SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Evine Ekmek Götüremeyen Diye Bir Şey Var mı?"

0
Güncellendi - 2020-10-30 05:14:02
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Grup toplantısından sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP'nin askıda ekmek uygulaması ve devamındaki tartışmalarla ilgili olarak, "Böyle bir şey var mı Türkiye’de. Bugün evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye’de var mı? İnanıyor musunuz buna?" derken, bu yanıt Malatya gezisi sırasında 'Evimize ekmek götüremiyoruz" serzenişinde bulunan Minibüsçüler ve Servisçiler Odası Başkanı Mesut İnce'nin bu sözleri üzerine başlayan tartışmalara da bir yanıt olarak değerlendirildi.

TBMM grubunda konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan'a Allah'tan rahmet dileyerek başladı.

Erdoğan, "Bizlerle birlikte bu ülkede gerçekten demokrasi mücadelesinde çok aydınlık geleceğe imzalar atan bu kardeşimiz iki dönem milletvekili, sonunda da bizimle Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi olarak çalıştı. Son dönemde gerçekten çok çile çekti. Kendisini arkadaşlarımızla birlikte ebedi aleme uğurlarken dünyaya da bir mesajı verdik. O mesaj da bizim birlikteliğimizin, kadim medeniyetimizin gereği neyse, orada dayalı olduğu anlayışıydı. Kendisine rahmet, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum." diye konuştu.

Hatay ve İskenderun'a "geçmiş olsun" dileklerini ileten Erdoğan, önceki gün Amanoslardan Türkiye'ye eylem için giren iki teröristin, güvenlik güçlerinin dikkati ve feraseti sayesinde kısa sürede tespitinin, büyük bir felaketin önüne geçtiğini söyledi. Erdoğan, "Her ikisi de güvenlik güçlerimizce etkisiz hale getirilen teröristlerin, daha önce belirlenen bir grubun son üyeleri olduğu anlaşılmıştır. Kahraman güvenlik güçlerimizi tebrik ediyor, her birinin alınlarından öpüyorum." ifadesini kullandı.

Erdoğan, bu olayın, Türkiye'nin Suriye merkezli terör saldırıları konusundaki hassasiyetinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirtti.

Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekatları ile İdlib'deki ısrarlı duruşun bir bahane veya vehim değil, somut güvenlik kaygılarına dayandığını hiç kimsenin inkar edemeyeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Suriye sınırımız boyunca kontrolümüz altında bulunmayan yerlerdeki terör örgütü varlığının ve ülkemize yönelik tehditlerinin, bize verilen tüm sözlere rağmen artarak sürdüğünü görüyoruz. Şayet bize verilen sözler tutularak buralardaki tüm teröristler belirlediğimiz hattın dışına çıkarılmazsa ihtiyaç duyduğumuz her an harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu bir kez daha tekrarlıyorum."

Erdoğan, Suriye'den Türkiye'ye gelen terör örgütü DEAŞ mensuplarının eylem arayışlarının sürdüğünü, geçtiğimiz günlerde yakalanan çok sayıdaki teröristten bildiklerini belirterek, "Suriye'deki varlıklarını DEAŞ'la mücadeleye bağlayanların bahanesinin altı da boştur. DEAŞ'la gerçek anlamda yalnızca Türkiye mücadele ediyor." dedi.

"Tek gayemiz güvenliğimizi sağlamak"

Rusya'nın, İdlib bölgesindeki Suriye Milli Ordusu güçlerinin eğitim merkezine yönelik saldırısının, bölgede kalıcı barış ve huzurun istenmediğinin işareti olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Amerika'nın, Suriye'nin Irak sınırı boyunca oluşturmaya çalıştığı yapının, yeni çatışmaların, acıların, trajedilerin habercisi olduğu da açıktır. Suriye halkı, bölge dışından gelen güçlerle onların güdümündeki terör örgütlerinin ve rejimin strateji oyunlarının bedelini kanıyla, canıyla ödüyor. Biz bu riyakarlığa, bu haksızlığa, bu adaletsizliğe seyirci kalamayız. Çünkü sınırlarımızın hemen yanı başında yaşanan her hadisenin sancısını biz de hissediyoruz. Hatay'daki olay bunun en son ve müşahhas örneğidir.

Suriye topraklarına çöreklenen ama DEAŞ'la bizim kadar mücadelesi olmayan güçler, artık bu orta oyununu bir kenara bırakmalıdır. Türkiye'nin gücü gerekiyorsa Suriye'yi tüm terör örgütlerinden temizlemeye yeterlidir. Ama biliyoruz ki Suriye üzerinde yapılan hesapların, ülke halkının yaşadığı zulmü sona erdirmekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bizim tek gayemiz kendi güvenliğimizi sağlamak, Suriye halkının huzura ve esenliğe kavuşmasını sağlamaktır. Bunun dışında kimsenin ne toprağında ne petrolünde ne hakkında ne de hukukunda gözümüz bulunmuyor."

"Sorumluluğumuz ağır"

Bir asırdır emperyalistlerin oyun sahası haline dönüşen bu kadim coğrafyanın artık içine sokulduğu cendereden kurtulma vaktinin geldiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

"İnşallah bu kutlu çıkışın en büyük destekçisi de Türkiye olacaktır. Suriye'yi dilim dilim bölme çabalarına karşı ortaya koyduğumuz tavır bunun içindir. Libya'nın geleceğini kukla darbeciler eliyle karartma girişimlerinin önünü kesmemiz bunun içindir. İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarılma mücadelesine verdiğimiz destek bunun içindir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve ülkemizin Doğu Akdeniz'deki haklarını savunma kararlılığımız bunun içindir. Siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri gücümüzü artırmaya, kendimiz yanında kardeşlerimize ve dostlarımıza destek olmak için de ihtiyacımız bulunuyor. Velhasıl sorumluluğumuz ağırdır. AK Parti olarak Meclis grubumuzla, genel merkezimizle, teşkilatımızla, belediyelerimizle bu şuur etrafında çalışmak mecburiyetindeyiz. Kabinemiz de aynı anlayışla gece gündüz çalışıyor. İnşallah ülkemizi hedeflerine ulaştırarak, halkımızın güvenine layık olacağız."

Cumhuriyetin kuruluşunun 97. yıl dönümü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Cumhuriyet'in kuruluşunun 97. yıl dönümüne ulaşılacağına işaret ederek, "Milletimizin Cumhuriyet Bayramı'nı şimdiden tebrik ediyorum. Geçtiğimiz asrın başlarında Balkanlardan Kafkaslara, Karadeniz'den Kuzey Afrika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada saldırıya uğrayan devletimize, Anadolu toprakları bile çok görülmüştü. Bugünkü topraklarımızı parça parça bölerek paylaşmayı, milletimizi Anadolu'da esir haline getirmeyi ve hatta tümden tasfiye etmeyi planlayanların hesaplarını, İstiklal Harbimizle bozmuştuk. Dönemin şartlarında razı olabileceğimizin asgarisini oluşturan, Misakımilli'nin bile gerisindeki bugünkü sınırlarımızda, kendimize yeni bir gelecek kurduk. Milli iradenin üstünlüğü ilkesi üzerine inşa edilen Cumhuriyetimiz, işte bu geleceğin sembolüdür." değerlendirmesinde bulundu.

Önceki asırda dünyayı kan ve gözyaşına bulayanların, Türkiye'yi de hiçbir zaman rahat bırakmadıklarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak kendilerine bağlı ve bağımlı tutmak isteyenlerin, farklı görünümler ve isimler altında sürekli işbaşında olduğunun altını çizdi.

Recep Tayyip Erdoğan, "Yeri geldi toplumsal yapımıza saldırdılar. Yeri geldi darbe yaptırdılar. Yeri geldi terör örgütlerini üzerimize saldılar. Yeri geldi vesayet düzeni kurdular. Hamdolsun milletimiz her saldırının ardından yeniden iradesine sahip çıktı, ülkeyi yeniden rayına oturttu." diye konuştu.

Erdoğan, İstiklal Harbini yöneten Meclis'in, bugüne kadar yaşadığı tüm badirelerin ardından dimdik ayağa kalkmayı başardığına dikkati çekti. Erdoğan, en son 15 Temmuz'da kuşatılmasına ve bombalanmasına rağmen milletle birlikte darbecilere cesaretle direnen Meclis'in, ikinci kez gazilik unvanıyla şereflendiğini hatırlattı.

Erdoğan, Cumhuriyetin, tüm bu badirelerden sıyrılıp gelerek bugünlere ulaştığını vurguladı.

"2023 hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıkmanın kolay, yapmanın zor olduğunu dile getirdi. Milli şair Mehmet Akif Ersoy'un, "Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen. İki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak hadi gel yapalım geri şunu desen. Bir Sinan bir de Süleyman gerek." dizelerini okuyan Erdoğan, "Bunun için elimizdeki her değer gibi, Cumhuriyetimize de sahip çıkacağız." ifadesini kullandı.

Yakın zamanda bölgede yaşananların, bu gerçeğin en açık ispatı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Geçmişten bugüne hepimizin bildiği tüm eksiklerine, tüm sıkıntılarına rağmen Cumhuriyetimize var gücümüzle sahip çıkarak kendimize güçlü bir gelecek inşa edeceğiz. Nasıl İstiklal Harbimizde Gazi Mustafa Kemal Paşa ordumuza 'İlk hedefiniz Akdeniz'dir.' diyerek istikamet göstermişse, bugün bizim de ilk durağımız 2023 hedeflerimizdir. Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması demek, her alanda dünyanın en üst ligindeki varlığını tescil etmesi demektir. Ülkemizin son 7 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırı dalgası kimi alanlardaki ilerlememizi yavaşlatmış olsa da 2023 hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız. Böylece bizden sonraki nesillere 2053 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmış olacağız."

"Sevgili peygamberime hakaret eden namussuzlarla ilgili bir şey söylememe de gerek yok"

Erdoğan, bu gece Müslümanlar için özel bir gece olduğunu belirtti.

"Mevlit Kandili değil, Leyle-i Mevlid" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbime bizleri, adı güzel, kendi güzel Muhammed'in dünyaya vasıl oluşunun bir seneidevriyesine daha kavuşturduğu için hamdediyorum. Bu mübarek gecenin günahlarımızın affına vesile olmasını diliyorum. Bu kutlu gece hürmetine Rabb'imin kıldığımız namazları, ettiğimiz duaları, yaptığımız hayırları dergahı izzetinde kabul buyurmasını temenni ediyorum." diye konuştu.

"Maalesef, İslam ve Müslüman düşmanlığının, Peygamber Efendimize saygısızlığın özellikle Avrupa'daki yöneticiler arasında adeta kanser gibi yayıldığı bir dönemden geçiyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fransa'da Peygamber Efendimizle ilgili çıkan çirkin ve ahlak yoksunu karikatürleri yayınlayan derginin şimdi de kapaktan yayınladığı bir karikatürle şahsımı hedef aldığını duyduk. Bu tür ahlaksız yayınlara ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zül kabul ettiğim için karikatüre bakmadım. Ben neyim ki, benim sevgili Peygamberime, Sevgililer Sevgilisine bu denli hakaret eden bu namussuzlarla ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten." değerlendirmesinde bulundu.

Bu sözler üzerine salondaki milletvekilleri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı uzun süre ayakta alkışladı.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Üzüntüm ve öfkem şahsıma yapılan iğrenç saldırıdan değil, aynı mecranın canımızdan aziz bildiğimiz Peygamber Efendimize yönelik terbiyesizliklerin kaynağı olmasındandır. Hedefin şahsımız değil, savunduğumuz değerlerimiz olduğunu biliyoruz. Ülkemizde de bunların uzantılarının olduğunu da görüyor ve biliyoruz. Hatta hatta bu parlamentonun çatısı altında olanları da biliyoruz. Aile mefhumunu bir kenara koymak suretiyle bu tür saldırının içerisinde olanları da biliyoruz. Böyle bir zamanda yek vücut olmak gerekirken, hala bunlar buralardan oy devşireceklerini zannediyorlar. Bu pazarda size yer yok. İslam ve Türkiye düşmanlarının özgürlük adına girdikleri kin ve nefret bataklığında boğulup gideceklerine inanıyorum. Bunlar Avrupa'nın yeniden barbarlık dönemine geri gidişinin işaretleridir. Fransa ve genel olarak Avrupa, Macron'un ve onunla aynı zihniyeti taşıyanların bu kısır, provokatif, çirkin, nefret tohumları saçan politikalarını hak etmiyor. Sağduyulu Avrupalıları, kendileri ve çocukları adına aydınlık bir gelecek için bu tehlikeli gidişe karşı inisiyatif geliştirmeye davet ediyoruz. Müslüman ve Türk düşmanlığını, iç politikalarındaki başarısızlıklarını örtmenin kılıfı olarak kullanmaya çalışanlardan, o kirli ellerini mukaddes değerlerimizden çekmelerini istiyoruz."

"1442 yıl önce Medine halkının verdiği şekliyle tekrarlayalım"

"Peygamber Efendimize hakareti savunarak, kararmış kalplerini cesaretlendirmeye çalışanlara cevabı, 1442 yıl önce Medine halkının verdiği şekliyle tekrarlayalım." diyen Erdoğan, "Taleal Bedru" ilahisinin sözlerinin bir bölümünü okudu.

"Ay doğdu üzerimize/Veda tepesinden/Şükür gerekti bizlere/Allah'a davetinden/ Ey bize gönderilen elçi/Yüce bir davetle geldin/Geldin Medine'ye şeref verdin/Merhaba ey Sevgili" dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mekke'ye Medine'ye, Asya'ya, Afrika'ya, Avrupa'ya, tüm dünyaya, tüm zamanlara şeref veren Peygamber Efendimize yapılan saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim şeref meselemizdir. Biz, son nefesimizi verdiğimiz gün değil, asıl bu saldırılar karşısında sessiz, tepkisiz kaldığımız, mukabelede bulunmadığımız gün öldük demektir." diye konuştu.

Türklerin özgürlüğünün sembolü olarak gördükleri ezanı ve bayrağı için gerektiğinde canını veren bir millet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bunların karşısında mı boynumuzu büküp, susup duracağız? Bunların karşısında mı onurumuzdan vazgeçeceğiz? Bunların karşısında mı yönümüzü başka tarafa çevireceğiz? Birileri böyle yapabilir ama Türk milleti, inancına ve değerlerine yönelik hiçbir saldırı karşısında böyle cibiliyetsiz bir tavır asla takınamaz." değerlendirmesinde bulundu.

Türklerin kendi dininin yanı sıra diğer dinlerin kutsallarına da saygı duyan bir millet olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Asırlardır bu topraklarda cami, kilise, sinagog, yan yana müntesiplerine hizmet vermiştir. Hatta ecdadımızın koruması altına alınmıştır. Devletin koruması altına alınmıştır. İstanbul'dan Hatay'a bunun sayısız örneği hala vardır. Şimdi buradan ben Batı'ya sesleniyorum, hepsine sesleniyorum, siz değil misiniz, Ruanda'da yüzbinlerce insanı katleden? Siz değil misiniz, milyonlarca Cezayirliyi katleden? Siz değil misiniz Afrika'nın her ülkesine sadece 'elmas, fosfat, altın var' diye giren ve oradaki insanları katleden. Siz katilsiniz, katil. Bugün hala aynı şeylerin arayışı içerisindesiniz ama kusura bakmayın. Lübnan'a gidiyorsun. Ne işin var senin Lübnan'da?

Lübnan'da bir felaket yaşanıyor, oraya güya istikamet vermeye gidiyor. Ne oldu aradığını buldun mu orada? Bulamadın. Niye? Kovdular seni kovdular. Vaka bu. Tanındıkça bunlar her yerden kovulacak. Adeta, bunlar, Haçlı Seferini yeniden başlatmak istiyorlar. Haçlı Seferlerinden itibaren ne zaman ki Avrupa üzerinden gelen fitne ve kin tohumları bu topraklara düşmeye başlamıştır o vakit huzur bozulmuştur. Bin yıl birlikte yaşadığımız insanlarla bir anda düşman kesilmemiz için hiçbir sebep yoktur. Biz sadece dışardan ve içerden maruz kaldığımız saldırılara karşı kendimizi savunduk. Tehcir ve mübadele gibi hadiseler Batılı güçlerin topraklarımızda sahneledikleri oyunların acı sonuçlarıdır. Buna rağmen ülkemizde vatandaşımız veya misafirimiz olarak bulunan diğer dinlerin mensupları eşsiz bir hoşgörü ve saygı iklimi içinde hayatlarını sürdürüyor."

"Topraklarımız içinde, bu vatanda 435 kilise, sinagog ve havra bulunuyor"

Erdoğan, Türkiye'de çok sayıda kilise ve sinagog bulunduğunu belirtti.

"Topraklarımız içinde, bu vatanda 435 kilise, sinagog ve havra bulunuyor ve bunlar devletimizin yedieminindedir, güvencesi altındadır. Hiç kimsenin inancına, ibadetine, kutsalına müdahale etmedik, etmiyoruz ve etmeyeceğiz." diyen Erdoğan, son 18 yılda kilise ve diğer ibadet yerlerinin restorasyonu ile farklı inançlara sahip insanların dini özgürlük alanını genişletmek için birçok adım attıklarını vurguladı.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, Hristiyan ve Musevi vatandaşların sıkıntısını, derdini daima kendi sorunları olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ülkemizdeki hoşgörü anlayışı Avrupa'daki gibi faşist suratların yüzlerine maske yaptıkları türden bir riyakarlık değil inancımızın köklerinden ve kalplerimizin derinliklerinden gelen samimi bir hissiyattır. Almanya'da Mevlana Camisi'ne sabah namazında 100-150 kadar Alman polisinin girmesini bana Şansölye Merkel izah edemez. Ne yaptığına bakarım. Sadece görüşmek, konuşmak bunlar çıkar yol değil. Bugün milyonlarca insanın yaşadığı Almanya'da oradaki vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın inancına, kimliğine eğer gerekli değeri vermiyorsanız kusura bakmayın. O insanların ciddi bir kısmı şu anda senin vatandaşın. Onların inanç hürriyetine, onların eğitim, öğretim özgürlüğüne, onların yaşam hürriyetine değer vermen lazım ama yok böyle bir şey. İstiklalimize ve istikbalimize, değerlerimize saygı duyulması şartıyla biz hiç kimseye inancından, kökeninden, renginden, mezhebinden, meşrebinden ötürü husumet beslemeyiz."

"Minsk Üçlüsü ipe un seriyor"

Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırısıyla başlayan çatışmalara da değinen Erdoğan, Ermenistan'ın Azerbaycan Türklerinin topraklarını işgal etmesinden bu yana 30 yılın geçtiğini anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Minsk Üçlüsü" olarak adlandırılan Amerika, Rusya ve Fransa'nın bu sorunu çözemediğini belirtti.

"Minsk Üçlüsü'nün adeta ipe un serdiğini" söyleyen Erdoğan, "Her toplantı; oturdular, konuştular, dağıldılar şeklinde geçti." ifadesini kullandı.

Liderle görüşmelerinin devam ettiğini aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"En son dün akşam Sayın Putin ile de bir görüşmemiz oldu. Kendileri ile buradaki süreci etraflıca ele aldık. Dedik ki 'Artık bu işe Kafkaslar'da bir son verelim. İstersen bu işi birlikte çözeriz. Siz Paşinyan ile görüşmeleri yapın, ben İlham kardeşimle bu görüşmeleri yapayım. Bu işi artık tatlı bir yere bağlayalım' dedik. Heyetinizi gönderin, heyetlerimizle görüşmeler yapsın. Dışişleri bakanlarımız birbirleri ile görüşmeler yapsın ama bir şeye karar vermemiz lazım. Bu işi çözecek miyiz, çözmeyecek miyiz? Daha önce kendileriyle görüştük. Bu konuda samimi bir adım atalım. Burada bu işi bitirmek durumundayız. Biz samimiyiz, ben sizin de samimi olduğunuza inanıyorum, bu adımı atalım. Güzel bir görüşme oldu, temennim odur ki inşallah bunu neticelendiririz. Tabii kırmızı çizgilerimizi de söyledik, bu kırmızı çizgilerimiz aşıldığında da hiç kimse kusura bakmasın babamızın oğlunu gözümüz görmez.

Bize diyorlar ki 'Siz Orta Doğu'dan, Suriye'den Azerbaycan'a asker gönderiyorsunuz, yabancı güçler gönderiyorsunuz' filan, felan. Ben de Sayın Başkan'a bir şey söyledim, 'Şu anda 2 bin civarında istihbari olarak tespit ettiğimiz PKK'lıları YPG'lileri şu anda Ermenistan 600 dolar maaşla oraya aldı, orada savaşıyorlar, yabancı savaşçılar olarak onlar orada.' 'Benim onlardan haberim yok' dedi. 'Ben şimdi size haber veriyorum' dedim. Bunun üzerinde durmanız lazım. 'Bu PKK'lılar, YPG'liler nereden geliyor biliyor musunuz?' dedim. Suriye'de bunlar çalışıyordu, Suriye'den oraya ithal ve bu konuda da dayanışmamız lazım. Benim özellikle tabii Sayın Putin'in PKK, YPG bunlara yüz vereceğine ihtimal vermiyorum ama Paşinyan'a bunu söylemesi lazım. Aksi takdirde gereği yapılır."

