SON DAKİKA
SON DEPREMLER

6 Şubat Felaketinden İnsan Öyküleri

6 Şubat Felaketinden İnsan Öyküleri
A- A+ PAYLAŞ

6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli olarak yaşanan, Malatya'da da büyük yıkım ve can kaybına yol açan deprem felaketi ardından acı öyküler bıraktı.

AİLEDEN GERİYE BİR TEK O KALDI
Asrın felaketinde sabaha karşı yaşanan ilk depremde yıkılan Malatya’daki Kasapoğlu Apartmanı aynı aileden 9 kişiye mezar oldu. Depremde anne, baba ve yakınlarını kaybeden 45 yaşındaki Mehmet Kasap ise aradan geçen bir yıla rağmen o günü hiç unutamıyor.

6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde sabah 04. 17’de yaşanan 7,7 büyüklüğündeki depremin ağır hasara yol açtığı illerden biri olan Malatya’da bin 237 kişi hayatını kaybetti. İlk depremle birlikte yıkılan binalardan biri olan Kasapoğlu Apartmanı ise aynı aileden 9 kişiye mezar oldu. Yeşilyurt ilçesine bağlı Çavuşoğlu Mahallesi’nde bulunan apartmanda anne ve babası ile birlikte 7 yakınını kaybeden Mehmet Kasap, adeta kıyamet provası gibi olan o günü anlattı.

Aynı aileden en fazla kaybın yaşandığı apartman olarak bilinen Kasapoğlu Apartmanı’nda enkaz altında kalan yakınlarının cenazelerine 2 gün sonra ulaştıklarını belirten Mehmet Kasap, “Biz ailece Bostanbaşı Mahallesi'nde yaşıyoruz. Deprem olunca hemen aşağı indik, bu sırada babamlara ulaşmaya çalıştım. Sonrasında ailemin ve yakınlarımın yaşadığı apartmanın yanına gelince binanın çöktüğünü gördük. Ailemin tamamını burada kaybettim. İki günde cenazelerimizin tamamının alarak defin işlemlerini gerçekleştirdik. Malatya’da bir aileden en fazla kayıp maalesef bizde” dedi.

O günü asla unutamadığını da belirten Kasap, ailesinin mezarını ziyaret ederek, “Kalbimiz, yarımız burada, nereye gidersek gidelim bir tarafımız eksik kalıyor. Aileden geriye ben, eşim ve iki çoğum kaldı” diye konuştu.

DEPREMDE DOĞAN KIZINI DEPREMDE KAYBETTİ
Malatya'da yaşayan 80 yaşındaki Nazime Yalınkılıç, "büyük deprem" diye bilen 14 Haziran 1964'teki afette doğan kızını Kahramanmaraş merkezli depremde yitirmenin acısını yaşıyor.

Nazime ve Aliseydi Yalınkılıç çiftinin en büyük çocuğu Fikriye Yalınkılıç, 14 Haziran 1964'te meydana gelen Malatya depreminde dünyaya geldi. Ardından 5 çocukları daha olan ailenin depremde doğan kızları Fikriye Yalınkılıç (59), 11 ili etkileyen "asrın felaketi"nde hayatını kaybetti.

Nazime Yalınkılıç, AA muhabirine, kızını depremde kaybetmenin acısını halen unutamadığını belirtti.

Malatyalıların "büyük deprem" olarak hatırladığı 1964 yılındaki afette kızı dünyaya geldikten sonra ailesiyle uzun süre çadırda yaşadıklarını anlatan Yalınkılıç, şöyle konuştu:

"Bebekle hastaneden çıktık. Annemlerin evlerinin bulunduğu mahalleye geldik. Evin bahçesine çadır kurulmuştu. Çadıra bebeği koyduk. Sonra annemler 'mahalleye bir bakalım' dedi. Mahalledeki 3 kadının deprem nedeniyle öldüğünü öğrendik. 3 gün Malatya'da kaldık, sonra Hekimhan'a döndük. Bebekle dönünce Hekimhan'da yakınlarımız karşıladı bizi, sevindiler."

Acılı anne, 6 Şubat 2023'teki depreme küçük kızının evinde yakalandığını ve kızı Fikriye'nin öldüğünü çocuklarından öğrendiğini dile getirerek, kızını son kez görememenin büyük üzüntüsünü yaşadığını kaydetti.

- Birinci depremden sonra evlerine çıkmışlar

Fikriye Yalınkılıç'ın kardeşi Süleyman Yalınkılıç da ablasının oturduğu evin ilk depremde yıkılmadığını anlatarak, "Biz ablamızı enkaz altında ummuyorduk. Çünkü birinci depremde yengem kendisiyle konuşmuştu. Eşiyle üşüdüklerinden ikinci deprem olmadan önce eve girmişler. Birinci depremde evleri yıkılmadığından orada ummuyorduk, evin yıkıldığını bile bilmiyorduk. Üzüntüsü anlatılamaz, yaşayan iyi bilir." ifadelerini kullandı.

"İKİ GÜNDE BİR MEZARLARINI ZİYARET EDİYORUM"
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin büyük yıkıma neden olduğu Malatya'da yaşayan Erhan Hanlıoğlu, ikinci depremde seyir halindeki aracın üzerine bina çökmesi sonucu annesi, babası, 2 kardeşi, yengesi ve yeğenini kaybettiği o günleri unutamıyor.

Merkez üssü Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğündeki ilk depremde yaşadığı binadan güvenli şekilde çıkmayı başaran Erhan Hanlıoğlu, anne ve babası, kardeşleriyle görüşüp iyi olduklarını öğrendikten sonra diğer yakınlarının yardımına koştu.

İlk depremden yaklaşık 9 saat sonra meydana gelen Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğündeki ikinci depremde Emeksiz Caddesi'nde yıkılan bina, Hanlıoğlu'nun ailesinin seyir halinde olduğu hafif ticari aracın üzerine yıkıldı.

Enkaz altında kalan ailesine ulaşamayan Hanlıoğlu, durumu yetkililere bildirdi. Arama kurtarma ekipleriyle çalışmalara katılan Hanlıoğlu'nun ailesinin yeri, 3'üncü günde telefon sinyaliyle belirlendi.

Erhan Hanlıoğlu'nun, annesi, babası, 2 kardeşi, yengesi ve yeğeninin cansız bedenleri, 6 saatlik çalışmayla enkazdan çıkarıldı.

Evli ve bir çocuk babası Hanlıoğlu, AA muhabirine, ilk depremin ardından akrabalarına yardım için evden ayrıldığını söyledi.

İkinci depremden yaklaşık yarım saat önce ailesiyle görüştüğünü belirten Hanlıoğlu, "Bazı akrabalarımın araçları yoktu, gerekli eşyalarını almaları için onlara yardımcı oluyordum. Akrabalarıma yardım ederken, ailem oradan ayrılmış. İkinci deprem öncesi tam olarak nereye gittiklerini ben de bilmiyorum." dedi.

Hanlıoğlu, ikinci depremin ardından ailesine ulaşamayınca aramaya başladığını ifade ederek, telefonlar çekmediği için babasının evine gittiğini, evde herhangi bir problem olmadığını anlattı.

Ailesine ulaşamayınca yetkililerden yardım istediğini kaydeden Hanlıoğlu, "Çabalarımız neticesinde 3 gün sonra cep telefonu sinyalinden enkazın bulunduğu yeri tespit ettik. Kurtarma ekipleriyle 6 saatlik çalışmayla enkaz altından çıkardık. İkinci depremde caddeden geçtikleri esnada bina çökmüş, ağabeyimin kullandığı aracın içerisindeydiler. Kurtaramadık." diye konuştu.

Hanlıoğlu, şöyle konuştu:

"İki günde bir mezarlarını ziyaret ediyorum. Buraya onlarla dertleşip bir şeyleri anlatmak için geliyorum. Halen öldüklerine inanamıyorum, her an kapı açılacak da içeri gireceklermiş gibi hissediyorum. Benim için bayram şehir mezarlığı, her gün 4 defa konuştuğum annem ve babamla burada konuşuyorum. Birbirimize bağlı bir aileydik. Ağabeyim alanında çok iyi bir mühendisti, hedefleri vardı. Asrın felaketine biz de yakalandık."

"RÜYA GÖRÜYORUM SANIYORSUNUZ"
6 Şubat 2023'teki depremlerde Doğanşehir ilçesine bağlı Kurucuova Mahallesi'nde yıkılan 3 katlı evlerinde eşi Yusuf Ersin'i kaybeden 22 yaşındaki Ebru Birişik, 9 aylık kızıyla enkaz altında kaldı.

Enkaz altındayken yaşadıklarını bir an olsun unutamayan Birişik, depremden 16 saat sonra AFAD ekiplerince kurtarıldı.

Binanın kolonu altında kalan sağ bacağı ampute edilen, diğer bacağı da çeşitli tedavilerin ardından kurtarılan Birişik, tekerlekli sandalye ve koltuk değnekleriyle yaşama tutunmaya çalışıyor.

Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavisi süren Birişik, bir an önce protezine kavuşarak hastanede olduğu için çok sık görüşemediği kızının elinden tutup yürüyeceği günün hayalini kuruyor.

Ebru Birişik, AA muhabirine, depremde yaşadıklarını halen unutamadığını ifade etti.

Birişik, deprem günü bebeğini beslemek için uyandığı sırada depremin olduğunu ve evlerinin kısa sürede yıkıldığını anlatarak, bir süre enkazda baygın kaldığını ikinci depremi ise enkaz altındayken şiddetli hissettiğini aktardı.

"Rüya görüyorum sanıyorsunuz"
Enkazda elini tuttuğunu eşinin hayatını kaybettiğini hissettiğini dile getiren Birişik, şöyle devam etti:

"Kızım da kucağımdaydı. İlk başta insan inanamıyor, rüya görüyorum sanıyorsunuz. Beş dakika sonra çırpınmaya, bağırmaya falan başladım ama sonra kızımın yanımda olduğunu, onu kurtarabilmek için sabretmem gerektiğinin farkına vardım ve o şekilde kendimi sakinleştirdim. Çocuk da aç ve sıkışık olduğu için ağlıyordu. Karanlık bir ortamdı. Kızım 'kırmızı balık' şarkısını dinliyordu onu söyleyerek sakinleştiriyordum. Böyle bir 10 dakika uyuyordu ara ara kızımı uyandırıyordum. Bu şekilde 5-6 saat geçti. Ondan sonra ekipler kızımın ağlama sesini duyup geldi. Önce kızım sonra ben enkazdan çıkarıldım."

"Ayağa kalkıp kızımın elini tutmak istiyorum"
Birişik, hastanede sağ bacağının ampute edildiğini dile getirerek şunları kaydetti:

"Gözümü açtığımda yoğun bakımdaydım. Çektiğim acıların gerçekten haddi hesabı yok bugüne kadar. Şu an fizik tedavi alıyorum, iyi gidiyor. Önce yatakta oturamazken, sandalyeme kendim oturup kalkamazken şu an gayet iyiyim. Ayakta durabiliyorum. Her şey kızım için, sonuçta 1,5 yaşında yani bana ihtiyacı var. Elinden tutmamı, ayağa kalkmamı istiyor. Depremin üzerinden 1 yıl geçti ve benim gibi olan çoğu insan ayağa kalkmış ve hayatlarını devam ettiriyor. Kızımın şu anda babası yok ama ben bir annesi olarak varken yok olmak istemiyorum. Ayağa kalkıp kızımın elini tutmak istiyorum. Protezimin takılıp kızıma kavuşmak istiyorum. Çünkü onun beklentileri benden gayet fazla. 'Anne kalk' diyor. Durumun farkında değil. İnsan çocuğunu kimseye emanet edemezken şu an ben kızımın yanında değilim. Bu insana çok acı veriyor. Depremden beri sürekli hastanedeyim, ikimiz de aşırı yıprandık. Hayata tutunmak istiyorum bunun için de bana gerekli olan şey şu an sadece protez. Bu önceliğin tanınmasını istiyorum."

"İyi gidiyoruz, moral olarak da çok iyi"
Fizyoterapist Beyza Özdemir ise Ebru'nun ilk geldiğinde çok güçsüz olduğunu özellikle sağlam bacağının inceldiğini aktararak şöyle devam etti:

"Duygusal olarak da bazı problemleri vardı dizinin altını hissetmiyordu. Tedavi sürecinde bayağı etki gördü, şu anda yürüyor. Onun dışında duyusal olarak da hisleri arttı. Ağrıları azaldı, ödemleri geçti. İyi gidiyoruz, moral olarak da çok iyi. İlk geldiğinde tedaviyi reddediyordu, çok istekli değildi ama burada birbirimize destek olduk. İnşallah protez sürecinden sonra daha iyi olacak. Benim Ebru'dan en büyük beklentim en kısa zamanda protezine kavuşması. Çünkü çok tatlı küçük bir kızı var onunla birlikte parkta yürümeyi hayal ediyor. En büyük hedefimiz Ebru'yu yaza kadar proteziyle bağımsız şekilde yürütmek. Hastane olarak da protez sürecinden sonra da Ebru'ya destek vermeye hazırız."

"AKLIMDAN ÇIKMIYOR"
Kahramanmaraş merkezli depremlere Malatya’da eşi ve 3 çocuğuyla yıkılan binanın altında kalan Bedriye Coşkun, yaşadığı travmaları unutamıyor. Coşkun, “Bir yıl oldu ama hiçbir zaman aklımdan çıkmıyor, her gece yatarken acaba yine mi deprem olacak yine mi enkazda kalacağım travmasıyla yaşıyoruz” dedi.

Malatya’nın Doğanşehir ilçesinde yaşayan 42 yaşındaki Bedriye Coşkun, 6 Şubat depreminde eşi ve 3 çocuğuyla birlikte enkaz altında kaldı. Yaşadıkları 4 katlı binanın enkazından kurtarılan Coşkun, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen yaşadığı travmayı unutamıyor. Her gece deprem olacak korkusuyla başını yastığa koyan Bedriye Coşkun’un, 6 Şubat’ın yıl dönümünde acıları tazeliğini koruyor.

“O dakikalar bana 1 yıl gibi geldi”
Küçük çocuğunun dahi depremi unutamadığını söyleyen Bedriye Coşkun, “4 katlı evde yaşıyordum ilk depremde çıkabildik ikinci depremde eşim sonradan geldi, çalışıyordu. Ben çocuklarıma içeriye girdim, 30 dakika sonra eşim işten geldi, deprem oldu ve enkaz altında kaldık. Beton duvar üstüme düştü, eşimde çocuklarımızın üzerine kapandı, ben yaralanmıştım. Çok şükür eşim ve çocuklarımın burnu bile kanamadan çıktılar. O an çıkamayacağımı düşündüm. O dakikalar bana 1 yıl gibi geldi. En çok ‘çocuklarım’ diye bağırdım. Sizi kurtaracağız diye ses geldi, çocuklarımı almışlardı. Allah hiç kimseye o acıyı yaşatmasın” dedi.

“Bir yıl oldu ama hiçbir zaman aklımdan çıkmıyor”
Enkaz altında korku dolu anlar geçiren Coşkun, “Gözümün önüne evin yıkılışı ve çocukların geliyor. Molozların altındayken, ‘acaba çocuklarım öldü mü, eşime ne oldu’ diye düşündüm. Bağırdığımda ‘ben öleyim çocuklarımı kurtarın’ diyordum. Çok şükür ki çocuklarımın burnu bile kanamadı, 3 katlı bina yerle bir oldu 20 dakikada çıkardılar beni enkazdan. Kurtarıldıktan sonra çocuklarımı ve eşimi gördüm ve Allah’a şükürle olsun dedim. 3 gün hastanede kaldım sonra konteyner kente geldim. Bir yıl oldu ama hiçbir zaman aklımdan çıkmıyor, her gece yatarken acaba yine mi deprem olacak, yine mi enkazda kalacağım travması yaşıyoruz” diye konuştu.

"İNŞALLAH O GÜNLERİ BİR DAHA YAŞAMAYIZ"
Asrın felaketinde ekmek teknesi ve evi yıkılan Emir Hüseyin Tanık’ın en büyük destekçisi, hayat arkadaşı Zeynep Tanık oldu. Kolları sıvayan kentin tek kadın kebap ustası, eşiyle kurdukları konteynerde çalışarak depremin acısını nutmaya çalışıyor.

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.6 ve 7.7 büyüklüğündeki depremlerde Malatya’da 15 bin esnaf doğrudan etkilendi. Kent merkezinden sonra en büyük yıkımın yaşandığı Doğanşehir ilçesinde Emir Hüseyin Tanık’ın lokantası da yıkıldı. Ekmek teknesinin yanı sıra evi de yerle bir olan Emir Hüseyin Tanık, hayat mücadelesine eşiyle birlikte tutundu. Kolları sıvayan kentin tek kadın kebap ustası Zeynep Tanık, Sivas Belediyesi tarafından inşa edilen Doğanşehir Çarşısı’ndaki konteyner de hizmet veriyor. 2 çocuk sahibi çift, depremin izlerini çalışarak bir nebze olsun azaltıyor.

“Karı koca sırt sırta verip beraber çalışıyoruz”
Ekmek mücadelesi verdiklerini söyleyen Zeynep Tanık, “Dükkanımız vardı ağır hasarlıydı yıkıldı oradan çıktık. Yaklaşık 2 ay burada yoktuk, depremin 3’üncü günü annemin yanına Adıyaman’a gittik. Şuanda konteynerde kalıyoruz, karı-koca sırt sırta verip beraber çalışıyoruz. Kötü günler inşallah geride kalır inşallah o günleri bir daha yaşamayız. Deprem olduktan sonra eşimle birlikte çalışmaya başladım. Ondan önce eşim tek çalışıyordu, depremden sonra ben geldim. Kebap yapıyorum tavuk pişiriyorum. 2 çocuğum var çocuklarıma yardımcı olmaya çalışıyorum. Çalışmak çok güzel bir şey, kadınlarımıza iş imkanları sunsunlar” dedi.

“Malatya’da tek kadın kebapçı ben varım”
Çalışarak depremin acı izlerini unutmaya çalıştığını söyleyen Zeynep Tanık, “Evde oturduğun zaman aklına geliyor, çalıştığım zaman kafanı dağıtıyorsun. İnşallah geleceğimiz çok güzel olur, kötü günler hep geride kalır. Malatya’da tek kadın kebapçı ben varım” diye konuştu.

"HAYATA TUTUNMAYA ÇALIŞIYORUZ"
6 Şubat depreminin ardından Malatya’daki manav dükkanı yıkılan Vakkas Karaman, konteynerde açtığı bakkala çok sevdiği esnaflık işini yürütüyor. Depremin yaralarını sarmaya çalışan Karaman, ev sıcaklığını özlüyor.

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.6 ve 7.7. büyüklüğündeki depremlerde Malatya’da bin 237 kişi hayatını kaybederken, 6 bin 643 bina yıkıldı. 39 yaşındaki Vakkas Karaman ise eşi ve 3 çocuğuyla, ayrı yerlerde depreme yakalandı. Depremin şokunu atlatan Karaman, olumsuz hava şartlarına rağmen ailesinin yanına geldi. İkinci depreme ailesiyle yakalanan Vakkas’ın evi ağır hasar alırken, manavı ise kullanılamaz hale geldi. Doğanşehir ilçesi Sancaktepe Konteyner kente yerleşen Karaman, yaklaşık 20 metre kare konteynerde çok sevdiği esnaflığa bu kez bakkal açarak devam etti. Deprem öncesi günlerine hasret duyan Karaman, ev sıcaklığına hasret çekiyor.

“Hayata tutunmaya çalışıyoruz”
Konteyner kentte açtığı bakkal ile hayata tutunmaya çalıştığını aktaran Vakkas Karaman, “Çok büyük bir felaketti deprem anında yerimizden kalkamadık, 3’üncü katta oturuyorduk. 3 aylık çocuğumu bile beşikten alamadık. Sarsıntının durmasını bekledim. Dışarısı kar yağışlıydı havalar soğuktu. Sarsıntı durunca dışarıya çıktık komşularımız arabalarına çağırdılar. Gün boyu arabanın içinde bekledik. İş yerimiz yıkıldı çoğu binalar çöktü kaybettiklerimiz var enkazdan çıkarttıklarımız var. Yaklaşık 8 yıldır manav işiyle uğraşıyordum. Dükkanım yıkıldıktan sonra konteyner kentte böyle bir yer açtık, hayata tutunmaya çalışıyoruz. Burada çay, tost ufak tefek market eşyaları bu tarz ihtiyaçları karşılıyoruz” dedi.

AA- iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız