SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Kalp ve Şeker Hastalarına Oruç Uyarıları

0
Güncellendi - 2021-04-14 01:01:11
Kalp ve Şeker Hastalarına Oruç Uyarıları
A- A+ PAYLAŞ

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Altay, yüksek risk grubundaki şeker hastalarına oruç tutmalarının önerilmediğini, düşük risk grubundaki hastaların ise oruç tutmak için hekimlerine danışmaları gerektiğini bildirdi.

Prof. Dr. Altay, AA muhabirine, Türkiye'nin şeker hastalığı görülme sıklığı bakımından Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer aldığını belirtirken, ülkede yetişkin nüfusta 10 milyon civarında şeker hastasının bulunduğunun tahmin edildiğini aktardı.

Gerek Türkiye'de gerekse dünya genelinde yapılan araştırmalarda şeker hastalarının büyük kısmının ramazan ayında oruç tuttuğunun bilindiğine işaret eden Altay, oruç tutmak isteyen hastaların ise önemli bir kısmının hekimlerine danışmaksızın oruç tuttuğu ve bu süreci tek başına yönetmeye çalıştığının da bilindiğini söyledi.

Altay, "Biz hekim olarak tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi şeker hastalığında da oruç açısından her bireyi ayrı değerlendiririz. 'Şekeri olanlar oruç tutar' veya 'Şeker hastası oruç tutamaz' diye bir genelleme doğru değildir." diyerek, şunları kaydetti:

"Ramazan orucunu tutup tutmama kararı elbette ki hastaya aittir. Ancak hasta orucun, sağlığını nasıl etkileyebileceğini bilip ona göre karar vermelidir. Bunu belirleyen üç ana etken vardır. Bunlar, ramazanla ilişkili faktörler, şeker hastalığı ile ilişkili olanlar ve son olarak da kişiye ait belirleyici durumlardır. Oruç tutulan süre, oruç tutulan mevsim, iklim şartları, daha önceki oruç tecrübeleri ramazanla ilgili faktörlerdir. Şeker hastalığının tipi, süresi, şekere bağlı gelişen organ bozuklukları, kullanılan ilaçlar, şeker düzeyi, şeker düşüklüğü veya yüksekliği koması yaşamak, şeker düşüklüğünü fark edememek gibi faktörler de hastalıkla ilişkili belirleyicilerdir. Kişinin yaşı, cinsiyeti, yaptığı iş, hamilelik ve emzirme durumu, yeme davranışı, egzersiz düzeni, motivasyon ve bireysel tercihler gibi faktörler de oruç kararını etkileyen bireysel belirleyicilerdir. Biz hekim olarak tüm bu faktörleri değerlendirip hastamıza tavsiyede bulunuruz."

Risk grupları

Prof. Dr. Mustafa Altay, "Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, aşağıdaki durumlardan en az birine sahip olan şeker hastasının sağlığı oruçtan olumsuz etkilenmektedir." diyerek, şu bilgileri verdi:

"Yani, bu hastalarda şeker düşüklüğü koması, yüksek şeker koması, aşırı susuz kalma, akciğer, beyin gibi hayati organlara pıhtı atması ve diğer organ hastalıklarının ilerlemesi gibi durumlar daha sık görülmektedir. Bu nedenle hekim olarak yüksek risk grubundaki şeker hastalarına oruç tutmalarını önermeyiz. Oruç açısından yüksek riskli şeker hastalığı olanları sayacak olursak; kan şekeri kontrolü kötü olanlar, son 3 ay içerisinde kan şekerinin düşmesi-yükselmesi nedeniyle hastanede tedavi edilenler, haftada birden fazla kan şekeri düşüklüğü yaşayanlar, kan şekerinin düştüğünü anlayamayanlar, ileri derecede ve kontrolsüz organ hastalıkları olanlar, tedavi-takip açısından uyumsuz olanlar, zihinsel fonksiyonlarında bozukluk olanlar, tek başına yaşayan 70 yaş üstü hastalar, çoklu insülin tedavisi ile şekeri kontrol altında olmayan hastalar, gebeler."