"Terörist, kalbi kara, eli kanlı bir canidir"

İslama ve Müslümanlara saldıranların en büyük bahanesinin ve hilesinin bu kavramları terörle özdeşleştirmek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Peygamber Efendimize hakareti de düşünce ve fikir özgürlüğü kılıfı altında meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Hollanda'da bir müsvedde var ya, adı da güya Özgürlük Partisi, ne özgürlüğü ya, adı özgürlük arkasında ne takarsan var. Halbuki Müslümandan terörist olmaz, teröristten de Müslüman olmaz. Zira terörist kendi amaçlarına ulaşmak için masum insanları katletmekten çekinmeyen, bu yolda her yöntemi kullanabilen, kalbi kara, eli kanlı bir canidir." diye konuştu.

Teröristi, hangi dine mensup olursa olsun, tüm sıfatlarının ötesindeki amaçları ve eylemleriyle tanımlamak gerektiğine değinen Erdoğan, "Kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın teröristi böyle görmeyen ve tavır geliştirmeyen herkes Fransa'nın düştüğü duruma düşer. Aynı şekilde Peygamber Efendimize yönelik saygısızlıkların özgürlükle izahı da en bayağısından bir kandırmacadan başka bir şey değildir. Halbuki Peygamber Efendimiz, insana insan olduğu için saygı duyan, kişinin dini dahil diğer tüm vasıflarına bunun ardından bakan bir anlayışa sahipti." dedi.

"Hakkı ve hakikati savunmaktan vazgeçmeyeceğiz"

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Osmanlı tarihinde Osman Bey'den Fatih Sultan Mehmet Han'a kadar tüm padişahların Hristiyan ve Musevi toplumlarıyla bir arada yaşama iradelerinin ürünü sayısız örnek vardır." diye konuştu.

İslam'ı ve Müslümanları, kendinden başka hiç kimseye tahammülü olmayan, terör yoluyla diğer dinlerin mensuplarını hedef alan bir konuda veya bir konumda göstermenin, İslam dinine yapılan en büyük bühtan olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu öyle büyük bir bühtandır ki güya İslam adına terör eylemi yapanların Müslümanlardan başka kimsenin kanını döktükleri, başka kimseye zarar vermedikleri gerçeğini dahi gizler. Zulüm gören Müslüman, ölen Müslüman, tüm yükü çeken yine Müslüman. Buna karşılık bunun gürültüsünü çıkartan, istismarını yapan, rantını yiyen, terörizm üzerinden İslam'a ve Müslümanlara hakaret eden ise Batı ve Avrupa. Bu çarpıklığı dile getirdiğimiz, yüzlerine vurduğumuz için de bize saldırıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar, imkan bulduğumuz her platformda, hakkı ve hakikati savunmaktan vazgeçmeyeceğiz."

"Bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta kararlıyız"

Türkiye'nin, dünyadaki siyasi ve ekonomik güç dengelerinin yeniden şekillendiği kritik süreçte tarihi bir mücadelenin içinde olduğunun altını çizen Erdoğan, "Milletimizin birliği ve beraberliği ile devletimizin büyüklüğünden aldığımız güçle, bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta kararlıyız." diye konuştu.

Adil, ahlaklı, iyi, güzel, hayırlı olanı istediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dün, Bay Kemal eşimle ilgili bazı laflar etti. Sende zerre kadar yürek varsa benimle ilgili konuş, eşimle ilgili konuşma. Sen ne biçim siyasetçisin? Sana siyasetçi demek için sokaktan binlerce şahit getirmek lazım. Senin siyasetle alakan yok. Sende o yürek varsa siyasetçiysen benimle, siyasetçi arkadaşlarımla ilgili konuş. Biliyorsun ki onlar seni paçavraya çevirirler. Yakılacak çantalar arıyorsan, sizde çok. Yanınızda beyaz Türkler çok. Onların yakacak çantaları da vardır. O ayrı bir konu. Zeka yoksunu bir adamsın. Zira airbusları satmamızı istiyorsun. Onunla bunun ne alakası var. Birisi stratejik bir ürün. Bu, sadece Fransa'nın da değil zavallı. Bunun ortakları arasında İngiliz'i, İtalyan'ı, Alman'ı var. Tüm bunlarla beraber, bir ortaklığın, bir konsorsiyumun ürünü. Bundan bile senin haberin yok. Bu kadar zavallısın sen. CHP'ye gönül veren kardeşlerime diyorum ki iyi tanıyın bu adamı. Ülke için maalesef bu bir sıkıntı."

"Bu zihniyet, Avrupa demokrasisini kanser gibi sarıyor"

"Bu erdemli mücadelede attığımız her adımda karşımızda geçmişi sömürge ve katliam gibi insanlık suçlarıyla dolu olanları bulmamız, gittiğimiz yolun doğruluğunun işaretidir." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son iki asırdır dünyayı demokrasi, özgürlük, çoğulculuk, hukuk devleti gibi kavramlar üzerinden yönetenlerin gerçek yüzlerinin son dönemde ardı ardına yaşanan krizlerle birlikte ortaya çıkmaya başladığını dile getirdi.

Erdoğan, "Bu cilalı maskenin ardındaki faşist, ırkçı, kibirli, kendinden olmayan herkesi düşman gören zihniyet, Avrupa demokrasisini kanser gibi sarıyor. Avrupa değerleri, Fransa değerleri denen ve tüm dünyaya dikte edilen ilkeler, bizzat bunları vazedenler tarafından çiğnenmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Özellikle İslam ve Türk düşmanlığının gizlenmeye dahi gerek duyulmayan bir kompleksin dışa vurumu olarak tüm Avrupa'da yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, "Bedelini dünyanın ve insanlığın kalan kısmının tamamının acı ve sefalet olarak ödediği sahte özgürlük ve refah düzenlerinin tehdit altına girdiğini görenlerin hırçınlığı her geçen gün artıyor." diye konuştu.

"Zafer, Azeri Türkü kardeşlerimindir"

Türkiye'nin bu çirkin ve nobran zihniyetin saldırılarına rağmen, medeniyetinin ve tarihinin mirası olan sorumluluklarını yerine getirdiğini vurgulayan Erdoğan, bunun için Kafkasya'dan Kuzey Afrika'ya kadar uzanan geniş coğrafyada mücadele yürüttüklerini söyledi.

Azeri Türklerinin kaybettiği toprakların ciddi bir kısmını geri aldıklarına dikkati çeken Erdoğan, "İnşallah en kısa zamanda kaybettikleri toprakların, inanıyorum ki tamamını geri alacaklar. Azeri Türkler topraklarına yeniden dönecekler. İnanıyorum ki zafer, Azeri Türkü kardeşlerimindir. Rabbim yar ve yardımcıları olsun. Buradaki mücadelede her an yanlarında olduk, yanlarında olmaya da devam edeceğiz." dedi.

Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023'e Türkiye ve tüm dostları için daha huzurlu, güvenli, müreffeh bir dünyaya kavuşmuş olarak girmeyi hedeflediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Siyasi ve ekonomik bağımsızlığımızı güçlendirdikçe hedeflerimize biraz daha yaklaşıyor, mazlumlar ve mağdurlar nezdindeki itibarımızı sürekli yükseltiyoruz. Girdikleri yanlış yolu düzeltmeye çalışmak yerine, çıkış yolunu ülkemizi kuşatma altına alarak arayanların sonu hüsran olacaktır. Muhteris ve zalim yönetimleri bekleyen akıbet bir süre sonra kendi ülkelerinde dahi sokağa çıkamayacakları bir nefretin odağı haline dönüşmektir. Biz kendi yolumuzda ilerlemeyi sürdüreceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis çalışmalarında milletvekillerine başarılar diledi.

Erdoğan, konuşmasının ardından düzenlenen törenle partilerinden istifa ederek AK Parti'ye katılan Marmaraereğlisi Belediye Başkanı Hikmet Ata ve Evrensekiz Belediye Başkanı Mustafa Nalbant'ın rozetlerini taktı.

Markar Esayan için anı defteri oluşturuldu

Bu arada, Grup Toplantı Salonu'ndaki milletvekili sırasına, hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan'ın kırmızı karanfillerle süslenen fotoğrafı koyuldu.

AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın grup toplantısındaki konuşması öncesinde, "Anadolu topraklarına, bu ülke ve insanlarına her bakımdan hayran olan, tam manasıyla demokrasiyi içselleştirmiş, aziz milletimizin iradesine, inancına, kültürüne, geleneklerine her şartta sahip çıkan, Türkiye sevdalısı çok değerli yol arkadaşımız Markar Esayan'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Değerli arkadaşımızı bir kez daha tazimle yad ediyor, AK Parti ailesi olarak ailesine, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz." dedi.

Akbaşoğlu, Esayan için oluşturulan anı defterinin, milletvekillerinin duygu ve düşüncelerini ifade edebilmeleri adına 30 Ekim Cuma gününe kadar grup toplantı salonunda bulunacağını bildirdi.

"Fransa'nın seyahatlerle ilgili bir kararı varsa bunlara karşı mukabil adımları atarız"

TBMM'de gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, "Fransa'nın seyahatlerle ilgili bir kararı varsa, biz o kararı bir görürüz, gözden geçiririz. Bunlara karşı mukabil adımları da atarız" diyerek, "Türkiye bir kabile devleti değil, hele hele Macron gibilerin baktığı, tanıdığı bir devlet de değil." şeklinde konuştu.

"Evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye'de var mı?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı askıda ekmek uygulaması ve devamındaki tartışmalara ilişkin Erdoğan, önceki sözlerini tekrar etti ve şunu söyledi:

“Böyle bir şey var mı Türkiye’de. Bugün evine ekmek götüremeyen diye bir şey Türkiye’de var mı? İnanıyor musunuz buna? Bazı şeyleri kendiniz bir çözün. Bugün Türkiye her şeyiyle, asgari ücretiyle, maaşıyla çok çok ülkeleri geride bırakmış bir Türkiye var. Büyüme oranına bakıyorsun en iyi noktada olan ülkeyiz. Bunlar hesap kitap bilmiyor."

Erdoğan'ın bu yanıtının, geçtiğimiz Pazar günü Malatya'ya yaptığı ziyaret sırasında, kendisine servisçi esnafının durumunu anlatmak isteyen Malatya Minibüsçüler ve Servisçiler Odası Başkanı Mesut İnce'nin "Evimize ekmek götüremiyoruz" şeklindeki şikayeti ve verdiği "“Bu laf bana abartı geldi. Al bu keyif çayını iç” diyerek çay torbası dağıtmasının ardından başlayan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da partisinin grup toplantısında geniş biçimde ele aldığı tartışmalara da bir yanıt olduğu değerlendirmeleri yapıldı.

Ankara, AA- odatv4.com- malatyahaber.com

FOTO: Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grubunda konuşurken (iha)

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

29 yorum yapılmış

  • TÜTÜNCÜ (3 yıl önce)
    seçim isteyenlere gelsin diyelim seçim oldu akp gitti ne olacak işsizlik sıfırmı olacak mazot 1 tl mi olacak dolar 2 tl mi olacak asgari ücret 5000 mi olacak ekmek 50 kuruşmu olacak sıvı yağ 10 tl mi olacak euro 4 tl mi olacak dah sayamadığım yüzlercesine çıksın bir kişi olacak desin bende oyumu sizin dediğiniz yere vereceğim söz
    0
    0
    Yanıtla
  • TÜTÜNCÜ (3 yıl önce)
    evime ekmek götüremiyorum diyen kişinin geçen seneki milletvekillerine verdiği sabah kahvaltısını bütün malatya hatırlasın tüm türkiye gördü 101 çeşit vardı orda akılları sıra cumhurbaşkanına ters köşe yapacaklardı yemedi dahası asgari ücretlnin altında 50.000 tl lik araba var 100 kişinin 80 inde araba var herkasin durumu iyi kimse kimseyi kandırmasın eksik olan tek şey memnuniyetsizlik
    0
    0
    Yanıtla
  • Nihat (3 yıl önce)
    Kardeşim burası Türkiye yolda kime desen bana ekmek alırmısın kaç tane desen alır.Ama ekmek parası der dilenirsen çoğu kimse para vermez.Bizim milletimiz kimseyi ekmeksiz bırakmaz onun için kimse yalan konuşmasın.Ha geçinemiyoruz hayat çok pahalı derseniz amenna.
    0
    0
    Yanıtla
  • Metin (3 yıl önce)
    Helal olsun.
    0
    0
    Yanıtla
  • TANER (3 yıl önce)
    Erken seçim
    0
    0
    Yanıtla
  • malatyalı (3 yıl önce)
    sabah emeksiz alt kavşağında geçerken ,yevmiyeciler en 15 kişi bir adamın etrafında toplanmış iş için adeta fır dönüyorlardı.değişmeyen çok şey var herkes evine ekmek götürmek zorunda.fakir insan sayımız hızla artıyor.suriye afgan iran derken ekmek bölüşülmüş durumda.yanlış politikalar ülkemizi batağa çekmiştir.4 milyon vasıfsız suriyelinin dahi ülkemizde bulunuyor olması ,akp nin ve erdoğanın toplum içine çıkamayacak durumda olması demektir.malesef ki zıtlaşı bir siyaset güdülerek başta kalmaya çalışıyorlar.
    0
    0
    Yanıtla
  • Hadi ordan bildiğin işi yap
    0
    0
    Yanıtla
  • Kardeşim,güzel diyorsun da.. Suriyeliler gelmezden evvel de Türkiye'de kimseye iş beğendirilemiyordu..Sanayide esnaf-bırak kalfayı-çırak bulamıyordu..Sosyal Yardımlaşma denen yapıyı öylesine kullandı ki bu millet(tabi hükümet de kullandırdı)kahvehaneler dolup taşıyor,heryerde aylak aylak gezenler türüyordu..E o zaman da kadirşinas milletimiz çalışmıyordu şimdi de çalışmıyor..Ama o zamanlar s(evdiği)nin keyfine çalşımayanlar şimdi isteseler de iş bulamıyor.. Yazık değil mi vatana,zenginliğimize,çalışkanlığımıza..Wallahi yazık.
    0
    0
    Yanıtla
  • Sontajci (3 yıl önce)
    Ne yazık ki ülke olarak çok zor durumdan geçiyoruz.Keske bu gibi ehim durumlar yasanmasa...yorumlara bakıyorum ve yazanlar hakli olan asgari ücret ile evine bakmak zorunda olan emekçi kardeşlerimize oluyor. Şirket mal-mulk sahipleri nasıl olsa dolara-altina basıyor sermayelerini ve bütçelerini kattikca bir ileri seviyeye götürüyorlar.
    0
    0
    Yanıtla
  • Hasan (3 yıl önce)
    Eve ekmek götürünce herşey tamam mı yani. Eve et, süt, yağ, peynir, yumurta vb. gıdalar, çocuklarına oyuncak, kıyafat vb. şeyler götürmesine gerek yok yani. Asgari ücretiyle, maaşıyla hangi ülkeleri geride bırakmış bir Türkiye var gerçekten merak ediyoruz. Evde sadece bir kişinin çalıştığı dört kişilik bir aileye düşünelim. En kötü kiralar 1000 TL., elektrik 150 TL., Su 100 TL., Telefon+İnternet 150 TL., Mutfak 900 TL (Günde 8 ekmek 12 TL. Ayda 360 TL. Sadece ekmek ücreti), Temizlik 150 TL. TOPLAM 2450 TL. Hastaneye gitmedik, ilaç almadık, kıyafet almadık, çocuklara harçlık vermedik, evde bir şey bozulmadı.
    0
    0
    Yanıtla
  • Adı üstünde asgari ücret sadece bir yada iki kişinin asgari geçiini sağar demek yurt dışı dersen baba + anne=iki asgari ücret eder oda yeter asgari ücretli neden 1000 tl lik evde oturur onuda anlamış değilim. 4 kişilik bir evede günde sekiz ekmek gerekmez israf alan varsa soylesin
