SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Ziya Öğretmenimizden Çözüm İstiyoruz"

0
Güncellendi - 2020-07-27 10:40:32
A- A+ PAYLAŞ

YAYLA ÇOCUKLARININ EĞİTİM SORUNU.. “Evet ben tanıyorum. Ziya Selçuk. Hatta Ziya Öğretmen denilmesinden daha da hoşlanıyormuş diye bir haberde izlemiştin televizyonda…Bu haberi okursa, Ziya Öğretmenimizden bizim derslerimizde geri kalmamızı engelleyecek bir çözüm bulmasını istiyoruz…”

 Bu cümleler, aileleri hayvancılık yaptığı için, bu yıl salgınla birlikte henüz uzaktan eğitim dönemi bitmeden yaylada yaşamak, koyun ve keçilerin ardından koşturmak zorunda kalan ilköğretim öğrencisi 3 çocuğun sözleri…

 Özlem Karadoğan Fethiye Ortaokulu 6. sınıf öğrencisi, kardeşi Hayrünnisa Karadoğan Fethiye İlkokulu’nda 3. sınıfa geçmiş, Özlem ve Hayrünnisa’nın amcasıoğlu Yavuz Selim Şatır ise henüz 1. sınıfta.

Özlem’i, Hayrünnisa’yı ve Yavuz Selim’i akranlarından ayıran en önemli özellik, okullar kapandığında, akranları eğlence dolu bir tatile merhaba derken, onların, anne-babaları ve hayvanları ile birlikte yaylaya çıkmaları…

Yayla hayatı, hayvan yetiştiricileri için vazgeçilmez bir gelenek, yayla vazgeçilmez bir mekân.

Yayla hayatı, doğal ve organik yaşamanın imkânlarını cömertçe sunması bakımından kent hayatı ile kıyaslanması bile doğru olmayan güzellikler barındırıyor.

Ancak bir o kadar da zor ve meşakkatli bir hayat demek yayla dönemi.

Hayvan yetiştiricilerini ve onlarla birlikte, yılın en az 3 ayını yaylada geçirmek zorunda kalan çocukların temel insani ihtiyaçlardan uzak kalması anlamına gelen yayla hayatı, bu yıl koronavirüs nedeniyle okulların da kapanmasıyla erken başlamış.

Özlem ve Hayrünnisa da Fethiye Ortaokulu ve Fethiye İlkokulu’ndaki eğitim – öğretim yılını tamamlayamadan anne – babasıyla ve bir de küçükbaş hayvanları ile birlikte Yama Dağı eteklerindeki Çiçayırı Yaylası’na çıkmışlar.

Özlem ve Hayrünnisa yayla hayatını seviyor. Koyunların keçilerin ardından koşturmak, yeşilin, çiçeklerin içinde oynamak onları mutlu ediyor.

Bu bakımdan, yaylada olmaktan bir şikâyetleri yok.

Ancak, okulların pandemi nedeniyle kapatılması sonrasında, EBA üzerinden uzaktan eğitime başlanması Özlem, Hayrünnisa ve Yavuz Selim’in Nisan ayından itibaren sınıf arkadaşlarından geride kalmasına yol açmış.

Çünkü, Nisan ayında başlayan yayla hayatında, teknoloji neredeyse “yok” düzeyinde.

Yayla hayatında teknolojinin yokluğu doğal da karşılanabilir.

Ancak, Özlem, Hayrünnisa ve Yavuz Selim, elektrik, televizyon, internet yokluğundan dolayı EBA’dan derslerini takip edememiş olmanın üzüntüsünü yaşıyor.

Her üçü de kitap okumayı çok seviyor. Bunu, yaylaya çıkarken ders ve hikaye kitaplarını da beraberinde getirmelerinden anlayabildiğimiz kadar, onlarla ilk karşılaştığımızda koyun ve keçilerin ardından koştururken bile kitaplarını ellerinde düşürmemelerinden de rahatlıkla görebiliyoruz.

Fethiye Ortaokulu 6. Sınıf öğrencisi Özlem, çok düzgün cümlelerle EBA’dan ders takip edememenin üzüntüsünü paylaşıyor bizimle: “Yaylaya çıkmadan önce, 1 ay kadar EBA’dan derslerimizi takip edebildik. Ama daha sonra buraya geldiğimizde elektrik ve televizyon yokluğundan dolayı EBA’yı izleyemedik. Arkadaşlarım belki de benden ileri gitti şimdi…”

Özlem devam ediyor, “Keşke internet olsaydı, internetten izlerdik derslerimizi” diyor Hayrünnisa ve Yavuz Selim Şatır adına da konuşarak…

Klasik soruyu soruyoruz Özlem ve Hayrünnisa’ya, “Büyüyünce ne olmak istiyorsunuz?”

Özlem, çok kararlı: “Hâkim olmak istiyorum”. Hemen ardından da ekliyor, “Ama derslerimizi izleyecek ne internetimiz var ne de tabletimiz”.

“Peki hâkim olmaya nasıl karar verdin?” diye muhabbeti derinleştirme sorusu soruyoruz. Hâkimliğin asli görev ve amaçlarını çocuk yaşta içselleştirmiş bir cevap veriyor Özlem: “Çünkü düzgün ve doğru kararlar vermek için…”

Fethiye İlkokulu 3. sınıf öğrencisi Hayrünnisa’ya dönüyoruz: “Peki sen?”

Hayrünnisa,  elinde hikâye kitabından başını kaldırmadan veriyor cevabını: “Öğretmen olacağım”.

“Öğretmen olmak istiyorum” demiyor, o da kararlı, ablası Özlem gibi: “Öğretmen olacağım”.

Yavuz Selim Şatır ise polis olmak istiyor ama sanki bu hedefi ilerde değişecekmiş gibi cevaplıyor sorumuzu.

“Çocuklar size bir şey söyleyeceğim size. Sizinle yaptığımız bu konuşmayı gazetelerde, internette, televizyonlarda yayınlayacağız. Milli Eğitim Bakanı…” dediğimiz anda, Özlem, “Evet ben tanıyorum. Ziya Selçuk. Hatta Ziya Öğretmen denilmesinden daha da hoşlanıyormuş diye bir haberde izlemiştin televizyonda” diyor.

“Evet işte Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yani Ziya Öğretmen sizin bu haberiniz okuyabilir. Ziya Öğretmen sizin sesinizi duyarsa ona ne demek istersiniz” diye sorumuzu tamamlıyoruz.

Özlem kardeşi Hayrünnisa ve amcasının oğlu Yavuz Selim adına konuşuyor. Grubun sözcüsü yani: “Keşke okusa… EBA’dan geri kaldık yaylada. Bizim gibi çok çocuk vardır Türkiye’de. İnternetimiz yok, tabletimiz yok, yani EBA olsa da nereden takip edeceğiz ki. Elektrik de yok… Ziya Öğretmenimizden bizim derslerimizde geri kalmamızı engelleyecek bir çözüm bulmasını istiyoruz…”

Peki yayla hayatından şikayetçileri mi?

“Hayır, biz burada mutluyuz. Koyunlarımız var, keçilerimiz var, köpeğimiz var. Annemiz babamız burada. Ben hakim olsam bile yine geleceğim köyüme, yine geleceğim yaylamıza…” dedikten sonra son olarak, “Bir de keşke derslerimizden geri kalmasaydık. ” cümlesiyle bitiriyor yayla muhabbetimizi, Özlem…

Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

2 yorum yapılmış

  • G ali gürer (3 yıl önce)
    mangalda kul birakmiyanlar madem yardim edeceksiniz işte göruntu yurekler acisi Allah rizasi için bu insanlara yardim edin yardim eli uzatin luks otellerde yazliklarda vilalarda yurt dışina eylenmeye gidenler kurban kesip dağitmayanlar kavurma yopanlar derin dondurucuda et sakliyanlar sonra Elmad olsun ben muslumanim kutban kestim Rabim butun insanlara öyle bir hastalik verdiki Ramazan bayramini görduk kardeş kardeşe oğul babaya yegen dayiya gidemedi birde kurban bayramina bakalin fark yok ey insan oğlu artik önunuzu görun arife Tarif gerekmez saygilarimla
    0
    0
    Yanıtla
  • Mehmet.44 (3 yıl önce)
    Yaylayı bırakın, merkeze 15-20 km uzaklıktaki mahallelerde yaşayan çocukların çoğunun tableti yok. Tableti olanların da çoğunun sağlıklı-yeterli interneti yok. Tv takibine ve aile desteğine muhtaç. Bu imkanlar da ne kadar sağlanıyor düşünülür. Pandemi de herkes eşitlendi dediler ama bilinçli-ilgili ailesi ve teknolojik imkanları olmayan çocuklarla diğer çocuklar arasındaki akademik fark tam tersi iyice açıldı.
    0
    0
    Yanıtla