Düşük risk grubundaki hastaların ise oruç tuttuklarında, tıbbi açıdan sakınca olmadığının yapılan araştırmalarda görüldüğünü dile getiren Altay, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ancak düşük riskli hastaların güvenli bir şekilde oruç tutabilmesi için gerekli şartlar da bu çalışmalarda belirtilmiştir. Bunlar; hasta ramazandan önce hekimine oruç tutmak istediğini haber vermelidir ve gerekli eğitimi almalıdır. Kullanmakta olduğu tüm ilaçlar oruca göre ayarlanmalıdır. Uygun diyet, egzersiz programına devam etmelidir. Oruç tutarken parmak ucundan kan şekeri ölçümlerini günde birkaç kez yapmalıdır. Kan şekerini ölçtüğünde 70 mg/dL'nin altında veya 300 mg/dL'nin üstünde çıkarsa veya hasta kendini kötü hissederse mutlaka orucunu bozması gerekir. Şeker hastaları her zaman olduğu gibi ramazan ayı süresince de mutlaka hekimleriyle irtibat halinde olmalıdır. Ramazan bittikten sonra da yine hekim kontrolünde eski tedavi ve takiplerine devam etmelidirler."

KALP HASTALARI İÇİN..

ağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Ramazan Kargın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Müslüman alemi için büyük öneme sahip ramazan ayının birçok faziletlerinden birinin de oruç ibadetinin vücut sağlığı için faydaları olduğunu belirtti.

Kalp damar hastaları için de bu ayın ayrıca önem taşıdığını dile getiren Kargın, ilerlemiş kalp hastalığı olanlarda veya belirtileri ani başlayanlarda hastalığa bağlı yaşamsal risk durumu oluşabildiğini, oruçlu günlerde uzun süre gıda ve sıvı alınmamasının hassas olan vücut fonksiyonlarında değişikliklere yol açabildiğini vurguladı.

Kargın, "Kalp damar hastalıkları, ritim bozuklukları, yüksek tansiyon ve ileri evre kalp yetersizliğine kadar değişebilen birçok hastalığın tek bir tipini veya birçoğunu birlikte barındırabilir. Bu hastalıklarda uygulanan tedavi ile klinik durum hemodinamik olarak normal şartlarda tutulmaya çalışılıp, hasta şikayetlerinin giderilmesi amaçlanır. Ancak, bazen klinik durumun karmaşık olması veya hastalığın ani başlaması nedeniyle hastane şartlarında da tedavi uygulamaları yapılır. Dolayısıyla hastalığın tipi ve şiddetine göre oruç tutma kararı, takibini yapan hekimle birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir." diye konuştu.

"Hastalar oruçlu oldukları dönemde de ilaçlarına devam etmeli"

Hastaneden taburcu olan hastalarda kalp krizi geçirenlerin, stent takılanların, kalp yetersizliği olanların birkaç hafta, kalp ameliyatı ya da kalp nakli olanların ise aylar sonra günlük aktivitelerini rahat bir şekilde yapabilecek duruma geldiklerini belirten Kargın, bu hastaların ancak günlük aktivitelerini rahat şekilde yaptıkları dönemden itibaren oruç tutmaya başlayabileceklerini aktardı.

Kargın, şöyle devam etti:

"Devam eden göğüs ağrısı, nefes darlığı ve rahatsızlık veren çarpıntı, kontrol altına alınamayan kan basıncı, ileri evre kalp yetersizliği ya da yüksek doz ilaç alan kalp hastalarında klinik durum değişkenliğinin fazla olması ve daha yoğun ilaç alması gerektiği için bu hastalarımız oruç tutmayabilirler. İlaç tedavisi ile kardiyak şikayeti düzelen, kan basıncı normal seyreden, yakın zamanda hayatını tehdit eden bir kalp rahatsızlığı ya da ameliyatı geçirmemiş hastalarımız, sahur veya iftarda ilaçlarını almak koşuluyla oruçlarını tutabilirler. İlaç tedavisinin ayarlanması oruç tutmadan önce yapılmalıdır. Hastalar oruçlu oldukları dönemde de ilaçlarına devam etmelidir. Günde tek doz ilaç kullananlar sabahki ilaçlarını sahurda, akşamki ilaçlarını iftarda alarak tedavilerine devam edebilirler. Önemli olan ilacın her gün aynı saatte alınmasıdır."

Prof. Dr. Ramazan Kargın, ramazan ayında da sağlıklı beslenme alışkanlıklarına devam edilmesi gerektiğini, iftar ile sahur arasında yeterli ve dengeli bir beslenme ile sıvı alımının önemli olduğunu anlatarak, "Ramazan ayında da kalp sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Oruç tutma kararını tedavimizi yapan hekimimizle birlikte değerlendirmeliyiz. İlaçların kullanım düzeni önceden belirlendikten sonra, iftar ve sahurda doğru ve ölçülü beslenerek, yeterli sıvı alarak oruç ibadetimizi yapabiliriz." ifadelerini kullandı.

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız