Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) CHP Grubu adına konuşan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba kürsüde konuşurken, yaşanan sert söz düellosu üzerine Meclis Oturumuna ara verildi. AKP ile CHP Grubu arasında başlayan tartışma uzun süre karşılıklı cevap ve iddialarla devam etti
TBMM Genel Kurulu’nda “Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinde” CHP Grubu adına Malatya Milletvekili Veli Ağbaba konuştu. Ağbaba’nın konuşmaları esnasında AKPlilerle arasında geçen söz düellosu sertleşince Meclis Genel kuruluna ara verildi. Ardın başlayan görüşmelerde karşılıklı tartışmalar, iddialar ve suçlamalar kaldığı yerden devam etti.
AĞBABA'NIN KONUŞMASI VE SERT TARTIŞMALAR..
Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilginç’in başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinde” yaşanan tartışmalar 30 Kasım 2022 tarihli TBMM Genel Kurum Tutanağı şu şekilde geçti:
"CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın başında, bu kanunu getirenlere bir soru sormak istiyorum: Tütüne yasak getiren, tütünün satışına yasak getirenler kimin iktidarı, kimin hükûmeti, bunu sormak lazım. Bu kanunu getirenlerin, Adıyamanlıların, Malatyalıların temsilcisi olmadığı kesin. Çiftçiyi, tütüncüyü üretimden koparmaya çalışmak bu memlekete iyilik değildir, en hafif deyimiyle ihanettir. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, değerli arkadaşlar, Tarım Bakanlığının verilerine göre, yerli tüketim kullanım oranı 2002 yılında yüzde 40’ın üzerindeyken şu anda yüzde 12’ye kadar gerilemiş durumda. Tütün üretimi 2002 yılı başında yıllık 400 bin tondan 2022 başında 70 bin tona düşmüş durumda; çiftçi sayısı 400 binden 2022’de 70 bine düşmüş, aradaki 330 bin tütün üreticisi, aileleriyle birlikte 1 milyon 200 bin kişi üretimden koparılmış durumda. Şimdi tekrar soralım: İktidardakiler kimin iktidarı, ABD'nin mi, İngiltere’nin mi?
Yahu, değerli arkadaşlar, burada AKP Grubu maşallah kalabalık bir şekilde dinliyorlar(!) Onların tuzu kuru çünkü tütüncü onların umurunda değil, Çelikhanlı umurunda değil, fakir fukara umurunda değil; bunların tek bağlı olduğu yer Philip Morris, American Tobacco. (CHP sıralarından alkışlar) Ya, insan utanır! Kanunu geçiren gruba bak, 1 adam var mı ya, 1 kimse var mı Akbaşoğlu? Şu arkana bak ya, arkana bak. Niye? Çünkü sana emir verenler büyük tekeller.
Buradan bir soru sorayım: Yahu, her kuşu tuttunuz da leylek mi kaldı? Memlekette her şey bitti; Adıyamanlının, Malatyalının, Urfalının, Tokatlının tütünü kaldı ya! Allah sizi ıslah etsin, Allah sizi ıslah etsin! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Yahu, eskiden tütün satanlara üç ila altı yıl ceza veriyorlardı, şimdi, iki ila beş yıl arasında ceza getiriliyor. Yahu, siz var ya, uluslararası kartellerin, uluslararası büyük emperyalistlerin hükûmeti gibi davranıyorsunuz. Buna savaş açmak resmen bu topraklara ihanettir, bu topraklarda tütün üretenlere ihanettir.
“Sizin vekilleriniz ben ablanızım diyerek gitti yanlarına..”
Değerli arkadaşlar, 2017 yılında Abdurrahman Tutdere, -o zaman Tütün Platformu Başkanı- şahit; ceza getirdiler, Adıyamanlı, Doğanşehir Sürgülü ayağa kalktı, onlara yapmadığınız kötülük kalmadı biber gazından tazyikli suya kadar. Geldik, burada mücadele ettik, ertelendi ama bu bir çözüm değil. 3 kez ertelendi, şimdi aynı şey gündemde.
Şimdi, değerli arkadaşlar, yine bu yaz geldi, Çelikhan Malatya karıştı; sizin vekilleriniz “Ben ablanızım.” diyerek gitti yanlarına, “Bu işi çözeceğim.” dedi. Şimdi o da yok burada, ablamız, o da yok burada; e ne oldu? Ne oldu? Şimdi, üç ila altı yılmış ceza, iki ila beş yıla getiriyor. Allah sizden razı olsun Akbaşoğlu(!) Allah sizden razı olsun(!) Allah var ya bu tütüncünün ahını size nasip etti, inşallah onların ahıyla buradan gideceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, bir de şöyle bir şey var: Bu Kurucuovalı, Sürgülü, Doğanşehirli, Çelikhanlı, Bulamlı ya kaçakçılık mı yapıyor, kaçakçılık mı yapıyor? Bakın, ne o; kokain değildi, neydi o?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Pudra şekeri.
ORHAN SÜMER (Adana) – Pudra şekeri.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Pudra şekeri serbest, tütün yasak. Venezuela’dan pudra şekeri getirmek serbest, tütün yasak.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Belediyenin arabalarında uyuşturucu çıktı!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Buna “kaçak” diyenlere de yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar) Ya, buna “kaçak” demek vicdansızlıktır.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Belediyenin arabalarında uyuşturucu çıktı!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Adam Çelikhan’da ekiyor, Bulam’da ekiyor, Mızgı’da ekiyor, Doğanşehir’de ekiyor, kendi topraklarında ekiyor; buna “kaçak” diyorlar. Allah sizin gözünüzü kör etsin diyeceğim de demiyorum.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Genel Başkanınız vergi alacaktı!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Bakın, bundan daha millî, daha yerli bir tütün olamaz, daha yerli bir ürün olamaz.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Belediyenin arabalarında uyuşturucu çıktı, uyuşturucu!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Senin tuzun kuru, sen bağır bakalım, Amerika Tobacco’nun adına laf atmaya bağır bakalım!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Belediye arabanda çıktı, belediye arabanda!
“Sen reisten gizli gizli Marlboro'yu içiyorsun ama..”
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sen reisten gizli gizli Marlboro’yu iç -gizli gizli içiyorsun da Marlboro’yu- ama Adıyaman’ın tütününe yasak getir. (CHP sıralarından alkışlar) Gizli gizli… Bunlar var ya reisten korkuyorlar. Ya, zararlıysa Allah’tan korkun, Allah’tan; reisten korkacağınıza Allah’tan korkun!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Belediye arabandan çıktı mı uyuşturucu?
RECEP ÖZEL (Isparta) – Size “reis” dedirttik ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Şimdi, arkadaşlar, kalpazanlara, uyuşturucu satıcılarına, namussuzlara yapılmayan muamele Adıyamanlı, Malatyalı tütün üreticisine yapılıyor. Yazıklar olsun size!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Çok yazık! Gariban çiftçi, gariban çiftçi.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ya, bakın, bunların var ya öyle çok büyük arazileri yok; kimisi 500 metre seki yapmış, seki, seki, kimisi 1 dönüm, kimisi 2 dönüm. İnsanlar çocuğuna yapmadığı muameleyi tütüne yapıyor; bunlar bilmez. Sabahın 4’ünde kalkıyor, tütün fidesini ekiyor, güneş doğmadan işinin bitmesi lazım. Buna verilen emek, çoluğa çocuğa verilen emekten daha fazla. Ne yapmaya çalışıyorsunuz da bunu yasaklamaya getiriyorsunuz?
Arkadaşlar, bu sadece tütün üreticisini de ilgilendirmiyor, kimi ilgilendiriyor, biliyor musunuz? Edirne’den Kars’a, Hakkâri’den Sinop’a kadar on binlerce esnaf var; on binlerce esnaf tütün satışıyla yaşamını sürdürüyor. Bunu yasaklayınca ne olacak biliyor musunuz? O, Adıyaman’ın tütünü, Bulam tütünü, Sürgü’nün tütünü, Reşadiye’nin tütünü altın sarısı; bunlar yasaklanacak, kim gelecek biliyor musunuz? O, yurt dışında içinden toprak çıkan, simsiyah, rezil bir tütün gelecek. Biraz önce MHP sözcüsü diyor ki: “Tütün sağlığa zararlıdır.” Eyvallah, zararlı; zararlı da, ya, Adıyaman tütünü mü zararlı? Diğer ithal tütün yararlı mı? Ve bu maalesef büyük kaçakçılığın önünü açacak.
Değerli arkadaşlar, buradan sesleniyorum dinliyorsa: Malatyalılar, Adıyamanlılar; tanıyın bunları, tanıyın, tanıyın; bunlar ekmeğinizin düşmanı, bunlar sizin düşmanınız, bunları tanıyın. (CHP sıralarından alkışlar) Ya, o kadar zor bir iş mi? Bakın, buradan söz veriyoruz: İnşallah önümüzdeki yıl iktidara geldiğimizde yapacağımız ilk iş, bu satış yasaklarına verilen cezayı kaldırmak; bizim namus sözümüz olsun, şeref sözümüz olsun; yapacağız bunu! (CHP sıralarından alkışlar) Ama Adıyamanlı kardeşim, Çelikhanlı kardeşim; hâlâ bunlara yüzde 90 oy verirsen daha çok yiyeceğin dayak var, daha çok çekecek çilen var. Ben diyorum ki: Ya, siz Amerika’daki Abraham’ın yanında mısınız, Adıyaman’daki Abuzer dayının yanında mısınız? Ben size söyleyeyim: Bu kanun teklifiyle Abraham’ın yanındasınız, Abraham’ın; bundan daha büyük ihanet olmaz, bundan daha büyük ihanet olmaz!
“PKK'nın da Allah belasını versin, senin de..”
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen PKK’nın yanında mısın?
VELİ AĞBABA (Devamla) – PKK’nın da Allah belasını versin, senin de Allah belanı versin! (CHP sıralarından alkışlar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Senin Allah belanı versin!
BURHANETTİN BULUT (Adana) – İndir elini!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Oldu mu? Allah senin belanı versin!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Terbiyesiz! Terbiyesiz!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Allah senin belanı versin! Terbiyesiz de sensin, ahlak yoksunu da sensin!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Senin belanı versin, senin!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Otur yerine!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Utanmaz!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Terbiyesiz de sensin! Terbiyesiz!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sus! Otur yerine! Otur yerine!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ahlaksız!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Otur lan, otur!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Hadi! Terbiyesiz! Sen otursana!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ahlaksız! Ahlaksız!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Devamla) – Şimdi, garabet bu kadar değil…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ahlaksız!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Adamlar Tütün Daire Başkanlığına kimi getirmiş, biliyor musunuz?
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Konuşsana!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Abdurrahman Tutdere açıkladı...
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Terbiyesiz! Terbiyesiz!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Tütün Daire Başkanı British American’ın CEO’su, CEO’su, CEO’su! Adama… Ya, kurda kuzu teslim edilir mi?
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen uyuşturucu taşıdın arabanda! Belediyenin arabasından uyuşturucu çıktı! Utanmaz! PKK’dan Başkan Yardımcın…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Konuşma ya! Konuşma ya! Cevabın varsa çık kürsüye!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Konuşma!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Maltepe Belediye Başkan Yardımcın niye içeride?
VELİ AĞBABA (Devamla) – Konuşma! Konuşma!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Konuşma ya!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Maltepe’nin Belediye Başkan Yardımcısı niye içeride? Söyle hadi!
“Yürü anca gidersin!”
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Otur yerine!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Konuşma! Konuşma! Yürü, anca gidersin! Konuşma!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen otur yerine! Sen otur yerine!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Konuşma! Otur yerine!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Konuşma lan!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Cevabın varsa çık kürsüye!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Otur yerine!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Konuşma! Konuşma! Ahlaksız!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Maltepe’nin Belediye Başkan Yardımcısı terörden içeride, terörden!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Konuşma! Konuşma!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Otur yerine! Çık dışarı!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Terbiyesiz!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sayın Başkan, ne yapayım? Ne yapayım ben?
BAŞKAN – Ama siz de kelimelerinize dikkat edin.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Terbiyesiz!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Böyle bir şey var mı?
“Terbiyesiz de sensin, ahlaksız da, adi de..”
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Terbiyesiz herif!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Terbiyesiz de sensin, ahlaksız da sensin, adi de sensin! Sana her birini iade ediyorum.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen ahlaksızın daniskasısın!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, herkes yerine otursun.
Sayın Özsoy, siz de yerinize oturun.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen var ya… Sen var ya…
VELİ AĞBABA (Devamla) – Konuşma! Konuşma!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sen saygısızsın! Senin Başkan Yardımcın…
“Ulan sen mi beni korkutacaksın!”
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ulan, sen mi beni korkutacaksın? Ulan, sen mi beni korkutacaksın? Sen kimsin?
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Otur yerine!
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Senin Belediye Başkan Yardımcın terörden…
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ahlaksız da sensin, adi de sensin, her şey sensin! (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sensin! Sensin! Ağababasısın sen! Ahlaksızın ağababasısın, ağababası!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Varsa cevabın kürsüye çıkarsın, oradan laf atmazsın!
BAŞKAN – Oturur musunuz…
Sayın Ağbaba…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ahlaksızın ağababasısın sen, ağababası!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ne yapayım? Ne yapayım?
BAŞKAN – Ama kürsüden bu şekilde hitap edemezsiniz.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ne yapayım?
(AK PARTİ ve CHP sıralarından ayağa kalkmalar, gürültüler)
BAŞKAN – Bakın, böyle devam ederse…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ağababasısın!
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Yerine otur!
BURHANETTİN BULUT (Adana) – İndir elini!
BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Çık dışarı, çık!
BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum, Grup Başkan Vekillerini arkaya davet ediyorum.
***
“Abraham'ın sözcüsü laf atıyor”
BAŞKAN – Teklifin ikinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna adına Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın konuşması yarım kalmıştı. Kalan süresini tamamlamak üzere Sayın Ağbaba’yı kürsüye davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ağbaba, sizden özellikle rica ediyorum.
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben buradan kendi seçim bölgemin, Adıyaman'ın, çevre illerin haykırışını, bir sitemini sizlere iletmeye çalışıyorum. Ben Amerika tekellerine laf söyleyeyim, ses oradan geliyor, ben anlamadım bunu yani. (CHP sıralarından alkışlar) Milletin ne zaman derdini söylesek, ne zaman ifade etmeye çalışsak hakaret yiyoruz ya! Ben anlamıyorum bunu. Ne diyeceğim, ben sizin istediğiniz gibi mi konuşacağım? Yani hakikaten anlamıyorum ya! Ben Adıyamanlı Abuzer dayının, Abdurrahman dayının sözcüsüyüm. Burada Abraham’ın sözcüleri var, Abraham’ın sözcüsü bana laf atıyor. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben hapis diyorum, hapis, hapis diyorum! Bak, sizin vekilleriniz de gördü, keşke o vekiller buraya gelse. Gittiler, eylemleri önlemek için yalvardılar, yakardılar, milleti kandırdılar, dediler ki: “Biz bu cezayı kaldıracağız.” Şimdi bir üçkâğıda kurban gidiyor Adıyaman’daki, Malatya’daki üretici. Ben onların sözünü ifade etmeyeceğim de kimin sözünü ifade edeceğim! (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın, bir daha söylüyorum, bu insanlar namuslarıyla, şerefleriyle devlete bir yük olmadan kimi 500 metrekarede, kimi 1 dönümde üretim yaparak çoluğuna çocuğuna bakmaya çalışıyor. Gidin, görün Adıyaman’ın köyünü, Kurucaova’yı, Erkenek’i görün, bu insanlar zengin olmuyor, sadece kendilerini geçindirebiliyor.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Onlara bir şey yapan yok.
VELİ AĞBABA (Devamla) – On binlerce esnaf var diyorum, tütün satan esnaf. Ya, bunların ekmeğiyle oynama!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Sen 2 milyar 400 milyon ton...
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sen de Abraham’ın kız kardeşisin, Abraham’ın kız kardeşisin sen de. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Ne diyorsun sen ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Abraham var ya, Abraham’ın kız kardeşisin herhâlde!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Ne diyorsun be! Ne diyorsun ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Laf atma bana. Laf atmayı...
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Terbiyesiz! Sen ne diyorsun!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Terbiyesiz sensin, terbiyesiz sensin!
“Amerika'nın adamlarısınız”
BAŞKAN – Sayın Ağbaba, lütfen, sayın milletvekilleri...
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Haddini bil, öyle konuş!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Şimdi, arkadaşlar, bir başka garabete bak, garabete!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Halk sağlığını ilgilendiren bir konuda şov yapamazsın!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Tarım Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanı psikolog!
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Halk sağlığını ilgilendiren bir konuda şov yapamazsın, kendine gel!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ya, ziraat mühendisi bitti mi! Niye koydun psikoloğu, niye!
Bir başka garabet daha -dün Abdurrahman Tutdere açıkladı- Rıza Tuna Turagay kim? Ticaret Bakan Yardımcısı, kanunu yapan adam. Bu neci? British American Tobacco’nun Yönetim Kurulu üyesi, bu kanunu hazırlıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Siz, Abuzer’in değil, Abdurrahman’ın değil, Ahmet dayının değil...
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Hadi canım, hadi!
VELİ AĞBABA (Devamla) – ...Abraham’ın adamlarınız, Amerika’nın adamlarısınız. (CHP sıralarından alkışlar)
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Tabii, tabii!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – En kapsamlı kanunu biz getirdik, ne anlatıyorsun ya!
***
“Ödül aldık yahu!”
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, biraz evvel provokatif bir şekilde İç Tüzük’ü baştan sona ihlal ederek, şahsiyatla uğraşarak, temelsiz iddialarda ve iftiralarda bulunarak grubumuzu, milletvekillerimizi ilzam etmeye kalkan şahsın bütün sözlerini kendisine misliyle iade ediyoruz. Kendisine ve kendisinin ağa babalarına biz her platformda cevabımızı verdik, veriyoruz. Sonuçta başkalarının sözcülüğünü manda ve himaye altında ortaya koyanlar ancak ve ancak kendileridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Şimdi diyeceğim ki: Dünya Sağlık Örgütünün önerileri ne, onları uyguluyor mu Türkiye? Hepsini uyguluyor, hepsini. Ödül aldık yahu, ödül aldık siz uyurken.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Sonuçta tütünle ilgili en kapsamlı düzenlemeyi AK PARTİ hükûmetleri getirmiş, bu konuda yerli üreticilerimizin lehine düzenlemeler yaparak tamamen kaçakçılığın önüne geçmekle ilgili uluslararası noktada da Türkiye’nin lehine sonuçlar doğuracak bir düzenlemeyi mutlaka bu milletin emrine amade kılmıştır. Bunun dışındaki yaklaşımlar ancak ve ancak provokatif, ajitatif ve fikrî yetersizliği hakaretle örtmeye çalışan, kendisi hakaret ettiği hâlde “Bize hakaret ediliyor.” diye meseleleri çarpıtarak, bağlamından kopararak burada şov yapmaya dönük birtakım yaklaşımları sergilemek kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN SÜMER (Adana) – Vatandaşın taleplerini iletiyor.
BAŞKAN – Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu konudaki maşerî değerlendirmeyi kamuoyu en güzel şekilde ortaya koyacaktır. Bu konuda, tutanaklarla ilgili de Sayın Milletvekilimiz her milletvekili gibi, bazı yaklaşımlara, hakaretlere, iftiralara yerinden cevap verdiği hâlde, oradan “Allah belanı versin!” şeklinde, şahsiyatla uğraşarak bizzat kendisi hakaret eden kişinin -sanki burada suçluymuş gibi- kendisi suçlu olarak, sanki kendisine hakaret edilmiş gibi bir pozisyonda meseleleri nasıl çarpıttıklarının bir delili olarak karşımıza çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu manada herkesin İç Tüzük kurallarına uyması gerektiği açıktır. Biraz evvel sizin de ifade ettiğiniz gibi İç Tüzük kurallarının bütün milletvekilleri tarafından eşit olarak temiz bir dille, fikrî anlamda bir açıklama, bir eleştiri, bir değerlendirme, bir analiz söz konusu olacaksa bunlara “evet” ancak her türlü hakarete, kötü söze “hayır” diyoruz, gereğinin de yapılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Ben Abraham’ın kızıysam sen de Philip Morris’in oğlusun Beyefendi, duydunuz mu?
VELİ AĞBABA (Malatya) – “Kardeşi” dedim, “kızı” demedim.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Ben Abraham’ın kızıysam sen de Philip Morris’in oğlusun.
“Ceza yok mu ceza?”
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Başkanım, ceza yok mu?
BAŞKAN – Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, “manda ve himayeyi savunanlar” “yabancı güçleri savunanlar” diyerek Cumhuriyet Halk Partisine; “Fikrî yetersizlik içindedir.” diyerek Veli Ağbaba’ya sataşmada bulundu.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Kardeşi…
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Hadi ya! Yürü ya, yürü! Birazcık halk sağlığı oku, literatür karıştır. Uzmanlığın olmayan konularda sakın konuşma! Sakın konuşma uzman olmadığın konuda!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Grubumuz adına söz hakkı talep ediyorum. Veli Ağbaba konuşacak efendim.
BAŞKAN – Buyurun…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ya, Başkanım, ceza yok mu ceza? Ceza yok mu? Biz de çıkalım o zaman her türlü hakareti yapalım bunlara.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Hayır, biz de söz istiyoruz ya, ne sözü ya! Hakaret eden kendisi.
***
VELİ AĞBABA (Malatya) – Ya, ben burada geldim, sakin sakin başladım, hâlâ laf atmaya devam ediyorsun.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ben “tütün” dedim, “Adıyaman” dedim, “Malatya” dedim, “Çelikhan” dedim, “fakirlik fukaralık” sizin haberiniz olmayabilir. Biraz önce söyledim…
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Ben de “halk sağlığı” diyorum. Hadi oradan!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Bak, siz reisten gizli Marlboro içiyor olabilirsiniz ama o Adıyamanlı fakir fukara, o ektiği tütünle kendini geçindiriyor, karnını doyuruyor; zengin olmuyor. Yapılan şey, tütüne bir yasak; tütünün satışına -üç ila altı yıl olacak- iki ila beş yıl yasak getiriliyor. Niye zorunuza gitti ben bilmiyorum bunu, niye zorunuza gitti? Arkadaşlar, bakın, beyefendi diyor ki: “Manda, himaye…” Ya, yüzyıl önce İstanbul işgal edildi, işgal için çağrıldı, bir tek adam çakmak çakmak gözleriyle bakarak “Geldikleri gibi giderler.” dedi, bu ülkeden emperyalistleri kovdu. (CHP sıralarından alkışlar) Çanakkale’de teslim olmadı, Kurtuluş Savaşı’nda teslim olmadı, bu memlekette fakir fukara teslim olmadı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Atatürk uyansa sizden utanır ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Yapılmak istenen şey şu: Çağımızın savaşı topla, tüfekle olmuyor; kanunla oluyor.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Sizin Atatürk’le ne ilginiz var ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Philip Morris’in, Tobacco’nun emriyle bir kanun düzenlemesi getiriliyor. Biz bunu biliyoruz ki bu kanunu siz yapmıyorsunuz, sizin iradeniz yok. Size yön gösteren o emperyalistlere yani mandaya ve himayeye teslim oluyorsunuz. Neyle? Kanunla teslim oluyorsunuz; bu ağır bir itham.
Ayrıca, değerli arkadaşlar, bakın, sizler, bir daha söylüyorum…
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Ne sigara sevdalısıymışsınız ya!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sen laf atıyorsun ya, ben memnun oluyorum, beni konuşturuyorsun sen.
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT (İstanbul) – Tabii, ajitasyon!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Siz Philip Morris’in, Amerika’nın, İngiltere tekellerinin temsilcisisiniz; ben Adıyaman’ın, Malatya’nın, tütüncünün temsilcisiyim. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Hadi canım! Hadi canım!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ayrıca, bir şeyi söyleyeyim: Bu uluslararası firmalardan…
BAŞKAN – Sayın Ağbaba, süreniz bitti.
VELİ AĞBABA (Devamla) – …“Biz Bize Yeteriz ” kampanyasına kaç para aldınız?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Veli, Biden görse seni linç eder, Biden linç eder seni!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hadi oradan! Hadi oradan!
“Ceza almayacak mı bu adam?”
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım…
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sürekli hakaret etti, ceza almayacak mı bu adam? Buradan, kürsüden her türlü hakareti yaptı.
BAŞKAN – Nasıl yapacağımı bana öğretmeyin, müsaade edin.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Öğretmiyorum. Soruyorum, ne olacak? Bu adam buradan çıkacak, hakaret edecek, beddua edecek sonra da gidip bir daha mı gelip konuşacak; böyle mi bu İç Tüzük?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, çok açık ve seçik bir şekilde bütün grubumuza hakaret söz konusu, sataşma söz konusu.
EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Ceza yok mu Başkanım? Niye uyarı cezası yok?
İFFET POLAT (İstanbul) – Nedir bu arkadaşın özelliği ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sataşmadan dolayı sizden söz istiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ama yani bu gidişle bitmeyecek bu! Böyle bir şey olur mu ya!
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, hakikaten âciz olmak, çarpık zihniyetle meseleleri çarpıtmak ancak böyle olur.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Yine başladın, yine başladın! Senden âcizi var mı, senden âcizi?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamlaı) – Evet, bir tek adam çıktı, Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele’nin başkumandanı; dedelerimiz, ninelerimiz etrafında kenetlendi, bağımsız devletimizi kurduk, “Manda ve himaye kabul edilemez.” denildi, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurduk.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Şimdi, mandaya soktun; konuyu sen açtın!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Ve bir hedef gösterdi istiklalitam; tam bağımsız Türkiye.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Evet, tam bağımsız Türkiye!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) -İşte, tam bağımsız Türkiye hedefini gerçekleştiren liderin adı “Recep Tayyip Erdoğan”dır, elhamdülillah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Ancak CHP, eski CHP değil; CHP’nin, maalesef, sözcüleri, yaklaşımları -tam tersine- CHP’nin altı okunun yanına yedinci ok ilave etme peşinde koşuyor. “Manda ve himaye kabul edilebilir…”
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Çok seviyorsan altı oku, gel bu tarafa, gel.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Büyükelçilere, Amerikan Büyükelçilerine mektup yazarak “Kanal İstanbul’u hep beraber engelleyelim.” diye davetiye çıkarıyor.
CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – 400 bin tütüncü 70 bine nasıl indi, onu anlat.
“Sana yazıklar olsun mandacı!”
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Hey gidi hey; o antiemperyalistler nerede, nerede kaldınız? Yazıklar olsun size!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sana yazıklar olsun! Mandacı, mandacı, mandacı!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Bugün manda ve himayeyi sizler savunuyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Utanın, utanın!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Sizler Türkiye'nin yumuşak karnı hâline gelmişsiniz. Bak, Biden ne diyor? “Muhalefeti masanın etrafında bir araya getireceğiz, destekleyeceğiz; emperyalistlerin canına ot tıkayan Erdoğan’ı öylece devireceğiz.” diyor. “Hadi oradan!” dediniz mi? Diyemediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Sen ne yaptın o mektupları, söyle; ne yaptın o mektupları?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – İşte, siz, maalesef, Amerika Birleşik Devletleri’yle manda ve himayede beraber hareket edersiniz, bunu da milletimiz açık ve seçik görüyor. Sonuç itibarıyla, her şey meydandadır, bunu da milletimiz değerlendirecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) – Ne yaptın o mektubu? Nerede o mektup, sende mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Arkadaşlar, biraz sakin, sessiz olursanız ben de Grup Başkan Vekillerini duyabilirim.
Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Önce “âciz” diye bir hakaretle başladı, ardından da Cumhuriyet Halk Partisine…
BAŞKAN – Buyurun kürsüye. (CHP sıralarından alkışlar)
“En aciz olduğunuz alana çektiniz”
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, burada bir yasa teklifi var. Yasa teklifinde menfaat odakları var, tekliften zarar görecekler var. Şimdi, Abdurrahman Bey, Veli Bey neden burada kürsüdeler? Kendi illerindeki söz verdikleri, sizin de milletvekillerinizin söz verdiği kişiler bu işten mağdur oluyorlar; kaldırılacağı sözü verilen hapis cezaları sadece birer yıl indirilerek, kandırılarak burada sıkıntıya sokuluyor. Bunu dile getirmek üzere buraya geliyor. Retoriğin içinde şu var, şunu dersiniz: “Ben çiftçinin yanındayım, sen Amerikan şirketinin yanındasın.” Bu var ama oradan tutup da terör örgütü isimleriyle falan saldırı olunca iş başka bir yere kaydı. Anlaşılan o ki içerikle ilgili tartışmayı da kaldıracak bir sıklet kendinizde görmediniz. Meseleyi aslında Cumhuriyet Halk Partisinin en güçlü, kendinizi de kendi deyimiyle en aciz olduğunuz alana çektiniz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Alakası yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin gelin grup odasını gezdireyim size. Harf devriminden önce kurulmuş, cumhuriyetten önce kurulmuş, partisinden önce grubu kurulmuş bir yapı. Bu yapı savaşı yönetmiş, bu yapı Çanakkale'den sonra tam bağımsızlık için ölmeyi göze almışların bayrağı olmuş bir yapı. “Biz onlara yüz elli yıldır karşıyız.” derken Numan Bey, bizim Jön Türkler olup sizin Damat Ferit Hükûmeti, İskilipli Âtıf, İngiliz uçaklarından atılan Atatürk'ün ölüm fetvaları olduğunun altını imzalıyor, tasdik ediyor zaten. Bakın, biriyle övüneceksen şunla övünemezsin: Yıldız Sarayı'nın arkasından düşman donanmasıyla kaçanla övünemezsin ama ben o donanmayı görünce bakıp da “Geldikleri gibi gidecekler.” diyenle övünürüm kardeşim.(CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sağ olun.
Sayın Başkanım, şunu ifade ediyorum: Bakın, biraz evvel sataşmadan dolayı söz almam, mandacılıkla ilgili yaklaşımlarla itham edilmenin, aslında kendi vasıfları olduğunu beyan içindi. Bu konuda nereden bize sataştılarsa oradan cevap verdim.
Numan Bey’in sözünün de apaçık bir şekilde çarpıtıldığı ortadadır. Eski CHP ile yeni CHP arasında dağlar kadar fark vardır; bunu herkes görüyor, biliyor, o gerçeği de hatırlattım. Eskiden herkes CHP’nin içerisindeydi, tek parti vardı zaten, herkes CHP’deydi yani tek parti döneminde.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sen mandacısın, mandacı.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ancak siz keşke eskiye sahip çıksanız da o millî mücadele ruhunu tam bağımsızlık noktasında bugün ortaya koyabilseniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Akbaşoğlu, sen mandacısın, sen mandacısın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ancak maalesef emperyalistlerle emellerini tevhit etme noktasına gelip…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …bunları sözle ve eylemle ortaya koyan CHP’nin, emperyalistlerle emellerini tevhit ederek sözle, davranışla ve yaklaşımla onlarla beraber hareket edenlerin tablosunu millet takdir edecektir.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Emperyalizme hizmet ediyorsun. Sattın tütüncüyü, sattın!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bununla beraber bütün arkadaşlarımızın söylediği şey şudur: Bir yasa getiriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Bu konuda yasal olan her şey meşrudur ve satılabilir; kaçak olan, kanuna aykırı olan da cezalandırılır.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Ne kaçağı ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu, hukuk devletinin temel prensibidir. Bunu başka bir noktaya çekmek meselenin sadece, gerçeğini ortadan kaldırmak ve saptırmaktır.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Adıyaman’ın tütünü senden yerli ve millîdir.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biz milletimizin yanındayız, milletimizle beraberiz. Bütün emperyalistlerin ve emperyalistlerin sözcülüğünü yapanların karşısındayız, karşısında olmaya devam edeceğiz.
“Kaçak olan sensin!”
VELİ AĞBABA (Malatya) – Kaçak olan sensin! Adıyaman’a “kaçak” diyemezsin, kaçak varsa sensin.
BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, anlamak güç. Bir yandan partilerinin Başkanı “Memlekete iki yüzyıldır istikamet dayatılıyor.” diyerek tek adam yetkilerinin tartışıldığı 1808’deki Senedi İttifak’tan beri demokrasiyle sorunu olduğunu söyleyecek, vekili çıkacak “Biz bu CHP’yle yüz elli yıldır karşı karşıyayız.” diyecek, yüz elli yıl geriye gidince Birinci Meşrutiyet, o yüz elli yıl boyunca nerede durduğumuz belli, teker teker saydığında en son şuraya da geliyoruz: Hani, Amerikan 6’ncı Filo geliyor, bizimkiler denize döküyor da sizinkiler seccade serip karşına geçip kıble belleyip namaz kılıyor ya antiemperyalizm tartışmasına gelince son baltayı da orada taşa vurursun. (CHP sıralarından alkışlar) Ha, onlar da iyiydi, o CHP de iyiydi, sen yaşıyor olsan o CHP’nin üyesi olursun; kardeşim, 1 Mart tezkeresi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Seninki partiyi kurar kurmaz koştu Amerika’ya.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Hamburger yemeye gitmedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sonra, seçimden sonra tekrar koştu, Irak Savaşı için Coni’ler gelsin, buradan geçsin diye söz verdi. 1 Mart tezkeresinde Bülent Arınç’ın yönettiği oturumda Genel Başkanımız 99 AK PARTİ’liyi -sonra hiçbirini milletvekili yapmadınız- ikna edip o emperyalist 1 Mart tezkeresini geçirmedi. Şimdi, siz, o zaman da CHP’nin karşısındaydınız. Siz, dedenizin, ninenizin CHP varlığıyla övünüyorsanız -o ninenize, dedenize Allah gani gani rahmet eylesin, başımızın tacı da- şimdi, sizin bu tutumunuzu torunlarınız nasıl anacak, siz onu düşünün. (CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu, buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sağ olun, teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şu tarihi gerçekliği bilmeniz gerekir ki tek parti iktidarı dönemi ve çok partili hayat demokratik gelişme noktasında tarihî kronoloji olarak farklı farklı zaman dilimlerine tekabül eder. Tek partili bir Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarı döneminde, o zamanki, tek parti dönemindeki bütün milletin mecburi olarak yaklaşımı farklı; demokratik, 1946 ve 1950 seçimleriyle beraber ortaya çıkan siyasi partiler tarihi ile ve CHP'nin 1920’lerdeki yaklaşımı ile bugünkü yaklaşımı arasındaki farkı…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sizin Rabia tarihiniz vardı ya…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - …CHP'nin, eski CHP'nin bizzat eski Genel Sekreterleri, Genel Başkan Yardımcıları kendilerinin bu konudaki yaklaşımlarıyla en güzel şekilde ortaya koyuyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
“Öğretmişler sana bir şey..”
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Siz oradan kendinize bir hisse çıkartamazsınız, geçmişten kendinize hisse çıkartabileceğiniz en ufak bir alan yok. Ancak, bugünkü tutum ve davranışlarınız antiemperyalist bir yaklaşımdan tamamen uzak bir noktadadır. Keşke antiemperyalist bir yaklaşımda olsanız da devletimizin millî birlik ve beraberlik noktasındaki ortaya koyduğu politikalara destek verebilecek bir noktaya gelseniz. Biz Amerika'ya haddini bildirirken, onlara haddini bildirirken siz karşımıza çıkıyordunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Uzatma ya, uzatma! Saçma sapan konuşma!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bunun ortaya çıkmasından mahcup oluyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kaç kere daha aynı şeyi söyleyecek, aynı cevabı veriyorum ya!
Sayın Başkan...
BAŞKAN – Evet, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Daha da bak şunu söyleyeceğim. Bir daha, bir daha söylüyorum Cumhuriyet Halk Partisi sizin Biden’a altı ay tebrik telefonu açmak için önünde kedi gibi miyavladığınızı gördü.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) – Sensin kedi, kedi sensin!
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) – Kedi gibi miyavlayan sensin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O Biden’a yüz sürmek için kapılarda beklediğinizi gördü. (CHP sıralarından alkışlar)
İFFET POLAT (İstanbul) – Hamburgercilerde ne yaptınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu Cumhuriyet Halk Partisi şimdi sizin geçmişte RAND Corporation’la yaptığınız pazar kahvaltılarını da biliyor. Bu Cumhuriyet Halk Partisi darbe planlayıcılarına nasıl evladınıza sarılır gibi sarıldığınızı da gördü. Allah sizi insan olarak edemiyorsa siyaseten ıslah etsin kardeşim ya! Islah etsin ya!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Darbecilerle beraber olan maalesef sizlersiniz her zaman. Darbecilerle beraber olan sizlersiniz.
ATİLA SERTEL (İzmir) – Öğretmişler sana bir şey aynı şeyi söyleyip duruyorsun Muhammet Bey ya, değiştir biraz."
Yasa teklifi, AKP ve MHP'nin oylarıyla kabul edildi.
malatyahaber.com