6 Şubat Kahramanmaraş merkezli 04.17'deki ilk depremde yıkılması sonucu 4 kişinin enkaz altında kalarak öldüğü otelle ilgili davada, otel sahibinin mahkeme tutanaklarına geçen ifadesinde, daha önceden olmadığı halde 2010 yılından itibaren otelin ve çevredeki binaların zeminine su biriktiğini ve bunu dinamolar vasıtasıyla tahliye ettiklerini söyledi.
6 Şubat depreminde yıkılan ilk binalardan birisi olan Yeni Cami girişinin karşısında bulunan Büyük Otel'in enkazında Dilek Cansever (42), Mehmet Cansever (48), Faik Fendoğlu (66) ve Murat Çintosun (30) hayatını kaybetmişti.
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda otelin sahibi olan Necati A. Ve Nezihi A. Hakkında şüpheli sıfatıyla Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. 1983 yılında yapılmış olan otel binası ile ilgili Elazığ Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, otel binası ile ilgili incelemenin tüm teknik ayrıntıları belirtildikten sonra “Büyük Otel binasının, projelendirmedeki eksiklikler, malzeme özeliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve isçilik hataları, yapım denetimindeki yetersizlik nedeniyle yıkılmış olduğu görüsüne varılmıştır.” denildi.
İddianamede, otel binasının statik- betonarme projelerini yapan İnşaat Mühendisi Nurettin Korkmaz'ın vefat etmiş olması nedeniyle hakkında işlem yapılamadığı belirtildi.
İddianamede, 04.17'deki ilk depremin Malatya kent merkezinin yaklaşık 210 kilometre güneyinde Kahramanmaraş ili Pazarcık İlçesi Akdemir Köyü civarı merkezli ve 7.7 büyüklüğünde, aynı gün saat 13.24'te meydana gelen ve Malatya'da büyük yıkıma neden olan ikinci depremin ise Malatya kent merkezinin yaklaşık 138 kilometre güneyinde Kahramanmaraş ili Elbistan ilçesi Gümüşdöven Köyü civarı merkezli ve 7.6 büyüklüğünde olduğu da yer aldı.
FOTOĞRAF: 6 Şubat 04.17'deki deprem sırasında otel görevlisi ilk anda kendini dışarı attıktan sonra bina çökmüştü
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, “Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olmak”la suçlanan otel sahiplerinden Nezihi A., “2010 yılından önce herhangi bir bodrumda su birikimi bulunmamasına rağmen 2010 yılından sonra bodrum katta su birikmeye başladı, bunun üzerine biz de orada biriken su birikintisini suyu dışarıya dinamo yolu ile aktardık, oradaki nemlenmeyi önlemek amacıyla bunu yaptık. O dönemde sadece benim değil, yan tarafta kayınpederimin ve komsumuzun binası su aldığı için biz çözüm bulamadık, suyu tahliye yoluna gittik, bu konuda belediyeye müracaat ettik ancak yüzeysel bir kanal yapmaya yetindiler. Ben suyla ilgili olaydan haberdar olur olmaz orada binanın içerisinde suyu bir yere toplayacak harık yaptım ve suyu tahliye ettirdim ancak yapım malzemesinde bir zarar oluşup oluşmadığına dair bir tespit yaptırmadım, zaten kendim de su birikmesine müsaade etmiyordum hemen tahliyesini sağlıyordum” diye ifade verdi.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların oluşan su birikintisi sebebiyle yıkımın olduğuna dair mahalinde kesif yapılma talebi, iddianamede yer alan konu bilirkişi raporunda bu hususta herhangi bir tespitin yapılmamış olması ve yargılamanın binanın yapımına dair olması gözetilerek reddedildi.
malatyahaber.com