SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Müziğimizin Unutulmaz Bestecisi

0
Güncellendi - 2020-10-07 01:39:20
Müziğimizin Unutulmaz Bestecisi
A- A+ PAYLAŞ

"Türk Beşleri" arasında yer alan, besteci, piyanist, eğitimci, orkestra yöneticisi ve İstanbul Şehir Orkestrasının kurucusu Cemal Reşit Rey'in vefatının üzerinden 35 yıl geçti.

Cumhuriyet tarihinin ilk kuşak bestecilerinden biri olan sanatçı, yaşamı boyunca, "Onuncu Yıl Marşı" ve "Lüküs Hayat Opereti"nin de içinde olduğu çok sayıda besteye imza attı.

Servet-i Fünun dergisinde H.Nazım takma adıyla yazan, Edebiyat-ı Cedide akımı yazarlarından Ahmet Reşit Bey'in oğlu, oyun ve operet yazarı Ekrem Reşit Rey’in de kardeşi olan usta sanatçı, 25 Eylül 1904'te Kudüs'te dünyaya geldi.

İlk bestesini 7-8 yaşında yaptı

Rey, henüz çocukken ağız mızıkasıyla şarkılar çalmaya başladı, ilk piyano derslerini ise annesinden adı. Müziğe yeteneğinin fark edilmesinin ardından özel dersler alarak notaları öğrenen sanatçı, 7-8 yaşlarındayken ilk bestesini yaptı. Sanatçı, Galatasaray Lisesindeki öğrenimine, ailesinin 1913'te Paris'e taşınması üzerine, Buffon Lisesi'ne devam etti.

Cemal Reşit Rey, besteci ve Paris Konservatuvarı yöneticisi Gabriel Faure aracılığıyla Marguerite Long'dan piyano dersleri aldı. I. Dünya Savaşı'nın başlamasının ardından annesiyle İsviçre'ye giden Rey, Cenevre'de St. Antoine Koleji ile Cenevre Konservatuvarına devam etti.

Sanatçı, 1919 ya da 1920'de yeniden Paris'e giderek, Paris Konservatuarında dönemin ünlü hocalarından müzik estetiği, bestecilik, orkestra yönetimi gibi çeşitli dersler aldı ve müzik bilgisini pekiştirdi.

Cumhuriyetin kurulmasının ardından, ismi daha sonra İstanbul Belediye Konservatuvarı olarak değiştirilen "Dar-ül Elhan"da, kompozisyon ve piyano dersleri vermek üzere Türkiye'ye dönen sanatçı, 1926'da konservatuvar bünyesinde bir koro kurdu.

1925'te "12 Anadolu Türküsü"nü besteledi

TRT'ye verdiği bir mülakatta, hayatının dönüm noktasının 1925'te olduğunu belirten Rey, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Bu sene, 12 Anadolu Türküsü'nü besteledim. Yani 12 Anadolu Türk oyun havasını ve türkülerin motiflerini alarak, şan ve piyano için melodiler silsilesi şekline koydum. Burada güç olan şey şuydu: Bu melodilerin kendine has bir armonizasyon tarzı icap ediyor, ettiriyordu. Bunu bulmak güçtü fakat aradan 55 sene geçmiştir, şimdi görüyorum ki bunu ilk kalemde keşfetmişim.. Bizim türkülerimizin, bize has Türk müziğinin, oyun havalarının, çok sesliliğe girmesi için atılan ilk adımdı bu."

Usta sanatçı, 1934'te İstanbul Şehir Orkestrası'nın ilk çekirdeği olan "Yaylı Sazlar Grubu"nu kurdu.

Konservatuvarın ileri sınıflarından üfleme çalgı öğrencilerinin 1945-1946'da katılımıyla "senfonik orkestra" özelliği kazanan topluluk, usta sanatçının yönetiminde 1968'e kadar her hafta düzenli konserler verdi.

Sanatçı, 1938'de kurulan Ankara Radyosu'nda, 1940'a dek Batı Müziği Yayınları Şefi olarak görev yaptı, 1940'ta ise İstanbul’a dönerek öğretmenlik, piyanistlik ve orkestra şefliği görevlerini sürdürdü.

Uzun yıllar İstanbul Radyosunda hazırladığı "Piyano Dünyasında Gezintiler" başlıklı programında pek çok yeni yapıtı açıklamalı olarak seslendiren Rey, ayrıca İstanbul'da Filarmoni Derneği'nin kurulmasına önayak oldu.

Sanatçı, dünyanın en önemli sanat merkezlerinde 1949'dan 1960'a değin birçok konser yönetti.

"Devlet sanatçısı" unvanını 1982'de alan Cemal Reşit Rey, 7 Ekim 1985'te vefat edene dek İstanbul Mimar Sinan Üniversitesine bağlı Devlet Konservatuvarında kompozisyon öğretmenliği yaptı.

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız