SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Hollywood'u Yeşilçam'a Getirdi: Turgut Demirağ

0
Güncellendi - 2022-01-15 01:32:27
Hollywood'u Yeşilçam'a Getirdi: Turgut Demirağ
A- A+ PAYLAŞ

Yönetmen, yapımcı ve senarist Ömer Turgut Demirağ'ın vefatının üzerinden 35 yıl geçti.

TBMM 6. ve 7. dönem Sivas Milletvekili Abdurrahman Naci Demirağ'ın oğlu olan usta yönetmen, 1921'de Sivas'ta dünyaya geldi. İlk öğrenimini Sivas'ta tamamlayan Ömer Turgut Demirağ, daha sonra İstanbul'da Boğaziçi ve Kabataş liselerinde bir dönem eğitim gördü.

Demirağ, ziraat mühendisliği eğitimi için 1939'da ABD'ye gitti. Mühendislik eğitimini 1941'de yarıda bırakan yönetmen Demirağ, Güney Kaliforniya Üniversitesinde sinema bölümüne geçti.

Bir yandan üniversite eğitimine devam eden yönetmen, 1945'e kadar Hollywood'da stajyer olarak çalıştı. Demirağ, yönetmen Leo McCarey, Alexander Marshall, Cecil De Mille ve Raoul Walsh'un filmlerinin prodüksiyonunda görev aldı.

"And Film" şirketini kurdu

Turgut Demirağ, 1945'te ABD'den Türkiye'ye dönerek babasının adının ilk harflerinden oluşan "And Film" adlı şirketi kurdu.

Profesyonel anlamda sinemaya 1946'da başlayan Demirağ, sinemaya uyarlanan Reşat Nuri Güntekin'in "Bir Dağ Masalı" adlı eserinde yönetmen koltuğuna oturdu. Türk sinemasında o güne kadar çekilen en yüksek bütçeli film olma özelliği taşıyan "Bir Dağ Masalı", Yerli Film Yapanlar Cemiyeti'nin düzenlediği yarışmada "En İyi Film" ödüne değer görüldü.

Demirağ, 1947'de, hazırlığı dört yıl süren, "Evvel Zaman İçinde" adlı Türkiye'nin ilk animasyon türündeki uzun metrajlı filminin çekimlerine başladı. 35 mm'lik formata basılması amacıyla film kayıtlarını ABD'ye gönderen Demirağ, kayıtlarının kaybolması sonucu "Evvel Zaman İçinde"yi izleyiciyle buluşturamadı.

Hollywood sinema tekniklerini kullandığı Türk sinemasında, dönemin büyük prodüksiyonlu filmlerine imza atan usta yönetmen, ilk filminin ardından "Hülya", "Kanlı Taşlar", "Fato / Ya İstiklal Ya Ölüm" adlı yapımların da yönetmenliğini üstlendi.

Turgut Demirağ, 1950'li yıllarda "Drakula İstanbul"da, "Ahiretten Gelen Adam", "Karasu" adlı filmlere, 1960'larda ise "Cumbadan Rumbaya", "Aşk ve Kin", "Çanakkale Aslanları", "Kadın Avcıları", "Abbase Sultan" ve "Ayrı Dünyalar" adlı yapımları çekti.

"En İyi Film" ve "En İyi Yönetmen" ödüllerini aldı

Yönetmen, yapımcı ve senaristliğini üstlendiği, başrollerinde Cüneyt Arkın, Belgin Doruk ve Turgut Özatay'ın rol aldığı 1965 yapımı "Aşk ve Kin" filmi, Demirağ'a 2. Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Film" ödülünü getirdi.

Demirağ aynı yıl,"Keşanlı Ali Destanı" filmiyle 2. Antalya Film Şenliği'nde "En İyi Yönetmen" ödülüne değer görüldü.

"Domatesler ve Silahlar" adlı filmin ardından 1974'te sinemayı bırakarak ABD'ye yerleşen Demirağ, kariyeri boyunca 17 filmin de senaryosuna imza attı.

Turgut Demirağ, bir dönem Türk Film Prodüktörleri Cemiyeti'nin (Film Yapımcıları Derneği) başkanlığını üstlendi. "And Sineması" olarak faaliyete başlayan, 1953'te "Şan Sineması" adını alan salonun da kurucusu olan Demirağ'ın iki evliliğinden Nevbahar ve Melike adlı kızları oldu.

Başarılı yapımların yönetmeni Demirağ, 14 Ocak 1987'de 65 yaşında hayatını kaybetti.

Demirağ'ın yapımcı, yönetmen ve senarist olarak imza attığı filmlerden bazıları şöyle:

"Aynı Yolun Yolcusu", "Üç Kızgın Cengaver", "Parmaksız Salih", "Kocamın Nişanlısı", "Hazreti Ömer'in Adaleti", "Aynı Yolun Yolcusu", "İpi Boynunda Bil", "Kurşunla Selamlarım", "Şampiyon", "Esmerin Tadı Sarışının Adı", "Kafkas Kartalı", "Gecekondu Peşinde", "Harun Reşid'in Gözdesi", "Ahiretten Gelen Adam", "Deli", "İstanbul Geceleri"

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız