Yazar-Şair Sunay Akın, "Yeni oyuncaklar alıyorum. Bir müze durmaz, kendisini yeni eserlerle geliştirir. Dünya'da bini aşkın oyuncak müzeleri arasında mütevazi olduğum için ilk 3'te olduğumuzu söyleyeceğim" dedi.
Malatya’da 4. Deniz Kitapevleri Kitap Festivali'ne katılan Akın, kitapseverlerle buluştu. Sevenlerinin kitaplarını İstanbul'un farklı yüzlerini çizerek, ilginç bir şekilde imzalayan Akın, sevenlerine bazı tavsiyelerde de bulundu.
Festival ile ilgili değerlendirmede bulunan Akın, "Söylenecek tek söz var. Aferin Malatya'ya" ifadesini kullanarak, "Anadolu'nun kentlerinde ne yazık ki okurla, yazarların buluştuğu, kitabın festivale dönüştüğü bu tür festivaller yapılıyor. Ama Türkiye'yi düşünecek olursak, istediğimiz nitelikte değil. Malatya'da dördüncü kez düzenleniyor. Böyle gerçekten şövalye, aydınlanmanın öncüsü olan insanlar, karanlığa ışık taşıyor. Bu kitap fuarlarını da düzenleyen onlar. Bu tür insanlara çok ama çok ihtiyacımız var. Kitap, bir arada yaşama kültürünü güçlendirir. Türkiye, bu konuda haberlerde canımızı sıkan bazı görüntüler yaşıyorsa, bunun nedeni işte bir arada yaşama kültürünün olmazsa olmazı kitabın hayattaki eksikliğini yaşıyoruz. Bu festivallerin her ilde olmazı lazım. Bunu yapacak olanda devlet değildir. Bunu her kentteki aydın, entelektüel, kitapsever insanlar yapmalıdır. Bu bir sivil inisiyatif olmalıdır. Onlar öncülük etmeli, devlette destek olmalıdır. Ama öncü olan her zaman aydın insanlar olmalıdır" dedi.
"AİLEYE DEĞER VEREN HER KENTTE, BİR OYUNCAK MÜZESİ OLMALIDIR"
Akın, aileye değer veren her kentte, bir oyuncak müzesi olmadı gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: "Oyuncak müzeleri, ailelerin bir araya geldiği mekanlardır. Anne, baba, çocuk hatta büyük baba, nine, üç kuşağın bir arada olup, mutlu saatler geçireceği tek mekanlar, oyuncak müzeleridir. Dünyada gelişmiş ülkeler bunu yeni keşfetti. Her ülkede, her şehirde oyuncak müzeleri açıldı. Aileye değer veren her kentte, bir oyuncak müzesi olmalıdır. Aslında oyuncağın bilgisi, ailenin bir arada yaşayacağı saati çoğaltıyor. Çünkü müze sadece girilip içerideki eserlerin görüleceği mekan değildir. Atölye ve etkinlikleri vardır. Ben bunu anlatmaya çalışıyorum. İstanbul'da, Gaziantep'te, Antalya'da oyuncak müzesini kurdum. Niye Malatya'da, Van'da, Diyarbakır'da olmasın? Ailenin olduğu her yerde çocuk konusuyla ilgili müzeler olmalıdır."
"YENİ OYUNCAKLAR ALIYORUM"
Yeni oyuncaklar aldığını dile getiren Akın, "Bir müze durmaz, kendisini yeni eserlerle geliştirir. Dünya'da bini aşkın oyuncak müzeleri arasında mütevazi olduğum için ilk 3'te olduğumuzu söyleyeceğim. En iyisiyiz ama ilk 3'teyiz diyeyim" diye konuştu.
Akın, müzelerin sürekli yenilenmesi gerektiğini kaydederek, "Henüz sergilemediğim oyuncaklar var. Bunlar satılan şeyler değil. Koleksiyonerler bunları evlerinde barındırır. Sıkışınca paraya belirli zamanlarda satar. Ben hep alıyorum. Neden? Ülkemde belki yeni bir yerde müze kurulurda, oraya yarar diye. Topluyorum ama bunları kendim için alıyorum. Müze depo gibi olmamalıdır. Sürekli yenilenmelidir. Değiştiriyorum. Bir gelen, 6 ay sonra müzeyi tekrar ziyaret ettiğinde yeni oyuncaklar görüyor. Yoksa orası depo, sıkıcı bir mekan olur" ifadelerini kullandı.
Oyuncakların hepsinin bir hikayesinin olduğunu dile getiren Akın, "Bir defa her oyuncak müzelik değildir. Oyuncak tarihinde önemli olan, eser niteliğinde olan oyuncakları biz oraya koyuyoruz. Nasıl ki resim sanatında bir resim müzesine konması için bir eserin altında Picasso,Van Gogh, Dali, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Şeker Ahmet Paşa, Osman Hamdi gibi imzalar gerekiyorsa, oyuncakların altında da böyle imzalar gerekir. Nedir onlar? İlk oyuncak fabrikalarını arıyoruz. Bunların hepsinin bir hikayesi vardır" dedi.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi