Adaletiyle nam salan İslam'ın ikinci halifesi Hazreti Ömer, vefatının 1376'ncı yılında anılıyor.
AA muhabirinin İslam kaynaklarından derlediği bilgilere göre, Mekke'de miladi 584'te doğan Hazreti Ömer'in annesi Hanteme binti Haşim, babası Hattab bin Hufeyl'dir.
Kureyş'in bazı ileri gelenleri gibi putperestliğe bağlı kalarak, önceleri Hazreti Muhammed'e ve İslam'a karşı düşmanlık gösteren, kabilesinden Müslüman olanlara işkence yapan Hazreti Ömer, 616'da Müslüman oldu.
Onun İslamiyet'e girmesinden sonra Müslümanlar, ilk defa Kabe'de toplu olarak namaz kıldı.
Hazreti Muhammed'in yanından hiç ayrılmayan Hazreti Ömer, kumandanlığını Hazreti Muhammed'in yaptığı bütün savaşlarda, Hudeybiye Antlaşması, Umretü'l-kaza ile Veda Haccı'nda bulundu.
Hazreti Ömer, Mekke'nin fethinde İslam ordusu henüz şehre girmeden Hazreti Muhammed'in çadırına gelen Kureyş reisi Ebu Süfyan'ın putları övdüğünü duyunca karşı çıkıp onun Müslüman olmasında rol oynadı. Fetihten sonra erkeklerden biat alan Hazreti Muhammed, Hazreti Ömer'e de kendisi adına Kureyşli kadınlardan biat almasını istedi. Hazreti Ömer ayrıca Kabe'deki resimleri imha vazifesini de yerine getirdi.
630'da Tebük Gazvesi öncesinde ordunun teçhizi için malının yarısını bağışlayan Hazreti Ömer, Hazreti Muhammed'in vefatı üzerine ertesi gün Mescid-i Nebevi'de bir konuşma yaparak, Müslümanlardan Kur'an-ı Kerim'e sarılmalarını ve Hazreti Ebubekir'e biat etmelerini istedi.
Hazreti Ebubekir Medine'den ayrıldığında veya hastalığında kendisine vekalet etti
Hazreti Ebubekir'in halifeliği döneminde ona müşavirlik ve kadılık yapan Hazreti Ömer, zekat vermek istemeyen kabilelerden Medine'ye saldırmak isteyen asilerin dağıtılmasını sağlayanlar arasında yer aldı ve Hazreti Ebubekir, Medine'den ayrıldığında veya hastalığında kendisine vekalet etti.
Hazreti Ömer, ticaret yapmayı sürdürmek isteyen Hazreti Ebubekir'e müdahale edip beytülmale bakan Ebu Ubeyde'den ona maaş bağlattı, hafız sahabelerden bir kısmının şehit düşmesi üzerine Kur'an'ın toplanması konusunu Hazreti Ebubekir'e açtı ve Hazreti Muhammed'in yapmadığı bir işi yapma hususunda tereddüt gösteren Hazreti Ebubekir'i ikna etti. Hazreti Ömer, 633'te hac mevsiminde emir-i hac olarak görevlendirildi.
Hazreti Ebubekir namaza çıkamayacak derecede hastalanınca imamlık görevini Hazreti Ömer'e bıraktı, Mescid-i Nebevi'de de halka Ömer'i halife tayin ettiğini duyurdu.
Kaybedilen bölgelerin geri alınması için harekete geçildi
Hazreti Ebubekir'in 23 Ağustos 634'te vefat etmesi üzerine Mescid-i Nebevi'de biat alan Hazreti Ömer, ilk iş olarak kaybettikleri bölgeleri geri almak için harekete geçti.
Sasaniler'e karşı savaşan Hazreti Ömer kumandasındaki İslam orduları, 636'da Kadisiye ve 637'de Celula savaşlarında Sasaniler'i yenilgiye uğrattı. Hazreti Ömer döneminde son olarak 642'de Nihavend zaferiyle Irak'ın fethi tamamlandı.
23 Ocak 635'te yapılan Fihl Savaşı'nda Müslümanlar, Bizans kuvvetlerine büyük zayiat verdirdi, Mercüssuffer'de yenilip Şam'a sığınan Bizans askerlerini takip ederek 635 yılının eylül ayında şehri kuşatıp fethetti.
Müslümanların bölgedeki başarıları üzerine Bizans İmparatoru Herakleios, Hristiyan Araplar'ın ve Ermeniler'in katıldığı büyük bir ordu hazırladı. Ancak Bizans ordusu 20 Ağustos 636'da Yermük Muharebesi'nde ağır bir yenilgiye uğradı ve bölgedeki bütün şehirler Müslümanların eline geçti.
637'de Şeyzer, Kınnesrin, Halep, ardından Antakya, Urfa, Rakka ve Nusaybin kısa aralıklarla Müslümanlara teslim oldu.
Kudüs İslam orduları tarafından kuşatıldı
Mescid-i Aksa'nın Müslümanların ilk kıblesi olması ve Hazreti Muhammed'in Miraç hadisesinde Mescid-i Aksa'ya gitmesi Kudüs'ü önemli kılıyordu.
İslam orduları tarafından 638'de Kudüs'ün kuşatılmasının ardından Filistin'in sahil şehirleri başta olmak üzere diğer yerleşim yerleri fethedildi. 640'tan itibaren başlayan mücadeleler sonrası 642'de Mısır'ın fethi tamamlandı. İslam orduları Hazreti Ömer'in zamanında Sasani İmparatorluğu'na tabi Irak, İran ve Azerbaycan ile Bizans İmparatorluğu'na bağlı Suriye, el-Cezire, Filistin ve Mısır'ı İslam ülkesine kattı.
641'de Hayber ve çevresindeki Yahudileri Arap Yarımadası dışına çıkaran Hazreti Ömer, 644 yılı haccını eda edip Medine'ye döndüğü günlerde, Firuz en-Nihavend isimli köle tarafından sabah namazında hançerle ağır yaralandı.
Şehadetinden önce oğlu Abdullah'ı Hazreti Aişe'ye yollayarak Hazreti Muhammed'in ayağının dibine defnedilmek için izin isteyen Hazreti Ömer'in talebi üzerine, Hazreti Aişe kendisi için düşündüğü bu yeri ona vermeyi kabul etti. Üç gün sonra 3 Kasım 644'te şehit düşen Hazreti Ömer'in cenaze namazını Suheyb bin Sinan kıldırdı.
Halifeliği döneminde birçok uygulamanın ilki gerçekleştirildi
Fetihleri yönetip yönlendirmesi, ortaya çıkan çeşitli sorunları çözümü, icraat ve kararları hem kendi hem de sonraki dönemlerde etkili olan Hazreti Ömer, halifeliği döneminde İslam cemaatinde birlik ve beraberliğin kuvvetlendirilmesi, idari kadroda disiplin sağlanması, imar ve iskan politikası tesis edilmesi, vergi usullerinin ve güvenlik tedbirlerinin düzene sokulması gibi birçok konuda ilk uygulamaları gerçekleştirdi.
Hazreti Ali'nin teklifi üzerine 637 nisanında hicri takvimin kullanılmaya başlanmasını kararlaştırıp muharrem ayını hicri takvimin ilk ayı olarak kabul edilmesini sağlayan Hazreti Ömer, 635'te Mescid-i Nebevi'de ilk defa cemaatle teravih namazı kılınmasını emredip kadın ve erkeklere iki ayrı imam tayin etti.
Cizye ayeti gereği İslam topraklarında yaşayan Yahudi, Hristiyan ve Mecusi gibi gayrimüslimlerden vergi alıp bunun karşılığında onları himayesine alan Hazreti Ömer, kadınlar, çocuklar, yoksullar ve din adamlarından vergi almadı. Kaybettiği topraklardan aldığı vergileri de iade edip düşkün Hristiyan ve Yahudilere beytülmaldan zekat verilmesini emreden Hazreti Ömer, Medine'de merkezi bir idare kurup fethedilen yerleri de emir denilen kumandan valiler eliyle yönetti.
Valileri görevlendirmeden önce mal varlıklarını kaydettirip görev döneminde olağan dışı artış olanları araştıran Hazreti Ömer, hac zamanı valileri yöreden insanlarla huzuruna çağırıp halkın durumunu sorguladı, teftiş amacıyla tanınmayan kimseleri vilayetlere gönderdi, fethedilen hiçbir yerde halkı Müslüman olmaya zorlamayıp can, mal ve inanç hürriyetlerini koruma altına aldı.
Yöneticilikteki adalet anlayışı dolayısıyla kendisine "Adalet mülkün temelidir" sözü atfedilen Hazreti Ömer, gerek Müslümanlar gerekse gayrimüslimlerle ilgili verdiği karar ve uygulamaları dolayısıyla adaletine güvenilen ve sığınılan bir halife oldu.
İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy ise Hazreti Ömer'in yaşlı bir kadınla arasında geçen diyaloğu aktardığı "Koca Karı ile Ömer" isimli şiirinde, "Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu. Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu." sözleriyle onun adalet ve yöneticiliğindeki sorumluluğu ifade etti.
AA