SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Reklam

Bozkırdaki Mucizenin Garip Mezarlığı

Bozkırdaki Mucizenin Garip Mezarlığı
A- A+ PAYLAŞ

Emekli öğretmen, araştırmacı-yazar Fikri Demirtaş Akçadağ Köy Enstitüsü içerisinde yer alan mezarlığın hüzünlü öyküsünü bloğunda kaleme aldı. 

Kendisi de bu okuldan mezun olan Demirtaş, mezarlığa sahip çıkılması için verdiği çabayı da anlattığı Akçadağ Köy Enstitüsünün ' Garip' Mezarlığına Sahip Çıkıldı başlıklı yazısında, mezarlarda yatanlara ilişkin derlediği bilgiler de veriyor. 

Tamamına https://fikridemirtas44.blogspot.com/2022/11/akcadag-koy-enstitusunun-garip.html linkinden erişilen Demirtaş’ın yazısı şöyle:

***

Altı yıl yatılı olarak okuduğum ve 1976 yılında mezun olduğum Akçadağ Öğretmen okulunda iç karartıcı derin bir sessizliğin sürüp gittiği bir güz gününün şafağıydı. Seher yelinin salladığı dallardan dökülen altın sarısı yaprakları seyrettim. Çatlamış ıslak duvarlar, dökülmüş sıvalar, tavandaki yerdeki tahtalar kararmış, sökülmüş, öğrencilerin seslerinin üflendiği pencereler, şuradan buradan düşmüş tuğlalar duvar diplerinde toprak yığınları, otlar... Genzi yakan yoğun bir yangın kokusu. Sevgi yolunun Arnavut kaldırımı taşları sökülmüş. Sanki binalar temellerinin üzerine çökmüş gibiydi. Her tarafta can yakan bir terk edilmişliğin ve viraneliğin acı izleri vardı. Gökyüzü harika bir maviye boyanmıştı, açıktı. Güneş terk edilmiş harabe binaların üzerinden aşıp okulun her tarafını sararmış otlar deve dikenleri ve yalangılara vuruyordu.  

İşte Akçadağ Köy Enstitüsü Yerleşkesi! Burası Çernobil, Hiroşima- Nagazaki değil. Ülkenin kalkınmasında emeği olan nice aydınlar yetiştiren bu eğitim yuvasının şimdiki durumu ise çok hüzün verici...

Akçadağ Köy Enstitüsünün Tarihçesi

Malatya iline bağlı olan Akçadağ, tarihte Arga adı ile bilinen Ermeni, Süryani( Hıristiyan) Türk, Kürt (Sünni ve Alevi) yaşadığı yerleşim yeridir. 1891 yılında Akçadağ merkezde yapılan Hamidiye Kışlası içerisinde 1938 yılında Eğitmen Kursu açılmıştı. 1940 yılında 3803 Sayılı Köy Enstitülerinin Kuruluş Kanunu ile kurulan okul, 07.07.1940 yılında Malatya İli Akçadağ ilçesi Hamidiye Kışlasında Akçadağ Köy Enstitüsü ismini alarak eğitim ve öğretime başlamıştır. 

Ancak, Hamidiye Kışlası eğitime ve enstitülerin kuruluş amacına uygun olmadığından, Akçadağ İlçesi sınırları içerisinde, Malatya-Adana demiryolunun 28. kilometresinde yer alan 3160 dönümlük arazi enstitü alanı olarak tahsis edilmiştir.

ARŞİV FOTO: Hamidiye Kışlası

16 Mayıs 1940 tarihinde ilk binasının temeli atılan Akçadağ Köy Enstitünün ilk müdürü olan Şinasi Tamer’in, uçsuz bucaksız, üzerinde değil ağaç, ot bile bitmemiş bozkırı işaret ederek öğrencilerine ve eğitmenlere söylediği şu sözleri ile toprağın tozlu kokusu ve kuru iklimin yakıcı sıcağına aldırmadan bir mucizenin temeli atılıyordu: 

“Bu köyler, bu topraklar sizi bekliyor. Güçlükler öğretmeniniz olacak, yapılar başarınız. Bugün ilerde şu yoldan geçenlerin gözlerini kamaştıracak bir kurumun temellerini atacağız. Biz onu kuracağız, o bizi yetiştirecek." 

Şinasi Tamer 1942’nin Mart’ında Akçadağ’dan ayrılarak Sivas Pamukpınar Köy Enstitüsünde göreve başlamıştır.

Enstitüye 1940 yılında Malatya, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Elazığ, Tunceli, Sivas, Erzincan, Muş, Bingöl illerine bağlı köylerden 545 talebe kaydedilmiş.

1942 yılında Enstitü Müdürü değişmiş, bozkırdaki mucizeyi gerçekleştirecek olan efsane müdür Şerif Tekben göreve başlamıştı. 1943 yılında enstitünün en acil ihtiyaçlarından olan elektrik sorunu Sultansuyu üzerine bir elektrik santrali kurularak çözülmüştür.

Enstitü arazisinde adeta bir seferberlik havası içinde çalışan fedakâr, sağlam karakterli Enstitü öğretmenleri ve öğrenciler, yüz binlerce tuğla pişirmiş, binalar yapmış, kilometrelerce öteden kendi imal ettikleri borular ile içme ve sulama suyunu getirmiş, bozkırı ışığa kavuşturmuşlardı. Sadece bir eğitim alanı değil, aynı zamanda bir yaşam alanı olarak kabul edilen ve işe yaramaz denilen arazi, büyük ölçüde ağaçlandırılmıştı.

21 Köy Enstitüsünün içinde ilk defa matbaa Akçadağ Köy Enstitüsünde kurulmuş; öğretmenlerin rehberliğinde okul gazeteleri, dergileri çıkarılmaya başlanmıştı. Öğrenciler makaleler, şiirler, hikâyeler, romanlar yazmışlar. Okulun matbu resmi evraklarını basmışlardır. 

Şerif Tekben ve Eğitim başı Reyzi Pamir önderliğinde öğretmen ve öğrencilerin çabaları ile 5 yıl içinde 57 bina yükselmişti. Kendi üretim ve çabaları ile devlete yük olmadan yapılanlar tam bir mucize idi. Toprak vatan haline gelmişti.

Mimari Proje Yarışma Süreci

Köy enstitüleri, kentlerin dışında demiryolu ve kara yollarına yakın, köylerin geçiş güzergâhlarında köylünün kullanmadığı hazine arazisi ya da devlet tarafından kamulaştırılmış geniş bir bölgede, gelecekte üretim merkezi olarak bölgedeki büyük toprak sahiplerinin etkisini kırma amacıyla kurulmuştur. 

1940-1943 yılları arası 21 adet Köy Enstitüsü’nden 15’inin projesi “yeni bir köy, yeni bir yaşam biçimi oluşturma” ilkesi dâhilinde ulusal mimarlık yarışması ile elde edilmiştir.  Mimarı Ahsen Yapaner'dir.

Okulun Mezarlığı

Akçadağ Köy Enstitüsü Mezarlığı Türkiye’de, hatta Dünyada okul arazisi içinde kabristanı bulunan ender okullardan biridir. Mezarlık, okulun Malatya-Adana karayolu istikametine giderken yolun sağında yıkılmış harabe binası duran marangozhane ve demir atölyesini geçtikten sonra karşınıza çıkıyor. Aynı yolun solunda bahçe içinde su deposu ve işçi lojmanının karşısında geçen toprak yol ile mezarlığa ulaşım sağlanıyor. Şimdi Malatya Kayısı Araştırma müdürlüğüne tahsis edilen arazinin içinde kayısı fidanları ve su kanalını alt tarafına düşmektedir.

Her mezarlıkta olduğu gibi Akçadağ Köy Enstitüsü mezarlığında acı, gözyaşı ve keder var. Bir toplum hafızasına bu kadar düşman olur mu? 

Yani Köy Enstitüsü Mezarlığı... En az kırk -elli kişinin gömülü olduğu yer. 2022 yılında kendi elimle tabelasını yazdığım "Akçadağ Köy Enstitüsü Mezarlığı" sessiz bir mezarlık… Ne gideni ne geleni var. Şüphesiz ölümün değil, utancın acısı… Sır perdesi bir kez aralanmaya görsün, her mezar bir sır taşır, her mezar taşının bir öyküsü vardır.

Mezarlıklarına sahip çıkamayan bir ulusa uygar, sağlıklı tarih ve millet düşüncesi olan bir toplum olarak bakmak olası değildir.

Tüm Türkiye'de mezarlıkların bakımı belediyeler tarafından özel bir hizmet olarak yürütülürken maalesef Köy Enstitüsü Mezarlığı konusu Malatya'da bugüne dek ne okul idareleri, ne Akçadağ Belediyesi, İlçe Müftülüğünün,  ne de Malatya Büyükşehir Belediyesinin gündemine gelmiş.

Okulun mezarlığının son halini görenlerin içi sızlar. Mezarlar üzerine en küçük bir işaret dahi konmamış ve mezar yerlerini yabani otlar kaplamıştı. Halen yaşayan Akçadağ Köy Enstitüsünün 1949 mezunu Ali Doğan öğretmen ve Karapınar köyünden Ediz Bozay’ın yardımıyla 30 Ekim 2019 tarihinde sararmış otlar içinde kalmış mezarlığın yerini uzun uğraşlardan sonra bulabilmiştik.

Beşikteki bebekten tut, her yaştaki en az 30-40 insanın bu mezarlarda bulunduğu tahmin ediliyor. Ali Doğan öğretmenden ve başkalarından bilgi edindiğim mezarlarda yatanlara ilişkin bilgiler şöyle: 

Tek yapılı mezar Öğretmen Okulunda elektrik işleri elemanı olarak görev yapan Haydar Ertaş'ın eşi İnsaf Ertaş'ın mezarı.

İnsaf ERTAŞ 1987 yılında okul mezarlığına defnedilmiş. Türkçe öğretmeni Nurten Ertaş Çolak annesinin mezarını kardeşleri ile birlikte 2021’de, yani vefatından yıllar sonra, yaptırmış.

Akçadağ Köy Enstitüsünde öğretmen Ahmet Kun'un eşi Hüsniye Kun genç yaşta bebeğinin doğumunda vefat eder. 

Darende- Balabanlı Hüseyin İpek okulun elektrik santrali yapımında toprak kayması sonucu ölmüş. 

1943 Akçadağ Köy Enstitüsü Müdürü Şerif Tekben'in torunu Çağla Ormanlar Ok, bana gönderdiği iletide dedesinin okulun matbaasında basılan "Canlandırılacak Köy Yolunda " kitabını öğrencisi Hüseyin İpek 'e ithaf edildiğini yazıyor.

TBMM’nin birinci dönem Elazığ milletvekili Hacı Fevzi'nin torunu Köy Enstitülü öğrenci Bülent Celayir okulda vefat etmiş (Kaynak: 1974 öğretmen Okulu mezunu Celalettin Çakmak). 

Hekimhan- Karamahmut köyünden öğrenci Salih Kurak, 1951’de okulun yonca tarlasını sularken elektrik akımına kapılarak ölmüş.

Adanalı Şoför Azmi ve altı aylık oğlu, 1944 yılında, Karapınar köyü İstasyonuna yakın bir noktada bulunan evinde çıkan yangında. 

Usta öğretici (tuğlacı) Elazığlı Muhlis Usta 1944’de, bir öğretmenin bebeği ise 1962’de vefat etmiş.

Mezarların çoğu hakkında hiçbir bulgu veya isim tespit edemedim. Sahipsiz mezar taşlarının birçoğu kırılmış, kırılmayanlar ise doğal etkenlerin etkisiyle toprak altında.

Akçadağ Köy Enstitüsü / Öğretmen Okulunun Mezarlığı Sahipsiz Kalmayacak

Birkaç yıl önce Malatya Sonsöz gazetesinde "İçinde Mezarlığı Olan Okul Akçadağ Köy Enstitüsü, Akçadağ Köy Enstitüsü Yerleşkesinde Hüzünlü Kareler" adıyla araştırma yazıları yazarak mezarlığın hazin durumunu dile getirmiştim. 

Akçadağ Öğretmen okulunda çalışarak buradan emekli olmuş ve bugün kendisi de rahmetli olan Haydar Ertaş'ın eşi İnsaf Ertaş da vasiyeti üzerine 1987 yılında bu mezarlığa defnedilmişti. Bu yazımda yer alan mezarlığın içler acısı durumunu gösteren fotoğraflardan duygulanan, Çanakkale’de yaşayan emekli edebiyat öğretmeni, aynı zamanda çocuk kitapları yazarı, Nurten Ertaş Çolak ve kardeşleri annelerinin mezarını yeniden yaptırdılar.

Sosyal medyadan yazımı gören Nurten Hanım’dan şöyle bir ileti almıştım: 

"Fikri bey merhaba,

Öncelikle yaptığınız çalışmadan dolayı size teşekkür ediyorum. Annemin mezarı da o mezarlıkta. Annemin adı İnsaf Ertaş (Koşal kızlık soyadı) . Öğretmen Okulundan emekli Haydar Ertaş’ın eşi. Ben kızı Nurten Ertaş Çolak. O ıssız mezarlığa gömülmeyi kendisi babama vasiyet etti. Kendim de buna şahidim. Annem 5 Ekim 1987’de pazartesi günü rahmetli oldu. Kan kanseri hastasıydı ve tam iki yıl yatalak geçirdi hastalığı. Rahmetli olmadan üç gün önceydi. Cuma günüydü. Kardeşlerim evde yoktu. Ben kapının önündeydim. Benim konuşmalarını duyduğumdan habersizlerdi. 

Annem babama:” Beni hastaneye götür, evde ölmek istemiyorum; çocuklar eve rahat giremez.” dedi. Babam, bir şey demedi, onun ağladığını duydum. Annem “Beni ne Çobanuşağı köyünün mezarlığına göm, ne de Malatya mezarlığına. Beni Öğretmen Okulunun mezarlığına göm.” dedi. Babam: “ Ben seni yazı yabana nasıl gömeyim” dedi ve başladı hıçkırarak ağlamaya. Ben de kapının önünde sessizce ağlıyordum. “Annem yoksa sana hakkımı helal etmem” dedi. Bu konuşmadan sonra babam çıktı evden, bir taksi bulup annemi Malatya Devlet Hastanesine götürdü. Pazartesi günü de annem yaşama veda etti. 

Yıllarca, annemin gömülmek için neden yazı yabanda bir yeri tercih ettiğini bir türlü anlayamadım. Hatta mezarını ziyaret ettiğimde onun yalnızlığı bu kadar tercih etmesine içim el vermedi. Bu yaz geldim ziyaret ettim. Yine çok üzüldüm. Şimdi oraya neden gömülmek istediğini anlıyorum. Hatta öldüğümde benim tercihim de annemin yanı olur. Oraya mezarlık statüsü verilmesini çok isterim. Koruma altına alınırsa çok sevinirim. Gösterdiğiniz duyarlılığı kendi adıma takdir ediyorum." 

Nurten Hanım annesini mezarını ziyaret etmek için Malatya'ya gelmişti. Mezarlığa birlikte gittik. Mezarlığın bu derece korumasız bırakılmasına çok üzülmüştü. Nurten öğretmen "yetkililerden buna bir çözüm bulmalarını istiyorum" diye konuşmuştu. Annesinin mezarının başında dua okumuştu.

Nurten Ertaş Çolak’ın müracaatı üzerine Malatya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürü Osman Gönültaş'a gittik. Yaklaşık 250 metrekare olan okulun mezarlığının "Anı Mezarlığı” olarak koruma altına alınması, mezarların bakımının yapılarak mezarlığın etrafının çevrilmesi ve Akçadağ Köy Enstitüsü Öğretmen Okulu Mezarlığı levhasının yazılması talebinde bulunduk. Mezarlık olarak da kayıt altına alınmasını istedik.

Haftalar sonra Mezarlıklar Müdürü Osman Gönültaş, KUDEB (Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu) Başkanı Gökçek Boyraz, mühendis ve sanat tarihçiden oluşan bir heyet okulun mezarlığını ziyaret etti. Mezarlıkla ilgili durum tespiti yapıldı.  Ama Büyükşehir Belediyesince isteklerimiz yerine getirilmediği gibi olumsuz yanıt aldık. 

Köy enstitüsü adını taşıyan sivil toplum kuruluşlarımız, öğretmen derneklerimiz, bazı partiler "demeç"in ötesine geçemeyerek hazin görüntüyü devam ettirmişlerdir.

Bunun üzerine mezarlık ile ilgili çalışmamda beni yalnız bırakmayan yol arkadaşım, babası da Akçadağ Köy Enstitüsü mezunu Müfettiş Ali Şahabettin Aktaş'ın oğlu, Kültür Bakanlığından emekli eğitimci Adil Aktaş ile birlikte mücadeleye devam ettik. Kendim Görsel Sanatlar öğretmeni olduğumdan ilk işim mezarlığa bir tabela yazmak oldu.  Adil Beyle mezarlığını tabelasını yerleştirdik. Tabelanın üzerine de Türk bayrağını astık. Anısına ithafen bir fotoğraf da çektirdik.

En büyük sevincim, yıllar sonra da olsa, Malatya Pütürgeli İstanbul CHP İl Başkan yardımcısı arkadaşım işadamı Nurettin Aydın, Celal Özden, Bayram Karabulut ve Adil Aktaş’ın 30 Ağustos 2022 tarihinde Köy Enstitüsü ziyaretinde mezarlık hakkında verdiğim bilgiden etkilenmeleri oldu.

Nurettin Aydın "Fikri Hocam ben buranın tel örgü ile çevrilmesini yapacağım, sen gerekli görüşmeleri yap” dedi. Mezarlık alanı Milli Emlak tarafından Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne verilen 2140 dönüm arazi içindeydi. Önceden tanıdığım Müdür Abdullah Erdoğan beye telefon ederek mezarlık hakkında görüştüm. Sonra da Nurettin Aydın Bey Müdür Beyle telefonla görüştü. Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü, mezarlığın etrafını ve otlarını temizlettireceğini ifade ederek, ardından mezarlığın etrafını çevirebileceğimizi söyledi.  Böylelikle yıllarca Milli Eğitim Müdürlüğünce ve okul müdürlerince, Diyanet İşleri Başkanlığı, ilçe ve Büyük şehir Belediyesince sahip çıkılmayan mezarlık, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Beyin uygun görmesi ve Nurettin Aydın Beyin maddi katkılarıyla beton direkler ve tel örgülü çit ile çevrildi.

Oysaki eğitim tarihi araştırmalarında ve dönemin aydınlatılmasında mezarlar büyük öneme sahiptirler. Bu mezarlığın sahiplenilmesi Köy Enstitüsü adının yaşatılması adına da değerli bir hizmet olacaktır.

Cumhuriyeti eğitim hafızası ilk Köy Enstitülerinden Akçadağ Köy Enstitüsü, Öğretmen okulu, Anadolu Öğretmen Lisesi sırasıyla isim değiştirip kapana kapana sonunda Fen lisesine dönüştürülüp Akçadağ merkezde Fatih Fen Lisesine taşınmıştır. Köy Enstitüsünden ancak birkaç dolap dolusu resmi evrakın dışında bir şey kalmamıştır. Kütüphanesinin on binlerce kitapları, atölyelerin, müzik odası laboratuarlar, sinema makinesi, koca yerleşkenin her şeyi talan edilmiş, binalar yıkılmış, yakılmış.

Akçadağ Köy Enstitüsü ve öğretmen okuluna ait az da olsa kalan bazı malzemeler, resmi belgeler Akçadağ Fatih Fen Lisesinde. Okula ait başka diğer malzemeler Malatya  Lisesi (Emeksiz Lisesi) bodrum katında okul müzesinde sergilenmektedir. Okul kütüphanesinin binlerce kitabı yakılmış, talan edilmiş, akıbeti meçhul.

Bu okullardan mezun olan on binlerce Cumhuriyet öğretmeninin, öğrencilerin, yöneticilerin hayallerinde rüyalarında sararmış fotoğraflarında kaldı… Okulda 3 bin dönümlük araziye, yani kendi mezarlığına gömüldü...

Valilik ve belediyeden gerekli izinlerin alınarak tahrip olan yıkılan mezarların kime ait oldukları yeniden araştırılarak yapılması, mezarların bulunduğu alana Akçadağ Köy Enstitüsü meçhul öğretmen anıtı dikilmesi, Akçadağ Köy Enstitüsü yerleşkesinde bulunan sağlam kalan bir kaç binanın restorasyon yapılarak müze haline getirilmesi Türkiye Cumhuriyeti dönemi eğitim tarihi hafızamızı canlı tutmaya yarayacaktır.

Gün akşamın içine akarken akşamın koyu karanlığı yavaş yavaş renkleri yok ediyordu.

Lacivert gökyüzü göz kamaştıran yıldızlarla süslenmişti. Işıltılı ay Köy Enstitüsünün binalarının üzerine, sarımsı bir ışık döküyordu. Kurucu müdür Şerif Tekben, Eğitim Başı Reyzi Pamir öğretmenler, usta öğreticiler, öğrenciler ve köylülerin imece ile yaptıkları o yeşil vahası yok artık. Geceleri gökyüzünde yıldızlarla cilveleşen okulun elektrikleri sönmüş. Mimar Ahsen Yapaner çeşmesinden artık su akmıyordu. Okulun kampanası çalmıyordu... 

