Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, TSK içinde yuvalanan Fethullahçı Terör Örgütü ( FETÖ) / PDY mensubu askerler tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye’nin demokratik yaşamını kesintiye uğratarak askeri bir rejim kurmayı hedefleyen 15 Temmuz darbe girişiminin, Malatya ayağında çok kritik saatler yaşandığını, Valilik, emniyet, belediye, sivil toplum kuruluşları ve topyekün Malatya halkının darbecilere karşı direniş göstererek, demokrasi sınavında alnının akıyla çıktığını söyledi.
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesini ve ertesi gün yaşananları anlattı.
Darbenin yaşandığı gece akşam evinde aynı gün Fransa’nın Nice kentinde meydana gelen terör olayı ile ilgili bir TV programını izlerken, spikere verilen bir notun okunması ile öğrendiğini, ardından Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi’yi aradığını belirten Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır “Spiker, İstanbul’da boğaz köprüsünün kapatıldığını söyledi. Öncelikle bir terör saldırısı olduğunu düşündüm. Ankara’da uçakların alçak uçuş yaptığı duyuruldu. Henüz aklıma bir darbe ihtimali gelmiyordu, çünkü Türkiye’nin terörle mücadeleyi yoğun sürdürdüğü bir dönemde ben bunun da ilk etapta bir terör saldırısı olabileceğini düşündüm. Sonra canlı yayında biraz daha olay ilerleyince Ankara’yı Sayın Bakanımızı aradım. Neler olduğunu sordum. Durumun biraz sıkıntılı olduğunu söyledi. Daha sonra il başkanımızı aradım. O da Ankara’yı aramış. İl Başkanımız durumun normal olmadığını, bir darbe ve ayaklanma süreci olduğunu söyledi” dedi.
Daha sonra, AKP Malatya İl Başkanı Hakan Kahtalı ile birlikte sokağa çıkarak, şehirde olan biteni bizzat gözlemlemeye başladıklarını söyleyen Başkan Çakır, bir süre sonra AKP il yöneticileri ve belediye üst düzey yöneticileri ile durum değerlendirmesi yaptıklarını ve darbe girişimine karşı durma kararı aldıklarını belirtti. Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım‘ın yapacağı açıklamaları beklediklerini ifade eden Çakır,” İlk defa Hamza Yerlikaya’nın twitter hesabında Cumhurbaşkanımızın konuşmasını gördüm. Milletin sokağa inmesi gerektiği ifade edildi. Biz de hemen arkadaşlarımızla beraber bu yönde hareket ettik. Aramızdaki gruplara mesajlar atıldı ve böyle başladı” dedi.
“Saatler ilerledikçe 2. Ordu’nun süreci oyaladığı farkedildi”
Vatandaşların önce parti önünde toplandığını ardından Valiliğin önüne geçtiklerini, kendilerinin de sıcağı sıcağına Vali Beyi aradıklarını aktaran Başkan Çakır, “Vali Bey, Jandarma Komutanı, Emniyet Müdürümüz ilgili güvenlik birimlerinden bilgiler aldı. 2. Ordu ile görüşüyor, 7. Ana Jet Üs Komutanlığı ile görüşüyor, bilgiler alıyor. Olayların gidişatından 2. Ordu’nun olayları biraz oyaladığı, uzattığı fark edildi. Valimiz sürekli telefonla konuşuyordu. Alıkonulduğuna dair, darbecileri iknaya dair görüşmelerin içeriden sürdüğünü, dışarıdan bir müdahalede bulunulmaması, içeriden bu işin çözüleceği gibi bir yaklaşımla olay uzatılıyordu. O arada valilikten ayrıldık ve arkadaşlarımızla birlikte ‘Malatya’da 2. Ordu var, havaalanı var, ikinci bir hareket olur mu? Biz ne yapabiliriz’ diye düşünürken, iş makineleriyle yolları kapatma fikri çıktı” diye konuştu.
“Asla çekilmeyeceğiz”
Ahmet Çakır, Vali Mustafa Toprak’ın Malatya Havaalanına uçak indirilmemesi yönündeki talimatına rağmen 3 tane uçağın darbe gecesi havaalanına indiğini, Vali Toprak’ın bu durumu kendilerine iletmesi üzerine iş makinelerini havaalanına yönlendirerek, pistleri uçak iniş ve kalkışlarına kapattıklarını belirtti.
Öte yandan, havaalanında kendilerince bir takım güvenlik önlemi almak isteyen darbecilerin belediyeye ait iş makinelerini havaalanına sokmak istemedikleri ve belediye personeline silah çektiklerini Valilik önünde bulunduğu sırada öğrenen Ahmet Çakır’ın ‘ Halkımızla birlikte Malatya’nın her noktasında mücadele edeceğiz. Neresi olursa olsun gerekirse şehit olacağız ama asla çekilmeyeceğiz’ dediği bildirildi.
"Toplumsal barışın inşası için iyi bir fırsat doğdu"
Darbe girişiminin Türkiye halkının iradesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dirayetli tutumu ve muhalefet de dahil olmak üzere siyasal ve toplumsal dinamiklerin hep birlikte darbecilere karşı durması ile püskürtüldüğünü söyleyen Çakır, “Bizim darbeden çıkarmamız gereken en önemli ders; toplumsal barış ihtiyacıdır. İçimizdeki kırılganlıkların ortadan kaldırabilecek adımların atılması lazım ve bakış açılarımızın bu ülkede yaşayan insanlar olarak, başka fikirlere, başka düşüncelere karşı bakış açımızı değiştirmek. Hepimizin ülke çıkarı, ülke bütünlüğü ve aynı gemide olduğumuz gerçeğini anlayıp, birbirimize fikirlerimizi kabul ettirmek yerine bir arada nasıl yaşayacağımızı ve kardeşlik hukukumuzu nasıl geliştireceğimiz üzerine ciddi çalışmaların yapılması gerekiyor. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Eylem birliği söylem birliği üzerinden bunun üzerinde ciddi çalışılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın darbe gecesi ve sonrasında yaşananlara ilişkin Yeni Malatya Gazetesi’ne yaptığı açıklamalar şöyle:
"Öncelikle darbeyi, darbe girişiminde bulunanları, destekçilerini, yaltakçılarını hepsini kınıyoruz. Bu aslında sıradan bir darbe girişiminin çok daha ötesinde. Bu kalkışma, vatan hainliği, vatanın birliğine ve milletin bütünlüğüne kastedilmiş bir ayaklanma ve darbe. Tabi bununu başarısız olması ülkemiz adına geleceğimiz adına bir dönüm noktasıydı. Dolayısıyla bunu da halkın püskürtmüş olması, halkın seçmiş olduğu Cumhurbaşkanı, hükümetin darbelerin karşısında dik durması ve halkın tamamen tankların topların bombaların karşısında vatan için canını siper etmesi en sevindirici yönüydü. Geçmişte darbeleri gördük. Bu darbelerde hep ülke kaybetti. Toplumun hangi kesimiyle konuşursanız konuşun, ister sağcısı ister solcusu, darbelerin hep kendilerine yapıldığını ifade etti. Aslında darbe Türk halkına yapılıyor. Darbeler ülkenin geleceğine, kalkınmasına, güçlenmesine birlik ve beraberliğine yapıldı. Ülkemizdeki bütün darbelerin dış desteği vardır. Hepsinin dıştan bir kontrolü olmuştur. Darbe yapanlar bunlara bir bedel öder. Dolayısıyla bu dönemde de gerçekten şimdiye kadar yaşanılan darbe girişimlerinden çok daha farklıydı. Çok daha planlı bir darbe yaşandı. İlk defa da tabi sevindirici olan halkın darbeler karşısında dik durmasıydı.
Darbecilerin hesap edemediği şey: Türkiye artık eski Türkiye değildi
Eskiden darbeler olduğu zaman klasik bir takım uygulamalar olurdu. TRT binası ele geçirilir, TBMM kuşatılır, belli başlı yerler ele geçirilir, oralara askerler sevkedilir ve radyo tv den ilan edildiği zaman iktidarlar zaten gitmeye hazırdır, halk da evine çekilirdi. Ama bu dönem artık Türkiye güçlenen, mücadele eden, demokrasi adına, bireysel özgürlükler adına, ifade özgürlüğü adına çok yol katetti. Ekonomik olarak çok mesafe aldı. Dolayısıyla Türkiye artık eski Türkiye değildi. Darbeciler belki bunu hesap edemediler. Ve bu darbe sonucunda sağcısıyla solcusuyla hangi düşünceden olursa olsun Türk toplumunda darbeye karşı bir kenetlenme oldu.
İlk etapta terör saldırısı zannettim
O akşam evimde televizyon seyrediyordum ve zaten Türkiye’nin gündeminde, televizyonlarda Fransa’nın Nice kentindeki saldırı vardı. O konuyla ilgili tartışmayı izliyordum. Avrupa’da bütün güvenlik önlemleri üst seviyeye çıkarılmıştı. Teröre karşı başka ülkelerin uyarları tartışılıyordu. O sırada spikerin kulağına gelen bir bilgiyi paylaşması üzerine (daha televizyonlarda alt yazı bile geçmemişti) öğrendim. Spiker, İstanbul’da boğaz köprüsünün kapatıldığını söyledi. Öncelikle bir terör saldırısı olduğunu düşündüm. Ankara’da uçakların alçak uçuş yaptığı duyuruldu. Henüz aklıma bir darbe ihtimali gelmiyordu, çünkü Türkiye’nin terörle mücadeleyi yoğun sürdürdüğü bir dönemde ben bunun da ilk etapta bir terör saldırısı olabileceğini düşündüm. Sonra canlı yayında biraz daha olay ilerleyince Ankara’yı Sayın Bakanımızı (Bülent Tüfenkçi) aradım. Neler olduğunu sordum. Durumun biraz sıkıntılı olduğunu söyledi. Daha sonra il başkanımızı aradım. O da Ankara’yı aramış. İl Başkanımız durumun normal olmadığını, bir darbe ve ayaklanma süreci olduğunu söyledi.
Bütün teşkilatlarımızla darbeye karşı direnme kararı aldık
Bunun üzerine İl Başkanım aradı ve evden çıktık. Kimseye de haber vermedik. Çevremize de haber vermedik. Şehir merkezini dolaştık. Etrafı bir kontrol ettik. Daha sonra saat ilerledikçe, olayın ciddi boyutlarda olduğu ortaya çıkınca, arkadaşlarımızı aradık. İl Başkanım parti teşkilatlarını aradı. Bizler de yine daha sonra belediyedeki üst düzey yöneticilerimizle buluştuk ve nasıl bir tavır alacağımızı konuştuk. Bunun bir darbe girişimi olduğunu ve insanlar olarak, millet olarak bunun karşısında durmamız gerektiği kanaatine vardık. Tabi bu arada da Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ne diyecek diye takip ediyoruz. İlk defa Hamza Yerlikaya’nın twitter hesabında Cumhurbaşkanımızın konuşmasını gördüm ve milletin sokağa inmesi gerektiği ifade ediliyordu. Hemen arkadaşlarımızla insanlara haber vermeyi kararlaştırdık. Gruplara mesajlar atıldı ve böyle başladı.
Vali Bey sürekli 2. Ordu’dan bilgiler alıyordu
Daha sonra Vali Beyi aradık. Hemen sıcağı sıcağına Valiliğe geçtik. Daha sonra partinin önünde toplananlar da Valiliğin önüne geçti. Vali Bey, Jandarma Komutanı, Emniyet Müdürümüz ilgili güvenlik birimlerinden bilgiler aldı. 2. Ordu ile görüşüyor, 7. Ana Jet Üs Komutanlığı ile görüşüyor, bilgiler alıyor. Sayın Valimiz, Jandarma Komutanımız, Emniyet Müdürümüz, sıcağı sıcağına olayı güzel yönettiler. Neticede biz oradan meydandan ayrıldık ama genel olarak olayları takip ediyoruz.
2. Ordu Komutanı’nın olayları biraz oyaladığı, uzattığı fark edildi
Saatler ilerledikçe 2. Ordu Komutanı'nın olayları biraz oyaladığı, uzattığı fark edildi. Valimiz sürekli telefonla konuşuyordu, alıkonulduğuna dair, darbecileri ikna etmeye çalıştığına dair görüşmelerin içeriden sürdüğünü, dışarıdan bir müdahalede bulunulmaması, içeriden bu işin çözüleceği gibi bir yaklaşımla olay uzatılıyordu. O arada valilikten ayrıldık ve arkadaşlarımızla birlikte ‘Malatya’da 2. Ordu var, havaalanı var, ikinci bir hareket olur mu? Biz ne yapabiliriz?’ diye düşünürken, iş makineleriyle yolları kapatma fikri çıktı. Bu durum üzerine Vali Beyi aradık. ‘ İş makinelerimizi, kamyonlarımızı, arazözlerimizi 2. Ordu’nun önüne yığalım mı?’ diye sordum. Vali Bey hazırlıklı olmamızı ama bir yandan da 2. Orduyla görüşmelerin sürdüğünü ifade etti. Araçları zaten hazırlamıştık. İlçelerdeki araçlarımızı da çağırmıştık. MASKİ’nin de araçları hazırdı. Ben bizim görevlilere, araçları askeri alanlara yakın noktalara yaklaştırmalarını söyledim. Bir talep gelmesi durumunda hemen kapatalım dedim. Ama zaten arkadaşlarımız o esnada 2. Ordu’nun olduğu bölgedeki tüm yolları kapatmışlardı.
Vali Bey’in ‘uçak indirilmemesi’ talimatına rağmen 3 tane uçak inmişti
Sayın Valimiz daha sonra aradı ve ‘Başkanım araçları acilen havaalanına yönlendirin, talimatımıza rağmen oraya uçak indirmişler, havaalanında ciddi sıkıntı var’ dedi. Malatya’da uçak inip kalkmayacak diye Vali Bey’in talimatına rağmen üç tane uçak inmiş. Araçlarımızı oraya yönlendirdik çünkü Vali Bey, oranın çok acil olduğunu söyledi. Önce itfaiye araçları, sonra MOTAŞ otobüsleri ve peşinden iş makineleri havaalanına gitti. Darbeciler de havaalanında bizim araçların girmemesi için kendilerince tedbir almışlardı. Arkadaşlarımız, kendilerine doğrultulan silaha dahi aldırmadan canı pahasına da olsa araçları piste koymuşlar. Ben tekrar Vali Bey’i aradım ve havaalanı için Emniyetin desteğini istedim, emniyet güçleri var ama belki yeterli olmayacak. Yaklaşık 45-50 aracı pistlerin her tarafına yaydık. Artık uçakların iniş kalkış imkanı kalmadı. Tabi burada askeri, polisi tenzih ediyorum ama içeriye sızmış hainler var. Kimin ne hesabı olduğunu bilmediğimiz için güvenemiyorsunuz. Arkadaşlarımıza, kim gelirse gelsin araçların çekilmemesini, kimseden emir alınmamasını söyledik.
Askeri alanların sularını kestik, kanalizasyonlarını kapattık
Havaalanı ve 7. Ana Jet Üssü’nün sularını kestik, kanalizasyonlarını tıkadık, elektriklerinin kesilmesi için Vali Bey ile görüştük. Belli bir bölgenin elektriği de verilmedi. 2. Ordu, havaalanı, 7. Ana Jet Üssü hepsinin sularını kestik. Belki oradaki dürüst insanlar için doğru değil ama kimin ne olduğunu bilmiyorsunuz ve onu durdurmak zorundasınız. Süreç uzuyor. Çünkü Türkiye’nin birçok yerinde olay netleşti, kimin ne olduğu, darbeci mi değil mi olduğu ortaya çıktı ama Malatya’da süreç devam etti.
Havaalanının kapatılması darbecilerin hesaplarını bozdu
Darbenin Türkiye’deki üç sac ayağından birinin Malatya olduğu ifade ediliyordu. 2. Dalganın buradan kalkacak uçaklarla yapılacağı ifade ediliyordu. Havaalanının kapatılması bütün hesapları bozdu. Kimse bu direnci beklemiyordu. Bütün yerel güçler ve halk karşısında.
Ertesi gün gündüz tankları çıkardılar 2. Ordudan. İkinci ordu etrafında teyakkuza geçilmişti. Belki oradaki darbe yanlılarını mı çıkarmak istediler bilemiyorum. 2 tane tankın çıkması bir tedirginlik oluşturdu. Diğer tankların da çıkma ihtimali olduğu söylendi. Biz ana yolları kapattığımız için stadın etrafındaki ara sokaklardan çıkmış ve biz ondan sonra da bütün ara sokakları da kapattık. İnsanların ulaşım özgürlüğü toplu taşıma sıfıra indi. Ama insanlar o kadar sağduyulu ve darbeye karşı bir savunmayla yaklaştılar ki üç gün bir yerden bir yere gitme şansınız yok, buna rağmen tek bir insanın bundan şikayeti olmadı.
Havaalanı hala kapalı. Komutanımız atandı. Bugün yarın belki havaalanı açılacak. Komutanımız da Ordu içindeki paralel bağlantısını ortaya çıkaracak inşallah. Vatansever güvenlik görevlilerimize yetkileri, silahları, uçakları teslim edilecek ve sonra havaalanı açılacak.
Komutanların rehin alındığına dair bir söylenti vardı ama öyle bir hava yoktu. İçeride rahat dolaştıklarına dair izlenim var. Tabi buna yargı karar verecek ve bağlantılar ortaya çıkarılacak.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, darbe gecesi ailesinin tedirgin olup olmadığı yönündeki bir soruya ise “Eşim, darbe gecesi İstanbul’dan Malatya’ya gelecekti. Gelene kadar haberi olmadı. Biraz daha uçağı gecikseydi, gece havaalanı kapalı olacağı için inemeyecekti. Elbette çocuklar tedirgin olabiliyorlar ama biz Allah’a tevekkül etmiş insanlarız. İnsanlara dünyada da ahirette de sorulacak olan şu: Siz olayların neresinde durdunuz? Kenan Evren’in yaptığı darbelerden, onun içerisinde yer alan insanlardan nasıl bahsedildiğini biliyorsunuz. Ama darbelere karşı duran insanlardan tarih boyunca övgü ile bahsedilecek." yanıtını verdi.
“Öyle kahramanlar var ki, bizim mücadelemiz önemsiz kalır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişiminin yaşandığı gece, verdikleri mücadele ile darbenin başarısız olmasında etkin rol oynadığı belirtilen Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in yanı sıra kendisine de teşekkür edeceği’ yönündeki haberleri sorduğumuz Başkan Çakır, şu yanıtı verdi:
“Cumhurbaşkanımız aramadı. Ama öyle kahramanlar var ki, tek başına kahramanlar. Onları görünce bizim yaptıklarımızın bir önemi kalmıyor. Biz normal olarak bu halkın sağlığını huzurunu korumakla bir görev almış kişiler olarak biz belki çabuk refleks gösterdik, çabuk tedbir aldık çünkü bu bizim görevimiz. Ama tek başına tanka, topa, tüfeğe direnen çok halk kahramanımız var. Tanka kendini siper eden vatandaşlarımız var. Yüzlerce kahraman evladımız var. Onları takdir edip şehit olanların isimlerini yaşatmak lazım. İnşallah, Özel Kuvvetler'deki astsubayın darbeci generali vurması ve kendisinin de şehit olması. Bu isimlerin yaşatılması lazım.”
Malatya Belediyesi’nde 9 kişi görevden alındı
"Bunlar tabi bütün kurumlara kötü amaçlarla sızmışlar. Düşünün işte devletin en tepesindeki kurumlardan en alta kadar. Cumhurbaşkanının, bakanların Genelkurmay Başkanı’nın korumaları, özel kalemi, en yakınındakiler bu yapılarla bağlantılı. Çok korkunç bir yapılanma. Emniyet İstihbarat da belli bir çalışma yapılmış bu bağlantılar üzerine. Biz de sorduk, bizim içimizde böyle bir yapılanma var mı diye. Emniyetten, istihbarattan gelen bilgiler var ve bu bilgilere göre şu ana kadar 9 kişiyi açığa aldık. Büyükşehir ve MASKİ toplamı. Hala çalışmalar var, hala şikâyetler var, biz de bunları netleştirmeye çalışıyoruz.
Toplumsal barış için önemli bir fırsat
Bizim darbeden çıkarmamız gereken en önemli ders; toplumsal barış ihtiyacıdır. İçimizdeki kırılganlıkları ortadan kaldırabilecek adımların atılması lazım. Bu ülkede yaşayan insanlar olarak, başka fikirlere, başka düşüncelere karşı bakış açımızı değiştirmemiz lazım. Hepimizin ülke çıkarı, ülke bütünlüğü ve aynı gemide olduğumuz gerçeğini anlayıp, birbirimize fikirlerimizi kabul ettirmek yerine bir arada nasıl yaşayacağımızı ve kardeşlik hukukumuzu nasıl geliştireceğimiz üzerine ciddi çalışmaların yapılması gerekiyor. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Eylem birliği, söylem birliği üzerinden bunun üzerinde ciddi çalışılması gerekiyor. Çünkü ülkemiz çok kritik bir coğrafyada. Bu bölgede sular uzun bir süre daha durulmayacak. Ülkemiz üzerinde hesabı olan, ülkemiz üzerinde pazarlık gücünü arttırmaya çalışacaklar ve bizim toplum olarak bu bilinçle hareket etmemiz gerekiyor. Bölgede çıkan bütün terör öyle veya böyle bizim mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Terörle mücadele ederken iç barış ve iç huzur üzerinden çok kafa yormamız gerekiyor. Dolaysıyla dışarıdakilere maşa olacak yapıları ortadan kaldırmamız gerekiyor. İnşallah bunu fırsata dönüştürürsek ülkemiz adına güzel bir şeyi yakalamış oluruz.
Tarihte belki bu kadarı görülmemişti. İnşallah bu da fırsata dönüşerek, bundan sonraki süreçte, ülkemizin birlik ve beraberliği adına, aradaki kırılganlıkların kaldırılması adına, ekonomik kalkınmadan demokratikleşmeye, daha yaşanabilir daha özgür bir ülkenin inşasının başlangıcı olsun diyoruz."
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com
