Türkiye, 90 yılda 5’inci anayasayla tanışmaya hazırlanıyor. Art arda yapılan darbe anayasalarının ardından ilk kez sivil bir anayasa için temeller atılıyor.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, yeni Anayasa için hukukçularla bugün bir araya geliyor.
Çeşitli üniversitelerden davet edilen 27 akademisyenden üçü toplantıya katılamayacak.
Türkiye'nin Anayasa tarihi, 1921 yılında başladı. TBMM’de kabul edilen ilk anayasa olan 1921 Anayasası, 9 aylık bir çalışmanın ürünü.
20 Ocak 1921'de yürürlüğe giren ilk anayasa, iki kısım olarak düzenlendi. Sadece olağanüstü şartlar ve acil ihtiyaçları karşılamak için hazırlanan anayasa “kısa” ve “özel” oldu.
İkinci anayasa 20 Nisan 1924'te yapıldı. Yeni devletin ikinci anayasası, milli mücadelenin kazanılması ve Cumhuriyetin ilanının ardından demokrasi ilkesine değer veren bir anayasa olarak düzenlendi.
Türk halkı 3'üncü anayasayla farklı bir şekilde tanıştı. 27 Mayıs’ta ülke yönetimine el koyan askeri güç, oluşturulan "kurucu meclis"e yeni bir anayasa hazırlattı. Bir yılda tamamlanan anayasa, 9 Temmuz 1961'de halkın onayına sunuldu. Halkın yüzde 61.5’i yeni anayasa için "evet" dedi. Böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez "kurucu meclis" tarafından hazırlanan anayasa, halkın oyuyla kabul edilmiş oldu.
Bir sonraki anayasa için yeni bir darbenin beklenilmesi gerekiyordu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yeni anayasa için harekete geçen darbe yönetimi, 160 üyesi olan bir “Danışma Meclisi” oluşturdu.
Hazırlanan bu son anayasa, 7 Kasım 1982 tarihinde yapılan halkoylamasında kabul edildi.
Geçen 19 yılda 1982 Anayasası’nda tam 17 kez değişiklik yapıldı. Üçüncü kez iktidara gelen AK Parti, yeni bir anayasa için kollarını sıvadı.
Hükümet, muhalefetten sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok kesimden katkı istenen sivil bir anayasa yapmayı hedefliyor.
Yeni anayasanın darbe anayasalarının aksine “insan odaklı” olması planlanıyor.
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.