SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Diyabetli Hastalara 'Yara' Uyarısı

0
Güncellendi - 2019-12-16 02:18:45
Diyabetli Hastalara 'Yara' Uyarısı
A- A+ PAYLAŞ

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuğbay Tuğ, "Diyabetli hastaların yaklaşık yarısı, ayak yarası nedeniyle ayağını kaybediyor. Bir organını kaybeden hastaların ölüm oranı çoğu öldürücü kanserlerin sebep olduğu ölüm oranlarından çok daha yüksek, üç yıl içinde yüzde 50'si hayatını kaybediyor." dedi.

Tuğ, Antalya'da Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde gerçekleştirilen 14. Ulusal Yara Kongresi'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'de diyabet görülme sıklığının 5 yıl önce yüzde 7 iken bugün yüzde 10'un üzerine çıktığını söyledi.

Türkiye'nin, Avrupa'da diyabetli hasta sayısı en yüksek üçüncü ülke olduğunun altını çizen Tuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyabetli hasatlarımızın yaklaşık yüzde 25'inde diyabetik ayak dediğimiz iyileşmeyen ayak yaraları gelişiyor. Bu hastalarınsa yaklaşık yarısı, ayak yarası nedeniyle ayağını kaybediyor. Bir organını kaybeden hastaların ölüm oranı çoğu öldürücü kanserlerin sebep olduğu ölüm oranlarında çok daha yüksek, üç yıl içinde yüzde 50'si hayatını kaybediyor. İşte bu nedenle diyabet çok ciddi bir toplum sağlığı problemi."

Diyabetli hastalarda ayak yarası gelişirse zaman kaybetmeden uzman bir hekime gitmelerini öneren Tuğ, yaptıkları girişimler sonucunda hastanelerde bu tür yaralara bakan merkezler kurulmaya başlandığını kaydetti.

"Türkiye'de en az 2 milyon diyabetik ayak hastası bulunuyor"

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Uncu, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet rahatsızlığının gözardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

Toplumda en az 10 kişiden birinin diyabetli olduğunu dile getiren Uncu, Türkiye'de ise diyabetli hasta sayısının 8 milyonu geçtiğini bildirdi.

Diyabetik ayak komplikasyonunun her geçen gün daha da önemli bir toplumsal probleme dönüştüğüne işaret eden Uncu, şunları söyledi:

"Beslenme alışkanlıkları değişmedikçe toplumda diyabet görülme sıklığı 2025'te yüzde 20'lere varacak. Bilimsel veriler, 4 diyabet hastasından mutlaka birinde ayak yarası geliştiğini gösteriyor. Bu veriler ışığında bugün Türkiye'de en az 2 milyon diyabetik ayak hastası bulunduğunu söyleyebiliriz. Sağlıklı ve doğru yaşam koşullarını benimsemez isek maalesef bu rakamlar çok hızlı yükselmeye devam edecek."

Bir yandan diyabetle mücadele ederken, diğer yandan şeker hastalarının ve yakınlarının diyabetik ayak konusunda doğru bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Uncu, "Diyabetik ayak yarası nedeniyle dünyada her 20 saniyede bir hastanın bacağı kesiliyor." dedi.

"Ayağına İyi Bak" projesi

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Diyabetik Ayak İnfeksiyonları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. M. Bülent Ertuğrul da hastalığın tedavi edilmesi konusunda gerek sağlık çalışanlarında gerekse halkta farkındalık oluşturulması gerektiğini bildirdi.

Düzenli ayak bakımının hastada oluşan yaranın erken müdahale edilmesini sağlanacağını dile getiren Ertuğrul, erken müdahale ile de ayağın kurtulabileceğini söyledi.

Şeker hastalığının sadece gözleri, kalbi ve damarları etkilemekle kalmadığını vurgulayan Ertuğrul, "Diyabetik ayak sorunu doğru tedavi edilmediğinde hastalar önce uzuvlarını sonra da hayatlarını kaybedebiliyorlar. Oysa bu konudaki çalışmalar ile hastaların düzenli kontrol ve ayak bakımlarının yapılmasını sağlarsak, bunun için de 'Ayağına İyi Bak' gibi benzeri kampanyaları yaygınlaştırabilirsek, bilimsel platformlarda çözüme yönelik yapılacakları belirleyip uzlaşı içinde bunları yaşama geçirebilirsek sorunu en aza indirebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Kongrede, toplumda diyabetik ayak sorunuyla ilgili farkındalık oluşturmayı hedefleyen Ayağına İyi Bak projesi de tanıtıldı ve proje kapsamında diyabetik ayak ile ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla hazırlanan ve oyuncu Ercan Kesal'ın rol aldığı kısa film de gösterildi.

Ankara, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız