 905'e çıkardığımız kapalı spor salonlarımız var. Ayrıca sadece 578 tane olan sentetik futbol, basketbol, voleybol sahalarını mahallelere kadar yaygınlaştırarak sayılarını 3 bin 590'a yükselttik. Çoğu artık depreme dayanıklılık, kapasite, altyapı gibi eksikleri sebebiyle günümüz ihtiyaçlarına cevap vermeyen stadyumlarımızı yenilemeye başladık. Şu ana kadar 16 büyük stadyumu tamamlayıp hizmete sunduk. 12'sinin inşasına, 9'unun proje ve ihale çalışmalarına devam ediyoruz. Böylece ülkemize toplam seyirci kapasitesi 750 bini bulan 37 modern stadyum kazandırmış olacağız. Fenerbahçe Stadyumu hem bu değişimin ilk hem de en başarılı örneklerinden biridir."

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'yla varılan mutabakata ilişkin, "150 saat sonunda burası teröristlerden temizlenmezse ondan sonra bu işi biz ele alacağız ve bütün temizliği biz yapacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fenerbahçe Kulübü Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısı'nda, kurdukları güçlü altyapı sayesinde Türkiye'deki lisanslı sporcu sayısının da her geçen yıl arttığını, daha önce 278 bin olan lisanslı sporcu sayısının bugün 9 milyon 741 bine ulaştığını, faal sporcu sayısının da 206 binden 4 milyon 875 bine çıktığını belirtti. Spor kulüplerinin sayısının ise 6 binden 17 bin 737'ye yükseldiğini aktaran Erdoğan, bu rakamların her geçen yıl artarak devam edeceğini söyledi.

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç'un konuşmasında yeşil sahaları anlattığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Az önce Sayın Başkan konuşmasında yeşil sahalardan bahsederken hemen aklıma benim şu geldi. Yani biz oynadığımız dönemde nerede yeşil saha. Biz toprakta oynuyorduk. Şeref Stadı toprak, Vefa Stadı toprak. Buralarda zaten şöyle bir yuvarlandığın zaman zımpara gibi bütün her yer, deriler kalkıyordu. Dereağzı aynı şekilde toprak. E buralar tabi unutulacak gibi değil. Buralardan artık yeşil sahalara geldik. Bu yeşil sahalar şimdi beğenilmez hale geldi. Seninki mi daha güzel, benimki mi daha güzel? Hangisinden alalım, çim mi olsun, doğal mı olsun? Artık bunları tartışır hale geldik. Dünyada birçok ülkeyle mukayese edilemeyecek şu anda stadyumlara sahibiz. Fenerbahçemizin stadyumu öyle, aynı şekilde Galatasaray'ın öyle, aynı şekilde Beşiktaş'ın öyle, Trabzon öyle, Gaziantep öyle. Bakın şimdi artık ikinci liglerde bile bu tür stadyumlar var. Şu anda Eskişehir'in durumunu görüyorsunuz ama stadyumuna bakın, Eskişehir'de bambaşka bir stadyum var. Nerelerden nerelere geldik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık neticeye koşulması gerektiğini ifade ederek, "Önem ve öncelik vermemiz gereken bundan sonra bir diğer alan işte okullardır. Şimdi Kenan Evren Lisesi, inşallah buradan artık şöyle vasıflı sporcularımızı yetiştireceğiz. Netice bu. Ana sınıfından başlayarak üniversite mezuniyetine kadar tüm öğrencilerimizin spor branşlarındaki yeteneklerini tespit edecek ve geliştirecek bir sistemi Türkiye genelinde kurmalıyız. Onun için de spor okullarını kurduk. Bu konuda yapılan çalışmalar takdire şayandır ama hala yeterli değildir. Aynı şekilde kulüplerimizden de altyapı dediğimiz alana hem tesis hem sporcu bakımından çok daha fazla önem vermelerini bekliyoruz." diye konuştu.

"Bireysel spora biraz daha fazla ağırlık vermeliyiz"

Futbolun popülerliğinin, diğer alanlara olan ilginin, yatırımın ve desteğin önüne geçmemesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu bakımdan şu anda zaman zaman bir araya geldiğimizde başkanlarımıza söylüyorum. Yani yatıp kalkıp hep futbol diyoruz ama şimdi düşünün bir Fenerbahçe'nin artık basketteki başarısı yadsınamaz. Bu başarıyı bizim devam ettirmemiz lazım. Aynı şekilde yüzmede Fenerbahçe'nin bir farklılığı var, bunu artırarak devam ettirmeli diye düşünüyorum. Özellikle kızlarımızın bu noktadaki başarıları Fenerbahçe'de farklı bir yerde. Bunu sayısal olarak da artırmak suretiyle bu başarıları geliştirmemiz lazım. Tabii kolektif spor, bireysel. Şimdi madalyalar kolektiften çok bireyselde. Öyleyse bireysel spora biraz daha fazla ağırlık vermek suretiyle oradan madalyaları toplamamız lazım ki bunların en önemlisi de yüzme. Buradan madalya çok gelecektir, buna inanıyorum. Tabii basketin sesi filan de çok daha farklı çıkıyor. Güçlü de bir basket takımımız var. Öyleyse bunu sürdürmemiz lazım. Bize göre bir kulüp tüm branşlardaki başarılarıyla taşıdığı ismi hak eder. İnşallah Fenerbahçemizin bu konudaki öncü rolünü daha da ileriye taşıyacağına inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün artık sporun sadece insan bedenini ve zihnini geliştiren bir etkinlik olarak görülmediğinin altını çizdi.

"Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gücü sporcularının da gücüdür"

Sporda kolektif anlayışın önemine işaret eden Erdoğan, "Futbolda da böyle, baskette de böyle vesaire ama siyasette de kolektivizm çok çok önemli. Eğer bu işi kolektif yapıyorsanız orada da başarıyı yakalarsınız. Eğer yapmıyorsanız yakalayamazsınız. Çünkü bireysellik başarıya götürmez, tam aksine yokluğa götürür. Spor aynı zamanda çok kritik bir tanıtım ve hatta propaganda işlevine sahiptir. Takımlarımızın ve sporcularımızın her başarısı ülkemizin hanesine çok büyük bir katkı olarak yazılıyor. Kulüplerimizden ve sporcularımızdan çalışmalarını kendi başarıları yanında ülkelerine hizmet anlayışıyla yürütmelerini bekliyoruz. Türkiye'nin siyasi ve ekonomik gücü bu ülkenin 82 milyon vatandaşanın her biri gibi sporcularının da gücüdür." değerlendirmesini yaptı.

Fenerbahçe'nin sadece bir spor kulübü olarak kurulmadığını dile getiren Erdoğan, "Fenerbahçe aynı zamanda bu ülkenin istiklaline ve istikbaline hizmet etmek üzere vücut bulmuş bir kulüptür. Nitekim kulübümüzün kuruluş tüzüğünde aynen şöyle yazıyor, 'Kulübün takip ettiği amaç memlekette bedeni ve fikri terbiyenin yayılmasını sağlamak, gençleri vatan korumasına, zorluklara ve askeri seferberliklere hazırlamaktır.' Tüzüğünde yazsın-yazmasın her spor kulübünün paylaştığına inandığım bu amaçları tekrar tekrar hatırlamamız gereken kritik bir dönemden geçiyoruz." dedi.

"150 saat sonunda temizliği biz yapacağız"

Son günlerde Türkiye sınırında tarihi önemde gelişmelerin yaşandığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Suriye'den ülkemize yönelen PKK, YPG ve DEAŞ saldırılarını önlemek için bir güvenli bölge tesisi için çalışıyoruz. Hamdolsun, bu hedefimize büyük ölçüde ulaştık. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarımızla Suriye sınırlarımızın batı tarafında 4 bin kilometrekarelik bir alanı güvenli hale getirmiştik. Barış Pınarı Harekatı ile de orta kısımda ilave 4 bin 220 kilometrekarelik bir alanı daha kontrol altına alarak güvenli bölge haline getirdik. Rusya ile yaptığımız antlaşma ile de yaklaşık 340 kilometrelik genişlikte ve 30 kilometre derinliğinde bir alanı teröristlerden arındırıyoruz. Bu 30 kilometrenin sınırlarımıza bitişik 10 kilometrekarelik kısmında Rusya ile ortak devriye yaparak, bize verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini yerinde takip ve teyit edeceğiz. Süre bir hafta, 150 saat. 150 saat sonunda eğer burası teröristlerden temizlenmezse ondan sonra bu işi biz ele alacak ve bütün temizliği biz yapacağız."

"Ne yazık ki temizleyemediler"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendilerini üzen bazı şeylerin olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bakıyorsunuz koskoca devletlerin başkanları bunların terörist başlarıyla masada oturup konuşuyorlar. Bize de bunlardan arabulucu olmalarını istiyorlar. Biz bu teröristlerin başında veya farklı yerde, asla bunlarla masaya oturmayız ve bunların arabulucu olmasını da kabul etmeyiz. Peki ne yaparız? Sen Amerikasın. Seninle gel masaya oturalım, bunu seninle konuşalım. Nitekim yardımcısı Pence'i ve Dışişleri Bakanı'nı bir heyet olarak bize gönderdiler, oturduk, konuştuk, anlaştık. Dedik ki 120 saatte temizlediniz temizlediniz, temizlemediğiniz takdirde ondan sonra bu alanları bize bırakacaksınız, biz bu işi yürüteceğiz. Ve temizlediklerine dair bize yazılı metin gönderdiler ama ne yazık ki temizleyemediler. Şu anda da diğer bölgelerde Rusya ile aynı şeyi yürütüyoruz. 150 saat. Bitti bitti, bitmediği takdirde oralarda da yine bölgeyi biz kontrolümüze alıp temizliği biz yapacağız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de faaliyet gösteren diğer tüm güçlerin, rejimin ve terör örgütlerinin aksine Türkiye'nin her ne sebeple olursa olsun bölgede tek bir damla masum kanı dahi dökülsün istemediğini söyledi.

"Türkiye terör örgütünü bulunduğu her yerde ezip geçecek güce sahiptir"

Bunun için bıçak kemiğe dayandığında elbette güç kullanmaktan çekinmediklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ama ilk tercihimiz daima meselelerimizi suhuletle çözmekten yanadır. Amerika ve Rusya ile vardığımız mutabakatların sebebi budur. Yoksa Türkiye, terör örgütünü bulunduğu her yerde ezip geçecek güce, imkana ve kararlılığa sahiptir.

'Bundan sonra size silah vermeyeceğiz." deniliyor. Verme. Zaten kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Nasıl oldu? İnsansız hava aracı istiyorduk. Bize 'Bugün git yarın gel.', ondan sonra 'Kongre izin vermedi.' E ne oldu? Şimdi biz insansız hava araçlarını kendimiz üretiyoruz. Silahlı insansız hava aracı, aynı şekilde... Vermediler. E ne oldu? Şimdi biz üretiyoruz ve ihraç ediyoruz. Geldiğimizde yüzde 20'sini karşılıyorduk biz savunma sanayimizde, şimdi yüzde 70'ini karşılıyoruz. Buraya ulaştık. Sayın Obama döneminde Antalya'daki G20 toplantımızda ben kendilerinden akıllı bomba istedim. 'Tabii veririz.' Aylar geçti, vermediler. Akıllı bombayı şimdi biz üretiyoruz. İçeride ve dışarıda bütün çalışmalarımızın altında bu kadar rahat hareket edebiliyorsak, bunun sebebi nedir? Artık imkanlarımız çoğaldı. Maliyetler mukayese edilemeyecek derecede çok daha düşük. Uluslararası toplum bizi bununla tehdit ediyor. Fransa'sı bunu yapıyor, Amerika'sı bunu yapıyor, diğerleri bunu yapıyor. Biz de kendilerine açık ve net söylüyoruz: Ne yaparsanız yapın, siz bunları yaptıkça biz çok daha güçleneceğiz. Bu milleti sindiremezsiniz."

Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası toplumdan beklentisini, "Sınırların güvenliğiyle ilgili hassasiyetlere saygı gösterilmesi ve Türkiye'deki Suriyelilerin geri dönüşüyle ilgili projelere destek verilmesi" şeklinde açıklayarak, "Bunlar çok da yalancı. Onu da söyleyeyim. Dürüst değiller. Maalesef..." dedi.

Avrupa Birliği'nin 2015'te, 3+3 milyar avro destek sözü verdiğini hatırlatan Erdoğan, "Vermediler. Bize gelen ne? Sadece 3 milyar avro. Biz ne kadar harcama yaptık? 40 milyar dolar. Görüştüğümüzde soruyoruz: Verdiniz mi? İşte 'Hazırlıyoruz, konuşuyoruz, projelere bakmamız lazım.' Hangi projeye bakacaksın? Biz projede değiliz, biz işi bitirmişiz. Gelin, yaptığımız yerleri görün." diye konuştu.

"Tel Abyad ile Rasulayn arasında.."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, güvenli bölgeyle ilgili plan ve projeleri BM'de sunduğuna değinerek, şunları söyledi:

"Bakıyorlar 'Çok güzel.' Güzelse o zaman bize, size de katkıda bulunun, destek verin, burayı beraberce yapalım. İnanın yoklar. Hep yalan, doğru konuşmuyorlar, dürüst konuşmuyorlar. Konuşsalar da konuşmasalar da biz gerekirse, Tel Abyad ile Rasulayn arasında icabında bir güvenli bölgeyle beraber mültecilerin yaşayabileceği konutları, sosyal donatı alanlarını, altyapı ve üstyapısıyla yapacağız, dünyaya da bunu ispat ederek göstereceğiz, 'İşte Türk milleti budur, görün.' diyeceğiz. Terör örgütü 30 kilometrelik hattın içinden veya dışından saldırılarını sürdürürse, nereye kadar kaçarlarsa oraya kadar kovalayıp gereğini yapacağız."

"Açarız sınırları, yürüsünler Avrupa'ya"

"Destek verilmezse, sınırlarımızı açmaktan başka çaremiz kalmaz" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Aynı şekilde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin ilk etapta 1 ile 2 milyon arasındaki kısmının geri dönüşü için geliştirdiğimiz projelere destek verilmezse, sınırlarımızı açmaktan başka çaremiz kalmaz. Açarız sınırları, yürüsünler Avrupa'ya. Her iki konuda da kimseye şantaj yapmıyoruz. Sadece içinde bulunduğumuz durumu söylüyor, çözüm yolunu ortaya koyuyor ve meşru destek talebimizi ifade ediyoruz. Teröristlerin veya masum insanların hayatlarını kullanarak sinsice siyaset yapmak bizim değil, diğerlerinin tarzıdır. Türkiye, mertçe konuşur, mertçe icraatını yapar. Biz sadece ve sadece hem kendi vatandaşlarımızın hem de milyonlarca masum Suriyelinin haklarını korumanın peşindeyiz. Uluslararası toplumdan beklentimizin her bakımdan insani duyarlılığa uygun bu çabalarımıza destek vermesi olduğunu tekrarlamak istiyorum."

Konuşmasının sonunda Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu üyeliği için teşekkür eden Erdoğan, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç'un ve Yüksek Divan Kurulu Başkanı Vefa Küçük'ün ifade ettiği konularda dayanışmanın kararlılıkla devam etmesi ve netice odaklı olunması gerektiğini sözlerine ekledi.

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız