İnönü Üniversitesi 2005- 2006 eğitim-öğretim yılına 12 Eylül günü başlamasına rağmen, Akademik Yıl Açılış töreni 7 Ekim Cuma günü kampüsteki Atatürk Anıtı'na çelenk konulmasının ardından Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı. Rektör Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, 30. kuruluş yıldönümünü kutlayan üniversitenin öğrenci sayısının 18 bin 650'ye ulaştığını, bugüne kadar verilen mezun sayısının ise 40 bin olduğunu bildirdi.. Turgut Özal Tıp Merkezi (TÖTM)'nin, Türkiye'nin en çok ameliyat yapılan, birçok konuda önde gelen tıp merkezlerinden biri olduğunu belirten rektör, "Üniversiteler siyasetin gölgesinde ve güdümünde kalırsa, özgür olamazlar ve bilim üretemezler." diye konuştu. İlk dersi veren emekli Orgeneral Kemal Yavuz da, "dine ve dindarlara gereken saygıyı göstermeyenin 'laikim' deme hakkının bulunmadığını" söyledi.
Törene; Vali Osman Derya Kadıoğlu, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Sarıışık, Belediye Başkanı Cemal Akın, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Demirdağ, sivil ve askeri yetkililer, üniversite yöneticileri, öğretim üyeleri ve görevlileri, öğrenciler katıldılar.
Açılış töreninde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in gönderdiği kutlama mesajı okundu.
ATATÜRK CUMHURİYETİNİN GELECEĞİ..
Üniversite Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen törende, öğrencilere hitaben konuşan Malatya Valisi Osman Derya Kadıoğlu,"Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan büyük önderimiz Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetimizin ve bölünmez bütünlüğün geleceği sizler olacaksınız. Yurdumuzun, dünya üzerindeki konumu, jepolitik durumu, sıcak ve soğuk savaşlar ve bunların ülkemiz ve ulusumuz için doğuracak tehlikelerini görünüz. Etrafınıza baktığınızda, milli birlik ve beraberliğimize yapılan iç ve dış saldırıların bitmediğini tespit edeceksiniz. İç ve dış düşmanlarımız etnik, dini ve kültürel farklılıklarımızı kaşıyarak , Türkiye Cumhuriyetini bölecek her türlü faaliyete destek vermektedirler.
Cumhuriyeti ve onun değerlerini korumak, bizlere bu ülkeyi bizlere armağan eden, bağımsız ve özgür yaşamamızı sağlayan kahramanlarımıza karşyı en önemli sorumluluğumuzdur. Sizler
yıkıcı, bölücü ve irticai akımlardan uzak durdukça şanlı bayrağımız göklerden inmeyecek, Atatürk'ün dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." dedi.
ÖĞRENCİ SAYISI 18 BİN 650..
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu da törendeki konuşmasına üniversite ve yapılan çalışmalarla ilgili bilgi vererek başladı.
Rektör, "Üniversitemiz 1975'de kurulmuş olup 30. kuruluş yılı geçen eğitim-öğretim yılında kutlanmıştır. Üniversitemizde halen dokuz Fakülte, üç Enstitü, iki Yüksekokul, 10 Meslek Yüksekokulu ile eğitim-öğretim yapılmaktadır. Öğrenci sayımız 2005-2006 akademik yılında yaklaşık 1500'ü lisansüstü olmak üzere toplam 18 650'ye ulaşmıştır. Üniversitemizde eğitim-öğretime başlandığından bu güne yaklaşık 40 bin öğrenci mezun olmuştur. Halen üniversitemizde 406'sı öğretim üyesi olmak üzere 1036 akademik personel, yarısı sözleşmeli olmak üzere 2200 civarında idari personel görev yapmaktadır.
Yönetimde bulunduğumuz beş yıl içerisinde üniversitemizin gereksinimi olan bilimsel, sosyal, kültürel ve sportif amaçlı temel yapılaşmalar önemli ölçüde tamamlanmıştır." dedi.
TURGUT ÖZAL TIP MERKEZİ..
Rektör, Turgut Özal Tıp Merkezi ile ilgili de şu bilgileri aktardı:
"Üniversitemizin çok önemli birimlerinden biri olan Turgut Özal Tıp Merkezinde de yeni birimlerin hizmete açılmasıyla sağlık hizmeti sunumunda sayısal olarak önemli gelişmeler sağlanmıştır. 2005 yılında hastanemizde teşhis ve tedavi gören hasta sayısı iki yüz bini aşacaktır. Ameliyat sayısı itibari ile de ülkemizde en fazla ameliyat yapan ilk 10 üniversite hastanesi içinde bulunmaktayız. Sağlık hizmeti sunumunda nitelik açısından da önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bugün hastanemizde karaciğer, kemik iliği, göz kornea nakilleri yapılmakta, haftada 10-12 açık kalp cerrahisi, günde 15-20 koroner anjiyo ve kanserli hastalarda radyoterapi başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Ülkemizde sadece dört beş merkezde yapılabilen canlıdan canlıya karaciğer naklinin hastanemizde geçen ay yapıldığını da gururla belirtmek isterim.
Bazı branşlarda uluslararası standardı yakalamış olan hastanemiz, pek çok branş itibariyle de bölgesel ve ulusal düzeyde bir referans merkezi konumuna yükselmiştir. Her türlü kaynak ve kadro kısıtlamalarına rağmen ulaştığımız ve Türk akademik camiası tarafından büyük bir övgü ile değerlendirilen bu başarıları yeterli görmüyor ve her alanda nitelik ve niceliksel olarak daha da büyüyerek topluma daha fazla hizmet verilmesi gerektiğine inanıyoruz."
EĞİTİM SİSTEMİNDE SORUNLAR VAR..
Hilmioğlu, daha sonra genel konulara değinerek" Ülkemizin pek çok sorunları vardır. Ancak bu sorunların hepsinin temelinde eğitim sorununun çağdaş anlamda çözülmemiş olması yatmaktadır." dedi.
"Eğitim sistemimiz ve eğitim kurumlarımıza bakıldığında önemli nicelik ve nitelik sorunları hemen göze çarpmaktadır" diyen Rektör Hilmioğlu daha sonra şunları belirtti:
"İlköğretimden ortaöğretime geçiş esnasında yapılan lise giriş sınavlarında 40 bin civarında, üniversite giriş sınavlarında ise 50 bin civarında öğrenci sıfır puan almışlardır. Öte yandan meslek liselerinden meslek yüksek okullarına sınavsız geçişle gelen öğrencilerin büyük bir bölümü de bir üniversite eğitimini sürdürebilecek yeterlilikte değildirler. İlköğretim ve ortaöğretim
düzeyinde bu denli nitelik ve nicelik sorunları var iken, siyasal iktidar tarafından eğitim sistemimizin en önemli sorununun YÖK ve Üniversiteler gibi gösterilmesi tamamen gerçek dışıdır."
KANUNA KARŞI HİLE YAPTILAR..
" Üniversitelerimize aktarılan kaynakların yeterli olmaması nedeni ile yatırım programındaki binaların bitirilmesi uzun yıllar almaktadır" diyen Rektör Hilmioğlu, şunları söyledi:
"Ayrıca, yetersiz kaynak aktarımının yanı sıra siyasal iktidarın üniversitelerin tamamıyla kendi üretimleri sonucu oluşturduğu araştırma fonlarına geçen yıl el koyduğunu ve bu nedenle de bilimsel araştırmaların desteklenmesinin önemli oranda aksadığını vurgulamak isterim.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türk üniversiteleri, büyük bir başarı göstermiş ve ülkemizi bilimsel yayın sıralamasında birkaç yılda dünyanın 22. ülkesi haline getirmiştir.
Dünyanın ilk 500 üniversitesinde bir Türk üniversitesinin olmadığını sıklıkla dile getiren siyasilere sormak gerekir.
Sizler Türk üniversitelerinin gelişmesi için bu sorunları çözmek bir yana, üniversiteleri tümüyle siyasallaştıran bir YÖK Yasa Tasarısını gündeme getirmenin dışında ne yaptınız?
Öte yandan, üniversitelere yeni kadrolar verilmediği gibi, bilindiği üzere mevcut akademik kadroların kullanımı da
yaklaşık bir yıl önce Başbakanlık iznine tabi tutulmuş ve bu karar Danıştay tarafından iptal edilmiştir. Bu iptal kararına rağmen Başbakan imzalı 25 Eylül 2005 tarihli benzer bir genelge ile yargı kararı hiçe sayılarak bu
kadroların kullanımı tekrar Başbakanlığın iznine bağlanmıştır.
Bunun hukuk dilindeki adı "Kanuna karşı hile"dir. Türkiye bir hukuk devletidir ve yargı kararlarının herkesi bağlaması gerekir. Bilinmesi gerekir ki, akademik kadroların kullanımının siyasilerin iznine tabi olması üniversitelerin vazgeçilmez özelliği olan akademik ve idari özerklikle asla bağdaşamaz. Üniversiteler siyasetin gölgesinde ve güdümünde kalırsa, özgür olamazlar ve bilim üretemezler. "
İLK DERS EMEKLİ ORGENERAL YAVUZ'DAN..
Akademik Yılın açılış töreninde ilk dersi veren 2.Ordu ve Harp Akademileri eski Komutanı Emekli Orgeneral Kemal Yavuz," Bugün sizlerle konuşmayı plandığımız konu Atatürkçü Düşünce Sistemi. Gerçekten saygın bir topluma hitap ederken en önemli konulardan birisi konuşma konusunu seçmektir. Ben
hangi konuyu sizlerle konuşmak isterken aklıma bir çok husus geldi. Mesela bir süreden beri Yeni Dünya Düzeni diye dünya toplumlarına yutturulmaya çalışılan düzeni mi anlatalım? Diğer dünya problemlerinden mi bahsedelim, veya
Ülkemizin şu an içerisinde bulunan sorunların bir veya birkaçını mı konuşalım?
Ama düşündüğüm zaman şu sonuca vardım ki, aslında bunların hepsi önemli. Ama asıl önemli olan bu olaylara bu konulara bakış açısı. Bir cisme bakış açısında birine göre yuvarlak ve beyazdır, birine göre sivri ve gridir. İnsanların bakış açısı olayların değerlendirilmesi bakımından çok önemli. " dedi.
"Özellikle gençler açısından olaylara bakış açısı çok önemli. Düşünce sistemi çok önemli. Sisteme dayanmayan düşüncenin sahip olması, sağlam olması mümkün değildir. Bugün yalnız ülkemizde değil, dünyada en geçerli, en doğru düşünce sistemi olarak benimsediğimiz, Atatürkçü Düşünce Sisteminden bahsedeceğim. " diyen Yavuz, konuşmasında şunları belirtti:
İNÖNÜ DEVRİMCİ DEĞİLDİ..
"Atatürk, yüksek karakter hem bir asker, devlet adım hem de bir devrimci olarak başarılı olmuştur. İnönü'nün ismini taşıyan üniversite'de vurgulamak isterim, gerçekleri vurgulamak açısından. İsmet İnönü, İsmet Paşa olarak
gerçekten çok değerli askerdir. Son derece büyük başarılar kazanmıştır. İsmet İnönü gerek, iktidarda, gerekse iktidardan uzaklaştıktan sonra bir devlet adamı olarak , bir devlet adımının nasıl olması gerektiği konusunda çok
büyük örnekler sergilemiştir. Ama kabul edelim ki İsmet İnönü bir devrimci değildi. Ve bu yüzündendir ki, Atatürk'ün ölümünden sonra , Atatürk'ün döneminde başlamış olan devrimler devam ettirilememiştir."
ATATÜRKÇÜLÜK..
"Atatürkçülük değince ne anlamalıyız, Atatürkçülük neyi hedeflemiştir?" diyen Yavuz konuşmasında daha sonra şöyle devam etti:
" Atatürkçülük Türk Milletininin bugün ve gelecekte, tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devlet yönetiminin gerçek anlamda milli egemenlik esasına dayandırılması ve aklın ve ilmin önderliğinde ,Türk kültürünün çağdaş uygarlık seviyesine çıkartılması amacıyla devlet yaşamı, fikir yaşamı, ekonomik yaşam, sosyal yaşam ve toplumun tüm temel kurumlarında uygulanan milli , gerçekçi ve çağdaş ilkeler, fikirler ve eylemlerin bütünüdür. İşte bu oluşumu geliştiren, düşünce sistemine de Atatürkçü Düşünce Sistemi diyoruz. Atatürkçü Düşünce Sisteminin temel niteliğinden biri fikirleri ve
eylemleriyle bize ait, yani milli, ulusal olmasıdır. Atatürkçü Düşünce Sistemi, kendisinden önceki dönemlerde olduğu şekilde bir taklit veya adaptasyon değildir, ulusal bir düşünce sistemidir. Diğer özelliği, akla, mantığa ve bilime dayanmasıdır. Akla, mantığa ve bilime dayandığı için ki Atatürkçü Düşünce Sistemi , gerçekçiliktir."
DİNE, DİNDARLARA SAYGI VE LAİKLİK..
Yavuz, "Laiklik farklı inançlara ve fikirlere karşı geniş bir hoşgörü sahibi olmaktır. Çok önemli bir noktadır. Fakat bu hoşgörünün takiyeye karşı saflık değil, akılcılıktan kaynaklanan bir noktadan hareket edildiği de unutulmamalıdır. Bence bugün Türkiye'de laiklik konusunda en çok gerek duyulan husus; dine ve dindar kişilere karşı gösterilmesi gereken saygıdır.
Benim kişisel anlayışıma göre, değer verdiğim kişilerin anlayışına göre, dine ve dindarlara gereken saygıyı göstermeyen kişinin de 'ben laikim' demeye hakkı yoktur. Bir insan hiçbir dine inanmayabilir, Tanrı'ya da inanmayabilir; ama dine ve Tanrı'ya inanan insanlara saygı göstermesi lazım. Eğer saygı göstermezseniz, siz laik olmak vasfına sahip olduğunuzu iddia edemezsiniz" şeklinde konuştu.
İlk dersin ardından Rektör Hilmioğlu, Yavuz'a plaket verdi.