Niyazi DOĞAN
dogannd@gmail.com
Hüseyin Cemal Akın, 5 yıllık Malatya belediye başkanlığı dönemini 29 Mart 2009da tamamlıyor. İyisiyle, kötüsüyle koca 5 yılı Cemal Akınla yaşadı Malatya.
AKP, 28 Mart 2004deki Malatya belediye başkanlığı seçimlerinde bir hayli yüksek oy aldı Malatya halkından. Seçime katılım oranının çok düşük olduğu bu seçimlerde (% 58) AKP 61 bin 185 oy alırken, AKPnin en ciddi rakibi Mehmet Yaşar Çerçi 40 bin 266 oy alarak seçimi 2. sırada tamamladı. 2004 Malatya belediye başkanlığı seçimleri bir bakıma AKP ile MHP Adayı Mehmet Yaşar Çerçi arasında yaşanan bir siyasi mücadele olarak tarihe geçti. Bir taraftan çok güçlü iktidar partisi AKP, diğer yandan kredibilitesi partisinden daha güçlü imajına sahip Mehmet Yaşar Çerçi. Bu mücadelede, Mehmet Yaşar Çerçi ismi, partisinin önüne geçerken, AKPde tam tersine adayın adı yoktu. Her şey Tayyip Erdoğanın karizması ve siyasal kişiliğinin yarattığı AKP rüzgarı sayesinde ilerliyordu. Böyle bir ortamda AKP kimi aday gösterse kazanacaktı, öyle de oldu. Dolayısıyla, 2004 seçimlerinde AKPnin aldığı yüksek oyun başkan adayı olarak gösterdiği isim ile ilgisinin olmadığını vurgulamak gerekiyor.
Akın, AKP 6 Şubat 2004de AKP adayı olarak açıklandıktan sonra kendisini artık belediye başkanı olarak görüyordu haklı olarak. Ne de olsa AKPnin adayıydı ve kazanması mukadderdi. Bu nedenle, partisinin il örgütü ve özellikle dönemin milletvekillerinin kendisine açıkça muhalif olmalarını çok da önemsemiyordu. H. Cemal Akın, 5 yıllık görevine 1 Nisan 2004de başladı. Aday adaylık sürecini de hesaba kattığımızda sert kış şartlarında yaşanan seçim kampanyası, 28 Mart günü nihayete ermiş, 1 Nisan günü de belediye başkanlığı devir teslim töreni ile de taçlanmıştı Cemal Akın açısından.
Akın, göreve başlamadan önce, her dönemin adamları olarak bilinen içerden bazı kişilerin kendisine getirdiği bilgi, belge ve dosyalarla belediye hakkında bir tasavvur oluşturmaya çalışıyor, belediyede kim kimdir, kim kimin adamıdır, kimlerle çalışabilirim sorularına yanıt arıyordu. Belediye başkanlığı öncesi ev-ofis adliye üçgenindeki tekdüze yaşam nedeniyle şehirden ve şehir sorunlarından bağımsız steril bir gündemi olan Akın, yine içerden makam beklentisi içinde olan yöneticilerin arkadaşları hakkında hazırladığı kim kimdir, kim kimin adamıdır, siyasi görüşü nedir? şeklindeki sorulara yanıt veren bir dosya ile belediyeyi tanımaya çalışıyor ve ilk atamalarını da yine bu dosya doğrultusunda yapıyordu. Anakronik yaklaşımları ile Şaban Karataşın TRT Genel Müdürlüğü döneminde takılıp kalan bürokrat emeklisi ağabeyi Zeynel Abidin Akın ise, Başkan Akının atamaları sağlıklı yapması için daire müdürlerini ziyaret ediyor, başkan kardeşine şifahi raporlarla yardımcı olarak aile dayanışmasının güzel bir örneğini veriyordu.
Başkan Akının ilk ataması özel kalem müdüründen önce Esenlik A.Ş. Genel Müdürlüğüne oldu. Ankarada öğrenci yurdu arkadaşlığı Osman Furkana Esenlik A.Ş. Müdürlüğü olarak dönmüş, İnönü Üniversitesinde AÖF sınav soru kitapçıklarının muhafaza edilememesi (!) meselesinden dolayı yargılanan Mehmet Perçin de Furkanın yardımcılığına getirilmişti.
Başkan Akın, 5 yıl boyunca en çok, kurduğu / kuramadığı kadro nedeniyle eleştiri aldı. Kilit noktalara, para kaynaklarının başına ve şehircilik uygulamaları anlamında kritik pozisyonlara getirdiği isimlerin büyük bölümü emanet-ehliyet-liyakat ilişkisi bağlamında değil, kişisel ilişkilerin, ilkesizliğin ve kritersizliğin kutsandığı bir anlayışla iş başına getirildi. Başkan Akın, belediye aygıtında ve belediye şirketlerinde yaşamsal önem taşıyan noktalara atama yaparken, 5 yıllık bir çalışma takviminin içini nitelikli bir biçimde dolduracak ve Malatyanın 102030 yıllık gelişim projeksiyonlarını gerçekleştirecek bir konsept yerine, avukatlık ofisinin on parmağında on marifet (!) ekibi ve bu ekibin yönettiği atama trafiği ile 500 bin nüfuslu kenti yönetmeye kalkıştı.
Belediye üst düzey örgütlenmesi, bir kamusal hizmet yapılanmasından çok, kendi aralarında iyi anlaşan, ya da iyi anlaşamasa bile birbirinin işine burnunu sokmayan, kendi egemenlik adacıklarını oluşturan, yerel yönetimler literatüründe karşılığı olmayan bir saadet zincirini andıran bir biçimde yapılandı. Böyle bir yapılanmanın Malatyanın sorunlarını çözme yeteneği yoktu, olamazdı. Zaten böyle bir amacın olduğu da kuşkuluydu.
Akının makamında ceketinin 3 düğmesini iliklemeyi yetersiz görerek keşke 4. düğme de olsaydı diye iç geçiren yönetici takımı, makamdan çıktıktan sonra belediyenin, kamusal hizmet gündemini değil kendi kişisel gündemini takip etti. Belediyedeki birçok masa ve oda özel birer mimarlık-mühendislik ofisi gibi çalıştı. Öğlene kadar dışarıdaki müteahhitlik işlerini takip eden kimi belediye yöneticileri, öğlen sonrası ise müteahhitlik işlerinin belediyedeki işlemlerini yürüttü. Başkan Akın ise, bütün bunları Adan Zye bilmesine karşın kamusal hizmet için kendini belediyeye adayan belediye personeli yerine, kendi kişisel işlerini takip etmekten belediyedeki görevini yapmaya zaman bulamayanları bilerek ve isteyerek ödüllendirdi.
Başkan Akın ve çekirdek ekibi, belediye şirketlerini de belediye örgütlenmesindeki laubalilik ve ilkesizlikle yönetti. Şirketler, ancak belediyeden pompalanan paralarla ayakta tutulabildi. Belediyeden, ihale yasasını da açıkça ihlal eden rakipsiz ortamlarda yüksek rakamlı ihaleler alarak vergi rekortmeni olduklarını ilan etme becerisini (!) gösteren şirket yöneticileri, Başkan Akının hesap sormayan, hatta hesap sormaktan korkan ve umursamaz genişliğinden istifade ederek kamu şirketlerini çiftlik gibi yönettiler. Belediye şirketleri Başkan Akının yönetimsizliğinde belediyeden bağımsız ve denetimsiz çalıştı. Kimi şirket yöneticileri, Başkan Akını mümkün olan her zaman ve zeminde aşağıladı, hatıra binaen bu işi yürüttüklerini, Başkan Akının kendilerini binbir rica ve minnet ile Malatyaya getirdiğini söylediler her yerde. Örneğin, Esenlik Ltd. Şti. Müdürü Osman Furkan, Başkan Akını başkan olarak değil, hak etmediği bir makama siyaseten gelmiş bir kişi olarak gördü. Başkanla ego yarışına girdi. Başkan Akının maaşına eşdeğer maaşını (bazı iddialara göre başkanın maaşından daha yüksek) unutarak, Malatyada, mağdur olma pahasına ve geçmiş yılların hatırına görev yaptığını konuştu yüksek perdeden. Furkan, Başkan Akını hiçbir zaman başkan olarak kabullenemedi. Ama 5 yıl boyunca onun emrinde çalışmayı da bir ahlaki sorun olarak algılamadı. Ne de olsa iyi bir maaş ve şişik egosunu tatmin eden bir taifeye sahipti. Tencere-kapak misali: Başkan Akın da 5 yılda 4 defa kendisine istifasını sunan, kendisinin de Sen bilirsin diyerek kapıyı gösterdiği Furkanla 5 yıl boyunca çalışmakta bir sorun görmedi.
Başkan Cemal Akın bir hukukçu. Hukukçuluk kariyeri daha çok, asistanının hazırladığı dilekçelerin mahkemelere sunuluşu ile yıllarca devam etmiş olsa da özellikle arazi istimlâk davaları alanında iyi olduğu bilinen bir avukat. Buna karşılık, Başkan Akının dönemi Malatya Belediyesinin vatandaşlar ve diğer kurumlarla hukuksal ilişkisi bağlamında epeyce sorunlu ve belediye aleyhine çok sayıda kararın alındığı bir dönem olarak tarihe geçecektir. Bu dönemde Malatya Belediyesi çok sayıda kişi ve kuruma trilyonlarca lira tazminat ödemeye mahkûm oldu. Dava kaybetme konusunda bir hayli başarılı olan Başkan Akının belediyedeki hukukçu kurmayları, bu başarısızlıklarının ödülü olarak ise çöp ayrıştırma / geri dönüşüm işi kapsamında (Ne alaka ise) Avusturya üzerinden AB ülkeleri turuna çıktılar.
Malatya Belediyesi bu dönemde hukuksal alanda tarihinde görülmeyen skandal olayları ard arda yaşadı: 2006 yılında, önce bir kamulaştırma davası nedeniyle Malatya 1. İcra Müdürlüğü tarafından 2005/17724 sayılı dosyası ile başkanlık makam aracına bağlama kararı çıkarıldı. Ardından 2006 Haziran ayında bir başka dava nedeniyle belediye başkanlığı makamı haczedildi. Başkan Akın, oturduğu / temsil ettiği riyaset makamının onurunu korumaktan aciz bir portre çizerken, sorumluluk üstlenmesi gereken pozisyonların hemen hepsinde olduğu gibi bu olaylarda da hiçbir şey olmamış gibi davranmayı tercih etti. Malatya halkının iradesinin bir yansıması olan başkanlık makamının manevi şahsiyetini koruyamamış olmaktan rahatsızlık duymadı.
Malatya Belediyesinin yeni hizmet binası Cemal Akın döneminde işlerin nasıl yürüdüğünü göstermesi bakımından son derece çarpıcı bir örnektir. Kaba inşaatı M. Yaşar Çerçi döneminde bitirilen ve yine aynı dönemde 2. kısım ikmal inşaat işi ihalesi 7 trilyona yapılan belediye hizmet binası, Başkan Akının ilk günlerinden itibaren kimi grupların iştahını kabartan bir bereketli kaynak olarak görüldü. Çerçinin 7 trilyona yaptığı ihale, iptal edildikten sonra, başkanın kafasını çelen kimi uyanıklar, aslında 2. kısım inşaatının çok daha ucuza mal edilebileceğini, Çerçi dönemindeki değerlemede fiyatların şişirildiğini iddia ederek ve dahi başkanı ikna ederek yeni bir değerleme yapılmasını sağladılar. Yeni değerleme için belediyedeki teknik insan kaynakları yeterli olmasına karşın bu uyanıklar bir firmaya ihalesiz değer tespiti işini vererek, bir kalemde Malatya Belediyesinin 170 bin lirasının buharlaşmasını sağladılar. Ancak, Çerçi dönemindeki değerlemede fiyatlarını şişirildiği iddiası boş çıktı ve Başkan Akın dönemindeki (Aralık 2004) ihalede verilen en düşük teklif 8 trilyon 400 milyar olarak gerçekleşti. İşin daha ilginç yanı ise ihaleyi alan Cesar İnşaatın bir süre sonra Bu paraya bu işi yapamam diyerek işi yapmaktan vazgeçmesi ve Malatya Belediyesini mahkemeye vermesiydi. Tabi bu aşamadaki en şaşırtıcı durum ise, yeniden değer tespiti ve ihale sürecinde hiç ilgisi ve bilgisi olmamasına karşın belediyeye bağlı bir şirket müdürünün ve önemli bir bakanlıkta görevli üst düzey bir bürokratın aktif biçimde rol almış olmalarıydı. Bakanlıkta görevli bir bürokratın Malatya Belediyesi hizmet binası ihalesi ile ne işi olur? Bu soru bence önemlidir ve cevabının aranması gerekir. Neyse Biz yeniden belediye hizmet binasının devam eden serüvenine dönelim isterseniz: Cesar İnşaatın işi bırakmasından sonra Başkan Akın dönemindeki 2. ihale 3 yıl sonra, 02.07.2007de ve sıkı durun, Çerçi döneminde söz konusu ihale 7 trilyona yapılmışken, 4 trilyon 775 milyar fazla ile yani 11 trilyon 775 milyar liraya yapıldı ( 11 Milyon 775 Bin TL) Üstelik Çerçi döneminin şartnamesi çok daha fazla imalat ve çok daha fazla işçilik içeriyordu. Yeni hizmet binasının Başkan Akın dönemindeki serüvenini özetlersek: Kaybedilen 5 yıl, fazladan harcanan 4 trilyon 775 bin + 170 milyar değer tespiti işi Bir daha özetlersek: Tam Kemal Kılıçdaroğluluk bir iş
Akın döneminin hukuksal ve şehircilik uygulamaları anlamında skandal uygulamalarından biri de, tartışmasız, Malatya Girişim Grubuna Bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar felsefesi ile tanımlanabilecek yasadışı ayrıcalıklar tanınması ve MGGnin Malatyanın merkezindeki yasal zemini olmayan inşaat uygulamalarına göz yumulması olmuştur. MGG örnek olayında; MGG parasal ve siyasal nüfuz anlamında güçlüdür, Başkan Akın da kendine emanet edilen şehrin Şehremaneti olarak şehrinin çıkarlarını değil, parası olanın çıkarını korumuştur. İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlakın deyimi ile bu, Malatyaya bir ihanettir. Başkan Akının bir hukukçu olduğunu hatırlattık. Hukukçu kimliği ile bu kadar açık bir hukuksuzluğa ne için ve ne uğruna göz yummuştur? Bilmiyoruz. Ancak bu konunun da Kemal Kılıçdaroğlunun ajandasına girebilecek nitelikte örnek bir olay olduğu tartışmasızdır.
5 yılda şehir trafiği tam anlamıyla kaos kavramı ile tarif edilir hale geldi. Trafik sorununu çözmek iddiasıyla yapılan alt geçitlere 8 trilyon para ve 1 yıl zaman harcandı ama beklenen rahatlama olmadı. 29 Mart seçimleri kampanya sürecinde bir başkan adayı çıkıp Bu alt geçitleri kapatacağım şeklinde bir vaadde bulunursa, bu vaadin hatırı sayılır bir destek bulacağı bile konuşuluyor.
Adamakıllı bir ulaşım planı yapılamadı. Ulaşım planlamasının yapılmaması beraberinde başka sorunlar da getirdi. Parkometre uygulamasını, göreve geldikten birkaç ay sonra kaldıran Akın, bu uygulamayı 3 yıl sonra Malatyaspora gelir kaynağı olarak yeniden ihdas etti. Ancak, parkometrenin nerelerde uygulandığı, hatta gelirinin kim veya hangi kurumlar tarafından kontrol edildiği bile belli değildi.
Başkan Akın Cumhuriyet döneminin yeşil alan toplamının yüzde 75ini kendi döneminde üretildiğini iddia ediyor. Yeşil alan çoğaltma konusundaki bu iddia insan zekâsıyla alay etmekten başka bir şey değil. Peki neden? Şöyle: Zaten yeşil alan olan Şeker Fabrikası arazisi, Meyvecilik Araştırma Enstitüsü arazisi ve Sümer Fabrikası lojman alanı, yani bugünkü Sümerpark da yeşil alan hesaplarına dâhil ediliyor ve malum yeşil alan oranı ortaya çıkıyor. Biz de yuttuk!
Başkan Akın doğalgaz konusunda kendine pay çıkarıyor. Hâlbuki ilgili ilgisiz herkes şunu iyi biliyor: Doğalgaz merkezi yönetimin bir icraatıdır ve ta Refahyol döneminde Recai Kutanın Enerji Bakanlığı döneminde başlayan bir planlamanın sonucu olarak Malatyaya gelmiştir. Başkan Akın, 7 Temmuz 2005de yapılan Malatya Doğalgaz Dağıtım Lisansı İhalesi'ne gözlemci sıfatıyla katılmaktan başka bir şey yapmamış, hatta yapması gerekenleri bile yapmaktan kaçınmıştır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Malatya Belediyesi, doğalgazın Malatyadaki yapılanması sürecinde Malatya halkını doğalgaz dağıtım şirketinin insafına/insafsızlığına terk etmiştir. Belediye hem altyapının sahibi hem de şirketin ortağı olmasına karşın denetim yetkisini kullanmamış, Malatya halkının çıkarlarını savunmamış, şirket, abone bağlantı bedelinden tutun, dağıtım planlamasına, altyapının kullanılmasına kadar her aşamada belediyeyi yok sayan, keyfi bir tutum sergilemiştir. Şirket ayrıca, abonelik işlemleri sırasında halka mümkün olan bütün zorlukları çıkarmış, insanları bu çağda, basit bir abonelik işlemi için saatlerce ayakta sırada bekletmiş ve onlara, bir tüketiciden, hizmet alan insandan çok parya muamelesi yapmıştır. Peki, bu muamele karşısında tüketicinin hakkını savunmak zorunda olan Malatya Belediyesi ne yapmıştır? Hiçbir şey Sadece seyirci kalmıştır. Başkan Akın, Elazığ ile kıyaslayarak Malatyada gaz dağıtımının çok hızlı gerçekleştiğini konuşmakta, ancak Malatyada abone bağlantı bedelinin 180 dolar ile başladığını, Elazığda ise sıfır olduğunu unutmaktadır. Ya da işine geldiğini konuşmakta, işine gelmeyeni ise gizlemeyi tercih etmektedir.
Son 5 yılda Malatya Belediyesinin en önemli para kaynaklarından biri olan MASKİ 3 defa rüşvet ve yolsuzluk operasyonları ile sarsıldı. Çok sayıda kişi tutuklandı, yargılandı, büyük bölümü de serbest bırakıldı. Başkan Akın, bu tür olayları engelleyecek yapılanmayı ve yönetim anlayışını yerleştirmek yerine operasyonlarda polise yardımcı olmakla yetindi ve övündü, hiçbir şey olmamış gibi aynı kafayla yola devam etti.
Belediye şirketleri, personel istihdamı açısından, kimi belediye meclis üyelerinin ve şirket yöneticilerinin aile şirketleri gibi kullanıldı. Kimi şirket yöneticisi, belediyede işe başlamadan önce genel müdürlük statüsünde emekli maaşı almasına, yani imkânı olmasına karşın Umre ziyaretini ailecek şirket promosyonlarına sakladı. Şirket yöneticilerinin şirket imkânlarını kendi kişisel işleri için kullandığı yönünde iddialar havada uçuştu, ikna edici açıklamalar yapılamadı.
Akının 5 yılını değerlendirmeye çalışırken Ankara seyahatlerinden söz etmezsek olmaz. Ankaranın Cemal Akının yaşamında özel bir yeri var. Hukuk Fakültesi öğrenciliği, ilk gençlik yılları ve kendisini bugünlere taşıyan arkadaşlıklar hep Ankarada geçti. Avukatlık mesleğini icra ederken de bir ayağı Ankaradaydı. Bu durum belediye başkanı olduğunda daha kesif bir hal aldı. İlk zamanlarda belediyenin bakanlıklardaki işlerini takip etmek için ayda ya da iki haftada bir yapılan Ankara seyahatleri, sonraki yıllarda sorunlardan kaçmak için kullanılan keyifli ve sorunsuz bir liman olarak kullanıldı. Malatyada içinden çıkamadığı bir durum meydana geldiğinde Başkan Akın soluğu Ankarada aldı. Açıklaması da basitti: Belediye işlerini takip etmek üzere Hâlbuki bu gezilerin özellikle son 3 yıldakileri büyük ölçüde sorunlardan kaçmak ve Ankaradaki evinde kafa dinlemek üzere yapılan kaytarmalardı. Başkan Akının genel karakteristiği sorunlara meydan okumak yerine sorunlardan kaçmak, çözümü ertelemek ya da sorunları halı altına süpürmektir. Bunun için de ayın 10 gününü Ankarada geçirmek onun için vazgeçilmez bir alışkanlık olarak devam edegeldi. Ankara gezilerinin yarattığı bir sorun da vardı: Başkan vekili olarak kimin bırakılacağı sorunu Başkanın gönlü kuşkusuz her gidişinde ofisinden belediyeye taşıdığı Muharrem-Alaaddin-Osmandan (Başkanın Ofis Triosu-ki son zamanlarda bunlardan Osman olanı kendini geri plana çekti) birini bırakmaktan yanaydı. Ancak bunun diğer AKPli meclis üyeleri arasında isyana neden olması, başkana geri adım attırdı ve işi münavebeye koyarak herkesi memnun etmeye çalıştı. Başkan Akın, başkan vekili tayin ederken, tayin ettiği ismin Malatyayı ve riyaset makamını temsil kabiliyetine sahip olup olmadığına bakmadı. Önemli olan ekipten bir ismin olmasıydı, gerisi teferruattı. İster ilkokul mezunu olsun, ister gazete dağıtıcısı fark etmezdi
Örgütler, aktivitelerini gerçekleştirebilmeleri için çeşitli önemli kaynaklara ihtiyaç duyarlar. Bu kaynakların başında da, diğerlerinden oldukça farklı özelliklere sahip olan zaman kaynağı gelir. Örgütün sahip olduğu kaynakları en etkin ve verimli şekilde kullanılmasından sorumlu olan ise örgütün tepe yöneticisidir. Yönetim bilimci Peter F. Drucker: Zaman en az bulunan kaynaktır, eğer o doğru yönetilmiyorsa hiç bir şey yönetilmiş sayılmaz der. Bu açıdan bakıldığında Drucker, Başkan Akını örgütsel zaman yönetimi konusunda sınava tabi tutsa, Akının sınavdan çakması zorunlu sonuç olurdu. İşleri ertelemek, zamana yaymak, geniş davranmak, süreli işlerde bile sürenin en az iki katı zaman harcanmasına itiraz etmemek Akının en belirgin özelliklerinden biriydi. Süre verilen her iş, en az iki katı zamanda bile yapılamadı. 3 ay olarak vaad edilen işler 6 ayda, 9 ayda yapıldı. Basit birkaç örnek: Kanalboyu Peyzaj Tasarım ve Çevre Düzenleme İşi: Sözleşme başlangıç tarihi: 15.08.2008 Sözleşme bitiş tarihi: 15.12. 2008. Ocak ayının ortalarındayız, Kanalboyunda işler ne âlemde bunu yazmaya bile gerek yok. Belediye Hizmet Binası İkmal İnşaatı İşi: Sözleşme başlangıç tarihi: 02.07.2007. Sözleşme bitiş tarihi: 02.05.2008. Lütfen son örnekteki tarihe bir kez daha bakın. Belediye hizmet binasının tam 8 ay önce bitmesi gerekiyordu. Binanın teslimi hala yapılabilmiş değil
Astlarının ve belediyenin ihale ettiği kamu hizmetlerini üstlenen yüklenicilerin zamanını yönetmek ve yönlendirmekten uzak kalan Akın, gündelik programında da zaman kavramını Doğulu mistik bir dervişin rahatlığı ile kullandı. Başkanlık makamında, park makamda ve Paşaköşkündeki su teknik şefliği yanındaki ofisinde geyik muhabbeti kıvamında sohbetlere uzun saatler ayırdı. Avukatlık ofisi triosu ve trionun ekürileri ile çay-kahve yemek eşliğinde süregiden muhabbetler Malatyaya kamu yararına bir şey kazandırmadı, ama çok şey kaybettirdi.
5 yılın değerlendirmesini bir yazıda yapmak kolay değil. Tek tek olaylar üzerinden gidersek 5 yılın yanlışlarını ve doğrularını ansiklopedi ciltlerine sığdırabiliriz ancak. Fakat şurası bir gerçek ki, böyle bir çalışma yapılsa ansiklopedi ciltleri daha çok yanlış maddeleri ile dolup taşacaktır.
Çünkü;
Başkan Akın ve ekibi 5 yıl boyunca Malatya için ortaya bir vizyon koyamadı. Kentsel Strateji dersen, hak getire. Yeni yerel yönetimler yasasının zorunlu kıldığı stratejik plan bile denize kıyısı olan bir şehrin stratejik planı kopyalanarak yapıldı. Bu copy + past kolaycılığı trajikomik bir sonuca da yol açtı; Malatyaya deniz getirildi!
Kaynak yönetiminde profesyonel çözümler geliştirilmedi. Bütçeye Beyt-ül Mal hassasiyeti gösterilmedi. Deneme-yanılma yöntemi ile yapılan işler büyük kaynak israfına yol açtı. Malatyaspora aktarılan 8.5 trilyon paranın etkin denetimi yapılmadı. Malatyaspora bu kadar yüksek meblağ aktarmasına karşın, Akının Malatyaspora yeterli ilgiyi göstermediği, sahipsiz bıraktığı yönündeki izlenim hiçbir zaman silinmedi. Bu izlenim ise, başkan Akının Malatyaspor yönetimlerine söz verdiği paraların Esenlik Ltd. Şti. yöneticileri tarafından Gazeteci arkadaşımız Şenol Yalvaçın özgün deyimi ileİşi murdar ettikten sonra yani paranın en acil lazım olduğu zamanı öteleyerek ödemelerinden kaynaklanıyordu. Yani Akın, Malatyaspora belki tarihinde en çok parayı aktaran başkan oldu, ancak, ne İsaya ne de Musaya yarandı. Çünkü hem kaynakları, hem de yönetim pramitini sevk ve idarede ciddi zaafları vardı.
Katılımcı bir yönetim anlayışı geliştirilemedi, içe kapanmacı bir yol izlendi. Global ölçekte yerel yönetimler felsefesindeki değişimler ve gelişmeler algılanamadı. Belediye örgütünde birimler ve kademeler arasında iletişim ve işbirliği geliştirilemedi. Başkan yardımcısı ya da daire müdürüne verilecek talimatlarla yürütülecek işler Akın tarafından hiyerarşinin en sonundaki çalışanlara bizzat ve doğrudan iletildiği için, başkan ile en son çalışan arasındaki ara kademelerde huzursuzluklar yaşandı, hiyerarşik yapı tarumar oldu. Çalışanlar belli amaçlar ve ortak hedefler etrafında birleştirilemedi, bu yönde bir motivasyon sağlanamadı. Kentsel vizyon açılımı gerçekleştirilemedi. Malatyaya yeni bir ufuk getirilemedi. Malatyanın sorunları azaltılamadı, tam tersine daha da arttı. Kent kimliğinin içinde barındırdığı sosyo-ekonomik çelişkileri giderilemedi. Mahalle ve bölgeler arası gelişmişlik farkları azalmadı, büyüdü. Göçle gelen kültürel-sosyal ve ekonomik sorunlar, kentsel gerilimler absorbe edilemedi. Malatyalılık bilinci, daha da önemlisi aidiyet duygusu zayıfladı.
Başkan Akın, hayatının ilk yurtdışı seyahatinde (Malezya) öğrendiği çok merkezli şehir kavramını çok kullandı ama bu yönde herhangi bir adım atamadı. Başbakan Erdoğanın çok önem verdiği kentsel dönüşüm projesini ise yüzüne gözüne bulaştırdı, üstelik kentsel dönüşümden etkilenen binlerce vatandaşı AKP karşıtı bir zemine itmekle, partisinin 29 Mart seçimlerindeki şansını da riske attı.
Son 5 yılın en önemli negatif gelişmelerinden biri olan su kirlenmesi olayında, Akının krizi yönetebilme ve yönlendirme kabiliyetinin olmadığı çıplak bir gerçek olarak ortaya çıktı. Akının, son olarak geçtiğimiz günlerde bir TV kanalındaki konuşmasında, Su olayı, su sektörünün tezgâhıydı şeklinde konuşarak su sektörünü ağır töhmet altına sokması oldukça ilginçti: O zaman sormak gerekiyor: Sayın Başkan madem su sektörünün size bir komplo kurduğunu bu kadar açık şekilde iddia edebiliyorsanız, size komplo kuranlar hakkında herhangi bir suç duyurusunda bulundunuz mu? Suç duyurusunda bulunmadınız ise, bu durumda görevinizi savsaklamış, kötüye kullanmış ve halka karşı sorumluluğunuzu yerine getirmemiş olmuyor musunuz? Madem su sektörü size komplo kurdu peki, başkan yardımcınızı neden kurban verdiniz? Su sektörü sizin bu ağır suçlamanız karşısında Malatya Belediyesine ve şahsınıza karşı bir dava açarsa, komplo iddianızı ispatlayabilecek misiniz?
Su demişken.. Akın ve yönetimini belki de mapushaneden kurtaran bir yanlıştan da, polisin Edirnede gerçekleştirdiği, Belediye Başkanının da tutuklandığı bir operasyon nedeniyle dönülmüş olduğunu hatırlatmak isteriz. Nasıl ve kimlerden geldiği, bu sitede detaylarıyla yazılmış olan, Malatya içmesuyunun yüzde 60ının kullanım hakkının 30 yıllığına; kökü dışarıda, yapısı ve kaynağı tartışmalı bir sermaye yapısına devredilmesine alt yapı oluşturma işlemi, Malatyada da başlatılmıştı. Belediye Başkanı Akın, hiçbir şey sorgulamayan, pek de bir şeyden anlamayan belediye meclisinden, malatyahaber.comun padişah yetkisi diye ifade ettiği yetkiyi, bu su işi için kullanmak üzere almış, ancak iki gün sonra Edirnede benzer bir anlaşma yapmış olan muhalefet partili belediye başkanı ve ekibine yönelik yolsuzluk, usulsüzlük operasyonu patlayınca, Malatyadaki konu sadece teşebbüs aşamasında kalmıştı.
Bu işte de, belediyeye İstanbuldaki bir belediyeden naklen gelen, Ziraat Mühendisi olmasına rağmen uzmanlığından tamamen farklı bir dairede görevlendirilip, ihalelerle ilgili bir birim oluşturulup başına getirilen zatın dahli olduğunu belirtelim. Bu zatın faaliyetleri, giriştiği işler ve yaptığı işlemler çok tartışılıyor, halen.. En son Sinema (Beşkonaklar) Caddesinin yolunun tarihi dokuya uygun bir şekilde yapılmasına ilişkin başlatılan ihale sürecinin, iptalle sonuçlanmasının, caddeye asfalt dökülmesinin hikayesi yazılmıştı, Malatyahaber.comda. Burada da başkan Akın ve söz konusu zatın adları en ön plandaydı.
5 yıl boyunca birkaç örnek hariç, rutin belediyecilik hizmetlerinin dışına çıkılamadı. Rutin hizmetlerin kalitesinde ise bir nitelik değişimi olmadı. 5 yıl öncesi ile 5 yıl sonrası kıyaslandığında Malatyada halkın gündelik yaşamı daha kolaylaşmadı, yaşam kalitesi daha yükselmedi Başkan Akın 5 yıl süresince rutin hizmetlerle övündü. Yerel yönetimlerin zaten yapmakla mükellef olduğu işler, üstün nitelikli / muhteşem hizmetler olarak lanse edildi. Bir anne-baba, çocuğunun karnını doyurduğu, onu giydirdiği, bakımını üstlendiği ile övünebilir mi? Başkan Akın bunu yaptı işte. Hatta Fuzuli Caddesine Başkanım kaldırımımızı yaptığınız için teşekkür ederiz yazılı, Dünya Salaklık Tarihine geçecek örnekte afişler astırıldı, Başkan Akın bu afişleri çok hazzetmiş olmalı ki, İndirin şu rezaleti. Kaldırım yapmak nedir ki bana teşekkür ediliyor. Zaten bu iş için maaş alıyoruz ve en temel görevimiz budur deme dürüstlüğünü gösteremedi.
Cemal Akın döneminin incelenmeye ve araştırılmaya değer icraatlarının en kritik bölümünü belediye meclisi çalışmaları ve kararları oluşturuyor. Mecliste, Muharrem-Alaaddin-Osman üçlüsünü her dönem kilit noktalara yerleştirme çabaları, Başkan Akın ile parti ve diğer meclis üyeleri arasında sıklıkla ciddi krizler yaratsa da, bu çaba ve amaç hiç değişmedi. Meclis, şehirciliğin ve toplumsal çıkarların öngördüğü bir imar düzenini sağlamaktan ve bilinçten uzak çalıştı. Başkan Akın, meclis çalışmalarını da disiplinsizlikle yürüttü. Çoğu toplantıya katılmadı, çok sayıdaki toplantıyı beş-on dakika idare ettikten sonra terk etti. İmar konularındaki çok önemli kararlar Başkan Akının toplantıdan ayrılmasından sonra alındı. Bu, Başkan Akının geliştirdiği bir taktik olarak 5 yıl sürdü. MHP ve CHPli üyelerin ciddi bir muhalefet yaptığını söylemek mümkün olmasa da, muhalefet partilerinin tartışmaları, makamda tatlı ve kahve ikram etmek çağrıları ile boğulmaya çalışıldı. Kat yoğunluğu konusundaki uygulamalar kent suçu oluşturacak biçimde gerçekleştirildi. Meclisin önemli bir çoğunluğu ve Meclis Başkanı Cemal Akın, kente karşı sorumluluk duymak yerine, kişisel ajandaların yerine getirilmesine yoğunlaştı. Mecliste oluşturulan denetim komisyonları belediye içinde başarılı çalışmalar yapsa da, komisyon üyelerinin belediye şirketlerinin denetimini yapmak konusunda Başkan Akından izin alamaması yönetimde şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin de Malatya Belediyesinde geçerli olmadığını ortaya koydu. Mimar, mühendis, şehir plancısı ve bir grup akademisyen oturup son 5 yılın meclis kararlarını incelese, eminim ki şu karara varacaktır: Malatya Belediyesi çağdaş şehircilik uygulamalarında sınıfta kalmıştır. Bu kente karşı işlenen suçlara karşı çıkmak ve engellemek asli görevi olduğu halde bu suçları engellememiş, hatta suçlara ortak olarak kent suçu işlemiştir.
Cemal Akının partisiyle de ilişkileri hep sorunlu oldu. Akın, tarafsızlık adına değil ama, ilişkiler bağlamındaki anlaşmazlıklar ve sadece kendi takımı ile çalışma isteği yüzünden parti yönetimini ve iki dönemin milletvekillerini hep yok sayarak yoluna devam etti. Normal şartlar altında böyle davranan bir belediye başkanını, meclis üyelerinin başkanın faaliyet raporunu reddederek düşürmesi bile mümkün iken AKP Malatya Örgütü ve meclis üyeleri olgun davranarak böyle bir tutumu gündeme taşımadı. Ama, bu, böyle bir seçeneğin partide hiç masaya gelmediği anlamına da gelmiyor. Böyle bir ortamda Başkan Akın, AKP Malatya Örgütü ile uyumlu olmak yerine partinin üst düzey yöneticileri ile simbiyotik ilişkiler kurmaya ve 2. dönem adaylığını bu yolla garantilemeye çalıştı.
SEZARIN HAKKI SEZARA
Okuyucunun El insaf, bu adamın yaptığı hiç mi iyi bir iş yok? diye sorduğunu duyar gibiyim. Olmaz mı? Elbette faydalı işler de yaptı Başkan Akın. Ancak, koskoca 5 yılı ve yıllık 200 milyonluk bütçeyi göz önüne aldığımızda geldiğimiz noktanın, gelinmesi gereken nokta olmadığı apaçık ortadadır. Üstelik AKP gibi güçlü bir iktidarın gücünü eksiksiz olarak kullanabilecek ortam ve enstrümanlar varken, Cemal Akın dönemini, arazisi zaten hazır olan bir Sümerpark için, bir Kanalboyu düzenlemesi, bir Kapalı Çarşı düzenlemesi için, 5 yılda 5 trilyon fazla ödeyerek zar zor bitirebildiği belediye hizmet binası için başarılı ilan etmek, ancak Cemal Akından geçinenlerin yapabileceği bir iştir.
Neyse, Akının bir elin parmaklarını geçmeyen ve gerçekten faydalı olduğunu düşündüğüm çalışmalarına dönelim isterseniz:
Öncelikle, akıbeti Sümer Fabrikası arazisi gibi olması kuvvetle muhtemel Şeker Fabrikası arazisinin bir bölümünü ve Meyvecilik Araştırma Enstitüsü arazisini belediyeye kazandırdı. Bu kazanımlar kamu yararına güzel projelerde değerlendirildiğinde Akının bu arazileri belediyeye kazandırmak konusundaki çalışmasının değeri daha iyi anlaşılacaktır.
Akın döneminin en önemli belediyecilik çalışması bence, Akın göreve gelinceye kadar proje bazında gündeme gelen ancak hayata geçirilemeyen yağmur suyu drenaj sisteminin yapımına başlanmış olmasıdır. Altyapı yerel yönetimlerin en temel / en primitif görevidir. Ancak, altyapının önemli unsurlarından biri olan yağmur suyu drenaj sisteminin Akınla birlikte hayata geçirilmeye başlanması yılların ihmali dikkate alındığında takdir edilmesi gereken bir çalışmadır. Hoş, 5 yılda çok az (1015 km) bir bölüm yapılsa, rögar kapaklarının üstüne asfalt döküldüğü için yağmur yağdığında sokaklar yine göl manzaralarına sahne olsa da, sistem tamamlandığında altyapının önemli bir eksikliği giderilmiş olacaktır.
Yeni Cami Meydanı projesi de Akının gayretleri ile gerçekleşti. Proje Ahmet Münir Erkal döneminde hazırlandı, M. Yaşar Çerçi döneminde hayata geçirilmek yolunda kısmi ilerleme sağlandı, ancak mahkeme sürecinin bitmesi Cemal Akın dönemine denk geldi. Denk gelmesi demek tabi her şey kendiliğinden gelişti anlamına gelmiyor. Buradaki nüans şu: Akın bölgedeki esnafın direnişini dikkate alsaydı proje belki bir başka bahara ertelenecekti. Proje ile Malatya güzel bir meydana kavuştu. Meydandaki belki çeyrek belki yarım asırlık çok sayıda ağacın bir gece ansızın kesilip atılması, ayrıca meydanın kermes vb. etkinlikler için adeta çadır meydanına dönüştürülmesi ise projenin eleştirilen yanlarını oluşturuyor.
Akın, döneminin son dakikada devreye giren İnönü Kapalı Çarşısı üstü ve Kanalboyu çevre düzenleme çalışmaları da Malatya kent merkezinin görsel estetiği bakımından güzel çalışmalar. Yıllardır ihmal edilen bu çalışmaların gerçekleştirilmesi Cemal Akına nasip oldu.
SONUÇ
Yukarıda Cemal Akının 5 yılını değerlendirme konusunda bir deneme yaptım. Akın dönemi icraatlarının Malatyayı bir noktadan ileri bir noktaya taşımadığı açık bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Malatya, Akına birkaç numara büyük gelmiş, kentin sorunlarını çözmek bir yana, yeni sorunlar üretilmiştir. Üretilen en büyük sorun ise kente karşı sorumsuzluk ve duyarsızlığın artık bir yönetim modeli olma yönünde karakter kazanmış olmasıdır.
Bütünlükçü bir plan-program-kentsel strateji ile kenti 21. yüzyılın gerekleri ile donatmak ve çağdaş normları yakalayan bir yerel yönetim modeli üretmek yolunda girişimde bile bulunulmamış, 200 milyonluk yıllık bütçe ile rutin belediye hizmetleri ile 5 yıl kaybedilmiştir.
Akın çok iyi işler yaptı ama propagandasını yapamadı efsanesi ile çok çalıştığını, çok güzel işler yaptığını ancak bunu halka ulaştıramadığını söyledi durdu Başkan Akın ve ileri üçlüsü. Bu söylem son 5 yılın en büyük palavrasıdır. Malatya medyası, Başkan Akının bütün çalışmalarına hak ettiğinden çok daha fazlasına yer vermiştir. Gazete sayfaları, televizyon ekranları, internet sütunları Akın ile doludur. 10 bin kişinin bir çevre sorunu olarak içme suyundan hastalanması olayı hafızalarda tazeliğini korurken Malatya Gazeteciler Derneğinin Başkan Akına Çevre Ödülü vermesi bile Malatya Medyasının Akına olan muhabbetini göstermiyor mu? Diğer yandan, Başkan iyi ama ekibi kötü tespiti de saçmalığın daniskasıdır. Yahu, başkanın kafasına silah dayayıp ekibine şunları alacaksın diyen mi oldu? Hayır. Hepsini kendisi atadı ve kadrosunda yıllarca tuttu.
Ekip derken, Muharrem Çamurlu- Alaaddin Acun ikilisini es geçemeyiz elbette. Başkan Akın, yasal ve hukuki olmayan bir tutumla, neredeyse bütün belediye mekanizmasını bu ikiliye teslim etti 5 yıl boyunca. Belediye Meclisinin en kritik komisyonlarında, örneğin İmar Komisyonunda bu ikilinin görev alması için cansiperane çalıştı, hatta çatıştı. Bu yüzden AKP Meclis Grubunu bile karşısına almaktan çekinmedi. Olmadıkları yer, bulunmadıkları zaman yoktu. 24 saat belediyede ikamet ettiklerini düşünmemizi gerektiren yoğunlukla Başkan Akının makam odasını ve beynini muhasara altında tuttular. Belediye içindeki tayin-terfi bunlardan soruldu, şirketler bu ikilinin hatırını hiç kırmadı. Muharrem Çamurlu Esenliki, Alaaddin Acun Motaş ve Megsaşı egemenlik alanlarında tuttular. Başkana iş yaptırmak isteyenler ya da bir göreve gelmek isteyenler başkanı değil bu ikiliyi ikna etmek zorundaydı. Hemen her konuda uyguladıkları yakın markaj ile Başkan Akını yönlendiren isimler oldular. Başkan Akın, 5 yıl boyunca en çok bu isimlerden dolayı eleşitiri alsa da, adeta bir gizli ajandası varmış da, bu ajandayı malum ikili aracılığı ile yürütüyor izlenimini uyandıracak bir ısrarla onları bir dakika bile yanından uzaklaştırmayı düşünmedi. O kadar ki; belediyeyi ve başkanlık yetkilerini bu ikiliye devretmeyi yeterli görmeyerek, çok sevdiği arkadaşlarını belediye dışında da önemli noktalara taşıdı. Örneğin, Çamurluya Derme Sulama Birliği başta olmak üzere bir hayli akçeli ve derin görevler ihdas etti. Muharrem Çamurlunun sulama birliğine belediye bütçesinden yasaların öngördüğü oranlardan daha fazla para aktarıldığı, sulama birliğinin hurda araçlarını belediyeye yüksek fiatlarla kiralandığı, Çamurlunun son derece astronomik maaş aldğı, hatta bunun BİMERe şikayet edildiği ve bu şikayetin Başbakanın masasına bile ulaştığı gündeme gelse de Durmak yok yola devam dediler. Alaaddin Acun ise, Muharrem Çamurlu ile Başkanı kafa-kola alma konusunda kimi zaman yarışır, kimi zaman çatışırken Malatyaspor, Malatya Belediyespor, Kızılay Derneğinde yeteneklerini konuşturdu. Bu yolda engin futbol deneyimini (!) Malatya Belediyespor yöneticisi olarak gösterdi. Futbol deneyimi böylesine derindi ama, ne yazık ki, trilyonlarca para harcanmasına karşın takımını yerlerde süründürmekten kurtaramadı.
Başkan, bir gün bu halkın çıkarlarını korumak ve geçmiş yılların yanlışlarını ortaya çıkararak hesap soracak dürüst bir yönetim geldiğinde kendisini yargının önünde bile bulabilir o muhteşem (!), kendini yarı-tanrı zanneden ve Akının gözdesi malum meclis üyeleri, başkan yardımcıları ve şirket yöneticileri sayesinde
Aslında sözü çok uzatmak gereksizdi. Çünkü Akının başarılı ya da başarısız olduğunu ölçümleyecek çok güzel bir kriter var ortada: Elazığın bir ay öncesine kadar DPli Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu, Başbakan Erdoğan tarafından bizzat AKPye davet edilir ve 29 Mart için AK Parti Elazığ Belediye Başkan Adayı olarak gösterilirken, Malatyanın AKPli Belediye Başkanı H: Cemal Akın, 2 yıldan bu yana 2. dönem adaylık için kıvranmakta ve Başbakanı etkileyecek torpil aramaktadır. Torpil arayışlarının başarılı sonuç verip vermediğini öğreneceğimiz günler ise uzakta değil.
Bitirirken birkaç önemli not: 1 Başkan Akın, başkan yardımcıları, malum belediye meclis üyeleri ve şirket üst düzey yöneticileri görev dönemleri biterken kendilerinin ve 1.derece yakınlarının mal varlıklarını 5 yıl öncesi ve 5 yıl sonrası ile karşılaştırmalı olarak açıklama erdemini göstermelidir. Bu, yasal bir zorunluluk olmasa bile, siyaset-ahlak-şeffaf yönetim ilişkisinde Cemal Akın ve takımının hangi noktada durduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir. Açılışı Başkan Akının yapmaması için bir neden yok. Göreve başladıktan 15 gün sonra (15.04.2004) verdiği mal beyannamesindeki menkul ve gayrimenkul mal varlığı ile bugünkü mal varlığı arasındaki farkın ne olduğunu öğrenmek faydalı olur diye düşünüyorum. Örneğin göreve başladıktan sonra mal varlığına 500 dönümlük bir hazine arazisi eklenmiş midir ? Eklenebilir, ne var bunda diyebilirsiniz. Eklenebilir tabii, yasal yollarla edinilmiş varlıklarsa neden eklenmesin, vurgulamak istediğim, kamuoyundaki politikacı imajının düzeltilmesine ufak bir katkıda bulunmasının erdemli bir davranış olacağı ve Malatya kamuoyu tarafından takdirle karşılanacağını ifade etmekten başka bir şey değil. Açılışı Başkan Akın yaptıktan sonra bir başkan yardımcısı da bir memur maaşı ile Avrupada iki üniversite öğrenicisi okutmanın formülünü açıklayabilir mesela. Bir belediye şirketi müdürü de mesela, yazılı bir açıklamasında ekonomik anlamda mağdur olduğunu ifade ettiği halde neden 5 yıl boyunca bu mağduriyeti yaşamayı seçtiğini izah edebilir. Vardır elbet mantıklı bir açıklaması değil mi? Sözkonusu kişilerin mal varlıklarını açıklaması sebepsiz zenginleşmeye yönelik iddiaların da açıklığa kavuşmasına yarayacak, kamuoyu aydınlatılmış olacaktır. SP Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, siyaset-zenginleşme ilişkisine dair bir soruya karşılık şu veciz cevabı veriyor Ben Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğim Biz de Malatya Belediyesi ve şirketleri sayesinde hiç kimsenin Harun gibi gelip Karun gibi gitmediğini görmek istiyoruz. Hepsi bu. Çok şey mi istiyoruz yoksa?
2- Malatya Belediyesi Geleceğimiz Çocuklara Modern Malatyayı Birlikte Hazırlıyoruz başlıklı bir katalog-kitap hazırlayarak, 5 yılda yapıldığını iddia ettiği icraatlarını tanıttı. Katalog tam bir skandal. Yalan Rüzgarı diyeceğim ama, geçmişte hukukumuz olan Başkan Akın adına da üzüldüğüm için bu tanımı kullanıp kullanmamak konusunda kararsızım. Neden diyeceksiniz? Malatya Belediyesinin işine en hakim ve en çok çalışan birimlerinden biri olan Basın Yayın Müdürlüğü tarafından hazırlanması gereken sözkonusu katalog-kitap, bir dönem üniversitedeki işine son verilen ve konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan MOTAŞ Müdürü Gökhan Tuncel ve eşi ile birlikte belediyede istihdam edilmeye başlanan Oğuzhan Göktolgaya hazırlatılmış. Katalog-kitap, kapağından içeriğine kadar çok sayıda gerçek dışı bilgiler ve çarpıtılmış resimlerle donatılmış. Örnek mi? Alın size en çarpıcı yalanlardan birkaçı: 1- Şeker Fabrikası arazisinin 361 bin m2si belediyemize devredilmiş ve Malatya halkının kullanımına sunulmuştur ( Doğrusu: Şeker Fabrikası arazisinin 1 m2si bile Malatya halkının kullanımına sunulmuş değil) 2- Meyvecilik Araştırma Enstitüsü arazisi belediyemize devredilmiş ve Malatya halkının kullanımına sunulmuştur (Doğrusu : Meyvecilik Araştırma Enstitüsünün 1 m2si bile Malatya halkının kullanımına sunulmamıştır) 3- Kentsel Dönüşüm Projesi İmarda Devrim başlığı ile veriliyor ( Doğrusu: Kentsel dönüşümde değer tesbiti çalışmalarından başka somut bir adım atılmadığı gibi, bu belediyenin değil TOKİnin projesidir.) 4- Malatya İmar Planı Tamamen Yenilenmiştir (Doğrusu: Malatya İmar Planı tamamen yenilenmemiştir. İmara açılan yeni alanlarda parça çalışmalar yapılmıştır) 5- TOKİ ile yapılan protokol gereği, Beydağı eteklerinde sayısı 2384e çıkarılan konutlar yapılmıştır. (Doğrusu: TOKİnin yaptığı konutlara, belediyece yapılmış izlenimi verilmektedir. Belediyenin Beydağı eteklerinde yaptığı 1 konut bile yoktur) 6- Doğu Garajı başlığı altında kullanılan resimde çok katlı son derece modern bir bina fotoğrafı kullanılmış (Doğrusu: Fotoğraftaki bina YİMPAŞ binasıdır. YİMPAŞ binasının arka cephesinden çekilen fotoğraf Doğu Garajı olarak lanse edilmektedir) 7- Doğalgaz Malatyada başlığı altında : Malatyanın % 100üne doğalgaz hizmeti verebilmek için çalışmalarımız devam etmektedir ( Malatya Belediyesi doğalgaz dağıtım lisans yetkisini 30 yıllığına elinde bulunduran şirkete % 10 elinde bulundurmasına karşın, doğalgazın dağıtım, planlama, abone işlemleri ile en ufak ilişkisi yoktur maalesef. Bu konu yukarıda ayrıntısı ile izah edildi) 8- Çevre Yolu Altgeçidi başlığı altında: Çevreyolu trafiğimizi rahatlatmak için 3. altgeçidimiz de yapılmıştır (Doğrusu: Çevreyolundaki alt geçitler Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından merkezi bütçe ile yapılmaktadır) 9- Atıksu Arıtma Tesisleri başlığı altında: Projesi A. Münir Erkal döneminde temin edilen yapımı M. Yaşar Çerçi döneminde başlayan tesis 1.5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanan tesis (Doğrusu: Atıksu Arıtma Tesisinin % 95i M. Yaşar Çerçi döneminde bitirilmişti. % 5i ise 1.5 yılda bitirildi) 10- SCADA Sistemine Geçiş başlığı altında, böyle bir sistemin kurulduğu izlenimi veriliyor, ancak ayrıntılar okunduğunda sadece sistemin tanıtıldığı görülüyor. 11- Yeni Çocuk Oyun Parkları başlığı altında 21 mahallede 21 çocuk oyun parkı yapıldığı iddia ediliyor (Doğrusu: Akın döneminde 21 çocuk oyun parkı yapılmadı. Bu, sözkonusu dönemde hiç çocuk oyun parkı yapılmadı anlamına gelmiyor, ancak 21 rakamı önceki döneme ait parkların rehabilitasyonu + mevcut dönemde yapılan parkları ifade etmektedir) 12- Yeni belediye hizmet binası ve Yeşiltepe Parkı ve Trafik Eğitim Merkezi sıfırdan bitime kadar mevcut dönemde yapılmış gibi gösterilmektedir ( Doğrusu: Her iki çalışma da M. Yaşar Çerçi döneminde başladı. Hizmet binasının hazin öyküsünü Malatya halkı yakından biliyor, yukarıda da kimi ayrıntıları anlatıldı. Yeşiltepe Parkında ise, son düzenleme çalışmaları Akın döneminde yapıldı ve açılışı yapıldı) 13- Katalog-kitabın kapağı ise, Malatyaya ait olmayan 50-60 kat bina fotoğrafları ile, yani çakma Malatya manzarası ile süslenmiş.
3- Başkan H. Cemal Akın, Malatya Belediyesinin 5 yıl boyunca yaptığı ihalelerin içeriklerini (İhale konusu, Yüklenici Adı ve Sözleşme Tutarı) ve belediyeye bağlı şirketlerin 5 yıl boyunca tedarikçilerinden yaptığı alımların envanterini, ayrıca, şirket üst düzey yönetici ve danışmanlarının yıllara göre maaşlarını, varsa ilave ödemelerini, yurtdışı gezilerini açıklama cesaretini gösterebilirse, bu eylem, politikaya düzey kazandırma ve yönetimde saydamlık, hesap verebilirlik ilkelerini hayata geçirme bağlamında son derece faydalı bir işlev üstlenmiş olacaktır. Başkan Akın, bunu gerçekleştirebilecek demokratik kültüre sahip olduğunu göstermelidir.
4- Başkan Akına beden dilini öğretmek için yapıldığı ileri sürülen Yerel Yönetim İnsan Kaynakları Geliştirme Projesi Hizmet Alımı İşi ihalesi için (Z. Eğitim ve Danışmanlık Tic.) 70 Milyar (70 Bin TL) ödenmişse, Malatya Belediyesinin kaynak yönetimi anlayışını okuyucunun takdirine arz ediyorum
5- Son olarak: Başkan Akın ile 2004-2006 arasında yaklaşık 2 yıl çalıştım. Vakti geldiğinde yukarıda yönelttiğim eleştirilerden çok daha sert eleştirileri bizzat kendisine ifade ettim. Malatya Belediyesinde çalışan hemen herkes de bunu bilir. Bir tek örnek vermekle yetineceğim: Yıl 2004. Başkan Akının görevdeki ilk ayları. AKPnin yerel yönetimlere yönelik bölge toplantılarından biri Malatyada yapılacak. AKP genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve 7-8 ilin il-ilçe-belde belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ile bu illerin AKP kadın kolları ve gençlik kolları yöneticilerinin katılacağı yaklaşık 1000 kişilik geniş katılımlı bir toplantı düzenlenecek. Toplantıyı Malatya Belediyesi organize ediyor. Toplantı, Başkan Akının parti genel merkezine karşı ilk sınavı niteliğinde olduğu için Akın oldukça heyecanlı ve tedirgin. Organizasyonun mükemmel geçmesi için toplantı üstüne toplantı düzenliyor. Organizasyon ile ilgili final toplantısı belediye konferans salonunda yapılıyor, toplantıya Akın başkanlık ediyor. Belediye başkan yardımcıları, müdürler, şirket müdürleri ve çeşitli birimlerden yaklaşık 50-60 kişilik bir grup var salonda. Başkan Akın herkese söz vererek organizasyonun başarılı geçmesi için öneri ve görüşlerini dinliyor. Kimi mantıklı, uygulanabilir, ciddi görüşler dile getirerek toplantıya katkı sağlarken, kimisi de başkana yaranmak için bir sürü saçma sapan öneri getiriyor. Öyle ki bir bayan yönetici evde pasta-kek yapıma saçmalığına kadar götürüyor meseleyi. Başkan Akın bana söz verdiğinde şunları söyledim: Sayın Başkan, hazırlığını yaptığımız bu toplantı AKPnin bir toplantısı. Sadece milletvekilleri, belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri de katılmıyor. Aynı zamanda 7-8 ilin AKP gençlik ve kadın kolları yöneticileri de geliyor buraya. Yani bu, açıkçası AKPnin bir eğitim toplantısı. O halde, siz bu toplantıya ev sahipliği yaparak ve Malatya Belediyesinin kaynaklarını kullanarak kamu kaynaklarını AKPye peş-keş çekmiş oluyorsunuz. Bu, hukuki anlamda sorunlu olduğu kadar vicdani anlamda da sorunlu bir durumdur. Şayet diğer partilerin de temsilcileri bu toplantıya katılsaydı, toplumun tümünü temsil etmesi bakımından Malatya Belediyesinin kamu niteliğindeki kaynaklarının harcanması yerel yönetimlerin eğitimi açısından anlaşılabilir bir durumdur. Ancak, mevcut durumda sırf siz AKPden seçildiğiniz için Malatya Belediyesinin uhdesindeki kamuya ait kaynakları partinizin çıkarları için harcayacaksınız. Harcayamazsınız. Harcarsanız, hem vicdani, hem hukuki hem de ahlaki anlamda sorumlu olursunuz. Böyle bir toplantıya da açıkladığım nedenlerle katkı sunmak istemiyorum. Şayet siz, benim bu tavrımı kendinize karşı bir itaatsizlik olarak görüyorsanız sonucuna katlanırım ve istediğiniz anda görevimden ayrılabilirim dedim. Salon bir anda buz kesti. Önce, belediyenin toplantısına katılan AKP Malatya İl Örgütünün yerel yönetimlerden sorumlu temsilcisi kalktı: Ben iktidarım ve Malatya Belediye Başkanı benim partimden, yani AK Partili. Elbette parti olarak iktidarın nimetlerinden yararlanacağız şeklinde konuştu. Ardından belediyede görevli birkaç kişi konuşarak beni yanlışlamaya kalkıştı. Toplantı katılımcılarının çoğunluğu ise bakışları ile bana hak verdiklerini hissettirdi, hatta bazısı toplantı sonrası kutladı. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra Başkan Akın son derece demokrat bir yaklaşımla Arkadaşlar neden itiraz ediyorsunuz? Niyazi Bey samimi bir şekilde görüşlerini açıkladı. Katılırız veya katılmayız. Ben katılmıyorum ve kendisinden bu toplantıya katkı sunmasını istiyorum dedi. Ben de, başkanın bu demokrat tutumuna karşılık bir iyiniyet jesti olarak söz konusu toplantıya katıldım ve yaklaşık 8 saatlik toplantının medyaya yönelik bölümü ile sonuç raporunu hazırladım. Bu raporun formatı daha sonra AKP Genel Merkezinin ilgili birimi tarafından örnek format olarak kullanıldı.
Son söz: H. Cemal Akın yeniden aday gösterilebilir veya gösterilmeyebilir: Her iki durumda kendisinin ünlü deyimi ile: Allah yar ve yardımcısı olsun.