    0
    0
    Yanıtla
  • Vatandaş (3 yıl önce)
    İns is verirsin sagol gardas
    0
    0
    Yanıtla
  • Murathan (3 yıl önce)
    Evine ekmek götüremiyosun ama akıllı telefonun var, internetin var ve burdan yazıyorsun YAV HE HE
    0
    0
    Yanıtla
  • Lâyık görmedinmi gardaş
    0
    0
    Yanıtla
  • Herşey bir akıllı telefon değil herşey bir buzdolabı değil bu kafa yapısından çıkın bir ilkin hani sonuçta gelire bak gidere bak internetin var diyorsunda sonuçta o internet olmadan bu virüs ortamında okula giden öğrenciler derse giremiyolar biraz eğri otur doğru konnuşun mantıklı düşünelim rica ediyorum empati yapmadan birşey diyemezsin bak havalar soğuyor bu soğukta dışarda olucak milyonlarca insanımız var el insaf biraz el insaf at gözlüğünü çıkartında bi öyle bakın dünyaya
    0
    0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (3 yıl önce)
    Halkını bir lokma ekmeğe muhtaç eden bir hükümet nasıl iktidar olabiliyor. Seçim sandığı önünüze geldiğinde o zaman vicdanınızın sesini dinleyin ona göre oy verin. Belki bu bizim iyi günlerimiz bilmyorum. Ekonomi her geçen gün daha da kötüye gidiyor.
    0
    0
    Yanıtla
  • Akıldane (3 yıl önce)
    İnsanları küçümsemenin,aklıyla dalga geçmenin bedeli ağır olur.madem insanlar evine ekmek götürüyorda neden belediye seçimleri öncesinde sebze satmaya başladınız.şimdi durum o zamandan daha vahim.bayramdan bayrama ewine kırmızı et giren bir dünya insan olduğuna eminim.1 kilo domates 5 lira,1 viyol yumurta 25 lira 5 litre yağ 50 lira.ama avrupa bizi kıskanıyor.milligelirimiz artıyor,ekonomi güven endeksi artıyor.....yazacak çok şey var ama hepsini millet sandığa saklıyor merak etmeyin...
    0
    0
    Yanıtla
  • Gardas 5 litre yag 62 lira kurban oldugum
    0
    0
    Yanıtla
  • Huzur (3 yıl önce)
    İşi olmayan bir insan nasıl ekmek götürebilir evine,tvlerde bol keseden herşey güllük gülistanlık gösterildi, verdiğiniz krediyi bile gariban alamadı ve nerde zengin parası olan varsa bu krediyi faizi düşük diye alıp altına yatırım yaptı. Ağzıyla ekmek alamıyorum diyor, iş yok diyor, daha bir insan kendini nasıl ifade edebilir...
    0
    0
    Yanıtla
  • AYDIN (3 yıl önce)
    Bahçelinin işguzarligi. Kim acindan ölmüş ki !
    0
    0
    Yanıtla
  • Terzi Fikri (3 yıl önce)
    ...buna yorum yazmak bile zulüm! „Evine ekmek götüremeyen varmi yahu!“ pes!
    0
    0
    Yanıtla
  • musa (3 yıl önce)
    şu seçim gelsede ak koyun karakoyun belli olsun kurtulalım artık
    0
    0
    Yanıtla
  • Kaysı (3 yıl önce)
    Yıl 2023 askıda ekmek
    0
    0
    Yanıtla
  • Hasan (3 yıl önce)
    Erken seçim istiyorum
    0
    0
    Yanıtla
  • Ferdi (3 yıl önce)
    Ben aylardır yazıyorum işkura gidiyorum belediyeye gidiyorum iş için ama olmuyor. İşkurdan bi ilana yüzlerce başvuru oluyor görüşmelerde sabıkam olduğundan tercih edilmiyorum çocuğum okula başladı birlira ekmek alamıyorum. Komşular bakıyor dilenemiyorum malasef sermayem de yok . Çocuğum ezik büyüyor ölsem daha iyi değilmi hiçbir sosyal yardımdan faydalanamıyorum kapsam dışı deniliyor . Üstüme hiçbişeyim yok anlamıyorum ben .anlamıyorum
    0
    0
    Yanıtla
  • Malatya (3 yıl önce)Ferdi isimli kullanıcı yorumuna
    Ferdi bey size nasıl ulaşabilirim? Emailim : yeniyolbeko@gmail.com
    0
    0
    Yanıtla
  • Malatya sen ne kral bir yorumcusun size nasıl ulaşa bilirim abartmıyorum böyle süper bir cvp görmedim hayatımda saygılar.
    0
    0
    Yanıtla
  • Malatya (3 yıl önce)Osman isimli kullanıcı yorumuna
    Osman bey teşekkür ederim. Gerek bireyler olarak gerek Toplum olarak gerekse ülke olarak zor süreçlerden geçiyoruz .. Bu zorlu döneme girmemizde birey olarak , toplum olarak , ülke yöneticileri olarak hepimizin hataları var hepimizin kusurları var.. Ülkemiz yanıyor Hepimiz seferber olmalıyız yanıbaşımızdaki yangınlara ulaşıp bi damla su dökebilirsek ne mutlu bize..
    0
    0
    Yanıtla
  • Herkes hayatından memnun.Bahçeli tam şov yapıyor.
    0
    0
    Yanıtla