Adil Bey ile ben okulun mezarlığının etrafının tel örgüsü ile çekilmesine o kadar sevindik ki. Hatıra fotoğrafı çektirirken gözlerimden sevinç gözyaşları dökülüyordu.  Güneş akşam sofrasını kaldırıp dağlardan aşarken mezarlıkta yatanların ruhuna dualar okuyup yola çıktık.

2 Kasım 2022 çarşamba günü Köy Enstitüsünün mezarlığının yerinin bilgisini aldığım ve söyleşi yaptığım Ali Doğan öğretmeni Malatya'daki evinde ziyaret ettim. Doğan öğretmene Akçadağ Köy Enstitüsü mezarlığının etrafının tel örgüsü ile çevrilip koruma altına alınması bilgisini verip çektiğim fotoğrafları da gösterdim. Çok duygulandı, bu mezarlığa kendisinin de gömülmesini vasiyet ederek enstitülü, Öğretmen Okulu mezunu arkadaşların da buraya defnini önerdi. 

Şu anda o mekânda ebedi uykularında olanların huzur içerisinde olduklarını tahmin edebiliyorum. 

Işıklarda uyuyun. Ruhunuz şad olsun. 

Sizler var oldukça Akçadağ Köy Enstitüsü ve Öğretmen Okulunun adı sonsuz kadar yaşayacaktır.

Fikri DEMİRTAŞ

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

12 yorum yapılmış

  • Nurten (1 yıl önce)
    Kıymetli annem İnsaf Ertaş'ın da mezarının bulunduğu Akçadağ ( Köy Enstitüsü) Öğretmen Okulu'unda bulunan mezarlığın bakım ve onarımına maddi- manevi desteklerini sunan Malatya Kayısı Araştırma Müdürü Abdullah ERDOĞAN'a ve Hemşehrimiz Değerli Nurettin AYDIN Bey'le teşekkürlerimi sunuyorum. Her platformda konuyu büyük bir titizlikle gündeme taşıyan Değerli Fikri DEMİRTAŞ Bey'le de teşekkürlerimi ayrıca sunuyorum.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Nurten (1 yıl önce)
    Fikri Bey bu önemli ve emek harcayan araştırmanız ve çabanızdan dolayı teşekkür ederim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • İzzettin Şahin (1 yıl önce)
    Çalışmalarınız,mücadeleniz çok güzel yüreğinize sağlıklı .Fakat köy enstitüsü nün kuruluşunda en büyük katkının Hüseyin Doğan dededen hiç bahsi etmemişsiniz .üzüldüm.çünkü 26 yılım orda geçti . öğretmen okulu mezunuyum.özelliğini çok iyi biliyorum, sevgi ve saygılarımla .
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Birdesen (1 yıl önce)
    Fikri Hocam , Akçadağ köy Enstitüsü mezunu bir anne _ babanın öğretmen kızı olarak yazınızı ağlayarak okudum ,onlardan dinlediğim okul anıları ,Reyzi Pamir, Şerif Tekben, Hasan Ali Yücel lerle olan anıları canlandı gözümde,başta size ve emeği geçen herkese teşekkür, saygılar.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Yaşar GÜZEL (1 yıl önce)
    Kocaeli Çayırova dan Selâm ve Dualarımızla Fikri DEMİRTAŞ Öğretmenim Size ve Emeği Geçenlere Teşekkür Ediyorum. Mekanları Cennet Olsun Amin. Saygılarımla Emkl.Öğtm.@yg44_41
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Mustafa Kadıoğlu (1 yıl önce)
    Fikri hocam en başta size minnettarlığımla birlikte saygı ve şükranlarımı sunarım emeği geçen herkese ayrıca şükran ve saygılarımı arz ederim Allah hepinizden razı olsun. Hocam sizinde belirttiğiniz gibi hafızasına bu kadar düşman olan bir toplum, yönetici nesli yakın tarihimize baktığımızda bunu Hitler faşizminde ve Lenin, Stalin kominiziminde görebiliriz. Bizde ise son on beş yılda eski Türkiye söylemlerinde Cumhuriyet tarihine ve toplum hafızasına karşı kitlesel bir düşmanlık başlatılmış yok etmek için ellerinden gelen (hatta gelmeyeni bile) ne varsa yapmışlardır. Ülke olarak Türk millet olarak bunun acısını nesiller boyu çekeceğiz; çünkü GEÇMİŞİNİ KORUYAMAYAN SAHİP ÇIKAMAYAN BİR MİLLET GELECEĞİNİ KURAMAZ KURTARAMAZ şunu iyi bellemek lazım atasına ceddine sahip çıkamayanlar mezarlarında rahat yatamazlar.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (1 yıl önce)
    Ne yazık ki şu ana kadar yapılanlar eskiyi ve tüm hafızayı yok etmek, yok saymak. Bu okulları geliştirmek, ders çıkarmak, incelemek araştırmak yerine yok etmek. İşte bu nedenle geçmşini bilmeyenler geleceklerini planlayamazlar. İşte bu nedenle eğitim sistemimiz yaz boz tahtasına dönmüştür. Her göreve atanan milli eğitim bakanı yeni bir sistem getirmiş hiç biri de başarılı olamamıştır.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Malatya (1 yıl önce)
    Bu okullara köyde ikamet eden ve köy ilkokulunu bitiren öğrenciler alınıyordu keşke öğretmen liseleri kapatılmasaydi diyelim kapatıldı binlerce insanın anılarının olduğu o mekanlar korunsaydi diyorum oda yapılmadı,yıllar önce Battalgazi tarım meslek lisesini bitirmiş tarım teknisyeni olarak çalışıp emekli olmuş bir büyüğümüzun oğlu gelini ile birlikte Malatya'dan Batman'a giderken öğrencilik yıllarının geçtiği okulu ziyaret için geldiğinde okulun şu andaki durumunu görüp bizim büyük emeklerle diktigimiz ağaçlar kurumuş binalar girilmez olmuş diyerek keşke gelmeseydim bu manzarayı görmeseydim diyerek oturup ağladığını unutamam kısacası yılların birikimini bir anda yok ediyoruz İnönü stadında o kadar anılarım varki şu anda oradan gecmemeye özen gösteriyorum.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Uzaklardaki malatyali (1 yıl önce)
    Fikri hocam güzel yazınız için çok teşekkürler..Orada okuyam babam adına..
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Osman (1 yıl önce)
    Malatyada haber kalmadı akçadağlıların mezarımı haber yapılıyor hayret
    %15
    %85
    Yanıtla
  • Mustafa Kadıoğlu (1 yıl önce)Osman isimli kullanıcı yorumuna
    Yazının tamamını okumadığınız belli şayet okuyup da öyle bu yazıyı yazıyorsanız size tavsiyem en kısa zamanda bir nöroloji uzmanına görünmenizde fayda var
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Adil Aktaş (1 yıl önce)Osman isimli kullanıcı yorumuna
    Bu yazının taşıdığı anlamı kavrayamamışsınız sanırım. Ki öyle görünüyor. Aksi halde bizim geçmişimiz ve hafızamız olan aynı zamanda kutsal mekanlar olarak nitelendirilen bu mezarlar hakkında böyle bir gaf yapmazdınız. Bahse konu yazı içeriğinin Akçadağ'lı mezarlığı ile ilgili olmadığını okuyunca pekala görebilirdiniz. Bir an için öyle olduğunu farz edelim. Akçadağ ve Akçadağ'lı sizi neden bu kadar rahatsız ediyor diye de sormak isterim. Ben bu devlete 30 yıl hizmet etmiş bir kamu görevlisi olarak tarihi özelliği olan her kurumun, anıtın, mezarlıkların korunması ve bakımlarının yapılması konusunda ve bu yapıların, alanların gelecek kuşaklara taşınması konusunda kim ne hizmet veriyor ise onlara öncelikle teşekkür borçlu olduğumu düşünüyorum. Rahmetli amcamın 1944 , rahmetli babamın da 1954 yılında bitirdikleri bu eğitim yuvasının şimdiki halini görmek beni de ziyadesiyle yaraladı. Öncelikle bu hassas konuya değinen ve ilgililerin harekete geçmesini sağlayan Fikri Demirtaş öğretmenime, sonra da bunu haberleştirerek yayımlayan basın kurumuna binlerce teşekkür. Sonrasında da bu haberi basit bir şey gibi gören size yeniden okuyup ona göre bir yorumda bulunmanızı öneririm. Hata yapmak da özrü dilemek de bir erdemdir.
    %100
    %0
    Yanıtla