ABD'de Joe Biden yönetimi, Afganistan'dan çekilme sürecinde kurumların pek çok açıdan yetersiz olduğunun ortaya çıktığını kabul ederken, yine de çekilme kararının doğru olduğunu savundu.
Beyaz Saray, ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi sürecinde alınan önemli kararları ve karşılaşılan zorlukları inceleyen ve ilgili kurumlar tarafından Kongre'ye iletilen raporun özeti mahiyetinde bir belge yayımladı.
Belgede, ABD'nin NATO müttefikleriyle Afgan Ulusal Savuma ve Güvenlik Güçlerini eğitmek, donatmak ve Afgan hükümetlerini desteklemek için yüz milyarlarca dolar harcadığı kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Başlangıçta Amerika'nın amacı asla bir ulus inşa etmek değildi. Ancak zamanla Amerika bunu yapmaya başladı. Savaşın başlamasından 20 yıl sonra Amerika, Afganistan'da hedefleri belirsiz ve görünürde sonu olmayan bir savaşa saplanmıştı ve bugünün ve yarının ulusal güvenlik sorunlarına yeterince yatırım yapmıyordu."
Trump yönetimine eleştiriler
Donald Trump yönetiminin Taliban'la yaptığı Doha Anlaşması ve çekilme sürecindeki kararları hakkında bilgilere yer verilen belgede, Biden yönetiminin iktidara geldiği geçiş sürecinde Afganistan'dan çekilmeyle ilgili hiçbir planın ortada olmadığı ifade edildi.
"Sonuç olarak, Başkan Biden 20 Ocak 2021'de göreve başladığında, Taliban 2001'den beri bulunduğu en güçlü askeri pozisyondaydı ve ülkenin neredeyse yarısını kontrol ediyordu". ifadesine yer verilen belgede, buna karşın ABD'nin bu ülkede 2001'den bu yana en az sayıda askeri olduğuna işaret edildi.
Tahliye sürecinden alınan dersler
Belgede, istihbarat kurumlarının Afganistan askerlerinin Kabil'i etkin bir şekilde savunacağı yönündeki raporlarının yanıldığına dikkat çekilirken, Biden'ın bu şartlar altında ihtiyatlı, titiz ve kapsamlı bir karar alma süreci yönettiği savunuldu.
Bu kapsamda müttefiklerle yoğun istişarelerin gerçekleştirildiği belirtilen belgede, "Nihayetinde Başkan Biden, ABD için uzun zaman önce sona ermesi gereken bir savaşa başka bir Amerikalı nesli göndermeyi reddetti." denildi. Belgede, Afganistan'da ABD için çalışan Afganların ABD'ye getirilmesi süreci kapsamında yapılan vize çalışmalarına da yer verildi.
Belgede ayrıca, Biden'ın ulusal güvenlik danışmanları ve askeri personele danışarak verdiği kararlar çerçevesinde 124 binden fazla Amerikan vatandaşı, Afgan ortaklar ve müttefiklerinin "başarılı bir şekilde" tahliyesinin gerçekleştirildiği öne sürüldü.
Afgan hükümetinin çöküşünün istihbarat raporlarından tahmin ettiğinden daha hızlı olduğu kaydedilen belgede, bu kapsamda çıkarılan derslere yer verildi. Bu kapsamda güvenlik riskinin yoğun olduğu durumlarda artık daha erken tahliyelere öncelik verileceği ifade edilen belgede, buradan elde edilen ders neticesinde Ukrayna ve Etiyopya'da Amerikan personelinin erken tahliye edildiği kaydedildi.
Terör tehdidinin devam ettiği vurgusu
Belgede Afganistan'dan tahliye sürecinde Kabil'deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'ndaki terör saldırısı sonrası terör örgütlerine karşı düzenlenen operasyonlara da yer verildi.
Biden'ın Suriye, Libya, Venezuela, Yemen ve Somali'nin aksine Afganistan'dan ayrılmak isteyen her Amerikalıyı tahliye etme taahhüdüne dikkat çekilen belgede, ABD'li ve Afganların tahliyesi kapsamında yapılan çalışmalara yer verildi.
Belgede, "Çekilme sona erdi. Ancak gelecekteki bir krize yanıt verebilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz sistemleri yeniden inşa etmek için çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Trump Yönetimi, daha fazla kaynağa ihtiyaç duyulan bir anda, üst düzeyler de dahil olmak üzere, personelin çoğunu boşaltmıştı." ifadeleri kullanıldı.
Biden'ın güncel terör tehdidinin 2001'de olduğundan daha çeşitli ve yaygın olduğunu düşündüğüne yer verilen belgede, terörle mücadele kapsamında atılan adımlara yer verildi. Ayrıca belgede, Taliban'ın kadın ve kız çocuklarının haklarının yanı sıra insan hakları ihlalleri kınandı.
"ABD'nin küresel gücü zayıflamadı, tam tersi oldu"
Belgede, şunlar kaydedildi:
"Başkan, Afganistan'dan ayrılma kararı aldığında, bazıları bunun ittifaklarımızı zayıflatabileceğinden veya ABD'yi küresel sahnede dezavantajlı duruma düşürebileceğinden endişelendi. Bunun tersi oldu. Çok sayıda kamuoyu araştırmasının da kanıtladığı gibi, dünyadaki konumumuz önemli ölçüde daha yüksek. İttifaklarımız her zamankinden daha güçlü. Finlandiya NATO'ya kabul edildi ve İsveç de yakında kabul edilecek. Mevcut ortaklıklarımızı güçlendiriyor ve dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle yeni ortaklıklar kuruyoruz. Küresel sahnede Amerika başı çekiyor."
New York, AA