SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Soykırım İddiası

A- A+ PAYLAŞ

Malatya'da bir yayınevinde 3 kişinin boğazlarının kesilerek öldürülmesiyle ilgili yargılamaya Malatya Adliyesinde başlandı. Duruşma, 14 Ocak 2008 gününe ertelendi.

GENİŞ ÖNLEMLER..
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma öncesinde polis, adliye önünde geniş güvenlik önlemleri aldı. Duruşma için ABD ve Alman elçilikleri ile AB temsilciliğinden yetkililer, Protestan Kilisesi yetkilileri de Malatya'ya geldiler.

Çok sayıda yerli ve yabancı gazetecinin izlediği duruşmaya, sanıklar jandarmanın geniş güvenlik önlemleri altında cezaevi araçlarıyla getirildi.Malatya'da Zirve Yayınevinde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel boğazları kesilerek öldürülmüş, polis zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım'ı (19) olay yerinde yakalamıştı.

Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmak isterken düşerek yaralanan Emre Günaydın, kaldırıldığı İÜ Turgut Özal Tıp Merkezinde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

İLK DURUŞMA..
Malatya'da 18 Nisan tarihinde biri Alman uyruklu 3 kişiyi öldürmek suçundan tutuklanan 5 zanlı, bu sabah saatlerinde ilk duruşmalarına çıkmak üzere E tipi cezaevinden alınarak geniş güvenlik önlemi altında adliyeye getirildi. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya tutuklu sanıklar Emre G., Salih G., Cuma O., Abuzer Y. ve Hamit C. ile tutuksuz yargılanan Kürşat K. ve Mehmet G. katıldı.

Malatya Barosu, avukatı olmayan Abuzer Y. için bir avukat görevlendirirken mağdurlar için duruşmada 18 avukat
görev yaptı. "Silahlı örgüt kurmak, terör örgütü faaliyetleri çerçevesinde birden fazla adam öldürmek, iş yeri dokunulmazlığını bozmak ve silahlı terör örgütüne yardımda bulunmak"tan yargılanan sanıkların ilk duruşmasını Almanya Ankara Büyükelçiliği Hukuk İşleri Başkanı Martin Graft, Kiliseler Başpasörü Ahmet Güvener, ABD Büyükelçiliği Siyasi İşler Büro Sorumlusu Jeffrey Collins, öldürülen Alman uyruklu Tilmann Geske'nin eşi Suzanna Geske ile Necati Aydın'ın eşi Şemse Aydın takip etti. Adana'dan geldiği ve Hristiyan cemaatine mensup olduğu belirtilen Güney Kore'li bir kadın da, bebek arabasındaki çocuğuyla adliye binasına girmek istedi, ancak alınmadı.

Sanıkların kimlik tespitinin yapılmasının ardından mağdur avukatlarının salonda bulunanları tanık olarak gösterebileceklerini belirtmeleri üzerine, mahkeme başkanı salonda bulunanlara yoklama yaptırdı. Sanık avukatları ise usulde böyle bir uygulama olmayacağını belirterek itirazda bulundu. Bunun üzerine mahkeme heyeti elindeki tanık listesini okudu. Sanıklardan Abuzer Y. ile Emre G.'nin babaları tanık olmaları sebebiyle salondan çıkarıldı.

Bu arada Zirve Yayıncılık'ın avukatları olayda zarar gördüklerini ileri sürerek davaya müdahil olmak istediklerini belirten dilekçeyi mahkeme başkanına verdi. Mahkeme heyeti, avukatların talebini kabul etti. Mağdur avukatlarından İbrahim Kalı, "Duruşmaların sesli ve görüntülü olarak kaydedilmesini talep etmiştik. Bunun reddedildiğini öğrendik. Talebimizi tekrarlıyoruz. Bunun için teknik destek sağlayabiliriz" dedi. Sanık avukatlarının kabul ettikleri talep, mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

Sanık avukatları, iddianame ve dosyayı inceleyemediklerini belirterek savunma yapmayacaklarını söyledi. Sanıklar ise savunma hazırlayamadıklarını belirterek bu duruşmada ifade vermeyeceklerini belirtti. Mahkeme heyeti, soruşturma aşamasındaki gizlilik kararı, dosyadaki kapsam nedeniyle sanıklara ve sanık avukatlarına savunma hazırlayabilmeleri için ek süre verdi.

Duruşmaya katılan Suzanna Geske, mahkemede Türkçe konuşarak, "Sanıklardan şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Kocam çok acımasızca öldürüldü. 10 seneden beri bu ülkede oturuyorum. Bu ülkeyi seviyorum, Hristiyan olarak bu ülkede yaşıyoruz. Komşularımız bize bakıyor. Cenazede 3 gün bize yemek getirdiler. Mahalle imamı, komşularımız, öğretmenler, hepsi evimize geldi. Biz herkesi seviyoruz. Komşularımızın da bizden şikayeti yoktur. Bu ülkede laik sisteme ve adalete güveniyoruz" dedi.

Ölen Necati Aydın'ın eşi Şemse Aydın ise eşi ve kendisinin Türk Hristiyanı olduğunu belirterek, "Eşim askerliğini yapmış ve güvenilirliği komutanlarınca belgelenen bir insandı. Çocuklarım babalarını soruyor. Çocuklarım Hrıstiyan oldukları için öldürülüp öldürülmeyeceklerini soruyor. Ben burada Sadece 5 gencin değil, onların arkasındaki karanlık güçlerin de yargılanmasını istiyorum" diye konuştu.

Mahkemede söz alan mağdur avukatlarından Mehmet Ali Koç, olayın Trabzon ve Hrant Dink olayının devamı olduğunu ileri sürdü. Davanın topluma adalet getirmesini beklediklerini belirten Mehmet Ali Koç, "Bu dava bir nefret suçu davasıdır. Maktullerin çocukları hep Hristiyan oldukları için öldürülme korkusu yaşayacaktır. Nefret Suçu Yasası'nın çıkarılmasını istiyoruz. 16 klasörden oluşan misyonerlik ve Hristiyanlık ile ilgili bilgi ve delillerin dava kapsamına katılmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

İddianame ve soruşturmanın hukuktaki kötü örnekler için ders olarak okutulması gerektiğini savunan mağdur avukatlarından Erdal Doğan, PKK ile çatışmada şehit olan askerlerin cenazelerinde atılan sloganların kin ve nefret ortamı oluşturduğunu ileri sürdü. Doğan, yargılanan zanlıların arkasında kamu görevlisi bulunduğunu iddia etti.

Protestan Cemaati Hukuk Danışmanı avukat Orhan Kemal Cengiz ise yerel basında kendileri aleyhine kampanya başlatıldığını iddia ederek yerel basın ve yerel tv yayınlarından şikayetçi olduklarını söyledi.

Mağdur avukatlarından Engin Cinmen, sanıklarla ilgili sevk maddelerinde hatalar olduğunu, sanıkların soykırım suçu işlediklerini iddia ederek bu davadaki suçun soykırım suçu kabul edilmesi gerektiğini ileri sürdü.

Avukatların konuşmalarından sonra mahkeme heyeti duruşmayı 14 Ocak 2008 tarihine erteledi.

Avukatlar duruşma çıkışında yaptığı açıklamada özetle şöyle dediler:

"Biz bunu devlet suçu olarak görüyoruz, mahkemede belirttik. Bunu 5 gencin sinirlerini bozup işledikleri cinayet değil, uzun bir zincirin son halkası olduğunu görüyoruz. İddianamenin baştan savma olduğunu belirttik, diğer protestanları da hedef gösteriyor. Davanın 31 dosyasından 16'sı protestan faaliyetlerini içeriyor. Bunun soykırım suçu olduğunu değerlendirdik."

FOTO: Selahattin GÖKATALAY

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız