- 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi cinayetleri davasında 109. duruşma yapıldı. Alman uyruklu maktülün ailesi de duruşmayı izledi.
Zirve Yayınevi’nin 109. duruşması yapıldı. Duruşma Cumhuriyet Savcısı’nın yeni bir mütalaa hazırlaması için 2 ay sonraya ertelendi.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen devanın 109. duruşmasına cinayetin asıl failleri Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım ve Salih Gürler ile davanın örgüt kısmı sanıkları oldukları öne sürülen Emekli Jandarma Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil Astsubaylar Abdullah Atılgan, Murat Göktürk, Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, Levent Ercan Gelegen duruşmaya avukatları ile birlikte katılırken, cinayetin asil failleri Cuma Özdemir Darende Adliyesinden, Hamit Çeker ise Elbistan Adliyesinden duruşmaya video konferans sistemi ile katıldılar.
Duruşmaya öldürülen Alman Tilman Ekkehart Geske’nin Malatya’da yaşayan eşi Suzanna Geske ve çocukları Michael ve Miriam Geske, Uğur Yüksel’in annesi Hatice Yüksel, Hıristiyan Protestan Cemaatinden temsilciler de katıldılar.
Davanın tek tutuklu sanığı olan Varol Bülent Aral ise mahkemenin kararı gereğince duruşmaya alınmadı.
TANIK KORUMA DAİRESİ BİLGİYİ GÖNDERMEDİ
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Vedat Koç, dava dosyasına gelen belge ve gelmeyen belgeler hakkında verdiği bilgide, sanık Abdullah Atılgan’ın talebi doğrultusunda alınan ara karar gereğince Aralık 2010 ve Ocak 2011 döneminde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde çalışan, ancak anılan dönemde Malatya Adliyesinde görevlendirilen personellerin açık kimliklerinin tespit edilmesi, yapılan görevlendirmenin hangi amaçla yapıldığı hususu için İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesine gönderilen yazıya cevap verilmediğini, kamuoyunda bilinen adıyla Poyrazköy Davası olarak bilinen dava kararının İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce gönderildiğini, yine kamuoyunda bilinen adıyla 17-25 Aralık dava iddianamesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderildiğini, dava dosyasındaki Harddisk ve flash belleklerin bilirkişi incelemesi için gönderildiği İstanbul Ağır Ceza Mahkemesince halen cevap verilmediğini, dava dosyasındaki TUSHAD belgelerinin Tanık Koruma Daire Başkanlığınca sanık ve gizli tanık İlker Çınar’dan ne şekilde teslim alınıp Malatya Adliyesine gönderildiğinin araştırılması için Tanık Koruma Daire Başkanlığına gönderilen yazıya halen cevap verilmediğini, Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanan 52 sayfalık “PDY/FETÖ” raporunun sanık Ruhi Abat’ın talebi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderildiğini belirtti.
SAVCI YENİ MÜTALAA İÇİN DOSYAYI İSTEDİ
Davanın yeni Cumhuriyet Savcısı Burhanettin Olğun, varsa kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini bildirmek veya esas hakkındaki yeni mütalaa verilecekse yeni mütalaayı hazırlamak için dosyanın savcılığa verilmesini talep etti.
Davanın örgüt kısmı sanıklarından Hurşit Tolon’un avukatı İlkay Sezer, Dink cinayetiyle ilgili olarak düzenlenen son iddianamede bahsi geçen ve Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgisi olduğu değerlendirilen 79 adet belgenin dava dosyasına istenerek eklenmesini talep etti.
Sanık Mehmet Ülger’in avukatı Halis Önal ise, mahkemenin sanık ve gizli tanık İlker Çınar hakkında tutuklama kararı verilmesini ve hakkında soruşturma başlatılmasını talep etti.
Sanıklar Abdullah Atılgan ve Murat Göktürk’ün avukatı Faik Demez ise, ikinci iddianameyi hazırlayan ve soruşturmasını başlatan savcıların bir kısmının firarda olduğunu, kolluk kuvvetlerinden ise birçoğunun tutuklu olduğunu, söz konusu o ekip tarafından iddianameleri hazırlanan ve kamuoyunda bilinen davalar sonucunda beraat kararları çıktığını belirterek bu hususun savcılık makamınca dikkate alınmasını talep etti.
Sanık Mehmet Ülger, “Özellikle C5 bürosu ile ilgili olarak basında çıkan haberlerde dikkate alınarak sadece Zirve Yayınevi cinayetiyle ilgili olanlar değil, ilgili bütün belgelerin dosyaya celbini talep ediyorum” dedi.
“DAVA İDDİANAMESİNDE DİNK 139, AKYÜREK 38 DEFA GEÇİYOR”
Sanık Ruhi Abat ise, “Yalan ne kadar büyük ise inananı da o kadar fazla olur. Bir şey ne kadar yalan ise o kadar tekrara ihtiyaç duyar. Psikolojik harekatta en etkili sosyo-psikolojik telkin araçlarından birisi, belki de en etkililerinden birisi tekrar yöntemidir. İlker Çınar’ın Arz ettiğim sözde ifadelerinde geçen aksiyolojik hususlar ise sadece sübliminal mesaja bilinçaltında yer ayarlamak içindir. Daha sonra da bu kavramlar ve isimler sürekli tekrar edilmek suretiyle hem Türk Kamuoyu yönlendirilmiş hem de yargı makamları üzerinde baskı kurulmuştur. Nitekim savcı İsmail Aksoy’un 8 Haziran 2012 tarihinde hazırlamış olduğu iddianamede ‘Hrant Dink’, ‘Operasyondu’ ve ‘Ramazan Akyürek’ kavram ve isimlerinden Hrant Dink ismi 139 defa, Ramazan Akyürek ismi 38 defa ve Operasyon kavramı 98 defa tekrarlanırken; Savcı Zafer Hazar’ın hazırlamış olduğu mütalaada da Hrant Dink ismi 76 defa, Ramazan Akyürek ismi 25 defa ve operasyon kavramı ise 65 defa tekrarlanmak suretiyle algı manipülasyonu yapılmıştır. Şayet iddianameyi Savcı İsmail Aksoy ve mütalaayı da Savcı Zafer Hazar hazırlamış ise ki altlarında bu isimlerin imzası olduğuna göre bizler zahire göre hüküm vereceğimizden dolayı onların hazırlamış olduğuna inanmalıyız. Bu durumda Savcı İsmail Aksoy iddianamesinde ve Savcı Zafer Hazar da Mütalaasında İlker Çınardan daha fazla sayıda ‘Hrant Dink’, ‘Operasyondu’ ve ‘Ramazan Akyürek’ kavram ve isimlerini tekrarlamışlardır. İşte bu dosyada sorgulanması gereken esas nokta da burasıdır. Yargılanmakta olduğum Zirve iddianamesinde Ramazan Akyürek’in ismi 38 defa masum ve mağdur olduğu özellikle vurgulanıyor ve bu defaaten tekrarlanıyor. Ancak, 4 Aralık 2015 tarihinde hazırlanan Dink iddianamesine bakıldığında ise Ramazan Akyürek’in Dink Cinayetine ilişkin birçok sorumluluğundan bahsedilmekte ve birinci sanık olarak iddianame de yer almaktadır. İddianamede ‘1 Haziran 2006- 23 Mayıs 2012 tarihleri arasında mevzuat dışı çalışan C-5 Bürosuna Hrant Dink cinayeti ile ilgili 62 adet, Ergenekon örgütü soruşturma ve davasıyla ilgili 131 adet, Malatya Zirve Yayıncılık cinayeti ile ilgili 79 adet, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümü ile ilgili 69 adet, Aşırı Sağ Faaliyetler, Etnik Gerginlikler, Milli hassasiyetleri istismar faaliyetleri ve benzerleri ile ilgili 21 bin 886 adet, toplamda 22 bin 219 adet evrakın düşümü yapılarak üzerinde çalışıldığı’ belirtilmekte” ifadelerini kaydederek, Dink cinayeti ile ilgili olarak hazırlanan yeni iddianame de yer alan ve C5 bürosunda ele geçirilen evrakların tamamının istenilmesini talep etti.
“TERÖRLE SUÇLANIYORUM, AMA TERÖR BÜROSUNDA GÖREVLİYİM”
Sanık Abdullah Atılgan ise, “Özellikle hakkımda ki iddiaların çoğunu HTS kayıtlarına dayanması ve mahkemece alınan HTS kayıtları ile ilgili bilirkişi raporunda bu kayıtlar üzerinde sahtecilik yapıldığının belirlenmiş olması karşısında tarafıma ait ham HTS kayıtlarının dikkate alınmasını talep ediyorum” dedi.
Sanık Murat Göktürk ise, “Her ne kadar terör suçlaması ile yargılanıyor ise de halen terör suçlarına bakan büroda kısım amiri olarak görevlendirilmiş bulunuyorum. Bu devletin ve komutanlarımın bana güveni göstermektedir. Bu hususun dikkate alınmasını talep ediyorum” ifadelerini kaydetti.
Sanık Levent Gelegen ise, “Ben özellikle Taraf Gazetesi’nin 20 Kasım 2008 tarihinde gönderilen ihbar mektubu ile davaya dahil edildim. Bu kapsamda bu ihbar mektubunun gazeteye ne şekilde gönderildiği hususunda o dönem yazıişleri müdürlüğünü yapan Eray Özer’in tanık olarak dinlenilmesini ve gerekiyor ise bu hususta ihbarın ne şekilde yapıldığı hususunda teknik araştırma yapılmasını da talep ediyorum” diye konuştu.
“ARTIK GERÇEKLER ORTAYA ÇIKSIN”
Cinayetlerin asıl failleri olan ve elektronik kelepçe uygulaması ile tutuksuz yargılanan sanıklar Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Cuma Özdemir ve Hamit Çeker, adli kontrol kararının hafifletilmesini talep ederken, sanık Emre Günaydın ise herhangi bir talebinin olmadığını söyledi.
Duruşmada söz alan Alman Tilman Ekkehart Geske’nin eşi Suzanna Geske, “Ben artık gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum” derken, söz alan Uğur Yüksel’in annesi Hatice Yüksel’de Gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum. Sonuna kadar takipçisi olacağım” dedi.
DİNK CİNAYETİ İDDİANAMESİNDEKİ 79 ZİRVE DOSYASI İSTENECEK
Duruşmaya yarım saat ara veren mahkeme heyeti daha sonra ara kararlarını açıkladı. Mahkeme heyeti, Cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda varsa kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini bildirmek veya esas hakkında yeni mütalaa verilecekse yeni mütalaasını hazırlamak üzere yeniden süre verilmesine ve dosyanın savcıya verilmesine, Zirve Yayınevi Davasının terör örgütü iddianamesinin hazırlanması esnasında Aralık 2010 ve Ocak 2011 döneminde Malatya Adliyesinde görevlendirilen İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarının açık isimleri ve hangi konuda görevlendirildiklerinin belirlenmesi için İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesinden istenilen yazının beklenilmesine, bilirkişi için gönderilen hard disk ve flash belleklerle ilgili raporun beklenilmesine, Dava dosyasındaki TUSHAD belgelerinin Tanık Koruma Daire Başkanlığınca sanık ve gizli tanık İlker Çınar’dan ne şekilde teslim alınıp Malatya Adliyesine gönderildiğinin araştırılması için Tanık Koruma Daire Başkanlığına yeniden yazı yazılmasına, Kamuoyunda 17-25 Aralık dosyası olarak bilinen olayın iddianamesinin dava dosyasına alınmasına, Sanıklar Salih Gürler ve Emre Günaydın’a talep ettikleri olay yerinde yaptırılan tatbikat görüntülerinin verilmesine, cinayetin asıl faillerinin adli kontrol kararlarının yumuşatılması taleplerinin reddine, Dink Cinayeti ile ilgili olarak hazırlan iddianamede geçen Malatya Zirve Yayınevi Cinayetleri ile ilgili 79 belgenin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nden, İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’nden, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığından ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından ayrı ayrı müzakere yazılarak istenilmesine, sanık Varol Bülent Aral’ın tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmada hazır bulundurulmamasına karar vererek, duruşmayı 1 Mart 2016 tarihine erteledi.
HABER-FOTO: Burhan KARADUMAN, Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com